31 Mayıs 2009 Pazar

Kara Kartallar yüksek uçar!


Siyah-beyazlı ekip uzun bir aradan sonra hasreti dindirdi, çifte kupayı götürdü.

Denizli’de gergin, ancak disiplinli futbol ortaya koyan Beşiktaş, Holosko ve İbrahim Toraman’la iki farkı yakaladı, Braga’nın şok golü yürekleri hoplattı, doksan dakikaya başka gol sığmadı

Dünkü maçın gizli kahramanları önce Holosko ve son noktayı koyan da İbrahim Toraman’dır. Kartal’ı çifte kupaya uçuran bu ekibe de haksızlık etmeyelim. Onca zorlukları bir bir aştılar, acımasız eleştirilere karşın çıktılar, zaman zaman iyi, zaman zaman kötü oynadılar, asla pes etmediler, hedeflerine ulaştılar.
Gelelim asıl kahramana, yani Denizli’ye... Hep iddialı söylemlerde bulundu, tahminler yaptı, ufak-tefek arızalar dışında dedikleri bir bir çıktı. Diğer bir deyişle umutların tükenme noktasına geldiği Kartal’ı, Denizli bilgi birikimiyle, tecrübesiyle zirveye taşırken, Bir alkışı daha hak etti Denizli... Sezon başında aforoz edilen, kaptanlığı elinden alınan İbrahim Üzülmez’e değişim sırasında Gökhan Zan’ı kenara kadar çağırıp, kaptanlık pazubandını ona takmasıdır.. Bu duyarlılığı da bir örnektir Denizli’nin....


Çarşı Herşeye Karşı!


Çarşı niye gericiliğe karşı


Türkiye’de "Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu" klişesini yıkan, toplumsal konulara duyarlı bir taraftar grubu var: Beşiktaşlı Çarşı Grubu. Tribüne ünlü devrimci Che posteri de asıyorlar; 1 Mayıs’ta Taksim’e de yürüyorlar. Nükleer santrallara da, ırkçılığa da karşılar. Son Galatasaray maçında açtıkları "Türkan Saylan onurumuzdur" pankartı ise polis engeline takıldı. Peki Çarşı niye devrimci? Bu tavırları hangi siyasal hareketten miras kaldı?

Temsilcilerimizin Avrupa kupalarına katılım aşamaları


Turkcell Süper Lig'de son hafta maçlarının tamamlanmasının ardından 2009/10 sezonunda ülkemizi Avrupa kupalarında hangi takımların, hangi aşamadan başlayarak temsil edeceği de belli oldu.

Turkcell Süper Lig 2008/09 sezonunu şampiyon olarak tamamlayan Beşiktaş ve ikinci olan Sivasspor UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazandı. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi grup aşamasına direk katılırken, Sivasspor 3. Ön Eleme Turu'ndan itibaren dahil olacak. Sivasspor 3. Ön Eleme Turu'nda rakibini safdışı bırakması halinde, grup aşamalarından bir önceki adım olan play-off'lara yükselecek.

Turkcell Süper Lig'i 3, 4 ve 5. sıralarda tamamlayan Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray ise ülkemizi UEFA Avrupa Ligi'nde temsil edecek. 2008-2009 sezonunda Fortis Türkiye Kupası'nı kazanan Beşiktaş'ın aynı zamanda Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını elde etmesi sonucu, Turkcell Süper Lig'i üçüncü bitiren Trabzonspor, UEFA Avrupa Ligi'ne play-off aşamasından başlayacak.Trabzonspor, bu aşamayı geçerese Avrupa Ligi'ne katılacak. Turkcell Süper Lig'i dördüncü sırasında tamamlayan Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'ne 3. Ön Eleme, beşincisi sırada tamamlayan Galatasaray ise 2. Ön Eleme Turu'ndan itibaren dahil olacak.

2008-09 Turkcell Süper Lig Şampiyonu Beşiktaş


2008-2009 Sezonu Turkcell Süper Lig Şampiyonu Beşiktaş oldu. Beşiktaş, bu sezon Turkcell Süper Lig'de oynadığı 34 karşılaşmada, 21 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 mağlubiyet alarak tarihindeki 13. Şampiyonluğa ulaşmayı başardı. Siyah-beyazlılar sezon boyunca oynadığı maçlarda 60 gol kaydederken, kalesinde 30 gol gördü.

Denizlispor 1-2 Beşiktaş

Beşiktaş, Turkcell Süper Lig'in 34. ve son haftasında Denizlispor'u deplasmanda 2-1 mağlup etti. Denizli Atatürk Stadı'nda oynanan karşılaşmada Beşiktaş'ın gollerini 28. dakikada Holosko ve 63. dakikada İbrahim Toraman kaydederken, Denizlispor'un golünü 85. dakikada Braga attı. Denizlispor 38 puan ve averajla ligi 15. sırada tamamladı.

Maçtan Dakikalar
11. dakikada Denizlispor gole yaklaştı. Angelov'un ceza alanı hemen önünde düşürülmesiyle kazanılan serbest vuruşu yine bu futbolcu kullandı. Angelov'un sert vuruşunda top, direğe çarparak oyun alanına döndü.
17. dakikada Tello'nun ceza alanı dışında attığı sert şutta, kaleci Cenk ayaklarıyla topu uzaklaştırdı.
26. dakikada Beşiktaş'ın sol kanattan kazandığı serbest vuruşu kullanan Tello'nun ortasında, Bobo'nun vurduğu topu kaleci Cenk uzaklaştırdı.
28. dakikada siyah beyazlı takımın golü geldi. Cisse'nin ara pasında ceza alanında topla buluşan Holosko, Denizlispor defansının ofsayt diye duraklamasından da faydalanarak, düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderdi: 1-0.
36. dakikada Beşiktaş ceza sahası içinde Gökhan Zan'ın eliyle topun temas etmesinin ardından, Denizlisporlu oyuncular pozisyonun penaltı olduğu gerekçesiyle uzun süre itiraz ettiler.
Karşılaşmanın ilk yarısını Beşiktaş 1-0 önde tamamladı.
63. dakikada Denizlisporlu savunma oyuncularının uzaklaştırmak istediği topu kapan İbrahim Toraman, ceza alanı dışında yaptığı sert vuruşla, farkı ikiye çıkardı: 2-0.
Karşılaşmanın 79. dakikasında Serdar Özkan'ın yerine oyuna giren İbrahim Üzülmez'e, Gökhan Zan, kaptanlık pazubandını getirdi. Saha kenarına kadar gelen Mustafa Denizli, pazubandı İbrahim Üzülmez'in koluna taktı.
84. dakikada Denizlispor, farkı bire indirdi. Ceza alanı içine yapılan ortada, Angelov yükselerek topa kafa vurdu. Kale önündeki Braga'nın dokunduğu meşin yuvarlak ağlara gitti: 1-2.
Maç 2-1 Beşiktaş'ın üstünlüğüyle tamamlandı ve siyah beyazlılar, 2008-2009 sezonunun şampiyon oldu.

Stat: Atatürk
Hakemler: Deniz Çoban, Serkan Gençerler, Asım Yusuf Öz Denizlispor: Cenk, Ozan (Dk. 82 Selahattin), Wescley, Burak, Şener, Bangoura (Dk. 67 Caner), Emin, Braga, Güray (Dk. 46 Musa Sinan), Roberts, Angelov
Beşiktaş: Rüştü, İbrahim Toraman, Gökhan Zan, Sivok, Serdar Özkan (Dk. 79 İbrahim Üzülmez), Tello (Dk. 43 Uğur), Cisse, Ernst, Ekrem, Holosko, Bobo (Dk. 83 Mert Nobre)
Goller: Dk. 84 Braga (Denizlispor), Dk. 28 Holosko, Dk. 63 İbrahim Toraman (Beşiktaş)
Sarı Kartlar: Dk. 25 Şener, Dk. 30 Roberts (Denizlispor)

Kaynak: Anadolu Ajansı

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Sevgiliye İnanmak


Sevmek mi güzel, sevilmek mi?
Hangisinin adı AŞK?
Sevmenin mi?
Sevilmenin mi?
Sevmek mi, kıskanç yapar insanı ?
Sevilmeyi istemek mi?
Sevilmeyi istemek; bi hak mı?
İlla da sevmeli mi?
Sen seviyorsun diye...

Gelecekte hangi meslek gözde olacak?


TIP VE MÜHENDİSLİK HEP GÖZDE

Ekonomik Kriz gençlerin tercihlerini değiştirdi. Yapay zeka pazarlamacılığı ve yönetici menajerlik ise geleceğin meslekleri

Uzmanlar ekonomik krizinde etkisiyle birlikte bu yıl gençlerin tıp ve mühendisliğe ilgilerinin artacağını belirtirken, gelecekte, "yapay zeka pazarlamacılığı" ile "yönetici menajerliği" mesleklerinin gözde mesleklerin başında geleceğini belirttiler. Uzmanlar "Gençler meslek gruplarım çok iyi gözlemeli, bu meslek gruplarındaki insanlarla bilgi alışverişinde bulunup, mesleğin olumlu ve olumsuz yanlarını görerek hareket edilmeli" uyarısında bulundular.

Yeni kuşağın tercihleri, yeni çağın gerekleri ve öncelikleri gibi konuların göz önüne alındığı araştırmalarda, en ilgi duyulan mesleklerin geçen yıllarda da olduğu gibi "tıp" ve "mühendislik" olduğu belirlendi. Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği (TÖDER) Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar, ekonomik krizin de etkisiyle birlikte bu yıl gençlerin tıp ve mühendisliğe ilgilerinin daha da artacağını belirtti. Tüm Fütüristler Derneği Başkanı Ufuk Tarhan da gelecekte, "yapay zekâ pazarlamacılığı" ile "yönetici menajerliği" mesleklerinin gözde mesleklerin başında geleceğini söyledi. Uzmanlar, tüm iş yaşamları boyunca kendilerini "zorunda" hissederek çalışmak yerine "zevk alarak" çalışmak için gençlerin meslek tercihlerini sağduyulu ve gerçekçi yapmalarının önemini vurguladılar.

SEVDİĞİNİZ MESLEĞİ SEÇİN

TÖDER Akademik Direktörü Prof. Dr. Adil Çağlar, meslek seçiminin gençlerin yaşamında çok önemli olduğunu belirterek "Gençler meslek gruplarını çok iyi gözlemeli, bu meslek gruplarındaki insanlarla bilgi alışverişinde bulunup mesleğin olumlu ve olumsuz yanlarını görerek hareket edilmeli" dedi.

Gençlerin "bir yere kapağı atayım da neresi olursa olsun" düşüncesi ya da "puanım beklediğimden yüksek geldi, boşa gitmesin" diyerek kendilerine uygun olmayan mesleklere yönelmelerinin doğru olmadığının altını çizen Çağlar, "Meslek seçiminde ekonomik kaygıların çocukların alacakları kararda etkisi büyük. Genellikle en fazla kazanç sağlayacak meslekler tercih edilmeye çalışılır. Oysa her mesleğin iyi kazananı ve kazanmayanı vardır. Kişi mesleğini severek yapıyorsa zaten başarılı olur. Başarı da ardından yeterli kazancı getirir. Unutmamak gerekir ki meslek sadece ekonomik ihtiyaçları karşılama aracı değildir. O yüzden meslek seçerken gençler çok para kazanacakları değil mutlu olacakları mesleği seçmeliler" diye konuştu.

