31 Ağustos 2008 Pazar

Yeni Bakanlıklar Geliyor

Erdoğan'ın talimatıyla Bakanlar Kurulu'nun yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışma başlatıldı. Bakanlıklar parçalanacak, kabineye 1 ya da 2 koltuk eklenecek.
Bugün'ün haberine göre kapatma davasının ardından kabinede revizyon beklentisi yerini dönüşüme bıraktı. AK Parti kulislerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kabine revizyonundan önce veya revizyonla birlikte kabinede farklı bir dönüşüme gideceği ifade ediliyor. Başbakan Erdoğan'ın talimatı doğrultusunda, gelişen şartlar gözetilerek Bakanlar Kurulu'nun yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışma yapıldığı öğrenildi.
Başmüzakerecilik ayrılıyor Kapatma davasının ardından AB konusunda vites yükseltmek isteyen Hükümet işe kabinenin yapısında değişiklik yapmakla başlayacak. Kabine'de ilk rötuş AB konusunda yapılacak. AB ve ‘başmüzakerecilik' işi Dışişleri Bakanlığı'ndan ayrılacak. Kabine'deki 9 Devlet Bakanlığı'ndan birisi AB'den Sorumlu Devlet Bakanlığı şeklinde yeniden yapılandırılacak. Bu yapılandırma için yasa değişikliğine gerek bulunmuyor. Başbakan'ın görevlendirmesiyle, AB'den sorumlu Devlet Bakanlığı koltuğuna oturan isim aynı zamanda 'başmüzakereci' şapkasını da giyecek.
AB Bakanlığı'nın kurulmasında, Gürcistan ile Rusya arasında patlak veren ve ardından tüm Karadeniz'de kırmızı alarm verilmesine neden olan gelişmelerin de etkili olduğu belirtiliyor. Kabinede yapılacak yeni düzenlemelerin koltuk sayısını artırmamasına özen gösterilecek. Bu yüzden özellikle icracı bakanlıkların yapısında yapılan köklü değişikliklerin ardından kurulması öngörülen yeni bakanlıkların, ëdevlet' bakanlığı şeklinde yapılandırılması öngörülüyor. Buna rağmen sadece bazı koltukların isimleri değişmeyecek, kabineye yeni yapılanma çerçevesinde yeni bir veya iki koltuğun eklenebileceği de ifade ediliyor. Kabinede ayrıca Bilim ve Teknolojiden Sorumlu Devlet Bakanlığı şeklinde yeni bir bakanlık daha kurulması öngörülüyor.
Bilim Bakanlığı geliyor Bu bakanlığın kurulması sırasında da kabineye yeni koltuk konulmasına gerek bulunmuyor. Devlet Bakanlığı şeklinde kurulması öngörülen Bilim ve Teknoloji Bakanlığı, bilgi ve teknoloji faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu olacak. Teknoloji Bakanlığı, teknoparkların yönetimini ve e-devlet çalışmalarını yürütecek. TÜBİTAK, Telekomünikasyon gibi kurum ve kuruluşlar da bu bakanlığa bağlanacak.
Küresel ısınmaya tedbir Kabine'de ayrıca küresel ısınma ve su konusunda yaşanan sıkıntılar dikkate alınarak, çevre, şehircilik ve su konusundaki ilgili kurum ve kuruluşların bir arada yer aldığı yeni bir bakanlık kurulması da öngörülüyor. Bunun için yasa tasarısı ve kuruluş kanunun çıkarılması gerekiyor. Çevre, Şehircilik ve Su Bakanlığı'nın kurulmasıyla birlikte, küresel ısınmaya karşı geleceğe ilişkin projeksiyonlar kurulabilecek ve buna göre tedbirler alınacak.
Enerji maden bölünüyor Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, ‘enerji' kısmı Enerji Bakanlığı şeklinde ëicracı bakanlık' olarak yoluna devam etmesi planlanırken, maden veya tabii kaynaklar kısmının ise “Madenlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı” şeklinde yapılandırılması öngörülüyor.Kabine'de yine Kültür Bakanlığı'nın görev alanına giren konular yasa gerektirmediği için Devlet Bakanlığı çatısı altında yürütülmesi öngörülüyor. Turizm Bakanlığı ise icracı bakanlık olarak yoluna devam edecek.
TEK ÇATI DÖNEMİ Bazı bakanlıkların ise görev alanları ve isimlerinde değişiklik yapılacak. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB müktesebatı çerçevesinde ismi Tarım ve Gıda Bakanlığı şeklinde yeniden yapılandırılacak. Kültür ve Turizm, Çevre ve Orman, Bayındırlık ve ıskân Bakanlıkları'nın yine teşkilat kanunları değiştirilerek isimleri yeni yapılanmaya uyumlu hale getirilecek. Hükümet sadece kabinede yeniden yapılanmayla yetinmeyecek. Birbiriyle bağlantılı ve ilintili kurum ve kuruluşlar da tek çatı altında toplanacak. Örneğin afet, deprem, acil durumlar ve sivil korunmaya ilişkin hizmetlerin tek elden yürütülmesi amacıyla, Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Afet ışleri Genel Müdürlüğü kaldırılarak, Başbakanlığa bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulacak.

KİM KİMİ SEVER?

KİM KİMİ SEVER?

Beyaz karayı, sinek yarayı, zengin parayı,
Yemek tuzu, rakı buzu, maymun muzu,
Ördek kazı, güzel nazı, aşık sazı sever...
Kuş darıyı, çiçek arıyı, erkek karıyı,
Ana çocuğu, çoban gocuğu, yumurta sucuğu,
Ocak közü, kirpik gözü, ozan sözü sever...
Garip sılayı, yiğit halayı, tencere kalayı,
Davul zurnayı, avcı turnayı, deve hurmayı,
Alın kelini, cömert elini, cimri dilini sever...
Çöl yağmuru, çizme çamuru, oklava hamuru,
Tembel yatmayı, geveze atmayı, pazarcı satmayı, [
Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek sopayı sever...
Ebe bebeği, kahve dibeği, çengi göbeği,
Memur masayı, ermiş asayı, hakim yasayı,
Haylaz döveni, dalkavuk öveni, hergele söveni sever...
Sarhoş dostunu, ayı postunu, yaşlı bastonu,
Hatip lafı, suçlu affı, açıkgöz safı,
Orman çamı, kedi damı, işçi zammı sever...
Mektup pulu, zampara dulu,
Tanrı kulu sever de..
Sen?

HAYDİ MAÇA KANAL T 'DE

PAZAR GÜNÜ SAAT 14:30

NOT ETTİNİZ Mİ?

HAYDİ MAÇA KANAL T 'DE BAŞLIYOR.

Ümit Aktan kaptanlığında izlenme oranlarını altüst eden Haydi Maça Programı yeni kanalı KANAL T ile sözleşme imzaladı. Türkiye'nin yükselen yıldızı Kanal T ile ligler ile birlikte 24 Ağustos Pazar günü saat 14:30'da canlı ve adrenalin yüklü içeriği ile sevenlerinin karşısında olacak.

ORMAN NEDİR ?

ORMAN NEDİR ?

Ormanın ne olduğu, orman deyince ne gibi bir varlık anlaşılması gerektiği konusunda bakış açılarına göre çeşitli görüşler vardır. Bu bakış açılarını Prof.Dr. Hüseyin AKSOY hocamız şöyle özletmektedir;

- Orman coğrafya açısından bakıldığında "vetajatasyon tipi" ve " arazi parçası".
- Tarih açısıında "zamanla değişen bir vejatasyon biçimi".
- Ekonomi açısından "doğa hazinesi" ve "üretim aracı".
- Maliye açısından "varlık" , "gelir kaynağı" ya da "gider kaynağı".
- Politik açısından "Devlet malı".
- Hukuk açısından "mülk".
- Ormancı açısından işyeri ve mesleki tatmin alanı.
- Biyoloji açısından "yaşam ortaklığı" ( biyosönoze ) olarak görülebilir.

Orman denilince ilk akla gelen böyle düşünceler olabilir. Ancak bu ifadeler ve düşünceler kısmen doğru olsa bile eksik tanımlamadır. Çünkü orman sadece bir bakış açısıyla tanımlanacak kadar kücük bir varlık değildir. Halbuki ormanda içinde birbiriyle uyumlu büyük bir ekosistem mevcuttur, işte bu ekosistemin tümüne orman denir. Değerli hocamız Necmettin ÇEPEL ormanı şöyle tanımlamaktadır; Orman onu oluşturan ağaç toplumundan daha çok şey ifade eder, Ormanda yapılacak basit bir gözlem bile bu tanımlamanın ne kadar doğru olduğunu gösterebilir. Gerçekten de orman ; ağaçları, havası, suyu, toprağı, diğer otsu ve odunsu bitkileri, mikroorganizma ve hayvanlarıyla kendine özgü kapalı bir dünya oluşturmaktadır. Bütün bu canlı cansız varlıklar arasında beslenmeye, mekan edinmeye, hatta solunum yapmaya kadar tüm yaşam koşulları için karşılıklı etkileşim ağı bulunmaktadır. Orman öğeleri varlıklarını bu etkileşimde meydana gelen enerji akımı ve madde döngüsüyle sürdürebilir. Bu nedenle orman bir ekolojik sistemdir ve şöyle tanımlanabilir: “ Orman ekosistemi ağaçlarla birlikte, diğer bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar gibi canlı varlıklarla toprak, hava, su, ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin birlikte oluşturdukları karşılıklı ilişkililer dokusunu simgeleyen bir doğa parçasıdır. Ormanı oluşturan ve canlı ekosistemin bir parçası olan ağaçlar, sistem içindeki durumlarına göre mevcut ormanının vasıf tanımlanmasında önemli bir etkendir. Örneğin İğne ve Yayvan yapraklı ormanlar, Koru ve Baltalık Ormanlar, Saf ve Karışık Ormanlar, Verimli ve Bozuk Ormanlar gibi çeşitlendirmek mümkündür.

KARAKTER

Karakter kolaylıkla ve sessizce geliştirilen bir şey değildir. Kişi sadece sınayarak ve acı çekerek güçlenir, dünyaya bakış kazanır, isteklerini gerçekleştirir ve başarı kazanır.
Dünyada kusursuz iki insan vardır.

Biri ölmüştür, diğeri de doğmamıştır.

Abaragambi 'yi hatırlayan var mı:)

Abaragambi 'yi hatırlayan var mı:)

http://www.youtube.com/watch?v=xW-emXxKf7E&eurl=http://widget-2f.slide.com/widgets/sf.swf

Yaşam için 13 Satır..

Yaşam için 13 Satır..