Tüm Fütüristler (Geleceği Planlama) Demeği Başkanı Ufuk Tarhan ise gelecekte mesleklerin değişeceğini belirterek "insanlarla robotik sistemlerin yeri değişecek. Giderek robotla-şan insanlar insanca yaşamaya geçerken, robotlar robot gibi çalışacak. Bu hayatımızın hemen her alanında gerçekleşecek, bundan sonraki değişim hızını gözlemeye fırsatınız dahi olmayacak" dedi.

GELECEK GEN VE NANODA

Yapay zekâ pazarlamacılığı: İnsan düşünce sisteminin elektronik cihazlara aktarılması sonucu ortaya çıkacak ürünlerin satıcıları olacak. Örnek bir pazarlamacı sunumu, "Siz uyanırken vücut ısınızın değişiminden, beyin dalgalarınızdan bunu anlayıp ışıklarınızı açacak, sevdiğiniz müziği başlatacak sistemleri çalıştıracak" şeklinde olacak.

Senaryo tasarımcılığı: 5 duyuya hitap eden 3 boyutlu görsellerin, uygulamaların cazibesi artacak. Kurum ve kişilerin geleceğine ilişkin uzgörüleri senaryolaştıran, strateji gelişimine yardımcı olup zemin hazırlayan senaristler en aranan mesleklerden olacak.

Yönetici menajerliği: Yöneticilerin en doğru işlerde olmalarını sağlayan, onları portoföylerinde bulunduran menajerleri olacak.

Gen terapistllği: Bozuk genlerin tespiti ve düzeltilmesi ile ilgilenen, hatta gen haritasına göre ileride bozulacak genleri önceden tespit edip önlem alacak programları geliştirenlere gen terapistleri diyeceğiz ve bu meslektekilere çok önem vereceğiz.

Robotik sorunlar avukatlığı: Üretim ve hizmet alanlarında satın alınan robotların kullanımında karşılaşılan sorunların çözümünde, robotları üreten, satan, kullanan kişi ya da kurumların hak ve sorumlulukları alanında çalışan sektörel uzman avukatlar olacak.

Değişim yöneticiliği: Güncel operasyon sürerken kurumların gelecek hedeflerini oluşturmak ve bunlara ulaşmak için değiştirilmesi gereken alanları uzgörüp, planlamak, iletişimini ve hazırlıklarını yapmak, teknolojik gereksinimlerini saptayıp tedarik etmekle uğraşacaklar.

Hot-line işletmeciliği: Teknik sorunları yerinde saptayıp onaran tamircilerin yerini, uzaktan onarım yapan akıllı yazılımlar ve 3 boyutlu hologramlar alacak. Bugünün teknik servisleri bu şekle dönüşecek. Fiziksel tamir olmayacak, tüm parçalar değişebilecek.

Alternatif besin mühendisliği: Beslenme için gerekli maddelerin konsantre ve karma tabletlere, sıvılara dönüştürülmesiyle uğraşacaklar. Genetik ve nano teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanacaklar.

5 duyu reklam tasarımcılığı: 5 duyuyu hissettirebilecek teknoloji ile sunulan reklam spotlarının tasarımcılığı en popüler, yaratıcılık gerektiren alanlardan olacak.

Elektronik gazetecilik: Kâğıttan öğrenmenin yerini internet üzerinden dijital gazetecilik ve mobil yayınlar alacak.

Nano yapı mühendisliği: Nano teknolojinin inşaat, yapı sektörüne kazandıracağı ürünleri maksimumda geliştiren, kullanan, bugünün inşaat mühendislerinin yerini alacak dal olacak.

Franken food denetçiliği: Genetiği ile oynanmış ürünlerin sağlığa zarar vermemesi için oluşacak denetim mekanizmaları ve bunları uygulayanlara denecek.

Akıllı tedarik yöneticiliği: Tedarik zinciri yöneticiliği, inovasyondan, üretime, ambalajlamadan, stoklamaya, taşımaya, faturalamaya, pazarlamadan satışa kadar tüm süreçlerde etkin ve sorumlu olacak.

Soru bankası tasarımcılığı: Yenilikleri tetikleyecek soru sorabilmek ayrı bir uzmanlık alanına dönüşecek. Sektörel, tematik soru bankaları gelişecek.

Enformasyon bilgi mühendisliği: Bilgi madencilerinin işlediği, derlenmiş bilgilerin uygun kişilere, uygun içeriklerde ve formatlarda iletilmesi için çalışanlara denecek.

Sanal Market İşletmeciliği: Bugünün parakende sektörü yöneticilikleri büyük ölçüde sanal market işletmeciliği ve yöneticiliği ile yer değitirecek.

Genetik ekonomi: Genetik teknolojiyle ilintili her şey, bugünün dijital devrim zenginleri gibi genetik zenginleri, iş alanları oluşacak Bu tür sınırsız ürünün satış piyasanın yönetilmesi, yepyeni bir ekonomikyapı ve boyut yaratacak.

Bilgi madenciliği: Sınırsız bilgi üretme, yayma kapasitesi nedeniyle insanların, neyi bilmek, neyi bilmemek gerekli, gerekli olmayanlar nasıl elenecek sorularına yanıt vermeye yarayacak sistemlerle uğraşanlara bilgi madencileri denecek.

Duygu tasarımciilğı: Teknolojilerin gelişmesi ile yapılacak işe, yaşanılacak duruma uygun duyguların belirlenmesi ve gerekli kimyasal drog reçetelerinin, yapay zekâ, sanal ortam uygulamalarının kurgulanması mümkün olacak. Bunu ihtiyaca göre duygu tasarımcıları yapacak. memurlar.net

BU YILIN MESLEKLERİ

Tıp: Tıp ve tıbbi bilimler her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ilgi görecek. Özellikle nöroşirurji (beyin cerrahisi) geleceğin gözde mesleklerinden olacak.

Elektronik ve haberleşme: Gelecekte elektronik medyanın, evlere yönelik bilgiye erişme ile bilgiyi kullanma ürünlerinin yükselen ürünler olması bekleniyor. Bu nedenle de üniversitelerin ilgili bölüm mezunları ulusal ve uluslararası boyutta birçok iş imkânı bulabilecek.

Bilgisayar mühendisliği: Sistem analistliği, sistem mühendisliği, programcı, web tasarımcılığı gibi geniş bir iş alanına sahip bilgisayar mühendislerine olan ihtiyaç teknolojik gelişim devam ettiği sürece artacak.

İnşaat mühendisliği: Bu bölümden mezun olan geöçletv Bayındırlık ye İskân, Orman, Tanm ve KÖyişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Ulaştırma bakanlıklarında, belediyelerde ve karayolları müdürlüklerinde çalışabilir. Ayrıca serbest müteahhitlik hizmetleri verilebileceği gibi müteahhitlik de yapılabilir.

Nükleer Enerji Mühendisliği: Nükleer enerjinin barışıl amaçlarla kullanılması ile ilgili lisans ve lisansüstü eğitim yapılır.

Çevre biyoteknolojisi: Çevre konusundaki lisans eğitiminin yanı sıra tanm ve ziraat mühendisleri de bu alana geçiş yapabiliyor. Dünyada bu mesleğe ilgi giderek artıyor.

Genetik bilimleri mühendisliği: Tıpta kalıtsal hastalıkların tanısının konması ve tedavisi ile ilgili çalışmalar artarak devam ederken istenilen niteliklere sahip bitki ve hayvanların yetiştirilmesi konusunun da üzerinde duruluyor.

Reklamcılık-sinema/TV-Halkla ilişkiler: Uygulama alanı çok geniş olan halkla ilişkiler uzmanlığı da önemi gittikçe artan meslekler arasında. Hedef kitlesinin insan olması bu mesleği her sektör için önemli bir meslek haline getirmiştir.

Hukuk: Globalleşme ve AB süreciyle birlikte özellikle uluslararası hukuk alanında uzmanlaşmış ve yabancı dil bilen kişilere ihtiyaç duyulacaktır.

Psikoloji: Teknolojik gelişmeler yaşanırken bir yandan onun getirdiği olumsuzlukları da bertaraf etmek için sosyal bilimlerde ve özellikle psikoloji alanında yetişmiş insan gücüne ihtiyaç vardır.

Bankacılık ve finans: Geleceğin ekonomisinin lokomotif sektörleri arasında önemli bir yeri bankacılık ve finans alıyor.

KRİZ GENÇLERİN GELECEĞİNİ 'KARARTTI'

Uğur Kariyer Merkezi'nden didem Arslanbaş tarafından geçen günlerde üniversiteye hazırlanan gençlerle ekonomik kriz ile ilgili yapılan araştırma, gençlerin ekonomik kriz ile birlikte gelecek ile ilgili umutlarının eridiğini ortaya koydu. 1257 öğrenci katıldı. Araştırmaya katılanların yüzde 51.2'sini kız öğrenciler, yüzde 48.8'ini ise erkek öğrenciler oluşturuyor. "Ekonomik kriz denince ne düşündükleri ve ekonomik krizin günlük hayatlarını nasıl etkilediği" sorusuna öğrencilerin yüzde 92.9'u ekonomik kriz denince akıllarına ilk olarak "işsizliğin" geldiğini belirttiler. Öğrencilerin yüzde 39.7'si ekonomik krizle birlikte en çok "giyim-kuşam masrafları" nda kısıtlamaya gittiklerini belirtirken yüzde 34.9'u "evlerine giren paranın azaldığın", yüzde 31.7'si ise "evde en çok konuşulan konunun kriz olduğunu" söyledi. Araştırmada öğrencilerin yüzde 19'u ekonomik kriz ile birlikte "harçlıklarının azaldığını" söylerken yüzde 15.4'ü ise ekonomik krizle birlikte "özel derslerden vazgeçmek zorunda kaldıklarını" söylediler. Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 84.7'si "üniversiteden mezun olduktan sonra daha zor iş bulacaklarını düşünüyorlar", yüzde 61.8'i ise "gelecekte beklediklerinden daha az para kazanacaklarını", . yüzde 43.1'i ise "istedikleri alanda çalışamayacaklarını düşünüyor." Öğrencilerin yüzde 49.6'sı ise "yurtdışına gitmek istiyor."


24 Mayıs 2009 Pazar

Domuz gribinden kendimi nasıl koruyabilirim?

Halen domuz gribinden koruyucu bir aşı bulunmamaktadır.

Aşağıdaki önlemleri alarak sadece gripten değil; grip gibi solunum yoluyla bulaşan tüm hastalıklardan kendinizi koruyabilirsiniz:

Öksürme ve hapşırma sırasında ağzınızı ve burnunuzu bir mendil ile kapatınız. Mendilinizi kullandıktan sonra çöp sepetine atınız.


Öksürdükten ve hapşırdıktan sonra ellerinizi bol sabun ve suyla yıkayınız. Alkol içeren el yıkama antiseptikleri de etkilidir.

Kirli ellerinizle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmayınız.

Domuz gribine yakalanırsanız, belirtilerin başlamasından 7 gün sonrasına ya da belirtilerinizin tamamen geçmesinden bir gün sonrasına kadar evde istirahat ediniz.

Hastalığın bulaşmaması için çevrenizdeki kişilerden uzak durunuz.

Bulunduğunuz mekanı sık sık havalandırınız.

Değerli Taşlar ve Terapik Etkileri


Kuvars gibi üm değerli taşların şifa gücü vardır. Takı olarak kullanıldıkları zaman, bunların elektromanyetik güçleri, eterik beden denen, dış enerji alanını güçlendirir.

Agat: Vücutta tansiyon dengeleyicidir. Üriner sistemin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Aklı ve vücudu güçlendirir. Kişiyi cesaretlendirir. Lenflerin sirkülasyonunu rahatlatır. Güçlü bir terapik özelliğe sahiptir.

Akuamarin: Güven, denge ve ahenk sembolüdür. Solunum problemleri ile savaşır. Hafızayı güçlendirir. Sinirleri yatıştırır. Neşe, huzur ve aşk taşıyıcıdır. Özellikle meditasyona uygundur.

Ametist: Pozitif enerji yüklü bir kristaldir. Taşıyan kişiye de bu yükü aktarır. Beyin gücünü yükseltir. Kan temizleyicidir. Negatif enerjilerimizi dışarı boşaltarak huzurlu ve zinde olmamızı sağlar. Pembe kuvars ile birlikte kullanıldığında aklı güçlendirir ve kalbi korur.

Aventurin: Korkuları yenmede ve yaşlılıkla mücadelede etkilidir. Zihinsel karmaşayı ve stresi azaltır. Neşe taşı da denir. Sakinlik ve yaşama sevinci sunar.

Aytaşı: Duru görü ve sezgi hassalarını geliştirmek için kullanılır.

Hematit: Kan dolaşımı düzeninin sağlıklı olmasına yardımcıdır. Enerji kaynağıdır. Solunum yolları üzerinde olumlu etkileri vardır.

Jasper: Sindirim sistemine iyi gelir. Endokrin sistemine denge getirir. Karaciğer ve safrakesesini güçlendirir. Sağlıklı ve güçlü olmamızı sağlar. Fiziksel direncimizi arttırır.

Kaplan Gözü: Sinirsel spazmları ve baş ağrılarını hafifletir. Sindirim üzerine mükemmel etkilidir. Negatif enerjiden korur.

Kuvars Kristali: Vücudumuzdaki zihinsel, bedensel ve ruhsal düzeyimizi arttırıcı enerji üretir. Ortamdaki tüm negatiflikleri geri iter. Meditasyon için çok uygundur.

Krizopras: Sinirsel gerilimleri yok eder. Fiziksel, zihinsel heyecan durumlarında sakinlik verir. Neşe ve huzur sağlar.

Malahit: Korku ve şüpheleri yok eder. Karaciğer ve dalağın işlevlerine yardımcıdır. Fiziksel ağrıları azaltıcı ve radyasyondan koruyucudur. Uyumayı kolaylaştırır. Zihni ve vücudu canlandırır. Dengeleyicidir.

Mavi Kuvars: Tiroit ve metabolizma dengeleri üzerinde güçlendiricidir. Öksürük azaltıcı ve ateş düşürücüdür. Zihin açıklığı ve güven duygusu sunar. Cinsel problemlere iyi gelir.

Obsidyen: Özellikle çok hassas kişilere karşı koruyucu özelliği vardır. Zihinde oluşan heyecan duygularını engeller. Fiziksel zeminde espri gücünü arttırır. Negatif durumları yok edicidir. Stresi azaltır. Terapi yönü çoktur.

Pembe Kuvars: Stres giderici olup, hata duygularını, korkuyu ve öfkeyi azaltır. Negatif enerjiden koruyucudur. Ruhun inceliğinin sembolüdür. Huzur ve duygu yüklüdür. Sevgi taşıdır.

Rodonit: Vücudun sağlıklı gelişmesine yardımcı olur. Kan dolaşımını dengeler. Psikolojik olumsuzluklardan kurtarıcı ve cesaret arttırıcıdır.

Rutilat Kuvarsı: Depresyonu azaltır. Enerji kaynağıdır. Özellikle meditasyona uygundur. Negatif enerjiden korur.

Sitrin Kuvarsı: Vücudumuzun tüm dokularıyla etkileşerek güçlendirir. Karaciğer ve safrakesesi işlevlerine yardımcıdır. Toksinlerin atılmasını kolaylaştırır. Cilde serinlik ve sadelik sunar. Cilt hastalıklarına karşı koruyucudur. Görme bozukluklarına iyi gelir. İçimizdeki gücün sembolüdür.

Sodalit: Troid metabolizmasının dengesini sağlar. Güven sağlayarak hata riskini azaltır. Zihin açıklığı ve sakinlik verir.

Topaz (Sitrin): Telepati yeteneğini arttırır. Neşe ve hoşnutluğu uyaran bir taştır.

Tormalin: Vücudu ve zihni güçlendirir. Negatif şartları ve korkuyu uzaklaştırır. Çok güçlü bir koruyucu özelliği vardır. İlham verici ve konsantrasyon sağlayıcıdır.

Alternatif tedavi yöntemlerine duyulan ilgi, her geçen gün artıyor. Dünyanın dört bir yanında milyonlarca kişi şifa bulmak için doğadan bir umut ışığı bekliyor. Bunlardan biri de değerli taşlarla yapılan tedavi'dir. Birçok eski kültürde kristaller ve değerli taşların güçleriyle ilgili bilgilere rastlayabiliriz. İnsanlık tarihi kadar eski olan bu tedavi metodu bugün yeniden gün ışığına çıkarılmış ve çağdaş bir tarzda insanlığın hizmetine sunulmuştur.

21 Mayıs 2009 Perşembe

Facebook'ta Enteresan Görüntü!


Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook'un gizemlerinden biri daha çözüldü. Facebook anasayfası açıkken yapılacak olan bir kaç işlemden sonra ekrana ilginç bir görüntü geliyor.

Yapılacaklar ise tam olarak şunlar:

Facebookta sayfanızı açın.

1- Klavyenizden iki kere yukarı ok işaretine basın...
2- İki kere aşağı ok işaretine basın...
3- Sol tuşa bi kere basın...
4- Sağ tuşa bi kere basın...
5- Sol tuşa bi kere basın...
6- Sağ tuşa bi kere basın...
7- "b" harfine basın...
8- "a" harfine basın...
9- Enter''a basın...
10- Son olarak farenizin sol tuşuna basın.

Bu işlemleri yaptıktan sonra sayfada renkli balonlar çıkıyor. Facebook'un neden böyle birşey yaptığı bilinmezken, uygulamayı deneyen ve şaşkına dönen kullanıcılar bu ilginç görüntünün sebebini tartışmaya başladılar bile...

TÜRKİYE’NİN PETROL MACERASI


TÜRKİYE’NİN PETROL MACERASI -I -

Şenol YANMAZ
Petrol Platformu Derneği

Futbol ve dış politikadan sonra neredeyse uzmanı olmayan kalmamış konulardan bir tanesidir,Türkiye’deki petrol arama ve üretimi. Petrol geçtiğimiz yüzyılın ve içinde bulunduğumuz yeni binyılın hala en popüler ve fakat en az bilinen konularından birisidir. Etrafında sayısız soru işareti taşıyan ‘petrol’ sağladığı güç ve halâ geçerli önemiyle bütün dünyanın dilindedir.

Değerini ve uğruna yapılan mücadeleleri anlatmaya hiç ihtiyaç yoktur, hemen herkesin
malumudur. Kokusunu duyabileceğimiz (gerçekten sanılandan farklı bir kokusu vardır) kadar yakın çevremizde hayli fazla miktarda mevcut olan petrolün, Türkiye’de neden komşularında olduğu kadar bulunmadığı sorusu ve hatta bu soruya yanıtları olduğunu ileri sürenlerin ifadeleri hararetli tartışmaların kaynağı haline gelmektedir. Sektörün içinde olmak yönüyle şu kadarını söyleyebiliriz ki petrol konusunda yapılan spekülasyonların bilimsel açıdan hiçbir alt yapısı bulunmamaktadır. Petrolün bulunup sonra kapatılmasından tutun, bir takım büyük devletler izin vermediği için üretilmediğine ve aslında Türkiye’nin petrol denizinin üzerinde oturduğu iddialarına kadar.

Petrol hem taşıdığı ekonomik değer hem de sürekli enerji kaynağı olmak keyfiyetiyle her ülkeye lazım olan bir maddedir. Ancak özellikle son dönemde Irak’ta yaşananlar ile ortaya doğru olmasa da farklı bir anlayış çıkmıştır: ‘İyi ki petrolümüz yok yoksa ABD bizi de işgal ederdi’. Maalesef bu üzücü anlayış gazete ve internet manşetlerine kadar çıkmaktadır. Kimse kimseyi bildiği bir konuda kandıramaz veya çıkarı aleyhine bir şey yapmaya zorlayamaz. Zor kullanmak suretiyle yapılacak her girişime de Türkiye kapalıdır. Çünkü Türkiye ne Şili, ne Irak, ne de başka bir ülkedir. Dolayısıyla öncelikle bu tür bir korku ve endişeden uzak durup kendimize olan güvenimizle olaylara bakmamız gerekmektedir. İşte petrol konusunun iç ve dış politikada ele alınma yordamında bizi başarıya ulaştıracak olan bilgi ve tecrübedir.

Türkiye’de petrol arama ve üretim mevzuatının ve denetim mekanizmalarının içeriğine ilişkin açıklamalar daha sonra ayrı bir yazı olarak ele alınacaktır. Birkaç yazı içerisinde, temel olarak Türkiye’nin petrol macerasına ama gerektiğinde diğer ülkelerin petrole ilişkin konularına da atıfda bulunmak suretiyle ‘genel hatlarıyla bilgilendirme’ sağlamak amacına matuf bir sistematik izlenecektir. Ağırlık, teknik detaylar yerine iç ve dış politika konularında söylenen ve söylenecek olanlara ışık tutmak iddiasında olacaktır. Bu çerçevede de konuyla ilgili en çok sorulan sorulara yanıt verilmesine yardımcı olunmak istenmektedir.