Gabriel Garcia Marquez

1.Seni sen oldugun icin degil, seninle birlikte oldugumda ben oldugum icin seviyorum.
2.Hic kimse gözyaslarini hak etmez,onlara layik olan kisi ise seni aglatmaz.
3.Sen istediginde sana asik olmamasi, sana asik olmadigi anlamina gelmez.
4.Gerçek arkadas, elini tutan, kalbine dokunandir.
5.Birisine yabancilasmanin en kotu bicimi, yaninda oturuyor olup ona hic bir zaman ulasamayacagini bilmektir.
6.Hic bir zaman gulumsemekten vazgecme, uzgun oldugunda bile! Gulumsemene kimin, ne zaman asik olacagini bilemezsin..
7.Zamani , onu seninle birlikte gecirmeye hazir olmayan biriyle gecirme.
8.Tum dunya icin sadece bir kisi olabilirsin, fakat bazilari icin sen bir dunyasin.
9. "Bitti" diye üzülme, "yasandi" diye sevin.
10.Belki de Tanri uygun kisiyi tanimandan önce yanlis kisilerle tanismani, onu tanidiginda minnettar olman icin istedi.
11. Her zaman seni üzecek birileri olacaktir, yapman gereken insanlara guvenmeye devam etmek ve kime iki defa guvenecegine daha fazla dikkat etmektir.
12.Kendini cok zorlama, en guzel seyler onlari en az beklediginde olur.
13. Birini , daha iyi tanimadan ve bu kisinin senin kim oldugunu bilmesinden önce , kendini daha iyi bir kisiye dönüstür ve kim oldugunu bilerek kendine guven."YASANAN HERSEYIN BIR SEBEBI VARDIR"

Bir Erkeği Dellendiren 10 Kadın Cümlesi

Bir Erkeği Dellendiren 10 Kadın Cümlesi

Başlığa bakıp da erkeğinizi baştan çıkartıp deli etmenin 10 yolu falan sanmayın bu yazının içeriğini. "Deli etmek" zevkten değil, sinirden deli etmek manasında ve kadın camiasında erkeği deli eden onlarca hatta yüzlerce cümle mevcuttur, ama ben kendi gözlemlerime dayanarak bir top ten listesi çıkardım. Ha tabii aynı top ten listesi erkekler için de çıkartılabilir rahatlıkla. Sonuçta bir elmanın iki yarısıyız, ama işin erkeklere dair kısmını artık kadın camiasından kalemi ve gözlemleri güçlü kişilere bırakıyorum. Aşağıdaki listede kah gülebilir, kah "doğru be!" diye onaylayabilir, kah "hadi be oradan!" diye reddedebilir ya da direk küfredebilirsiniz. Bu benim kendi kişisel listem ve bazı maddeler bazı erkeklere uymayabilir; bazılarında sıralamalar farklıdır vs. Yalnız hiçbir erkeğin de bu listeyi toptan reddedeceğini sanmıyorum. (En azından benim pre-testinglerimde çokca "zaten hemen hepsini yazmışsın birader" yanıtını aldım) Ayrıca yazıyı okuyup hele ki son maddelere gelindiğinde "adama bak kendi yaralarını yazmış, öfkesini kusmuş" yorumu yapacaktır bazıları. Hiç inkar etmem ve şunu da eklerim: bir erkeği deli eden 10 kadın cümlesini yazabilmek için kendimin deli olduğu hatta sinirden kudurduğu 10 cümle üzerinden yola çıktım. Neyse fazla uzatmadan sözü buyrun bakalım birlikte yazımıza. (Not: Aşağıdaki başlıklar kadınların gündelik hayatta doğrudan ifade etmedikleri ama dolaylı olarak ima etmeye çalıştıkları cümleleri de içermektedir)
10. "Ay hiç çalışmadım!!!"
Diğerlerine göre en masum kalan ve sinirsel etki olarak erkeği çok da derinden etkilemeyen, ama yine de kıllandıran bir tavırdır. Fizyolojik yaş itibariyle de erkeklerin kızlarda en erken karşılaştıkları tavırlardan olması münasebetiyle de önem taşır. Kızlar özellikle ortaokula tekabül eden yıllardan başlamak suretiyle üniversiteyi bitirene kadar hemen hemen tüm sınavlardan önce kapı önlerinde "ay hiç çalışmadımmm milletttt, ben ne yapacammmm???" diye yakınıp, sonra da o sınavlardan gidip 90-100 arası notlar alıp adamı dellendirme potansiyeline sahiptir. Yani erkek camiası olarak kimsenin başarısında gözümüz yok çok şükür, bize aldığımız 50'ler 60'lar da yeter ama aynı yaygaracı kızın saf rolü çekerek "ay hiç de çalışmamıştım, nasıl oldu?" derken bir yandan da "nasıl koydum çocuğu" tavırlarıyla üstten tavırla bakması hiç sinirlenecek havanızda değilseniz bile bir süre sonra en iradeli adamı bile deli eder. Özellikle de "ay hiç çalışmadım" iddiasında bulunan kıza oranla sınavdan ortalama 3-4 saat önce çalışmaya başlamış bir erkeğin, teoride bu kızdan daha bilgili olması gerektiği düşünüldüğünde ortaya çıkan sonuç adamda çalışma şevki falan da bırakmaz. Neyse ki bir süre sonra kızların bu tavrının aslında erkek milletine yönelik değil, diğer kızlara olduğunu anlarsınız ve etkilenmemeye başlarsınız, ama işte anlayana kadar...
9. "Dişiliğim, tangam ve ben..."
”…Tanga, erkeklerin mucidine gece gündüz dua ettikleri bir medeniyet icadıdır. Özellikle de yolda beyaz keten pantolon içinden harika kalçalarda görülen tanga, erkekleri erkek olduğuna şükrettirir. Fakat cümlemdeki harika sözcüğüne dikkat çekerim. Çünkü tanga giymek hadi biraz yumuşatılmış ifadeyle "popo" ister. (Hem fiziksel, hem ruhsal anlamda)” Ben bu cümleyi üç sene önceki bir yazımda kullanmıştım. Şimdi üç senelik gelişim içinde tanga olayında gelinen noktaya baktığımda eskiden bu iç çamaşırına methiyeler düzmekte olan ben artık "ögggh" demek noktasına geldim. Evet, halen çok güzel kalçalarda çok güzel duran bir çamaşır, ama nerdeyse her önüne gelen kadın kalça biçimine bakmadan giymeye başlayınca olayın esprisi kalmıyor. Pantolonda iz yapmıyor, rahat vs. diye giyenler olabilir onlara bir lafım yok, ama esas adamı sinir eden durum sırf tanga giyerek kendilerinin "seks bombası"na döndüğünü zanneden kadınlar. Bu türler genelde gün boyu cheese cake senin, hamburger benim takılan, sonra ayna karşısına geçip büyümüş popolarına ve sarkmış selülitlerine bakıp "ay çok kilo almışım, rejim yapmalıyım" deyip pazartesi öğleni eti form çubuklar geçirip akşama diet kola eşliğinde pizza götüren, bir sevişme ortamına gireceğini hissettiğinde de doğru iç çamaşırcısına koşup tangalara saldırıp sonra da soyunduğunda kendisinin acayip seksi olacaklarına inanan kadın modelidir. Bunların bir de daha utopik modeli de gidip g-string giyer ve iyice karikatür konumuna düşer. Maalesef reklamlar sizi kandırıyor hanımlar. Yok öyle ip kadar çamaşır giyecem de hemen seksi olacam vaziyetleri. Hemcinslerinizin bazıları fitness salonlarında boşu boşuna yırtınmıyor değil mi? Madem diğeriyle yarış halindesiniz o zaman oyunu kurallarına göre oynayacaksınız ki karşımızda soyunduğunuzda selülitten portakala dönmüş popolarınıza gülümsemeyelim. (Gerçi bu noktada bir sürü kadının "bir de biz siz de güldüğümüz noktaları yazsak" dediğine eminim. Siz de bize mesela tazmanyalı boxerlarımızı yazın biz de kendimizle eğlenelim) Ha bir de kendi tarzını yaratmış kadınlar vardır ki onlara saygım sonsuz. Öyleleri ne giyerse kendine yakıştırmayı bilir. İlla seksi olacam diye gidip tanga diye kasmaz, kimi zaman poposu büyük olsa bile ona uygun olanı bilir ve takdirimizi kazanır. Ayrıca sanılanın aksine birçok erkek için seksi çamaşırlar değil, masumiyeti çağrıştıran çamaşırlar baştan çıkartıcıdır. Neden beyaz renk ve kolej tarzı kıyafetler bu kadar ilgimizi çekiyor sanıyorsunuz?
8. "Dünyaya artık daha renkli bakıyorum, o da bana daha renkli baksın diye..."
Gözler insanın ruhunu ve ışığını en güzel ve dürüstçe yansıtan organdır vücudumuzda ve aşk fizikselden öte gözlerden yansıyan bu ışıkta gelişir. Bir kadının gözlerinin içine baktığınızda ona dokunduğunuzu hissedersiniz ya da onun gülümsemesinin etkisi gözlerinden yansıyan ışıkla artar. Kadını çekici yapan en önemli unsur budur. Fakat bu gücün farkında bile olmayan "akıllı" kızlarımız, daha da güzelleşmek adına gidip bu ışığı abuk subuk renkli lenslerle örterler. Örttükleri yetmezmiş gibi bir de android-vampir kırması bir şekle bürünürler ki Vampir Avcısı Buffy mazallah ortalarda geziyor olsa bunlardan birkaçını rahatlıkla kalplerine kazık sokmak suretiyle telef edebilir. Yahu anlamıyorum hadi birkaç kişide çok çok iyi kalitelerini gördüm ama geri kalan neredeyse yüzde doksanbeşe varan çoğunluk hiç mi aynaya bakmıyor, baksa bile gözlerindeki ifadesiz hatta bazı çok kötü renkli lens modellerinde sürüngen cemiyetininkilere dönmüş bakışları görmüyor. Ha işin şöyle bir psikolojik boyutu olabilir ki ünlü bir mankenimiz "ben o lenslerin gerisinde kendi ruhumu saklıyorum" diye beyanat vermişti, ona birşey diyemem. Fakat işte insan doğal haliyle gerçekten ışıl ışıl bakan o gözlerin sonradan güzelleşmek adına böyle perdelenmesine sinir oluyor. Yahu güzelim benimle arana neden bunları sokuyordun diye isyan ediyor. Bırak da doya doya izleyeyim senin ruhunu, ışığını yaşayayım. Ama yoook!!! Kızımız kendini böyle daha "rahat" hissedecek. Eee hadi sana kolay gelsin demek düşer bize de...
7. "Farım da açık, yolum da..."
Kadınlar sürekli olarak erkeklerin onların içlerine bakmadığından, sürekli dış görünüşlerine bakıp değerlendirme yaptıklarından veryansın edip dururlar, ama bu veryansınları ederken de bir yandan ha babam dışlarını boyayıp dururlar. Yahu şu boya badana işlerini biraz azaltın da bakabilelim içinize, dışınızın boyasından içinizi bir türlü göremiyoruz ki. Tamam doğru yapıldığında makyaj kadının çekiciliğine çekicilik katar, ama burada da "doğru yapılma" diye bir nokta söz konusu. Yani kartonpiyerci Rıza Usta'nın tavana alçı çekmesi gibi yüzünü fondotöne bulamak, vampir yemeğini yemiş de ağzını silmeyi unutmuş gibi bir ruj sürmek, gözünü mosmor boyamak... makyaj falan değil. Çekiciliği arttırmak yerine bilakis itici geliyor. Hele onbeş yaşında kızların gidip yüzlerini resmen boya küpüne daldırmış çıkarmış biçimiyle arz-ı endam eylemeleri daha da vahim. Sonra bir de kızımız otuzbeşini bulmadan derisi iflas ediyor, hadiii onları örtmek için bu sefer bir sürü kozmetik ürüne saldırılıyor. Makyaj hiç yapılmasın demiyorum, ama abartılmasında yani. Hem insan sabah uyandığında yanında kadının, gece yattığıyla aynı kadın olmasını istiyor yani. Gece karanlığında silinmiş makyajı pek farkedemiyoruz belki ama bu gecenin bir de sabahı var. Ha bunun daha facia durumu o makyajın gece silinmemesi ve sabaha yanınızda Picasso tablosu gibi bir kadınla uyanmak. (Aşık bir erkek için en güzel uyanış, yüzünü en doğal haliyle tanıdığınız ve aşık olduğunuz kadından beş dakika önce uyanıp onun güzelliğini izlemektir doyasıya bu arada...)