“Yerden çıkan veya çıkarılabilen sıvı haldeki doğal hidrokarbonlara ham petrol, gaz halindeki hidrokarbonlara doğal gaz, ham petrol ve doğal gazın ikisine birden birarada ‘petrol’ denir”. Bu tanımlama ile petrolden kasıt ister sıvı, ister gaz haldeki hidrokarbonlardır. Birazcık sıkıcı olmak pahasına, petrolün oluşumu ile ilgili birkaç noktayı da belirtmek isteriz. Yaygın inancın aksine petrol, büyük ağaçlar, eğrelti otları ve benzer büyük bitkilerin zaman içerisindeki dönüşümleriyle oluşmaz. En öz, genel ve basit olarak, milyonlarca yıl boyunca yer kabuğundaki tektonik ve jeolojik hareketlenmelerden dolayı denizlerin üzerinin örtülmesi ile içindeki plakton benzeri çok küçük organik canlıların mutlaka sıcak ortamda ve basınç altında uğradığı kimyasal ve biyolojik dönüşüm sonucu petrol oluşur.

Ancak çok sayıda başka faktör ve daha özel durumlar da petrol oluşumunda söz konusudur. Petrolün çıkarılabilirliği anlamında ihtiyacı olan diğer üç temel unsur ise i) petrol oluşumuna müsait bir ana kaya (source rock), birikiminin meydana gelebileceği jeolojik yapının (formasyon) ii)gözenekliliği (porosity) ve iii) geçirgenli
ği (permeability) dir.

Jeolojik miras Meke Gölü yok oluyor


Konya’nın Karapınar İlçesi’nde bulunan ve dünya coğrafyasında bir eşi benzeri olmayan "jeolojik miras" Meke Gölü, göz göre göre kuruyor. Konya Havzası’nda tarımda aşırı su kullanımı ve bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle son 2 ayda gölün suları yeniden hızla çekilmeye başladı.

Yaklaşık 5 milyon yıl önce volkanik patlamalar sonucu oluşan ve taban suyuyla beslenen Meke Gölü’nun su seviyesinin 1 metreye düştüğü belirtildi. Özellikle kıyı kesimleri tamamen kurudu. Karapınar Belediye Başkanı Mehmet Mugayıtoğlu, gölün en derin seviyesinin 1 metreye düştüğünü belirterek özellikle kıyılarının çamur deryası haline geldiğini söyledi. TEMA Karapınar Şube Başkanı Musa Ceylan ise, "Yaz sonuna kadar Meke Gölü’nün tamamen kurumasından endişe ediyoruz" dedi.

Kerem PULGAT (DHA)


19 Mayıs 2009 Salı

On öğüt...üç şey...


Bir Hint Dergisinde insanların başarılı olabilmesi ve iyi bir insan özelliğini kazanabilmesi için aşağıda verilen on altın öğüde uyulması gerektiği ifade edilmektedir. Ardından da üç şey kuralı aktarılmaktadır.

1. Düşünmeye vakit ayır; Düşünce güç için kaynaktır.
2. Eğlenceye vakit ayır; Eğlence gençliğin sırrıdır.
3. Okumaya vakit ayır; Okuma bilginin pınarıdır.
4. Duaya vakit ayır; Dua, güç anlarda direnmenin desteğidir.
5. Sevmeye vakit ayır; Sevme yaşamı tatlı kılan şeydir.
6. Anlaşmaya vakit ayır.
7. Gülmeye vakit ayır; Gülme ruhun müziğidir.
8. Vermeye vakit ayır; Verme günün aydınlığıdır.
9. İşini yapmaya vakit ayır.
10. Teşekküre vakit ayır; Teşekkür, yaşam pastasının kremasıdır.

İdare edilecek 3 şey; Dilimiz, huyumuz, hareketlerimiz.
Sevilecek 3 şey: Cesaret, nezaket, yardım.
Nefret edilecek 3 şey: Kin, kibir, nankörlük.
İstenen 3 şey: Sağlık, dostluk, huzur.
Düşünülecek 3 şey: Hayat, ölüm, sonsuzluk...

10 BASİT ÖNLEM‏


Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2030 yılında insan ölümlerinin çoğu kanser sebebiyle gerçekleşecek. Veriler kansere yakalanan insan sayısını 24 milyon, kanser nedeniyle ölen insan sayısını 17 milyon, kanserle yaşayan insan sayısını ise 75 milyon olarak öngörüyor.
Geçmiş verilere bakıldığında kanser sıklığında yüzde 100 artış bekleniyor. Bu artıştan en çok da ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler etkilenecek. Ülkemizde 1-7 Nisan arası Kanser Haftası olarak belirlendi. Bu vesileyle kanserin erken teşhisi ve kanserden korunma yolları hakkında bilgilerinizi pekiştirmenizde yarar var.
1. Sigarayı bırakın

"Dumansız Hava Projesi"ni destekleyin. Sadece sigarayı bırakarak yaşamınıza 10 yıl katabilirsiniz. Bu yıl kendiniz için bir adım atın, sigarayı bırakmak için çaba gösterin, profesyonel bir yardım alın ve dumansız bir hava sahası oluşturun.

2. Sağlık taramanızı aksatmayın

Yıllık check-up programlarınızı ertelemeyin. Kadın ve erkeğe yönelik tarama testlerinizi mutlaka yaptırın. Unutmayın ki; bazı kanser türleri erken saptandığında yüzde 90 ve üzerinde oranla tamamen yok edilebiliyor. Ailesinde kanser hastası olan, belli bir yaşın üstündeki bireylerin belirlenerek daha titiz incelemelerin yapılması gerekiyor.

3. Fazla kilolardan kurtulun

Fazla kilo rahim, kolon, göğüs, yemek borusu ve böbrek kanseri riskini artırıyor. Yüzde 10 kilo kaybı ise kişiyi yüzde 50’lere varan oranda kanser riskinden koruyor. Akdeniz tipi diyetin sağlıklı olduğu giderek daha iyi anlaşılıyor. Zeytinyağı, yeşil gıdalar, taze ve işlemden geçirilmemiş ürünler, bol lifli beslenme her tip kanseri engelleyebilir. Yüksek kalorili, yağ içeriği zengin, lifi düşük beslenme, özellikle mide ve bağırsak kanseri açısından risk oluşturuyor.

4. Aktif olun

Kanserden korunmanın en iyi yollarından biri de aktif bir yaşam tarzıdır. Günde 10 bin adım felsefesi hareketli bir yaşam için öneriliyor. 5 gün boyunca 30 dakika yapılan egzersizle ciddi anlamda kanserden korunabilirsiniz.

5. Yeşil gıdaları artırın

Yapılan çalışmalar haftada 3 veya 4 kez salata yenmesinin sigaraya bağlı akciğer kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Çünkü yeşil sebzelerde hücre tamirinde görev alan antioksidan moleküller bol miktarda var.

6. Alkolden uzak durun

7. Yiyeceklerinizi renklendirin

Son yıllarda yapılan bir çalışma sebzelere ve meyvelere kırmızı, mor ve mavi rengini veren antosiyanin adı verilen maddenin kolon kanseri riskini azaltıyor.

8. Kırmızı eti azaltıp, beyaz ete yönelin

Kırmızı et, içerdiği yüksek yağ oranıyla damar sertliği ve birçok kronik hastalığa neden olur. Beyaz et tüketimi sağlıklı bir tercihtir. Yüksek hayvansal yağ tüketimi kansere yol açar.

9. Güneş ışığından korunun

Cilt kanseri en sık görülen, ama bunun yanında en sık önlenebilen kanser türleri arasındadır. Güneş ışığı içerdiği ultraviyole ışınlarla cilde zararlı olduğundan çok güneş alan bölgelerin özellikle baş ve boyun bölgesinin ciddi şekilde korunması gerekiyor. Kremler, gözlükler ve şapkalarla UV ışınlarından korunabilirsiniz.

10. Emzirin

Bütün anne adaylarına duyurulur! Bebeğinizi ne kadar uzun süre emzirirseniz, o kadar daha az meme kanserine yakalanırsınız

Erkekler için mucize formül


Dr. Ender Saraç formülü vermeden önce "karışım stres, vb. gibi sebeplerden sertleşme problemi yaşayan erkekler için. Eğer daha büyük bir sertleşme problemi varsa doktora gidin" diye uyarı yapmayı ihmal etmedi.

İşte Dr. Ender Saraç'tan cinsel güç ve performansı arttıran , ereksiyon problemini çözen doğal viagra tarifi:

* 1 kilo kaliteli bal

* 2 çorba kaşığı toz kişniş (dövülmüş)

* 3 çorba kaşığı toz zencefil

* 1 tutam hakiki safran (3-4 gr kadar)

* 4 tatlı kaşığı arı poleni (Polenin güneş görmemesi gerekiyor)

* 3 çorba kaşığı öğütülmüş kırmızı ginseng

* 2 çorba kaşığı kakule

* 150 gram kaymak

* 100 gr. dövülmüş antep fıstığı

Arzu edilirse içine dövülmüş ceviz ve tarçın katılabilir

Hazırlanışı :Tüm malzemeleri bir kapta tahta kaşıkla macun kıvamına gelene kadar karıştırın

Malzemeleri alüminyum folyo ile kaplanmış cam bir kavanoza koyarak ışık görmeyecek biçimde serin ve loş bir ortamda saklayabilirsiniz. Günde 2 kez ( Sabah ve akşam) bir çorba kaşığı

Göbek eritmenin 9 FORMÜLÜ


Bugünlerde hem kadınların hem de erkeklerin en büyük sorunu kiloları. Özellikle göbek hem kadın da hem de erkekte başlıca problemdir.

İşte düz bir karın için 9 öneri;

Yiyecekler

Fasulye, nohut, mercimek gibi gıdalar ile kiraz, çilek, vişne gibi küçük meyveler en iyi yiyeceklerdir. Kuru fasulye, böğürtlen, kuru kayısı, kış meyvelerinin taze sıkılmış suları kilo vermede en etkili yiyecekler olarak sıralanıyor. Bu yiyecekler sizin tok hissetmenizi sağladığı için kilo vermenize yardımcı olur. Bunlardan günde 25 ila 35 gr kadar tüketmeniz gerekir. Hiç yememek ise doğru değildir.

İçecekler

Buzlu soğuk su en iyi içecek. Kalorisizdir, midenizde doygunluk hissine neden olur ve daha az yersiniz. Kan basıncınızın ve adet öncesi dönemi rahat atlatmanızı da sağlar. Buzlu su içtiğinizde vücudunuz ısınmak için ekstra kalori harcadığı da aklınızın bir kenarında bulunsun. Zayıflamak için alkolden uzak durun. Likör ve bira kandaki kortisol seviyesini yükseltir ve yağların göbek çevresinde toplanmasına neden olur.


Vitaminler

Kalsiyum kemiklerinizi koruyarak omurgada çatlaklara neden olan osteoporozu engeller. Bu sistem çöktüğünde göbek dışarı fırlar. Eğer 50 yaş civarında veya daha yaşlı bir kadınsanız günde bin 500 mg kalsiyum alın. 50 yaş altındaki erkek ve kadınlar için günde bin mg kalsiyum almaları öneriliyor. Göbek veya bel çevresinden zayıflamak için zayıflama ilaçları kullanmayın. Bu cezbedici ilaçlar egzersiz veya doğru beslenme desteği olmadan hiçbir işe yaramaz.

Jimnastik hareketleri

Yere eğimli sabit egzersiz bandı 'Decline Bench' jimnastik aletleri içinde en iyisi. Yer çekimi nedeniyle vücudunuzun üst kısmı altından daha ağırdır. Ayarlanabilir aletle birçok zor hareket yapılabiliyor. Egzersiz aletini minimum 30 derece yere eğimli olacak şekilde kurun. Aletin oturma yerine oturun ve ayaklarınızı ayağınızı tutması için yapılan yere koyun. Yavaşça aletin üzerine doğru uzanın ve ellerinizi başınızın altına koyarak yavaş yavaş doğrulmaya çalışın. Hareketleri sürekli tekrarlayın.

Bisiklet en kötüsü

Bel çevresi için en iyi sporlar Kickbox, raket oyunları, squash, krol crawl yüzme ve tek başınıza tenis olarak belirtiliyor. Bunun yanında herhangi bir aerobik egzersizi de göbek çevresindeki yağları eritir. Tüm bu sporlar bir saatte 475 kaloriden daha fazla yakmanızı sağlar. Bisiklet sürmek bel inceltme için en kötü spordur. Bu basenler içindir. Bu kaslar tüm vücutla bağlantılı değildir.

Ev aletleri

En iyisi egzersiz topuyla hareket etmektir. Egzersiz topuyla vücudunuzu eğin, bükün. Eğer sırt ağrısı sorunlarınız varsa egzersiz topundan uzak durun.





Alışkanlıklar

En iyi alışkanlık dik yürümek ve oturmak. Kendinizi koyuvermiş gibi yürümeniz göbeğinizin öne çıkmasına neden olur. Zaman zaman göbeğinizi içinize çekip bırakmanız da belinizin incelmesine yardımcı olur. Sigara içmek veya pasif içicilik en kötü alışkanlıklardan biri. Düzenli içicilerin bel çevresi dumanı içlerine çektikleri ve üfledikleri için daha kalındır.


Göbek şişkinliğini azaltan diğer öneriler

- Su için.
- Cipsten vazgeçin.
- Fazla tuzlu gıdalar tüketmeyin.
- Sakız çiğnemek fazla hava yutmanıza neden olur, bu sebeple fazla çiğnemeyin.
- Sindirim sorunu yaşıyorsanız bir veya iki fincan kahve lavaboya gitmenizi sağlayabilir.


Zayıflatan kıyafetler

Vücut şekillendirici kıyafetler giyin. Bel çevresi için üretilen 'Lycia' içeren kıyafetlerden edinin. Fazla kiloluysanız kıyafetler sıkabilir veya yağlar taşabilir. Bu nedenle üzerinize göre olanları tercih edin.


Dört erkeğe bir kadın


Dünya parlamentolarında her dört erkek vekile bir kadın vekil düşüyor.

TBMM’de ise miletvekillerinin sadece onda biri kadın.

Son dönemde dünya çapında kadınların parlamentolardaki temsil oranı yükseliyor, ancak meclislerde cinsiyet eşitliği henüz sağlanabilmiş değil. 10 yıl önce, tüm dünya parlamentolarındaki yüzde 13.3 olan kadın temsili, Mayıs 2009 itibariyle yüzde 18,5’e yükseldi. Yaşanan iyileşmelere karşın, dünyadaki her dört erkek parlamentere karşılık bir kadın parlamenter görev yapıyor.

Son olarak, Kuveyt’de yapılan milletvekili seçimlerinde dört kadın politikacı, ilk kez parlamentoya girmeyi başardı. Böylelikle dünyada kadının olmadığı meclis sayısı 8’e indi.

Dünyada, meclisinde kadının bulunmadığı ülkelerin üçü Arabistan Yarımadası’nda yer alıyor. Kalan beş ülke de küçük ada ülkeleri.

Bugün için Suudi Arabistan, Umman, Katar, Mikronezya, Nauru, Palau, Solomon Adaları ve Tuvalu meclislerindeki sandalyelerin tamamında erkekler oturuyor.

RUANDA MECLİSİ'NDE ERKEKLER AZINLIKTA

180 ülke parlamentosunda, kadınların yarıdan fazla sandalyeye sahip olduğu tek ülke bir Afrika ülkesi olan Ruanda. 80 sandalyelik Ruanda parlamentosunda, 45 kadın vekil bulunuyor. Ruanda parlamentosunun yüzde 56’sı kadınlardan oluşuyor.

Kesin eşitlik sağlanmasa da, İsveç, Küba, İzlanda, Finlandiya, Hollanda ve Arjantin meclisleri yüzde 40’tan fazla kadın temsiliyle, cinsiyet eşitliğinde en önde gelen ülkeler olarak öne çıkıyor. Ayrıca dünyada 23 ülke meclisinin yüzde 30’dan fazlası, 56 ülke meclisinin de yüzde 20’den fazlası kadınlardan oluşuyor.

TÜRKİYE ÇOK GERİLERDE

550 milletvekilinin 50’sinin kadın olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi, yüzde 9’luk kadın temsiliyle 180 ülke arasında 103’üncü sırada yer alıyor. Türkiye, bu oranla Afganistan, Uganda, Vietnam, Irak, Tunus, Pakistan, Etiyopya, Sudan ve Gambiya’nın gerisinde yer alıyor.

KADINLAR İŞGALLE MECLİSE GİRDİ

Genel olarak Müslüman ülkeler, kadın vekil sayısı ve oranında gerilerde yer alıyor. 2001 yılından itibaren ABD işgali altında olan Afganistan, kadın vekil oranın en yüksek olduğu Müslüman ülke durumunda. 2005 yılında yapılan seçimlerde, 242 milletvekilinin 67’si kadınlar arasından seçildi. Yüzde 27.7’lik kadın oranıyla Afganistan Parlamentosu, dünyada en eşitlikçi 28’inci parlamento konumunda.

Arap parlamentolarında kadınlar yüzde 9.7 oranında temsil ediliyor. Bu alandaki en ileri örnekse Irak parlamentosu. 275 sandalyeli Irak meclisinde 70 kadın vekil bulunuyor, bu sayının tüm vekillere oranı da yüzde 25.5. 1996’da 250 Iraklı vekilin sadece 16’sı kadındı.

14 ÜLKEYİ KADINLAR YÖNETİYOR

Kadınların parlamento temsilindeki oranları yaklaşık beşte birken, bu oran ülke yönetimi söz konusu olduğunda daha da düşüyor. Bugün 200 ülkenin sadece 14’ünde kadınlar yönetimin başında bulunuyor. Arjantin, Şili, Finlandıya, Almanya, Haiti, İzlanda, Hindistan, İrlanda, Moldova, Mozambik, Filipinler, Ukrayna, Hollanda Antilleri ve Alan Adaları’nın başbakanları ya da devlet başkanları kadın politikacı.

90 yıldır nöbetteyiz Atam!


Atatürk'ün Samsun'a çıktığı milli mücadele meşalesinin 90'ıncı yıldönümünü kutluyoruz.

Bugün 19 Mayıs... Ulu önder Atatürk'ün Samsun'a çıktığı milli mücadele meşalesinin 90'ıncı yıldönümünü gururla kutluyoruz.

14 Mayıs 2009 Perşembe

mikropların saklandığı 10 yer!! önemli..

Mizofobiniz mi var?

Kirlilikten korkan bir insan mısınız? Yalnız değilsiniz. Kirlilik korkusu yaygın bir korkudur ve bu korku yoğun programlar temizlik zamanını kısıtladığı, ev işlerini yapmayı güçleştirdiği sürece artmaktadır.

Mikropların evinizde nerede olduğunu ve mutlaka temizlemeniz gereken yerleri bilmek bu korkudan kurtulmak için size yardımcı olacaktır.

Sağlıklı yaşam rehberiniz olarak size sunacağımız bu sürpriz noktalar hem temizlik yaparken işinizi kolaylaştıracak hem de evinizde rahatça ve sağlıklı bir yaşam sürmenizi sağlayacaktır.

Mutfak Süngerleri

2007 yılında Uluslar arası Hijyen Konseyi araştırmacıları tarafından yapılan bir araştırmaya göre bir mutfak süngeri her santimetrekare için 134,000 bakteri taşımaktadır. Araştırmacılar Amerika’nın 32 farklı şehrinde 35 farklı evde bakteriler için inceleme yapmıştır.

Peki, süngerleri bu derece pis yapan şey nedir? Süngerleri birden fazla amaç için kullanmak oldukça yaygındır ve insanlar süngerlerini uzun süre saklamaktadır. Amerikan Arizona Üniversitesi’nin araştırmacılarına göre süngerleri uzun süre tutmak bakterilerin üremesine neden olmaktadır. Sünger nemli bir yapıda olduğundan üremek için oldukça güzel bir yerdir. Uzmanlara göre süngerlerde karşılıklı kirlenme söz konusudur.

Çiğ eti kesersiniz ve onu yıkarsınız, daha sonra başka bir tabağı alırsınız ve onu da aynı sünger ile yıkarsınız. Tipik bir süngerden Salmonella(besin kaynaklı bir hastalığa neden olabilir) ve ishal ve karın ağrısına neden olan Campylobacter(Kampilobakter) alabilme ihtimaliniz vardır.

Çözüm: Size süngerinizi haftada bir ya da daha sık değiştirmeyi öneriyoruz. Ya da onu düzenli olarak bulaşık makinesine koyun veya onu 15 dakika kadar çamaşır suyu ile ıslatın. Süngeriniz ne kadar pisse, çamaşır suyuyla o kadar fazla ıslatmak verimli olacaktır.

Mutfak Lavabosu

Uzmanlar ister boş olsun isterse bulaşıklarla dolu olsun mutfak lavabosunun mikrop yuvası olduğunu söylüyor. İnsanlar yemeklerini hazırlarken lavaboyu çok fazla kullanmakta ve Uluslar arası Hijyen Konseyi’nin yaptığı araştırmaya göre bu yiyecekler her santimetrekarede 500,000 bakteriden fazla bakteriye sahip olan mutfak atıklarına neden olmaktadır.

Çözüm: Yıkanmış bulaşıklardan kalan sabun köpüğünün bu mikroplarla baş edebileceğini düşünüyorsanız bir kez daha düşünmenizi öneririz. New York Üniversitesi Tıp Merkezi ve Uluslar arası Hijyen Konseyi uzmanları sabunun ya da bulaşık deterjanının lavabodaki bakterileri öldürmeyeceğini söylüyor. Onların önerdiği temizlik çözümü ise çamaşır suyu ve sudur. Mutfak için üretilen temizlik malzemelerini ya da ev yapımı bir çözüm olarak suyun içine dökülmüş bir çay kaşığı çamaşır suyunu yüzeye dökün ve 10 dakika kadar temizleyin.