6. "Ben adamı yatakta öttürürüm."
"Yürü bee, kim tutar seni.." derler bizim camiada adama. Aslında şunu kabul etmemiz gerek ki öncelikle kadınların bu yanılgıya düşmelerinde büyük pay biz erkeklere ait. Yatakta kadınları kıvamda tutmak ve ateşlendirmek adına o kadar gaz verici cümleler kullanıyoruz ki bir süre sonra hayatında ilk defa sevişme deneyimi yaşayan bir kadın bile "ben neymişim de haberim yokmuş be!!!" havasına girebiliyor. Böylece zaten kadınların "ben neyim ki be!!!" ile "ben neymişim be!!!" arasında gidip gelen haliyet-i ruhiyat dengeleri sayemizde bozulup duruyor, sonra da bir de "kıçlarını kaldırıyoruz" diye yakınıyoruz. Şimdi sevişme faaliyetleri ve kadınların gaza gelmesi hususunda çok farklı açılardan olaya yaklaşılabilinir ve bu da başlıbaşına bir konudur. Olayı biraz daraltırsak mesela kendilerinin süper oral seks yaptığını zanneden kadınlar konusuna gelebiliriz. Yani bu noktada çok açık ve net şunu söyleyebilirim ki bu konuyu konuştunuz da neredeyse tüm kadınlar kendilerinin bu konuda çok çok iyi olduklarını, eski erkek arkadaşlarının ona taptığını falan söylerler; e hadi bakalım, görelim deyip olaya giriştiğinizde ise daha nereye nasıl dokunacaklarını bile bilmezler. Aslında bu konuda da çok fazla suçlamamak lazım kimseyi sonuçta kadınların çoğunun bilinçaltlarında yoğun bir "penis korkusu" saklı ve çıplak penise bile kolay kolay bakamıyorlar. Bir de mevcut toplumsal kimlikler ve baskıların etkileriyle de içlerinden geldikleri gibi davranamamaları da eklendiğinde duruma, zorlanmalarına biraz yumuşak gözle bakılabiliyor, ama kendinin "özgür", "açık", "sınırsız" vs. olduğunu iddia edenlerde bile tıkanıklıklar gözlenebilirken halen kendilerini "seks tanrıçası" sanıp hava basmaları falan...
5. "Beni diğer kadınlar gibi zannetme!!!"
Üzerindeki nerdeyse tüm kadınların "özel" ve "diğerlerinden farklı" olduğu, ama her ne hikmetse günlük yıldız fallarından tutun da dergilerdeki kategorilendirme listelerine kadar hepsinin içinde kendilerini "evet evet işte bu ben!" diye çığlıklar atarak bulduğu, absürd bir gezegende yaşıyoruz. Yahu madem "özel" ve "diğerlerinden farklı"sın, sen ne ararsın o listelerde, kategorilerde? Hem ufak tefek farklılıklar dışında yok birbirinizden, hatta erkekleri de içine alarak söyleyeyim, yok birbirimizden farkımız. Yani durum o hale geldi ki onca "özel" ve "diğerinden farklı" kadının arasında çıkıp "ben sıradan bir kadınım işte, kimseden bir farkım yok" diyen kadın fark yaratmaya başladı ve esas takdiri de o toplamaya başladı. Yok işte öyle büyük bir fark! Sende A var, onda B, diğerinde C... hepiniz alfabenin bir harfisiniz sonuçta. Birbirinizle mücadele oyununu bırakıp A'lığınızı, B'liğinizi, C'liğinizi doğru düzgün yaşasanız çevrenizde pervane olacak adamların haddi hesabı olmaz, ama ortada böyle bir yarış olunca bize de göbeğimizi kaşıyarak popstar jürisi pozisyonunda olaya dahil olma rolü düşüyor. Açıkcası durumun farkında olan adam aslında çok çok eğlenir ve kendine bol bol da eğlenecek durum yaratır. Ama böyle bir adamı da sahnede istediğiniz şaklabanlığı yapın, yanında Deniz Seki otururken (yani oturuyor iken vakti zamanında) etkilemeniz zor olacaktır be. (Gerçi hoş bir an popstar jürisini düşündüm de en başta Armağan olmak üzere, sanırım bu örnek iyi bir örnek olmadı. Ama demek istediğimi anlayan anladı nasılsa)
4. "Üfff, siz erkekler seksten başka birşey düşünmezsiniz zaten."
Al işte adamı tam dellendiren cümle. Kadınların, sanki yeryüzüne inerken üreme organları ve dürtülerini kümülüs bulutlarına bırakmışlar da, daha da zamanımıza geldiğimizde üç kız arkadaş biraraya geldiklerinde sanki sevgililerinin yatak performanslarını ve organ boyutlarını vs. konuşmuyorlarmış da ve sanki hiç bu işten zevk almıyorlarmış da hani mecburiyetten yapıyorlarmış gibi bir ruh hali sergiledikleri ve tamamen koca koca yalanlar üzerine kurulu bir cümle. Bir kere kadınların seksten erkeklere oranla daha fazla zevk aldığı gibi bir durum ortada ki anatomik açılımlara hiç girmezsek, en basit ifadeyle burun karıştırma eyleminde burnun mu, parmağın mı daha fazla zevk aldığı gibi bir örnekle açıklayabiliriz vaziyeti. E üç kız arkadaş bir araya geldiğinde benim yukarıda yazdıklarımın ötesinde daha aklıma hayalime gelmeyecek neler konuşulduğunu kadınlarımız benden daha iyi biliyorlardır. Eh kümülüs bulutlarının işlevleri de malum, pek kadın işine karışmazlar havada gezer dururlar. Yani sonuçta erkek için seks ne kadar önemliyse, kadın için de o kadar önemlidir. (Gerçi yukardaki önermelerden direk nasıl bu sonucu çıkardım ben de anlamadım ya) Aradaki tek fark, ağırlıklı olarak toplumsal nedenlerle erkeklerin kadınlara oranla bunu daha rahat ifade edebilmesidir. Bunu zaten biliyor ve kabul ediyoruz, ediyoruz da ve bu cümle kullanılmaya daha çoook devam edecek onu da biliyoruz da... Hani artık yemiyoruz pek, onu da bilin.
3. "Ben ilişkilerimde dürüstlükten yanayım."
Kadınların dürüstlük kavramıyla olan ilişkileri öyle birkaç paragrafta anlatılabilecek bir durum değildir. Ama tek bir örnekle anlatmak gerekirse kadın dürüstlüğü, eski sevgiliden ayrılma sürecinde yeni biri olana kadar eskisiyle uzatmaları oynama, bulduğu anda da topu taca atıp yan sahaya kaçma şeklinde tekabül edebilmektedir. Ben dürüstlük anlayışını burada derinlemesine eleştirmeyeceğim çünkü bu kavramın kadın-erkek ilişkileri açısından tartışılması listelerde kategorilendirilemeyecek kadar geniş ve tartışmalı bir durumdur. Ben sadece olayın küçük bir kısmı olan ve adamı deli eden dürüstlük kumkumalığına değineceğim ki delikanlıyı delikanlıya kırdırmakla sonuçlanabilecek durumlar yaratabilir bu tavır. Bu durum reel ve sanal alemde olmak üzere iki şekilde tezahür edebilir. Birinci durumda kızımız sizden hoşlanmıştır ve aranızda bir elektrik olmuştur. Kızın erkek arkadaşı o an için yoktur ya da vardır fakat karşısındaki adama söylememiştir. (Çoğu erkek, erkek arkadaşı olan kızlara pek yaklaşmaz) O anın elektiriği ile birşeyler yaşarlar ve sonra herkes kendi yoluna gider. Sonra kızımız bir süre sonra dürüstlük adına (çoğunlukla da vicdanını rahatlatmak için) hayatına girecek veya o anda hayatında olan erkek arkadaşına gider neler yaptığınızı bir bir anlatır. Hem sevgilisinin asabını bozar, hem de sevgilisi aracılığı ile de olay size sıçrar, sizin asabınız bozulur. Kız da arada sanki ortalığı karıştıran o değilmiş gibi "yapma Mehmet!!!" diye bağırınıp durur. Sanal alemdeki durum ise sizin chat loglarınızın sevgiliye olduğu gibi okutulma durumudur ki siz o anda içinizden gelenleri yazmışsınızdır ve aynı kız siz gidip o logları başkasına okutsanız kıyameti kopartır. Sonra yine bir sürü asap bozukluğu vs. Kısaca böyle kızlara "madem bir halt ettin, otur oturduğun yerde, adamın asabını bozma" demek müstehaktır. Ayrıca bir erkek olarak beni şahsen bu tarz dürüstlük oyunları etkilemez, bilakis çok da rahatsız eder. Herkes herşeyi bilecek diye bir kural yok yani. bir kitapta çok sevdiğim bir cümle vardır: "En sevdikleriniz bile herşeyinizi bilmek zorunda değildir" diye. Kulağa küpe olsun.
2. "Kafam bu aralar karışık, biraz kendimle kalmak istiyorum."
Açılımı "yaw iyisin, hoşsun hadi sevgilimsin falan da dün gece ki partide çok hoş bir çocukla tanıştım. Bana numarasını da verdi. Bugün aradım, yarın buluşacağız. Hem senle de 2.5 sene oldu be, hani biraz başka taraflara da baksam diyorum. Ama baksak demiyorum çünkü sen yerinde dur ve beni bekle, çocukta iş çıkmazsa sana geri gelirim". Dürüstlük maddesinde vurguladığım tavrın daha da genişletilmiş halidir. Ben şahsen sevdiği kızın yanında olan erkek olma uğruna bu cümleyi her seferinde anlayışla karşılamış ve mal mal beklemiş, her seferinde de kızımızın başkasıyla gününü gün ettiğini sonradan öğrenip dellenmiş bir şeyim. (neyim, buraya istediğiniz koyun) Buraya uzun uzadıya cümleler yazmayacağım sadece şunu söylemek istiyorum: Bana aşk ilişkisi içinde bulunduğum, bulunacağım vs. hiçbir kız gelip kafam karışık muhabbeti yapmasın bir daha, çünkü hemcinsleriniz unutamayacağım bir biçimde öğrettiler bu dersi. Üç kere yedim, dördüncü de yemem. Ayrıca erkek milleti olarak da bize, bizlere bu argümanla gelen kıza en kısa zamanda "hadi naş!!!" demek düşer ki o kızın aklının başına gelmesi açısından da son derece etkili bir yöntemdir. Giden gider, kalan sağlar bizimdir.
1. "Ama ben seni arkadaş olarak görüyordum."
Yeryüzündeki en illet, en sinir bozucu, en nefretlik, en sinsi, en ikiyüzlü, en rezil, en adamı çıldırtıcı cümle işte budur. Bir erkeği reddetmekle kalmayıp bir de ona suçluluk duygusu aşılayıp onun kendini daha da beter hissetmesini sağlamanın en şeytanca yoludur bu. Hoş genelde bu suçluluğu ortaokul ve lisede daha henüz safken yaşarsınız, sonra zamanla bağışıklık kazanırsınız da yine de çok etkili bir yöntemdir. Yani "ben seninle sevgili olamam" demek direk olmasına rağmen daha dürüst ve daha az can yakıcı bir yöntemdir. "Arkadaşlık muhabbeti", kadınların gen transferi yoluyla birbirlerine aktardıkları bir yöntemdir ki 11 yaşında bir kızın bile bu muhabbeti son derece rahatlıkla yapabildiğini görmüş bu yazarın aklının başka bulabildiği bir açıklama da söz konusu değildir. (Neyse ki kardeşim 11 yaşında bu oyunu tanımış oldu. Darısı abisinin başına) Kadınlar dünyaya "arkadaş muhabbeti" çekme potansiyeli ile gelirler ve bu süreç 40 yaşların sonlarına doğru çevrede pek "arkadaş muhabbeti" çekecek adam kalmadığını idrak etme halin kadar devam eder. Ağırlıklı olarak ortaokul lisede görülmesine rağmen yıllar ilerledikçe kadınların ruhsal gelişimlerine bağlı olarak tekrarlanma sıklıkları azalsa da her kadının "gerektiğinde kullanılacak" çekmecesinin bir köşesinde durur bu "arkadaşlık muhabbetleri". İlişkilerinde "dürüstlük"ten yana olan kadın camiasının erkeklerle olan ilişkilerinde ne kadar saf, temiz, arkadaş ve dostça olduğu, ama hain erkeklerin onları nasıl algılayıp, nasıl kötü düşündüklerinin ispatı ve erkeklere "ikiyüzlülükleri"nin hatırlatılmasıdır bu cümle aslında.

Güne Zinde Başlamak

Güne Zinde Başlamak
Güne enerjik başlamak çok önemli. Günümüz,sabah nasıl başlarsa öyle devam ediyor. Çözüm çok basit,üstelik hepimiz biliyor ama uygulamıyoruz: Sabah sporu ve güzel bir kahvaltı.
Güne zinde başlamak için yapılması gerekenler:
• Sabah kalktığınızda önce güzel ama hafif bir kahvaltı yapın. Enerjinizi tekrar kazanmak için sağlıklı bir şeyler yiyin. Aksi takdirde vücudunuz, yağ depolarına saldırır. Dolayısıyla, kahvaltı yapmadan egzersize başlayan, hele bir de işe gitmeye kalkışan kişiler, bütün bir gün boyunca istediği başarıyı elde edemez.
• En ideal kahvaltı, karbonhidrat açısından zengin olandır. Sabahları, mısır gevreği, yulaf, meyve ya da kepek ekmeğiyle yapılmış sandviç yenilebilir.
• Bu arada yeterince sıvı da tüketilmelidir. Çay ve kahve yerine meyve suyu, soda ve bitkisel çayları tercih edin.
• Sabahları yapılan egzersizler, kalp ve dolaşım sistemini aktive ederken metabolizmayı da güçlendirir. Ayrıca egzersiz yapmak, günün zorluklarına karşı daha da hazırlıklı olmayı sağlar. Özellikle uyuşukluktan ya da çok yatmaktan kaynaklanan sırt ağrılarından şikayetçi olanlar, sabah jimnastiğiyle daha dinamik olur ve şikayetlerinden kurtulur. Çünkü, sabah jimnastiği aynı zamanda kas ve eklemleri de harekete geçirir.
Anti-stres kuralları
Stres hayatımızın ayrılmaz bir parçası.Stresle başa çıkabiliyorsanız, hayatla da başa çıkabiliyorsunuz anlamına gelir. Cildinizde strese bağlı olarak baş gösteren siyah noktalar ve aknelerden aşağıdaki yöntemlerle kurtulabilirsiniz.
Kuru temizlik:
Aşırı stres cildi öyle hassaslaştırabilir ki, musluk suyundaki kireç bile cilt yüzeyinin zarar görmesine neden olabilir. Eğer cildinizdeki kaşıntıdan, oluşan kırmızı lekelerden şikayetçiyseniz, o zaman cildinizi sadece toniklerle temizlemelisiniz.
Bitkisel bakımlar:
Hassaslaşmış cildinizi melissa ya da gül aromalarıyla rahatlatabilirsiniz. Parfümlerin içindeki bitkilerin yerine, banyo ve vücut losyonlarında bulunan gerçek esansları kullanabilirsiniz. Bu yüzden, kozmetik alışverişi yaparken dikkatli olmak gerekir.
Nemlendirici maskeler:
Sabahları yüzünüzü temizledikten sonra, köpük maskeyi cildinize sürün, beş dakika sonra temizleyin. Aloe vera, kavun gibi bitkisel bileşenler içeren bu maskeler, gün boyunca cildinize ihtiyacı olan nemi sağlar.
Enerji kokteylleri:
Bakım ampulleri, cildinizin gereksinimi olan maddeleri yüksek dozda barındıran enerji ürünleridir. Kür olarak normal cilt bakımı sırasında uygulanabileceği gibi, yalnızca kızarıklık oluşmuş ya da kurumuş bölgelerde de kullanılabilir.
Relax-peeling:
Haftada bir kez cilt yüzeyinde biriken ölü deri hücrelerini yumuşak bir peeling uygulamasıyla yok edebilirsiniz. Peeling ürünlerindeki sentetik kürecikler ya da doğal granüller, tıpkı kum tanecikleri veya bitki özleri gibi cildi temizleyici etkiye sahip.
Enerji deposu:
Şişen bacaklarınızı naneli ayak bakım kremleriyle rahatlatabilirsiniz. Ayrıca bebek pudraları ya da canlandırıcı ayak spreyleriyle ayaklarınızdaki yorgunluğu gidermeniz mümkün.
Yağ banyosu:
Baştan aşağı ipeksi bir cildin hayalini mi kuruyorsunuz? Bu hayalinizi gerçekleştirmek için jojobalı ya da "shea-butter"lı banyo yağları en büyük yardımcılarınız. Eğer küvetiniz yoksa duş sonrasında kullanacağınız vücut yağları da cildinizin yumuşamasına ve nemlenmesine yardımcı
olur.
Stres öldürücüler:
Adaçayı kompresi; 2 çay kaşığı adaçayı yaprağını 1/2 litre kaynamış suya atın ve bununla 10 dakika boyunca yüzünüze kompres yapın.

Uyanık Otelci

Uyanık Otelci

Temel sabah uçagi ile Paris'e gidiyor. Islerini tamamlayip aksam uçagi ile Istanbul'a dönmek istemekte...aksilik uçagi kaçirir. Saat 23.30'de lüks bir otelin yolunu tutar. Otele ch/in yapar ve odasina çikip uyur.Sabah yedide resepsiyona gidip hesabini sorar.Eline bir fatura uzatirlar.400 Euro !!! Temel sasirir:

- Lan bir basimizi koyduk ve kalktik 400 Euro...olur mu? der.
- Ama efendim hizmetlerimiz var.Temel faturaya bakar T.K.P 250 Euro.
-T.K.P ne?- Tenis kortlarini kullanma parasi.
- Ben kullanmadim ki? der Temel
- Kullansaydiniz efendim 6 tane kortumuz var der.- H.K.P 150 Euro.
- Bu ne?
- Havuzu kullanma parasi
- Kullanmadim ki? der Temel.Resepsiyon memuru gayet sakin bir sekilde
- Kullansaydiniz 3 tane havuzumuz var 2 tanesi olimpik.Temel çok sinirlenir ve hemen bir kalem ister.Faturanin altina aynen sunu yazar. T.S.P 500 Euro ve resepsiyon memuruna uzatir.
- Ver bakalim 100 Euro sizin de bana 500 Euro borcunuz vardir, der Temel. Resepsiyon memuru sasirir.
- T.S.P ne oluyor?
- Temel'i Si... Parasi.
- Aman efendim olurmu öyle sey estagfürullah sibuple der resepsiyon memuru.
-Kardesim Temel 1665 nolu odadaydı,
- Si..eydiniz.. Bütün gece müsaittim..!!

Kadınlarla nasıl konuşulur?

Kadınlarla nasıl konuşulur?

Utangaçsınız, kadınlarla konuşmayı bir türlü beceremiyorsunuz. Ne zaman bir hatundan hoşlansanız nutkunuz tutuluyor. Onun ilgisini çekmeyi başaramıyorsunuz ve kendinize güveniniz gitgide azalıyor. Ne yapmalısınız?

İşin cılkını çıkarmayın Kadına karşı ne çok ilgisiz davranın, ne de onun ağzının içine düşün. Dengeli ilgi anahtar sözcüğünüz olmalı.

Olduğunuz gibi görünün Kendinizi övmeyin, göklere çıkarmaya falan kalkışmayın. Kendinizle dalga geçin, ama sakın aşağılık kompleksinden muzdarip zavallı bir erkek portesi çizmeyin. Genç kızlar sorunlu erkekleri sever içlerindeki annelik duygusu harekete geçer. Ama olgun bir kadına takılıyorsanız sorunlarınız hiç bir işe yaramaz, çünkü olgun kadınlar büyük olasılıkla genç kızken sorunlu bir erkek uğruna sürünmüş ve artık uslanmışlardır.

Kadının yaşına göre taktik geliştirin 20 yaşındaki bir pilice uzun ilişkilere bayıldığınızı söyleyebilrisiniz, bu sözü 25-30 yaşlarındaki bir kadına söylediğinizde alay konusu olursunuz, çünkü 25 yaşını geçen çoğu kadın, artık erkeklerin "shatun götürmek" için kullandığı kalıpları iyi öğrenmiştir.

Erkeksi görünün, ama durumu abartmayın Karate, boks ya da ağırlık kaldırma gibi sporlar yapıyor musunuz? Konuşurken bunlardan mutlaka söz edin. Ama sakın kendinizi kaybetmeyin. Gizemli olun dediysek ipin ucunu kaçırmayın. Aşırı ketum davranırsanız işler aleyhinize döner. Eğer kocaman bir eviniz ya da harika bir otomobiliniz varsa bunlardan da söz edin ama asla cüzdanınızı hatunun gözüne sokarak "ferrari ile gezelim mi yavrum" demeyin.

Macerayı sevin Muhasebeci olabilirsiniz ama kaya tırmanışı yada yamaç paraşütü gibi heyecanlı hobilere vakit ayırabilirsiniz. Gezmek de size puan kazandırır, çünkü kadınlar egzotik ve ilginç zevkleri olan erkeklere bayılır.

Güncel olaylardan söz edin O sırada gündemde olan şeyler hakkında fikrini sorun. Böylece moron olmadığınızı, çevrenizle ilgilendiğinizi ve onun fikrine değer verdiğinizi göstermiş olursunuz.
Ona kendisi ile ilgili sorular sorun Kadınlar konuşmanın yanı sıra dinlemeyi de bilen erkeklerden hoşlanır.

Müzik hakkında konuşun Kadınların hele de genç kızların en çok sevdiği zararsız konulardan biri müziktir. Ona en çok sevdiği şarkıcının adını sorun, sonra da nazik bir şekilde alaya alın kadınlar hafif alaydan hoşlanır.

Sinema hakkında konuşun Hatun size "... filme gitmek istiyordum, bir türlü fırsat olmadı" diyene kadar bekleyin ve sonra atağa kalkın.

Hayvanlardan söz edin "Bilmemnerde oturuyorum köpeğimi de oradaki parkta gezdiriyorum" deyin. Büyük olasılıkla "köpeğin mi var , cinsi ne?" sorusuyla karşılaşacaksınız. Tam isabet! Köpekle başlayıp konuşmayı istediğiniz yöne çekebilirsiniz. Bir çok kadın kedilere bayılır ve erkeklerin büyük bir bölümü de kedileri sevmez. Yani eğer kedileri seviyorsanız zaten 1-0 öne geçmiş sayılırsınız.

Ona ne söyleyebilirsiniz?

Üzerindeki elbise çok güzel sana çok yakışmış Çok ilginç ve değişik bir kızsın sen (bütün kadınlar özel olduklarına ve diğer kadınlara benzemediklerine inanmak ister) Kaç yaşındasın? (tahmininizden 8 yaş daha aşağı söyleyin. Tabi eğer hatun 18 yaşında değilse) Çok güzel gülüyorsun Gözlerin çok güzel Yaşına göre çok olgun davranıyorsun (bu sözü 18-21 yaş arasındaki kızlara söyleyin) Sözünü kesip ona iltifat edin Kadınların gönlünü fethetmekte kullanabileceğiniz eski bir numara da o birşey anlatırken sözünü kesip ona iltifat etmektir.

Ona ne söylememelisiniz?

Çok güzel bir vücudun var. (genellikle kadının aklı ve yüzüyle ilgili iltifat edin ve dördüncü buluşmadan önce bedeninden söz etmeyin.)

Petrol ve doğalgaz fakiriyiz

PİGM'den hidrokarbon raporu

Petrol ve doğalgaz fakiriyiz

Türkiye'nin petrol denizinde yüzüp yüzmediği tartışmasına Petrol İşleri Genel Müdürlüğü son noktayı koyuyor. Kurumun hazırladığı rapora göre, ülkenin ancak 16 aylık ihtiyacını karşılayacak kadar petrol rezervi bulunuyor. Ayrıca, ülkenin yüzde 80'inin aranmadığı da aynı raporda yer alıyor. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün (PİGM), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler için hazırladığı "Türkiye Petrol Arama-Üretim Sektörü ve Yeni Türk Petrol Kanunu" başlıklı rapor, petrol ve doğalgaz sektöründe büyük tartışma yaratacak. Raporda, Türkiye'nin 16 aylık ihtiyacını karşılayacak miktarda petrol rezervinin, 3 ay yetecek doğalgaz rezervinin bulunduğu vurgulanıyor. Ancak, raporda, Türkiye'nin petrol potansiyeli olan karasal alanınlarının yüzde 20'sinin, denizlerininse yüzde 1'inin aranmış olduğuna dikkat çekiliyor. TPAO'nun, son 4 yılda arama-üretim faaliyetlerine yoğun biçimde kaynak aktarmasına karşın petrol üretim miktarının artmadığına dikkat çekilen raporda, Türkiye'nin, 1991 yılında 4.4 milyon ton ile tarihinin en yüksek ham petrol üretimini gerçekleştirdiği bildiriliyor. Raporda, "Üretim, bu tarihten sonra kademe kademe düşüşe geçti. 2006 yılında üretim, 1991 yılına göre yüzde 50 oranında gerileyerek 2.2 milyon tona kadar indi" deniliyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 4 maddesini bir kez daha görüşülmek üzere Meclis'e iade ettiği Türk Petrol Yasası kapsamındaki tartışmalara ve bu yasanın getirdiği düzenlemelere de yanıt veriliyor. "Türkiye Petrol Arama-Üretim Sektörü ve Yeni Türk Petrol Kanunu" başlıklı raporda yer alan başlıklar şöyle sıralanıyor:

2006 yılı sonu itibariyle arama ruhsatlarının dağılımı:

Var olan 374 petrol arama ruhsatının yüzde 40'ına denk gelen 150 adet ruhsat TPAO'ya, 224 adet ruhsat ise diğer şirketlere aittir. Bu alanda yerli 18, yabancı 22 olmak üzere toplam 40 şirket faaliyet gösteriyor.