Musluklar

Hem banyo hem mutfak muslukları mikrop tutucu yerlerdir. Uluslar arası Hijyen Konseyi araştırmasında mutfak musluklarının her santimetrekarede 13,000 bakteri taşıdığı ve banyo musluklarının da her santimetrekarede 6,000 mikrop barındırdığı bulunmuştur.

Çözüm: Mikropları derinlemesine inceleyen Amerikan Arizona Üniversitesi uzmanları muslukları her temizlediğinizde dezenfektan sprey kullanmanızı öneriyor. Araştırmacılara göre mutfakta bu temizlik günde bir kez, banyoda ise en az haftada bir kez mutlaka yapılmalıdır.

Ev Ofisi

Evinizdeki çalışma ofisleriniz normal işyerlerinden daha da mikropludur. Son zamanlarda yapılmış bir araştırmada, araştırmacılar ciddi cilt enfeksiyonlarına neden olan metisilin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) sayısını saptayabilmek için işyeri ve de ev çalışma ofislerindeki ortalama bakteri sayısını karşılaştırmıştır.

Örnek için 60 ev ofisi ve 91 tane işyeri ofisi test edilmiştir. MRSA 15 ev ofisinde bulunmuş fakat hiçbir işyeri ofisinde bulunmamıştır. RealAge.com.tr olarak size söyleyebileceğimiz bilgi, genel olarak, ev ofislerinde işyeri ofislerinde olduğundan daha fazla bakteri bulunduğudur. Ev ofislerdeki ya da çalışma odalarındaki en mikroplu yerler klavye, mouse, telefon ve masaüstüdür. Uzmanlar ev ofislerindeki mikrop sayısının fazlalığını açıklamak için insanların ev ofiste daha fazla yemek yediğini ve çalışma masalarını bakteri kafeteryasına çevirdiklerini söylüyor.

Çözüm: Ev ofislerinizin yüzeylerinde haftada en az bir kez dezenfektan kullanmalısınız.

Klozet

Beklenildiği gibi Uluslar arası Hijyen Konseyi’nin yaptığı araştırmada en mikroplu alanın her santimetrekarede 3.2 milyon bakteriyle klozet (oturulan yeri değil) olduğu saptanmıştır. Yine de bazı uzmanlar mutfağın daha kirli bir alan olduğu konusunda ısrar etmektedir ve mutfak tezgahında klozetin oturağından yaklaşık 200 kat daha fazla pislikten kaynaklanan bakteri olduğunu eklemektedir.

Çözüm: Klozet mikropları bakteriler bir araya geldiğinde gelişen ince bir tabaka olan biyofilm oluşturmaktadır. Bu filmi klorin çamaşır suyunuz ve su ile temizleyerek mikropların üstesinden gelebilirsiniz.

Banyo Küveti

Siz banyo yaptıktan sonra kalan sabun köpüklerinin küvetinizin temiz olduğunu sağladığını düşünmeyin. Uluslar arası Hijyen Konseyi’nin yaptığı araştırmaya göre küvetinizin giderinin kenarlarındaki her santimetrekarede yaklaşık 120,000 gizlenmiş bakteri vardır.

Çözüm: Küvetinizi sık sık banyo temizleyicileri ya da klorin çamaşır suyu-su karışımıyla temizleyin.

Duş perdesi

Amerika’nın Boulder bölgesindeki evlerde 6 aydan fazla bir süre araştırma yapan ve dört plastik banyo perdesinden biyofilm toplayan Amerikan Kolorado Üniversitesi uzmanları banyo perdelerinde bir araya gelen pisliklerin ve sabun köpüklerinin Sphingomonas ve Methylobacterium bakterileri oluşturabileceğini söylemektedir. Bu perdelerde birçok Sphingomonas ve Methylobacterium bakterileri bulmuşlardır ve her ikisi de özellikle HIV pozitif olan ya da enfeksiyonlara eğimli diğer hastalıkları olan insanların bağışıklık sistemi için tehlikeli bir durum oluşturmaktadır.

Çözüm: Banyo perdesinin düzenli olarak yıkanması ya da değiştirilmesi önerilmektedir.

Islak Çamaşırlar

Mikroplar çamaşır makinenizde neler yapıyor? Büyük ihtimalle diğer çamaşırları da kirletiyorlar. Bir yığın yeni yıkanmış çamaşır oldukça temiz gibi görünebilir fakat gerçekte öyle değildir. Amerikan Arizona Üniversitesi uzmanları Hepatit A gibi bağırsakla ilgili virüslerin yıkama sırasında kirlenmiş çamaşırlardan kirlenmemiş çamaşırlara geçtiğini bulmuştur.

Çözüm: Çamaşır suyu ve kurutma zamanıdır. Uzmanlar çamaşır suyu kullanımının yıkama ve kurutmadan sonra kumaşlardaki bulaşıcı virüslerin sayısını neredeyse %100 azalttığını saptamışlardır. Çamaşırları kurutma makinesine koymanın virüsleri azaltmaya yardımcı olduğu bulunmuştur ve daha sıcak suyla yıkama her zaman daha iyidir. Kalmış mikropları öldürmek için çamaşırları sıcak kurutma makinesine koymak da yararlıdır ve yetişkinlerin çamaşırları ile çocukların çamaşırları ayrı yıkanmalıdır.

Elektrik Süpürgesi

Elektrik süpürgesi temizlik için kullanılır fakat uzmanlara göre elektrik süpürgesi de kirliliğin kaynağıdır. Uzmanlar 30 süpürge fırçasını incelemiştir. Yarısında pislikten kaynaklanan koliform bakteriler %13 de E. coli bulunmuştur. E. coli ishale ve diğer sağlık problemlerine neden olabilir. Koliform bakteriler normalde hastalıklara neden olmazlar fakat sık sık diğer hastalığa neden olan organizmaların olduğu yerlerde bulunurlar. Uzmanlara göre elektrik süpürgeleri mikroplar için yemek yenilen yerlerdir.

Çözüm: Uzmanlar fırçalar için yapılacak fazla bir şey olmadığını söylüyor. Temizlik yaparken önce en temiz olan yerleri süpürün ve en pis olan yerleri en sona bırakın. Bu yolla bakterilerin çok fazla dağılmasını biraz engelleyebilirsiniz. Ayrıca torbasız süpürge kullanıyorsanız süpürdükten sonra ellerinizi yıkayın çünkü süpürgenin haznesinde bakteriler kalmış olabilir.

Yataklar

Uzmanlara göre yataklar ve yastıklar toz yuvaları olabilir ve bakteriler için bir depo haline gelebilir. Yataklarda ayrıca ter gibi insan salgıları bulunur.

Problem nedir? Yatak odaları muhtemelen en büyük alerjik rinit sebeplerinden biridir. Tozdan kaynaklanan alerji de ayrıca bir problemdir.

Çözüm: Yataklarınızın ve yastıklarınızın üstünü yatağınızı koruyabilecek şekilde örtün. Bu yatağınızı tozlardan koruyacaktır. En önemlisi de yatak örtülerini ve yastık kılıflarını düzenli olarak mikropları öldürebilecek sıcaklıkta yıkayın.

Sanal alemde kupa espirileri


Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası finalinde Beşiktaş'a yenilmesi sanal alemde

Fenerbahçe'nin Türkiye Kupası'nı Beşiktaş'a 4-2 yenilerek kaybetmesi sanal ortamda espri konusu oldu. Bunlardan bazıları şöyle:

SORU: Alican ile babasının yaşları toplamı 30'dur. Beşiktaş taraftarı olan Alican, Türkiye kupası sevincini 3. kez yaşarken, Fenerbahçe taraftarı olan babası Oktay bu sevinci sadece bir kere yaşamıştır. Alican ve babası şu anda kaç yaşındadır?

CEVAP: Alican 4, baba 26 yaşındadır.

- Fenerbahçe Türkiye Kupasını kazandıktan sonra ne olur?

- Ne olacak, adam gider playstation'u kapatır.

Fenerbahçe kupayı ancak benzin istasyonlarından belli bir miktar benzin alarak kazanabilir. Bazıları ona çay bardağı diyebilir ama ona da şükredecekler.

Holosko'nun 3 günlük bebeği kupayı gördü, 26 yaşındaki Fenerliler hâlâ göremedi

Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe başkanları ortak bir rüya görürler... Rüyada bir melek gelir ve başkanlara gelecekle ilgili 1 soru sorma hakkı verir.

Galatasaray Başkanıı: UEFA Kupası'nı tekrar ne zaman kazanacak?
Melek : 150 yıl sonra
Bunu duyan başkan "ben göremiycem, ben göremiycem" diye ağlamaya başlar.

Beşiktaş başkanı : Şampiyonlar ligi'nde ne zaman final oynayacağız?
Melek : 200 yıl sonra
Bunu duyan başkan da "ben göremiycem, ben göremiycem" diye ağlamaya başlar

Sıra Fenerbahçe başkanına gelir.
Fenerbahçe başkanı : Türkiye Kupası'nı ne zaman kazanacağız?
Melek ağlamaya başlar: Ben göremiycem, ben göremiycem

Fenerbahçe'nin kupayı kazanması bir tek Fred Çakmaktaş'ın şahit olduğu ve 'yabba dabba doo' diye tepki verdiği olaydır.

Fenerbahçe'nin kupayı kazanma ihtimali bir su aygırının ön ayaklarıyla amuda kalkmış bir vaziyette saatte 50 km hız ile koşarak rövaşatayla çatalın dibine topu sokmasıyla aynı orandadır. Hatta bu olay İddiaa'ya girse ben su aygırına para yatırırım.

Fenerbahçe Türkiye Kupası'nı almayı başarırsa, muhtemelen yakın çağı kapatıp yeni bir çağı açacak. Nitekim, insanlık için inanması güç bir olay olur.

Fenerbahçeli genç taraftarların en cok kullandıkları cümle nedir?

Bana Türkiye Kupasını anlatsana dede...


"kupa" yaz "1907"e gönder, Kayahan'dan "Bana yine hüsran, bana yine hasret var" melodisi cebine gelsin. .

Ayıptır ya çeyrek asır olmuş. Kupayı son aldığınızda SSCB diye bir ülke vardı, cep telefonu yoktu, televizyon tek kanaldı, netekim ressam Çankaya'daydı, küresel ısınma bilinmiyordu vs... Hatta rivayete göre dinozorların nesli daha tükenmemişti.

Fenerbahçelilerin çoğu neden Türkiye Kupasının rengini gri olarak hatırlıyor?

Cevap:Çünkü kupayı en son kazandıklarında televizyonlar siyah beyazdı...

Fenerbahçelilerin bir kısmı Türkiye Kupası'na inanmıyor,neden?

Cevap: Bazıları görmedikleri şeye inanmaz...

Bu 26 yıldır alınamayan kupa olayınıda yakında KPSS kitaplarında görürüz...