2006 yılı sonu itibariyle işletme ruhsatlarının dağılımı:

Var olan 68 adet petrol işletme ruhsatının yüzde 69'una denk gelen 46 adedi TPAO'nun 21 adedi ise diğer şirketlerin kontrolünde bulunuyor.

Yıllar itibariyle Türkiye'nin ham petrol üretimi:

Türkiye, 1991 yılında 4.4 milyon ton ile tarihinin en yüksek düzeydeki ham petrol üretimini gerçekleştirdi. Üretim, bu tarihten sonra kademe kademe düşüşe geçti. 2006 yılında üretim, 1991 yılına göre yüzde 50 oranında gerileyerek 2.2 milyon tona kadar indi.

Yerli ham petrol üretiminin tüketimi karşılama oranı:

Türkiye'nin, 1963 yılında ham petrol üretimi 0.7 milyon ton, tüketimi ise 2.6 milyon ton düzeyinde bulunuyordu. Anılan yılda üretimin tüketimi karşılama oranı yüzde 27 olarak gerçekleşiyordu. 1991 yılında tüketim 21.2 milyon tona, üretim 4.4 milyon tona çıktı. Üretimin tüketimi karşılama oranı yüzde 21 düzeyine geriledi. 2006 yılı itibariyle tüketim 30 milyon tona çıkarken, üretim 2.2 milyon tonda kaldı. Tüketiminin ancak yüzde 7'sini kendi kaynaklarıyla karşılayan Türkiye'nin, yıllık ham petrol ihtiyacını karşılaması için 28 milyon ton daha üretmesi gerekiyor.

2006 yılı ham petrol üretiminin dağılımı:

2006 yılında 925 kuyudan 2.2 milyon ton ham petrol üretildi. TPAO, 1.5 milyon ton, diğer şirketler ise 0.7 milyon ton petrol çıkardı.

2006 yılı doğalgaz üretiminin dağılımı:

2006 yılında 152 kuyudan 906 milyon metreküp doğalgaz üretildi. Bunun yüzde 46'sını TPAO, yüzde 54'ünü diğer şirketler gerçekleştirdi.

2006 yılı sonu itibariyle ham petrol rezervi:

Türkiye'nin, yerinde rezerv miktarı 961 milyon ton, üretilebilir rezervi 165.4 milyon ton düzeyinde bulunuyor. Bunun 126.4 milyon tonluk kısmı çıkarıldı. Kalan 39 milyon tonluk kısmı ise çıkarılmayı bekliyor. Kalan üretilebilir rezerv ile Türkiye'nin ancak 16 aylık tüketimi karşılanabiliyor. Yerinde ham petrol rezervinin yüzde 68'i TPAO'ya, yüzde 32'si diğer şirketlere ait. Üretilebilirlik oranı ise yüzde 17.

2006 sonu itibariyle doğalgaz rezervi:

Türkiye'nin, yerinde doğalgaz rezerv miktarı 21 milyar metreküp, üretilebilir rezervi ise 15 milyar metreküp düzeyinde bulunuyor. Üretim 8.6 milyar metreküp, kalan üretilebilir doğalgaz rezervi ise 6.4 milyar metreküp. Türkiye'nin kalan 6.4 milyar metreküplük üretilebilir rezervi yaklaşık 3 aylık tüketimine tekabül ediyor.

2002-2006 döneminde petrol giderleri:

Türkiye, 2002 yılında 5.1 milyar dolar, 2003 yılında 6 milyar dolar, 2004 yılında 8.6 milyar dolar, 2005 yılında 11.1 milyar dolar ve 2006'da 13.1 milyar dolar petrol için harcama yaptı. (Doğalgaz ithalatı için yapılan harcama, bu tutarın dışındadır.)

Petrolün ekonomiye yansıyan boyutu:

Türkiye, 23.8 milyon ton ham petrol ithalatına 11 milyar dolar ödedi, 9.5 milyon ton petrol ürünü (akaryakıt ve LPG) ithalatına 5 milyar dolar ödedi. 5.8 milyon ton petrol ürünü (akaryakıt ve LPG) ihracından 2.9 milyar dolar gelir elde etti. Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün hesaplamalarına göre, Türkiye'nin 2006 yılı petrol faturası, 16 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamdan 2.9 milyar dolarlık ihracat geliri düşüldüğünde toplam gider 13.1 milyar dolar düzeyinde oluştu.

Türk Petrol Yasası'na neden gerek duyuldu?

PİGM'ye göre, 5574 sayılı Türk Petrol Yasası'nın yeniden düzenlenmesinin başlıca iki temel nedeni bulunuyor. Birinci neden; 1954 yılında yürürlüğe giren 6326 sayılı Petrol Yasası, Türkiye'deki tüm petrol faaliyetlerini (petrol arama-üretim ve petrol ürünlerine ilişkin rafinaj, iletim ve depolama vs) kapsamaktaydı. Petrolün iletim, rafinaj ve depolama faaliyetleri 20 Aralık 2003 tarihinde yürürlüğe giren 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası'na konuldu. Bu nedenle 6326 sayılı Petrol Yasası'nın yeniden düzenlenmesi zorunluluğu doğdu. İkinci nedense, 2006 yılında 13.1 milyar dolar olarak gerçekleşen ve ülke ekonomisine her geçen yıl artarak büyük külfet getiren petrol faturasının hafifletilmesi ve ihtiyaçların olabildiğince yerli kaynaklardan karşılanması. Bunun için PİGM, "Ülkede daha yoğun biçimde arama-üretim faaliyetlerinin yapılması kaçınılmaz olmuştur" görüşünü savunuyor. "6326 sayılı Petrol Yasası yürürlükte olduğu 53 yıllık dönem değerlendirildiğinde 3 bin 326 adet gibi çok az sayıda kuyu açılabildiği görülmektedir. Bu kuyulardan 2 bin 165 adedi devlet şirketi olan TPAO tarafından açılmıştır. Diğer bir ifadeyle TPAO dışında özel sektör arama, üretim faaliyetlerine beklenen ilgiyi yeterince göstermedi. 53 yıllık süreçte yapılan arama faaliyetleri sonucunda 165.4 milyon ton üretilebilir rezerv keşfi yapılmış ve bu rezervden gerçekleştirilen 126.4 milyon tonluk üretim toplam üretilebilir rezervin yüzde 76'sına karşılık gelmektedir. Bugün itibariyle kalan ham petrol rezervimiz 39 milyon tondur. 2006 yılı petrol tüketimimizin 30 milyon ton dolayında olduğu dikkate alırsak, ham petrol rezervimiz ülkenin yaklaşık 16 aylık ihtiyacını karşılayacaktır. Bugüne kadar olan süreçte mevcut yasa, arama ve üretim faaliyetlerini büyük ölçüde TPAO'nun omuzlarına bırakmıştır. TPAO, devletin kendisine tahsis ettiği bütçe çerçevesinde son derece başarılı çalışmalar yapmış, ancak gelinen noktada tek başına bu sorumluluğun altından kalkması mümkün olmamıştır. 6326 sayılı Petrol Yasası'nın yürürlüğe girdiği tarihten bugüne kadar geçen 53 yıllık dönemde geldiğimiz noktayı değerlendirdiğimizde halen potansiyel kara alanlarının sadece yüzde 20'sinin, deniz alanlarımızın ise yüzde 1'inin aranabildiği ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde petrol ve doğalgazın yeterince aranması için gerekli sermaye, deneyim ve teknolojiye sahip çok sayıda yerli ve yabancı sermayenin, özel sektör şirketlerinin bu sektöre yoğun yatırım yapmasına ihtiyaç vardır. İşte, ülkemiz çıkarları gereği bir dizi yeni olanak ve kolaylıklar getirilerek, ülkemizde petrol ve doğalgaz arama seferberliği başlatılması amacıyla 5574 sayılı Yeni Türk Petrol Yasası hazırlanmıştır."

Yasa ne getirdi?

Yeni yasayla ne gibi yeniliklerin getirildiği PİGM'nin raporunda maddeler halinde sıralanıyor: * Ruhsat başvurusu için 4 işgünü olan süre daha fazla yatırımcının aynı ruhsata teklif verebilmesine olanak sağlamak ve rekabeti artırmak için 90 güne çıkarıldı. * Sektörde yatırım yapacak tüm şirketlere eşit ve şeffaf bir ortamda teknik ve mali güçleri oranında ruhsat alma olanağı sağlandı. * Ruhsat süreleri yapılan üretimin devamını sağlamak amacıyla dünyadaki benzer uygulamalar dikkate alınarak yeniden düzenlendi. * Ruhsat spekülasyonunu önlemek ve orta ve büyük ölçekli ciddi yatırımcıların yatırım yapmalarını sağlamak üzere her bir ruhsat için taahhüt edilen yatırım tutarının yüzde 2'si oranında parasal teminat getirildi. * Ruhsatların süresinin uzatılması için mutlaka bir petrol ve doğalgaz kuyusu açılması koşulu getirildi. * Bugüne kadar ancak yüzde 1'lik bölümü aranmış olan denizlerdeki arama ve üretim faaliyetlerini artırmak amacıyla devlet hissesi kademeli olarak yeniden tespit edildi. * Karalardaki küçük boyutlardaki petrol üretim sahalarını ekonomiye kazandırmak üzere burada da devlet hissesi yeniden belirlendi. * Uluslararası standartlarda yatırım teşviki sağlayan vergi ve malzeme muafiyetleri getirildi. * Yatırımcıyı disipline etmek üzere denetim ve idari para cezaları günün koşullarına göre yeniden düzenlendi. Bürokratik işlemler asgari düzeye indirildi.

Eski Cumhurbaşkanı Sezer tarafından Meclis'te yeniden görüşülmesi istenen hususlar nelerdir?

PİGM raporunda, adeta Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e 4 başlıkta yanıt veriliyor:

Ulusal çıkarlar:

Ulusal çıkarların korunması, Anayasa ile getirilen bir yükümlülüktür. Tüm yasalar devlet hiyerarşisinin düzenine ve milli menfaatlerin korunmasına yöneliktir. Diğer yandan yeni yasanın ilgili maddesinde, "Türkiye'deki petrol kaynakları devletin hüküm ve tasarrufu altındadır" ifadesine yer verilmiş olup, milli menfaatlere aykırı görülen başvuruların kabulü mümkün değildir. Kaldı ki cumhurbaşkanlığı makamının söz konusu yasayı TBMM Başkanlığı'na iade yazısındaki gerekçe de bu konuya ilişkin olarak aynen, "İncelenen yasanın amacını düzenleyen birinci maddesiyle, başvuruların değerlendirilmesine ilişkin kuralları içeren 3'üncü maddesinde ulusal çıkarların korunacağına ilişkin açık kural bulunmaması bu konuda yapılacak uygulamalarda ulusal çıkar ve kamu yararının gözetilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır" denilmekle, bu konuda aynı görüş paylaşılmıştır. Diğer yandan Türkiye'nin yüksek petrol ve doğalgaz potansiyeli olabilecek ve ulusal çıkarlarımızın daha çok korunmasının söz konusu olduğu 12 milin dışındaki deniz alanlarında ruhsat verilmesi Bakanlar Kurulu'nun yetkisine bırakılmıştır. Böylece bu alanların yabancı devlet şirketlerine verilmesi de yine Bakanlar Kurulu'nca takdir edilecektir.

Memleket İhtiyacı:

Yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan sağlanan petrolün doğrudan ya da işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetleri, 2003 yılında çıkarılan Petrol Piyasası Yasası ile düzenlenmiştir. Söz konusu yasanın ilgili maddesi, "Ulusal güvenlik açısından ihtiyaç duyulan akaryakıt ve diğer ürünlerin üretimi ve teslimi önceliklidir. Rafinericiler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kullandığı taktik yakıtların üretim kabiliyetlerini ürün talebi halinde sağlamak ve korumakla yükümlüdür" hükmünde amirdir. Aynı yasada, rafinerilerin ham petrol temininde yerli ham petrolün alımına öncelik tanımasına ilişkin düzenleme getirilmiştir. Öte yandan ulusal güvenlik açısından kriz ve olağanüstü hallerde kullanılmak ve piyasadaki sürekliliği sağlamak üzere ülkemizin en az 90 günlük petrol ihtiyacını karşılayacak miktarda petrol ve petrol ürünleri stoku bulundurulması hususu 5015 sayılı yasada hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme kapsamında ülkemizde devlet ve ilgili yükümlüler tarafından ulusal güvenliğimiz için ham petrol ve petrol ürünlerinin zorunlu olarak stoklanması öngörülmektedir. Memleket ihtiyacı hususu, Petrol Piyasası Yasası'nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, ham petrol ve doğalgazın aranması, üretilmesi faaliyetlerini düzenleyen Türk Petrol Yasası'nda bu yönde bir maddeye yer verilmemiştir.

Devlet Hissesi:

Üretilen petrol ve doğalgazdan yüzde 12.5 oranında alınan devlet hissesi, Türk Petrol Yasası'nda üretim miktarına, üretimin cinsine, kara ve deniz sahalarına göre yüzde 2 ile yüzde 12 arasında değişen oranlarda belirlenmiştir. Denizlerdeki su derinliğine, petrol üretim yöntemine ve üretilen petrolün kalitesine göre ek indirimler de uygulanabilecektir. Bu kademeli oransal belirlemenin nedenleri şunlar: Ülkemizdeki petrol sahalarının çoğunluğunun rezerv yönünden küçük olmasının yanında ispatlanmış rezervden üretilecek oranın yüzde 17 dolayında hesaplanması, üretilen ham petrolün gravitesinin genelde modern rafinerilerin işleyebileceği marjın altında olması, mevcut üretim sahalarının çoğunluğunun 1990 yılından önce keşfedilmiş ve geldiğimiz aşamada da petrolle birlikte yüzde 95 oranına kadar çıkan suyla karışık petrolün üretilmesi, OPEC ülkelerinde varil başına 1 ila 3 dolar arasında olan üretim maliyetinin Türkiye'de 8 ila 16 dolara kadar çıkması. Bu nedenler dikkate alındığında çoğunluğunda üretimin durma noktasına yaklaştığı petrol sahalarının ekonomik ömrünü artırmak, yerli üretimin sürdürebilirliğini sağlamak ve ek keşiflerin yapılmasını temin etmek üzere öncelik arz eden ve yüksek maliyetli ikincil üretim yöntemlerinin uygulanmasını zorunlu kılan bu gibi sahalar için ek üretim teşviklerine ihtiyaç duyulmuştur. Yeni sistemde şirketlerin ortalama günlük 500 varil ham petrol üretimi yaptıkları bir petrol sahasında devlete vergilerle birlikte ödeyecekleri parasal miktar, üretimden elde edecekleri safi gelirin yaklaşık yüzde 30'u dolayında olup, ayrıca sağlayacağı istihdam ve katma değer olanakları da bunun dışındadır.

Mevcut işletme ruhsatlarındaki devlet hissesi:

Ekonomik ömrünü tamamlamak üzere olan mevcut işletme ruhsatlarının yeni Türk Petrol Yasası'ndaki teşviklerden yararlandırılarak rezervlerdeki yaklaşık 39 milyon ton dolayında olan kalan üretilebilir ham petrol miktarının ilave yatırım ve ikinci üretim yöntemleri ile artırılması ve böylece ispatlanmış petrol rezervlerimizin sürdürülebilir şekilde ekonomiye kazandırılması amaçlanmıştır. Mevcut, 2.2 milyon ton olan yıllık ham petrol üretiminin yüzde 70'ini, 900 milyon olan doğalgaz üretiminin ise yüzde 50'sini TPAO üretiyor. Şirketler lehine getirilen bu iyileştirmelerden, büyük ölçüde yine milli kuruluşumuz TPAO ve dolayısıyla Hazine yararlanacaktır.

29 Ağustos 2008 Cuma

Akıl ile Zekanın Farkı

Akıl ile Zekanın Farkı

Akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine mahsustur. Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilmek yeteneğidir. Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. İşte insandaki yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş belirtebilme yeteneği akıldır. 'Ah şimdiki aklım olsaydı' lafını çok işitmişizdir. Demek ki, akıl insan olgunlaştıkça da değişiyor ve insanın kendisi de bunun farkına varıyor. Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir. Bir şeyin içeriğini anlamamak 'akıl erdirememek' olarak nitelendirilirken başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye 'bir tek o akıl etti' denilir. Birine bir yol göstermek ona 'akıl vermek'tir. Bir şeyi hatırlamak, unutmamak 'akılda tutmak'tır. 'Akılsız' tanımı ise doğru ve isabetli düşünemeyen anlamında kullanılır.Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Genel olarak zekanın 12 yaşına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yaşına kadar sürdüğü, orta yaşlarda ise zeka seviyesinin sabit kaldığı kabul edilir. Zeka hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır. Şüphesiz hayvan zekası insana göre gelişmemiştir ama her iki zeka türü de sinir sistemi ile ilgilidir. İnsanı ayıran, evriminde oluşmuş konuşabilirle özelliği, dik durabilmesi, el yapısı nedeniyle aletleri kullanabilmesi ve gelişmiş beyin ve sinir sistemidir. Zeka, bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içersinde en karışık eserleri aklıyla değil zekası sayesinde oluşturur. Biz bu kişilere 'müzik dehası' diyoruz. Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini bile çözemeyebilirler. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterebiliyor. Akıl somut olarak ölçülemez ama zeka pek sağlıklı olmasa da IQ denilen bir testle ölçülmeye çalışılıyor.

26 Ağustos 2008 Salı

HAYAT GÜZELDİR

HAYAT GUZEL AMA ANLAYANA...

Evini bir davet sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan Bir çok arkadaşın var demektir. Faturalarını ödeyebiliyorsan Bir işin var demektir. Pantolonun biraz sıkıyorsa Aç kalmıyorsun demektir. Gölgen seni izliyorsa Güneş ışığını görüyorsundemektir. Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan Yürüyebiliyorsun demektir Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan Konuşma özgürlüğün var demektir. Yanındaki adamin sesindenrahatsız oluyorsan Duyuyorsun demektir. Camları silmen, çatıyı onarman gerekiyorsa bir evde yaşıyorsun demektir Doğalgaz faturan yüklügeliyorsa Isınıyorsun demektir Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırlarınvarsa Yığınla giyeceğin var demektir Çalar saatinsabahın köründe çalıyorsa Yaşıyorsun demektir Aksamları kendini yorgunhissediyor ve bacakların ağrıyorsa O gün üretici olmuşsun demektir.

VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN MUTLUSUN DEMEKTİR

DOLAYISIYLA MUTLULUK ..... Sorunsuz bir yaşam değil,

Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir.... ..

25 Ağustos 2008 Pazartesi

Futbol=Cinsellik

Futbol=Cinsellik.

Çünkü ikisinde de pozisyon zenginligi esastır.

ikisinde de çamurlu ortam sevilmez.

ikisinde de motivasyon neticeyi etkiler.

ikisinde de çocuklar problem olur.

ikisi de şifreli kanaldan yayınlanır.

ikisini de düş paklar.

ikisinde de skor önemlidir.

ikisinin de magandası çekilmez.

ikisinde de ofsayta düşülür.

ikisinde de 'ilk kez milli' olunur.

ikisinde de frikik vardır.

ikisinin icrası için de tesis gereklidir.

ikisi de nadiren ertelenir.

ikisinin de profesyoneli köşe olur.

ikisinde de belli bir yaştan sonra jubile gereklidir.

ikisi de ısınma hareketleri gerektirir.

ikisinin de paralı yapılanında menajerlik sistemi vardır.

ikisinde de sakatlık riski vardır.

ikisinde de deplasman korkusu yaşanır.ya da Futbol eşit değildir cinsellik, çünkü...Birinde 11 kisi ile paslaşmak esasken diğerinde bireysellik esastır.

Birinde seyirci performans artırırken, diğerinde düşürür

Birinde takımlar aynı cinsten oluşurken, diğerinde karmadır.

Birinde hata yaptıkca takimlar azalırken diğerinde çoğalır.

Birinde sadece gol atan sevinirken, diğerinde iki tarafı da sevindirir.

22 Ağustos 2008 Cuma

Mutluluk Analizi

Evini bir davet sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan
Bir çok arkadaşın var demektir

Faturalarını ödeyebiliyorsan
Bir işin var demektir

Pantolonun biraz sıkıyorsa
Aç kalmıyorsun demektir.

Gölgen seni izliyorsa
Güneş ışığını görüyorsun demektir

Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan
Yürüyebiliyorsun demektir

Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan
Konuşma özgürlüğün var demektir

Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan
Duyuyorsun demektir

Camları silmen, çatıyı onarman gerekiyorsa
bir evde yasiyorsun demektir

Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa
Isınıyorsun demektir

Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa
Yığınla giyeceğin var demektir

Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa
Yaşıyorsun demektir

Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa
O gün üretici olmuşsun demektir

VE TÜM BUNLARIN FARKINA VARABİLİYORSAN
MUTLUSUN DEMEKTİR

DOLAYISIYLA MUTLULUK ...
Sorunsuz bir yaşam değil, Onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir...

21 Ağustos 2008 Perşembe

ZAMAN AYIR

ÇALIŞMAK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu,başarının bedelidir.

DÜŞÜNMEK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu,kudret ve kuvvetin kaynağıdır.

EĞLENMEK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, genç kalmanın sırrıdır.

OKUMAK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, bilginin temelidir.

İBADET İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, yücelmenin yoludur.

BAŞKALARINA VE ARKADAŞLARINA ZAMAN AYIR. Bu, mutluluğun kaynağıdır.

SEVMEK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, hayatın kutsallıklarından biridir.

HAYAL KURMAK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, ruhu yıldızlara eriştirir.

GÜLMEK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, hayatın yükünü hafifleten bir boşanıştır.

PLAN YAPMAK İÇİN ZAMAN AYIR. Bu, ilk dokuz şeyi yapabilmek için gereken zamana sahip olmanın sırrıdır.

Günün Sözü

Kişi sadece sınayarak ve acı çekerek güçlenir, dünyaya bakış kazanır, isteklerini gerçekleştirir ve başarı kazanır.

Çok Satan Kitaplar

Bu Hafta En Çok Satan Kitaplar

Bir kitabın detaylarını ve okuyucu görüşlerini öğrenmek için başlığına tıklayınız.
SIRA
KİTAP
YAYINEVİ

1
Olasılıksız
April Yayıncılık

2
Empati
April Yayıncılık

3
Kadından Kentler
Metis Yayınları

4
Allah ile Aldatmak
Yeni Boyut Yayınları

5
Cahillikler Kitabı
NTV Yayınları

6
Leylak Zamanı
Doğan Kitapçılık


7
Siz Kimi Kandırıyorsunuz!
Doğan Kitapçılık

8
Can Yayınları (Ali Adil Atalay..
Can Yayınları (Ali Adil Atalay)

9
Erdoğan Operasyonu: Küresel Sermaye..
Timaş Yayınları

10
Kod Adı Darbe
Neden Kitap

11
Gölge İktidar 1 Numara'nun İzinde
Timaş Yayınları

12
Pegasus Sırrı
Pegasus Yayınları

13
Allah'sız Müslümanlık
Profil Yayıncılık

14
Osmanlı'da Değişim ve Anayasal Reji..
T. İş Bankası Kültür Yayınları

15

İstanbul'da Ölmeden Önce Yapmanız G..