Kupa Fener'i teğet geçti

30 günlük hastalık iznine yürütmeyi durdurma kararı

Hatırlanacağı üzere başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere bazı kamu kurumları, hastalık izni süresinin 30 günü geçmesi halinde 4/B'linin sözleşmesini feshi yoluna gidebilmektedir. Çerçeve esaslarda yer alan bu hüküm çoğu kamu kurumunun 4/B'liler ile yaptığı tip sözleşmelerde de aynen yer almaktadır. Ancak, KESK'e bağlı Yapı-Yol Sen tarafından Danıştay nezdinde açılan davada, tip sözleşmede yer alan bu hükmün yürürlüğü durdurulmuştur.

Yol, Yapı, Altyapı, Bayındırlık, Tapu ve Kadastro Kamu Emekçileri Sendikasınca (Yapı-Yol Sen), Karayolları Genel Müdürlüğünün, 657 sayılı Kanunun 4/B maddesine göre istihdam edilen sözleşmeli personele uygulanan hizmet sözleşmesinde yer alan hükmü Danıştay nezdinde dava etmiştir.

Dava edilen hüküm şu şekildedir.
"Resmi tabip raporu ile kanıtlanan hastalıklar için yılda 30 günü geçmemek üzere ücretli hastalık izni verilebilir."


Karar gerekçesi

Danıştay 12. Dairesi kararında, insan sağlığı ve çalışma verimi bakımından en önemli mazaretlerden olan, aynı zamanda öngörülemeyen hastalık hali için izin süresinin 30 günle sınırlandırılmış olmasının, 657 sayılı Kanunda yer verilen ve farklı bir düzenlemeyi içeren hastalık iznine ilişkin hükme aykırı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle "30 günü geçmemek üzere" ibaresinin yürürlüğünü durdurmuştur.

Söz konusu bu karar ne anlam ifade ediyor?

Danıştay, 4/B'li ile imzalanan tip sözleşmedeki hükmü iptal etmiştir. Genel çerçevede esaslarda yer alan hüküm ise henüz dava konusu edilmediği için iptal edilmemiştir. Ancak benzer bir dava açılması halinde, kararın gerekçesinde bakıldığında, yine iptal kararı çıkacağı söylenebilir.
Daha önce 30 günden fazla hastalık izni aldığı için hizmet sözleşmesi fesih edilen personelin açtıkları davalarda bu kararı ek olarak vermeleri uygun olacaktır. Dava açmamış olanların da, zaman aşımını süresini geçirmeden (60 gün) dava açmaları gerekmektedir.

İşte karar

http://www.memurlar.net/common/documents/2412/080509_karar.pdf

İşte seçimin kesin sonuçları


Yerel seçimin kesin sonuçları Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklandı. Resmi Gazete’de yayımlanan sonuçlara göre AKP, 16 büyükşehir belediyesinin 10’unu kazandı. İl genel meclisinde ise AKP, oyların yüzde 38.39’unu alırken muhalefet partileri oylarını artırdı.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 29 Mart’ta yapılan yerel seçimin kesin sonuçlarını açıkladı. İl genel meclisi sonuçlarına göre, 22 Temmuz 2007’deki genel seçimde AKP’nin yüzde 47’lik oyuna karşılık, oylarının toplamı yüzde 38 civarında kalan CHP, MHP ve DTP, bu kez oylarını artırdı. AKP’nin il genel meclisi seçiminde aldığı yüzde 38.39’luk oya karşılık, CHP, MHP ve DTP’nin oy oranı yüzde 44.75’e ulaştı. Buna rağmen AKP’nin yine açık ara farkla birinci parti çıktığı seçimde, DTP de bugüne kadarki en yüksek oy oranına ulaştı.

28 belediyede iptal

YSK’nın açıkladığı yerel seçim kesin sonuçları Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Buna göre, Türkiye genelinde 2 bin 931 belediye başkanlığı için seçim yapıldı. Bunlardan 28 belediyenin seçimi iptal edildi. Seçimi yapılan 32 bin 475 belediye meclisi üyeliğinden, 9 beldede toplam 83 belediye meclisi üyeliğine ilişkin seçimler de iptal oldu. Büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerine katılım oranı yüzde 83.17 olarak gerçekleşti.

AKP, 16 büyükşehir belediyesinin 10’unu aldı. CHP 3, MHP, DTP ve DSP birer büyükşehir belediye başkanlığı kazandı.

Belediye başkanlığı seçimlerine katılım oranı da 84.17’yi buldu. AKP 1442, CHP 503, MHP 483, Saadet Partisi 80, DTP 96, DP 148, DSP 60 belediye başkanlığı kazandı. Belediye meclis üyeliği seçimine katılım da yüzde 84.06 olarak gerçekleşti. AKP, oyların yüzde 38.16’sını, CHP yüzde 24.84’ünü, MHP yüzde 16.64’ünü, DTP de yüzde 5.26’sını aldı.

Genel seçimlere eşdeğer olarak gösterilen il genel meclisi seçimine katılım oranı yüzde 85,19 olarak gerçekleşti. AKP, oyların yüzde 38,39’unu alırken, CHP yüzde 23.08, MHP yüzde 15.97, DTP ise yüzde 5.70 oranında oy aldı.

7 Mayıs 2009 Perşembe

Cinsel gücü artıran 21 besin


Sadece ilaçlarla olmaz. Cinsel gücü artıran besinler de önemli. Dahası nasıl tüketileceği pek bilinmez. İşte size öneriler.

Bu yiyecekleri sürekli kullanarak, cinselliği uzun yıllar koruyabilirsiniz

KUŞDİLİ: Tüm salgı bezlerini dengeli bir şekilde çalıştırır. Erkeklerde de kadınlarda olduğu gibi cinsel iktidarsızlığı giderir.

MAYDANOZ: Bedeni yorgunluk ve ruhi bunalımı giderir. Erkeklerde cinsel gücü arttırır.

NANE: Cinsel isteği çok arttırır. Erkekte psikolojik iktidarsızlığı giderir.

TARÇIN: Cinsel isteği çok arttırır.

ZATER: Ruhen ve bedenen canlılık sağlar.Cinsel gücü arttırır ve iktidarsızlığı giderir. Kekik gibi kullanılır Toz halinde yemeklere serpilir. Çay olarak ta kullanılır.

ZENCEFİL: Tüm vücudu uyararak bedenin ve zihnin çalışma gücünü arttırır.Erkekte cinsel gücü ve isteği cok atırır. Günlük miktar bir kahve kaşığıdır. Toz halinde reçel marmelatlara veya hamurişlerine karıştırılır. Et yemeklerine ve sosa karıştırılır. Süt ve salebe de karıştırılabilinir.


3 Mayıs 2009 Pazar

Facebook güvenlğiniz için DİKKAT


Gündemde olduğu ilk günden beri güvenliği ile ilgili sorunlar yaşayan Facebook'u 12 adımda daha güvenli hale getirebilirsiniz. İşte pratik yöntemler...

Adım 1: Facebook'a üye olurken normalde kullandığınız mail adresi ile kayıt olmayın. Bu sayede mail adresinize ulaşacak kişilerin sizi kendi reklam alanlarına yönlendirmesinin önüne geçmiş olursunuz. Kendi sitelerine sizi Facebook'tan çaldıkları mail adresi ile kayıt yapamazlar.

Adım 2: Facebook'a üye olurken size sorulan özel bilgi alanlarını kesinlikle boş bırakın.

Adım 3: Fazla fotoğraf koymak yerine insanların sizi tanıması için yeterli olacak görsel dökümanı siteye ekleyin. Bu sayede kötü niyetli kişilerin kendi sitelerinin veritabanlarında sahte hesaplar oluşturarak sizin üzerinizden para kazanmalarının önü kesilmiş olur. Çünkü bu tür sitelerde geniş görsel dökümana sahip olmayan profiller sahte hesap görüntüsü vermektedir, dolayısı ile site sahipleri size ait içeriği Facebook üzerinden kopyalama gayretine girmeyeceklerdir.

Adım 4: Bir kişiyi arkadaş olarak eklerken, kesinlikle arkadaşlık detayı belirtmeyiniz. Bu bilgisayar korsanları açısından bulunmaz bir nimettir. Çünkü eğer "A" kişisine akrabalık veya yakın ilişkide olduğunu belirten "B" kişisini bilgisayar korsanları farkederse bu isim üzerinden A kişisi ile MSN,GSM gibi farklı noktalardan irtibat sağlamayı seçeceklerdir. Örneğin size farklı bir MSN adresi veya telefon numarası üzerinden "Merhaba A ben B yeni iletişim adresim bu, lütfen kaydet" mesajını bırakarak kısa bir süre içerisinde de sizden alması gereken materyali veya bilgiyi alabilir.

Adım 5: Arkadaşlık talebini onaylayacağınız hesapların kişisel olduğundan emin olun. Örneğin "İstanbullular", "Zeki Müren Sevenler" gibi belli düşünce ve ortak noktayı belirtmeye yönelik açılmış kişisel hesapları onaylamayın. Bunun yerine bu tarzdaki grupların davetlerini kabul etmeniz bilgilerinizin güvenliği açısından önemlidir.

Adım 6: Size mesaj gönderen kişiyi tanımıyorsanız, ne olursa olsun cevap göndermeyiniz. Bilgisayar korsanları sizi tuzağa düşürmek için şu tarz mesajlar göndermeyi deneyeceklerdir. "Merhaba,tanışıyormuyuz?", "Beni eklemişsiniz ama tanıyamadım", "Siz şu lisede okudunuz mu?" vs. Kısacası sizin tek kelime ile bile cevap vereceğiniz her ihtimal onlar için önemlidir. Çünkü Facebook'ta bir kişiye mesaj gönderdiğiniz anda profiliniz o kişiye kısıtlı olarak 1 aylığına açılır. Dolayısı ile art niyetli kişi fotoğraflarınız başta olmak üzere sizinle ilgili istediği dökümanı kopyalayabilir, kendi çıkarları için kullanabilir.

Adım 7: Yükleyeceğiniz ek uygulamalar ile bilgilerinizin, uygulama sahibine gideceğinin bilincinde olun. Güvenmediğiniz ek uygulamaları yüklemeyin.

Adım 8: "Status" yani durum bilgisi yazdığınız yere o an bulunduğunuz konum veya kısa süre içinde yapacağınız işler hakkında bilgi vermeyiniz. Bilgisayar korsanları bunu sizinle irtibat kurmak için kullanacaktır. Sizinle arkadaş listenizdeki biri gibi sahte bir iletişim adresinden irtibat kurarken bu anlık istihbarat bilgisini kullanabileceklerdir.

Adım 9: "Bu resmi şu kadar kişiye yollayın, şu olacaktır" tarzında ki mesajlara itibar etmeyiniz.

Adım 10: Tanımadığınız kişilerden gelen arkadaşlık taleplerini reddettikten sonra Privacy bölümünden kişiyi engelleyin. Bu sayede kişinin size sürekli arkadaşlık talebi göndermesinin önüne geçebilirsiniz.

Adım 11: Fotoğraflarınızı yüklerken albümün herkese açık özelliğini sadece arkadaşlarınıza açık hale getiriniz. Bu sayede art niyetli kişilerin fotoğraflarınızı kopyalamasının önüne geçebilirsiniz.