İnkılap Kitabevi

16
Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 ..
Pegasus Yayınları

17
Seni Beklerken
Çizgi Kitabevi Yayınları

19
Babaya Mektup
Can Yayınları (Erdal Öz)

20
Puslu Kıtalar Atlası
İletişim Yayınları

22
Yazınsal Yaşamlar
Can Yayınları (Erdal Öz)

23
Yüreğe Söz Geçmiyor
Epsilon Yayınları

24
Bahçeşehir Üniversitesi Yayınl..
Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları

26
Gelin
Epsilon Yayınları

27

Diriliş Çanakkale 1915

Bilgi Yayınevi

29
Aşçının Kitabı
Aras Yayıncılık

30
Dullar ve Reçeller
Kanat Yayınları

Kırmızı renkli oklar, kitabın çok satanlar listesinde düşüşte olduğunu, Yeşil renkli oklar da yükselişte olduğunu gösterir.
Okların sayısı düşüşün veya yükselişin hızını gösterir.

Yeni çıkan kitaplar

Yeni çıkan kitaplar

1. 11. Sınıf Coğrafya Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
2. 11. Sınıf Felsefe- Sosyoloji Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
3. 11. Sınıf Fizik Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
4. 11. Sınıf Geometri Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
5. 11. Sınıf Kimya Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
6. 11. Sınıf Matematik Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
7. 11. Sınıf Tarih Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
8. 11. Sınıf Türkçe- Edebiyat Yaprak Testleri (Eğitim : Test : LGS, DGS, OKS, ÖSS, SBS Kolej ve Üniversite) . Formül Yayınları
9. 1968 (Siyasal Bilimler, Dünya Tarihi) Slavoj Zizek; Çeviren: Sabri Gürses. Encore Yayınları
10. Adalara Kar Düştü (Türk Şiiri) D. Ali Gültekin. Bizim Kitaplar Yayınevi
11. Agarta Dünya Kralı (Dünya Tarihi) Rene Guenon; Çeviren: Haluk Özden. Ruh ve Madde Yayınları
12. Akrilik Tekniklerine Dair Her Şey (Renk ve Resim Tekniği) Çeviren: Tülay Tosun. İnkılap Kitabevi
13. Allah Yolunun Yolcuları (Kuran ve Hadis) Said Alpsoy. Gelenek Yayınları
14. Almanca Eşanlamlı Sözcük Kartları / KPDS ÜDS YDS Testdaf Sınavları İçin (Eğitim : Test : KPDS, KPSS, KMSS, GYS, YDS, TUS, DGS) Şule Pak. Delta Yayınları
15. Analize Giriş Fonksiyonlar ve Fonksiyonların Sınıflandırılması Ahmet Kaçar, Ferhad H. Nasibov. Palme Yayıncılık
16. Anayasa ve Partiler Rejimi. Türkiye'de Siyasi Partilerin İç Düzeni ve Yasaklanması (Hukuk : Anayasa Hukuku) Doğu Perinçek. Kaynak Yayınları
17. Anne Babaların El Kitabı (Ev Ekonomisi, Aile Yaşamı ve Hobiler) Sally Coulthard; Çeviren: Ebru Dolunay. Boyut Yayıncılık
18. Annemle Beraber Yemek Pişiriyoruz (Ciltli) (Ev Ekonomisi, Aile Yaşamı ve Hobiler, Yeme, İçme ve Gurme) Annabel Carmel; Çeviren: Seda Darcan Çiftçi. Kaknüs Yayınları
19. Antalya Guide (Almanca) (Çağdaş Geziler ve Seyahatnameler, Türkiye Coğrafyası) Editör: Giray Ercenk. Ceren Yayınları
20. Antalya Guide (İngilizce) (Çağdaş Geziler ve Seyahatnameler, Türkiye Coğrafyası) Editör: Giray Ercenk. Ceren Yayınları
21. Arin - Mem u Zin (Tiyatro, Sinema ve Televizyon) Cuma Boynukara. Evrensel Basım Yayın
22. Armoni İpek Fabrikası (Uzak Doğu Edebiyatı ve Başvuru Eserleri) Tash Aw; Çeviren: Derya Demiray. Say Yayınları
23. Asur Tarihi (Arkeoloji ve Eski Çağ : Anadolu) Erol Sever. Kaynak Yayınları
24. Aşk Şiirleri (Fars Edebiyatı ve Başvuru Eserleri) İbn Arabî; Derleyen: Hasan Yılmaz. Siluet Yayınları
25. Baykuşun Kareleri (Fotoğrafçılık, Kataloglar ve Albümler) Yayına Hazırlayan: Begüm Akkoyunlu, Uğur Ataç. Suna ve İnan Kıraç Vakfı
26. Benim Orucum (İslam Dini) Selcan Yüksel Arvas. Nesil Yayınları
27. Bilinmeyen Kapadokya (Türkiye'de Şehir Tarihleri, Çağdaş Geziler ve Seyahatnameler, Türkiye Coğrafyası) Turgay Tuna; Fotoğraflar: Turgay Tuna. Bağlam Yayınları
28. Bir Başkadır Benim Mesleğim (Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler) Mete Akyol. Bilgi Yayınevi
29. Bir Cumhuriyet Valisinin Anıları (Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler) Vefa Poyraz. Bizim Kitaplar Yayınevi
30. Birgi'de Toplumsal Yaşam ve Değişim (Toplumbilim (Sosyoloji)) Firdevs Gümüşoğlu. Bağlam Yayınları
31. Biricik Birler Türkçe Öğrenim Seti (Eğitim : İlköğretim) . ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık ve İletişim A.Ş.
32. Biyolojinin Kültürel Tarihi (Bilim Tarihi) Zeki Tez. Doruk Yayınları
33. Borç Çıkmazı (Ekonomi ve Finans) Derleyen: Binhan Elif Yılmaz. Derin Yayınları
34. Böcekler (Ciltli) (Çocuk Kitapları, Çeviri) Richard Ferguson; Çeviren: Nilüfer Okay. Mandolin Kitap
35. Bu Dünyaya Girmsn (Türkçe Roman ve Hikaye) Zeliha Uyar. Kül Sanat Yayınları
36. Bursa Touristic City Guide (Çağdaş Geziler ve Seyahatnameler, Türkiye Coğrafyası) Nezaket Özdemir. Sentez Turizm Yayınları
37. Canavar Robot (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Yavuz Bahadıroğlu. Nesil Yayınları
38. Cölanj (Türkçe Roman ve Hikaye) Taylan Kara. Hayal Yayınları
39. Çocuklar Ne İster? (Çocuk Psikolojisi) Gunhild Grimm, Inga Bodenburg; Çeviren: Gülderen Pamir. Turkuaz Kitaplığı
40. David Lynch Ya Da Gülünç Yücenin Sanatı (Tiyatro, Sinema ve Televizyon) Slavoj Zizek; Çeviren: Sabri Gürses. Encore Yayınları
41. Denizler (Ciltli) (Çocuk Kitapları, Çeviri) Richard Ferguson; Çeviren: Nilüfer Okay. Mandolin Kitap
42. Din Dili ve Mecaz (İslam Dini) Necdet Çağıl. İz Yayıncılık
43. Dinozorlar (Ciltli) (Çocuk Kitapları, Çeviri) Richard Ferguson; Çeviren: Hakan Nihat Mjaanes. Mandolin Kitap
44. Disk Tarihi: Efsane mi Gerçek mi 1967-1980 (Türk Tarihi : Modern Türkiye 1961-1971, Türk Tarihi : Modern Türkiye 1972-1980) Canan Koç. Epos Yayınları
45. Diyaloğun Acı Meyveleri (Genel Din üzerine Genel Kitaplar, Başvuru Eserleri) Vedat Özcan. Rağbet Yayınları
46. Doğu Rumeli'de Kayıp Köyler: İslimye Sancağı’nda 1878’den Günümüze Göçler, İsim Değişiklikleri ve Harabeler (Balkanlar Tarihi 1912'den Günümüze, Balkanlar Tarihi, 1912 Yılına Kadar) Mehmet Hacısalihoğlu. Bağlam Yayınları
47. Doludizgin (Tarihi Romanlar, Türk Yazarları) Samim Kocagöz. Literatür Yayınları
48. Dünyamızın İlk Şafağı (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Bilgin Adalı. Can Yayınları (Erdal Öz)
49. Efendi Turizm (Türk Şiiri) Can Dağlıoğlu. Kül Sanat Yayınları
50. Ekonomi Avucunuzun İçinde (Ekonomi ve Finans) Zeyyat Hatiboğlu. BAMM - Business Advertising Marketing Media Yayınları
51. English For Tourism Vocational Schools of Hospitality and Tourism (İngilizce Sözlükler, Dilbilgisi, Konuşma Kılavuzu) Gül Keskil, Nilgün Yorgancı. Gündüz Yayınları
52. Entegrasyonun Ötesinde Türkiye’den Fransa’ya Göç ve Göçmenlik Halleri (Toplumbilim (Sosyoloji)) Derleyen: Didem Danış, Verda İrtiş. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
53. Erzurum Gezi Rehberi (Çağdaş Geziler ve Seyahatnameler, Türkiye Coğrafyası) . Tablet İletişim
54. Estetik Nedir? Marc Jimenez; Çeviren: Aytekin Karaçoban. Doruk Yayınları
55. Fallar ve Sırları (Rüyalar, Burçlar ve Sırlar) Nil Peri Gökçe. Sis Yayıncılık
56. Görme Kılavuzu (Türkçe Denemeler, Günlük Yazılar) Hasip Akgül. Duvar Yayınları
57. Görmek (İspanyol Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Jose Saramago; Çeviren: Aykut Derman. Can Yayınları (Erdal Öz)
58. Gundi - Şapur Akademisi (Modern Batı Felsefesi) Heinz Herbert Schöffler; Çeviren: Sedat Umran, Vedii İlmen. Yaba Yayınları
59. Gülfidan Çiftlikte (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Can Göknil. Can Yayınları (Erdal Öz)
60. Harf Devrimi’nin 50. Yılı Sempozyumu (Ortak Çalışmalar: Armağanlar, Sempozyum, Konferanslar) . Türk Tarih Kurumu Yayınları
61. Hasan Dede'nin Hayvanları (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Hüseyin Yurttaş. Say Yayınları
62. Havva (Macera ve Korku Romanları, çeviri) Ted Dekker; Çeviren: Aysun Babacan. Martı Yayınları
63. Hayat Beklemez (İngiliz ve Amerikan Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Fazıl Şimşek, Sheila O'flanagan. Epsilon Yayınları
64. Hazret- i Ali'nin Yüz Sözü Gül- i Sad Berg (Fars Edebiyatı ve Başvuru Eserleri) Reşidüddin Vatvat. Buhara Yayınevi
65. Her Sözcük Bir Tohumdur (Ciltsiz) (İtalyan Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Susanna Tamaro; Çeviren: Eren Yücesan Cendey. Can Yayınları (Erdal Öz)
66. Hikmette Son Nokta (İslam Dini) Muhyiddin-i İbn Arabi. Kitsan Yayınları
67. Huzursuz Bacak (Türkçe Roman ve Hikaye) Mustafa Kutlu. Dergah Yayınları
68. Hüzün Adrese Gelir (Türk Şiiri) Sadettin Kaplan. Çelik Yayınevi
69. Hüzzam Limanları (Türk Şiiri) Aslı Neşe Kutluay. Maviağaç Yayıncılık
70. Hz. Muhammed / Risale- i Hamidiye (İslam Dini) Hüseyin Cisri. Sufi Kitap Yayınları
71. Işıklama Tasarımı (Tiyatro, Sinema ve Televizyon) Abdullah Uyan. Mitos Boyut Yayınları
72. İki Çocuğun Devrialemi 8. Kitap (Çocuk Kitapları, Çeviri) Jean De La Hire; Çeviren: Gülten İldeniz. Can Yayınları (Erdal Öz)
73. İktisatçılar İçin Matematik (Aritmetik, Cebir, Geometri) Bernd Luderer, Klaus Vetters, Volker Nollau; Çeviren: Rengin Ak. Palme Yayıncılık
74. İmalat Sanayi Rekabet Gücü Araştırması Kayseri Örneği (Ekonomi ve Finans) Hatice Erkekoğlu. Palme Yayıncılık
75. İsa Tanrı mı? (Hırıstiyanlık) Fatih Bilici. Yar Yayınları
76. İslamiyet ve Bilim: İslamiyet Gerçeği 2 (İslam Dini) Erdoğan Aydın. Kırmızı Yayınları
77. İslamiyetin Ekonomi Politiği: İslamiyet Gerçeği 4 (İslam Dini) Erdoğan Aydın. Kırmızı Yayınları
78. İslamiyette Ahlak ve Kadın: İslamiyet Gerçeği 3 (İslam Dini) Erdoğan Aydın. Kırmızı Yayınları
79. İstanbul Guide (İngilizce) (Çağdaş Geziler ve Seyahatnameler, Türkiye Coğrafyası, İstanbul Kitapları) Editör: Feza Kürkçüoğlu. Ceren Yayınları
80. İstanbullular (Özel Baskı) (Türkçe Roman ve Hikaye) Buket Uzuner. Everest Yayınları
81. Kahraman Kazlar (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Hüseyin Yurttaş. Say Yayınları
82. Kahramanlarımız- Alparslan (Biyografiler, Otobiyografiler) İbrahim Kalkan. Semerkand Yayıncılık
83. Kahramanlarımız- Selahaddin Eyyubi (Biyografiler, Otobiyografiler) İbrahim Kalkan. Semerkand Yayıncılık
84. Kan Dökülecek (İngiliz ve Amerikan Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Upton Sinclair; Çeviren: Kerem Çorbacıoğlu. Martı Yayınları
85. Kanıt Nasıl Yapılır Bir Yapısal Yaklaşım (Aritmetik, Cebir, Geometri) Daniel J. Velleman; Çeviren: Mehmet Terziler, Tahsin Öner. Palme Yayıncılık
86. Kant Estetiği ve Yazın Kuramı (Türkçe Denemeler, Günlük Yazılar) Onur Bilge Kula. Doruk Yayınları
87. Kaybetme Hırsı (Türkçe Roman ve Hikaye) İlker Ortaç. Cinius Yayınları
88. Kendini Sev Hayata Güven (Kişisel Gelişim) Eva Maria, Wolfram Zurhorst; Çeviren: Çiğdem Güler. Epsilon Yayınları
89. Kibriya (Türk Şiiri) Osman Günay. Hayal Yayınları
90. Kim Demiş Yaramaz Diye? (Çocuk Psikolojisi) Laverne Antrobus; Çeviren: Özgür Çakır. Boyut Yayıncılık
91. Kişilerarası İletişim Cinsiyet Farklılıkları Güç ve Çatışma (İletişim) Serdar Kaypakoğlu. Derin Yayınları
92. Klavye Teknikleri (Bilgisayar & Internet (Genel)) Nuray Keskin. Ekin Kitabevi Yayınları
93. Koleksiyon (Fransız Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Gioia Diliberto; Çeviren: Baysan Bayar. Bilge Kültür Sanat
94. KPSS Cep Serisi 2008 (3 Kitap) (Eğitim : Test : KPDS, KPSS, KMSS, GYS, YDS, TUS, DGS) . İhtiyaç Yayınları
95. KPSS Genel Yetenek genel Kültür Lise ve Önlisans Yaprak Test 2008 (Eğitim : Test : KPDS, KPSS, KMSS, GYS, YDS, TUS, DGS) . Asil Yayın Dağıtım
96. Kuran Tercümelerinde Yöntem Sorunu (Kuran ve Hadis) Halil Hacımüftüoğlu. İz Yayıncılık
97. Kur'an ve Din: İslamiyet Gerçeği 1 (İslam Dini, Kuran ve Hadis) Erdoğan Aydın. Kırmızı Yayınları
98. Kutuplar (Ciltli) (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları, Çocuk Kitapları, Çeviri) Richard Ferguson; Çeviren: Oğulcan Özçıkmak. Mandolin Kitap
99. Küçük Balıkçılar (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Hüseyin Yurttaş. Say Yayınları
100. Küçük Kız Masalları (Türkçe Roman ve Hikaye) Zeynep İ. Uzuner. Cinius Yayınları
101. Küresel Isınma ve Kyoto Protokolü: İklim Değişikliğinin Bilimsel, Ekonomik ve Politik Analizi (Çevrebilim ) Yayına Hazırlayan: Ethem Karakaya. Bağlam Yayınları
102. Maden İdare Hukukumuzun Ana İlkeleri ve Temel Müesseseleri (Hukuk : İdare Hukuku) Aydın Gülan. Lamure Yayınları
103. Masumiyet ve Tecrübe Şarkıları William Blake; Çeviren: Selahattin Özpalabıyıklar. T. İş Bankası Kültür Yayınları
104. Medical English For Vocational Health Schools (Tıp, Hastalıklar ve İlaçlar, İngilizce Sözlükler, Dilbilgisi, Konuşma Kılavuzu) Gül Keskil, Nilgün Yorgancı. Gündüz Yayınları
105. Mekan Planlama ve Yargı Denetimi H. Çağatay Keskinok, Melih Ersoy. Yargı Yayınları
106. Mucitler ve İcat Öyküleri (Ansiklopediler) Çiğdem Can. Carpe Diem Kitap Yayınevi
107. Müminlerin Annesi Hz. Fatıma (Biyografiler, Otobiyografiler) Salih Suruç. Timaş Yayınları
108. Mürşid ve Mürid Hukuku (İslam Fıkıh (Hukuk) İlmi) Mehmet Ildırar. Semerkand Yayıncılık
109. Mürşid ve Mürid Hukuku (Ciltli) (İslam Fıkıh (Hukuk) İlmi) Mehmet Ildırar. Semerkand Yayıncılık
110. Namaz Kılmayı Öğreniyorum Kız - Boyama (İslam Dini, Eğitim : Okul Öncesi Eğitim) . Nesil Yayınları
111. Nart Boyu Türkleri Hun-Karaçaylıların Mitolojisi (Mitoloji) Sofi Tram-Semen. Kaynak Yayınları
112. Niyet Tavşanı (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Hüseyin Yurttaş. Say Yayınları
113. Ormanlar (Ciltli) (Çocuk Kitapları, Çeviri) Richard Ferguson; Çeviren: Oğulcan Özçıkmak. Mandolin Kitap
114. Osmanlı Beyliği’nin Kuruluşu (Türk Tarihi : Osmanlı Tarihi 1300-1600) Sencer Divitçioğlu. Eren Yayıncılık
115. Öğretmenim Fıkram Geldi! (Türkçe Hiciv ve Mizah) Cüneyt Bağlar. İyi İnsanlar
116. Parenting: Hamilelik ve Doğum Rehberi (Tıp : Cerrahi : Kadın Hastalıkları ve Doğum) Paula Spencer; Çeviren: Füsun Doruker. Altın Kitaplar Yayınevi
117. Parti (Rus ve Slav Dilleri Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Anton Çehov; Çeviren: Onur Kaya. Altın Bilek Yayınları
118. PKK'nın MİT'olojik Tarihi: Apo ve Pilot - Öteki Devletin Derin Sırrı (Siyasal Bilimler) Necdet Pekmezci. Siluet Yayınları
119. Rönesans (Renk ve Resim Tekniği) Manfred Wundram. Taschen
120. Rüzgarın Göğe Savurduğu Türkçe Günlükleri 3 (Türkçe Denemeler, Günlük Yazılar) Feyza Hepçilingirler. Everest Yayınları
121. Safahat (Türk Şiiri) Mehmed Akif Ersoy. Kitap Zamanı Yayınları
122. Safari (Ciltli) (Çocuk Kitapları, Çeviri) Hakan Nihat Mjaanes, Richard Ferguson. Mandolin Kitap
123. Seçme Aforizmalar Francis Bacon; Çeviren: C. Cengiz Çevik. T. İş Bankası Kültür Yayınları
124. Sıcak Salep Kokusu (Türkçe Roman ve Hikaye) Nuriye Özşahin. Cinius Yayınları
125. Sivil Toplum Kuruluşlarında Yönetim (Sosyal Dernekler, Kulüpler ve STK) Ali Coşkun. Seçkin Yayınevi
126. Skinny Bitch (Sağlık, Diyet ) Kim Barnouin, Rory Freedman. Pegasus Yayınları
127. Skinny Bitch Mutfakta (Yeme, İçme ve Gurme, Şifalı Bitkiler vd., Sağlık, Diyet ) Kim Barnouin, Rory Freedman. Pegasus Yayınları
128. Sokakta Tek Başına (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Ayhan Bozfırat. Günışığı Kitaplığı
129. Sorunlu Bankaların Çözümlenmesi Türkiye Deneyimi (Bankacılık) Ferhun Ateş, Mete Bumin. Palme Yayıncılık
130. Sular Altında Bir Ülke (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Yavuz Bahadıroğlu. Nesil Yayınları
131. Suluboya Tekniklerine Dair Her Şey (Renk ve Resim Tekniği) Çeviren: Tülay Tosun. İnkılap Kitabevi
132. Sürgün Gibi Masallarda Hayatı ve Yapıtlarıyla İlhan İrem (Biyografiler, Otobiyografiler) Michael Kuyucu. Pegasus Yayınları
133. Şirket (Hellenik Diller Edebiyatı, Roman, Hikaye, Şiir, Denemeler) Hristos A. Homenidis; Çeviren: Şebnem Christakopoulos. Altın Bilek Yayınları
134. Tavuk Suyuna Çorba Yeni Anne İçin (Ev Ekonomisi, Aile Yaşamı ve Hobiler) Jack Canfield, Mark Victor Hansen, Patty Aubery; Çeviren: Merve Duygun. Butik Yayınları
135. Tesettür Meselesinden Türban Sorununa (İslam Felsefesi) Mehmet Erdoğan. İz Yayıncılık
136. Test Tekniği Püf Noktaları KPDS ÜDS ve YDS İçin (Eğitim : Test : KPDS, KPSS, KMSS, GYS, YDS, TUS, DGS) Ayşe Özden Bilgin, Vedi Aşkaroğlu. Palme Yayıncılık
137. Timeless Tastes: Turkish Culinary Culture (Yeme, İçme ve Gurme) Editör: Ayşe Sümer, Ersu Pekin. Vehbi Koç Vakfı Yayınları
138. Toprak Devri Asileri (Türkçe Roman ve Hikaye) Şahin Doğan. Ayrıkotu Yayınları
139. Türk Dış Politikasında Zorlayıcı Diplomasi (Uluslararası İlişkiler, Siyasal Bilimler) Fuat Aksu. Bağlam Yayınları
140. Türkleri Anlama Kılavuzu (Türkçe Hiciv ve Mizah) Zeki Kayahan Coşkun. Karakutu Yayınları
141. Uzak Koku (Türk Şiiri) Murat Güzel. İz Yayıncılık
142. Üstad Sayfaları (İslam Mezhepleri, Tasavvuf ve Tarikatlar) Mustafa Öztürkçü. Erguvan Yayınları
143. Vasfiye Abla (Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler) Süleyman Boyoğlu. Truva Yayınları
144. Yahudi Efendi (Özel Baskı - Özel Fiyat) (Tarihi Romanlar, Türk Yazarları) Toksöz B. Karasu. Everest Yayınları
145. Yaralı Fok (Çocuk Kitapları, Türk Yazarları) Hüseyin Yurttaş. Say Yayınları
146. Yemiycem İşte! (Sağlık, Diyet ) Rana Conway; Çeviren: Barış Doğru. Boyut Yayıncılık
147. Yıkım (Türkçe Roman ve Hikaye) Yılmaz Uçar. Sone Yayınları
148. Yoga ve Meditasyona Başlangıç (Avcılık, Balıkçılık ve Spor) Ernest Wood; Çeviren: Murat Sağlam. Mira Yayıncılık
149. Zindan Notları Bozorg-i Alevi; Çeviren: A. Naci Tokmak. Ağaç Yayıncılık