Fotoğraflarınızı yüklerken toplu değil tek tek yüklemeye özen gösterin. Facebook fotoğrafların yüklenme anına göre bir numara vermektedir. Numaraların peşpeşe olması istemediğiniz kişilerin fotoğraflarınıza ulaşabilmesi riskini taşımaktadır.

2 Mayıs 2009 Cumartesi

YENİ KABİNE'NİN KODLARI


Başbakan Erdoğan Kabine'de köklü değişiklik yaptı. Bütün aslarını sahaya sürdü..

Erdoğan, 'değişimin getirdiği yeni heyecan'a vurgu yaparak revizyona gitti. 8 isim kabine dışı kaldı, biri dışarıdan 9 yeni isim kabineye girdi. 9 bakan yerini korurken, 7 bakanın görev yerleri değişti.

Kabinede beklenen köklü revizyon

Başbakan Erdoğan, kabine revizyonunu, 'İş hayatında olduğu gibi zaman zaman değişimin, yeni bir heyecan getirmesi, psikolojik hava da olsa önem arzediyor' sözleriyle açıkladı. Görevden aldığı bakanlarını koruyan Erdoğan, kabine dışında kalan bakanlarla ilgili olarak 'hata yaptı, yanlış yaptı' gibi yorumlara girilmemesini istedi.

Başbakan Erdoğan, yaklaşık 1 aydır heyecanla beklenen kabine değişikliğini dün gerçekleştirdi. Erdoğan Dışişleri Konutu'nda Cumhurbaşkanı Gül ile bir saat süren süren görüşmenin ardından Başbakanlık Merkez Bina'ya geçecek basın toplantısı düzenledi.

'İş hayatında olduğu gibi zaman zaman değişimin, yeni bir heyecan getirmesi, psikolojik hava da olsa önem arzediyor' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: 'Böyle bir değişime inandığımız için 22 Temmuz'dan sonra çok kısmi bir değişim yapmıştık, biraz daha artırarak bir değişime gidiyoruz.'

GÜL'ÜN ÖNERİLERİ OLDU

Erdoğon, 'Bu revizyon güvenoyu gerektirir mi' sorusuna, 'Abesle iştigal. AK Parti'nin tasarrufu, AK Parti'nin de böyle bir güvenoyuna ihtiyacı yok' karşılığını verdi. Erdoğan, Gül'ün önerilerde bulunup bulunmadığının sorulması üzerine de, 'Önerileri oldu, bunları değerlendirdik' dedi.

Erdoğan, yeni bakanlık kurma konusunda istekli olmadıklarını belirtirken, 'İktidara geldiğimizde 10 Devlet Bakanlığı'nı kaldırdık. Bazı bakanlıkları birleştirdik. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nı da ayırmayı düşünmüyoruz. Ancak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ile petrol-doğalgaz ile enerjiyi birbirinden ayırma düşüncemiz var. Taner Bey'in de bu konuda çalışmaları var' diye konuştu.

UNAKITAN'IN PRATİK ZEKASI

BAŞBAKAN Erdoğan, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın sağlık sorunları sebebiyle bakanlıktan ayrıldığını belirtirken, 'Pratik zekasıyla kendisinden çok istifade ettiğim arkadaşımdı. Bundan sonra da zekasından Ali Bey ve ben istifade edeceğiz' dedi. Yeni Kabine'nin Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra devir teslim törenleri bugün yapılacak.

Grup ve Parti'de de revizyon geliyor

BAŞBAKAN Erdoğan, parti yönetiminde ve TBMM Grup yönetiminde değişiklik sinyali de verdi. Erdoğan, Sadullah Ergin ve Nihat Ergün'ün Grup Başkanvekili iken Kabine'ye girdiğini hatırlatan Erdoğan, 'Bu arkadaşlarımızın yerlerine iki arkadaşımız gelecek. Bunun yanında da Merkez Yürütme Kurulu'nda da 1-2 değişiklik olabilir. Eylül ayındaki büyük kongreden sonra da partinin MYK'sında değişik adımlar atabiliriz' dedi.

Arınç ve Davutoğlu kabinede

SEKİZ bakan kabine dışında kalırken, biri parlamento dışından 9 yeni isim Bakanlar Kurulu'nda yer aldı. 9 bakan yerini aynen korurken, 7 bakanın görev yerleri değişti. AK Parti'nin kuruluşunda yer alan Bülent Arınç ilk kez Bakanlar Kurulu'na girdi.

Arınç, kabinenin açıklanmasından yaklaşık 2 saat önce Başbakan Erdoğan tarafından arandığını ve yeni görevi hakkında bilgi sahibi olduğunu söyledi. Arınç, Gül'ün kendisini telefonla aradığını bildirdi. Arınç, 'Türkiye'ye hizmete kabinede devam edeceğiz' dedi. Dış politikadaki teorileriyle ünlenen ve 7 yıldır başbakanlık başdanışmanı olarak çalışan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, AK Parti döneminde Meclis dışından Bakanlar Kurulu'na giren ilk isim oldu. Dış politika üzerine düşünceleri ve tecrübelerini topladığı 'Stratejik Derinlik/Türkiye'nin Uluslararası Konumu'' adlı kitabı bulunan Davutoğlu, Domino Teorisi ve Ritmik Diplomasi gibi teorilerle diplomasi literatürüne yeni kavramlar kazandırdı. Erdoğan, Davutoğlu ile ilgili şunları söyledi: 'Gül ve benim başbakanlığım döneminde yoğun dışişleri sirkülasyonu içinde Gül'ün Cumhurbaşkanlığı döneminde hep bu işin içinde büyük emek verdi. Dışişleri camiamızı yurtdışı ve burada tanıdı ve birikimi çok. İstifade edeceğimize inandığım için bu kararı aldık.' Başbakan Yardımcılığına getirilen Bülent Arınç, Adalet Bakanlığı'na getirilen Sadullah Ergin ve Dışişleri Bakanlığı'na getirilen Ahmet Davutoğlu, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına ilk kez girecek isimler oldu.

Milli Eğitim'e ilk kadın bakan

Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan kabine listesinde Mehmet Ali Şahin bulunmazken, CHP'nin Şahin hakkında verdiği gensoru da düşmüş oldu. Yeni kabinede kadın sayısı da arttı. Daha önce sadece Nimet Çubukçu'nun Devlet Bakanı olarak görev yaptığı kabineye Selma Aliye Kavaf da girdi. Kavaf, 'Ülkeme hizmet için makam mevki benim için önemli değil' dedi. Kavaf'la kadın bakan sayısı ikiye çıktı. Nimet Çubukçu ise, ilk kadın Milli Eğitim Bakanı olarak tarihe geçti. Görevlerini koruyan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ, en uzun süreli görev yapan iki bakan oldu. Her iki bakan 2002'den bu yana aynı görevi yürütüyorlar. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da kabine de en uzun süreli koltuğunu koruyan bakanlar arasında yer alıyor. Erdoğan'ın açıkladığı yeni bakanlar arasına AK Parti'den iki grup başkanvekili girdi. Grup Başkanvekilleri Nihat Ergün ve Sadullah Ergin, yeni kabinede icracı bakanlıklarda görevlendirildi. Devlet Bakanlığı'na getirilen Cevdet Yılmaz, haberi Beypazarı'nda ailesi ile birlikte piknikteyken öğrendi.

İşte 60. Hükümete atanan yeni bakanlar

Bülent Arınç (Başbakan Yardımcısı)

Ahmet Davutoğlu (Dışişleri Bakanı)

Cevdet Yılmaz (Devlet Bakanı)

Selma Aliye Kavaf (Devlet Bakanı)

Sadullah Ergin (Adalet Bakanı)

Mustafa Demir (Bayındırlık Bakanı)

Ömer Dinçer (Çalışma Bakanı)

Nihat Ergün (Sanayi Bakanı)

Taner Yıldız (Enerji Bakanı)

Yeri değişen bakanlar

Ekonomide tüm yetkiler Babacan'a

DIŞİŞLERİ Bakanı Ali Babacan, ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirilirken, yetkileri arttırıldı. l Hayati Yazıcı, Başbakan Yardımcılığı'ndan Devlet Bakanlığı'na kaydırıldı. l Faruk Nafiz Özak (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndan Devlet Bakanlığı'na atandı. l Zafer Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'ndan Devlet Bakanlığı'na getirildi. l Faruk Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan Devlet Bakanlığı'na geçti. l Mehmet Şimşek, Devlet Bakanlığı'ndan Maliye Bakanlığı'na kaydırıldı. l Nimet Çubukçu Devlet Bakanlığı'ndan Milli Eğitim Bakanlığı'na atandı.

Yerinde kalan Bakanlar

Başbakan Yardımcısı

Cemil Çiçek

Devlet Bakanı

Mehmet Aydın

Devlet Bakanı

Egemen Bağış

Milli Savunma Bakanı

Vecdi Gönül

Geçmiş Zaman Olur ki-2


Çuval olayı 2 [ 26.06.2007 ]

Can ATAKLI

Dün size “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitaptan çok çarpıcı bir bölüm aktarmıştım. Bu kitap aylardır piyasada satılıyor, yazdığım bölüm internet sitelerinden yüz binlerce kişiye ulaştı. Bir tek yerden “çıt” bile çıkmıyor. Ne AKP yalanlıyor, ne kitap hakkında dava açılıyor ne de bir toplatma kararı alınmış. Yani bir anlamda “sessiz bir onay” var. İnsan bu dehşet verici ifadeleri okudukça çok şaşırıyor

Bugün, dün yazdığım bölümün hemen arkasından gelen ve internet sitelerinde yer verilmeyen daha da dehşet verici bölümü yazıyorum. Bu bölümde itiraflarda bulunan AKP’li danışman, AKP’nin başta İngiltere, pek çok batılı ülkenin yardım ve desteği ile kurulduğunu anlatıyor. Ayrıca Hilmi Özkök Paşa’nın “nasıl Fethullahçı yapıldığına” ilişkin çok çarpıcı ifadeler de bulunuyor



“- Sizin Genelkurmay Başkanınız kim olacaktı?

AKP’li: Söyleyemem. Ama Paşalar istifa etmeyince dümen yarım kaldı. Paşaların kesin kararlı oluşu ve çuval olayını Türkiye’nin lehine kullanmaları, bizim oyunumuzu kökten boşa çıkardı. Paşalar istifa etmeyince Özkök Paşa’ya ‘Fetullah Hocacı’ diyelim ve Onu gözden düşürelim kararı aldık...

- Neden?

AKP’li: Çünkü Özkök Paşa’nın namaz kıldığı söylenmişti. Eğer Özkök Paşa’ya ‘Fethullah Hocacı’ diye iftira atar ve tutturursak, o da mecburen istifa eder, biz de böylece intikam alırız diye düşündük.

- Yani Özkök Paşa ‘Fethullah Hocacı’ değil mi?

AKP’li: Ne ilgisi var? Mümkün mü? Paşa samimi Müslüman bir adam. ‘Çamur at, izi kalır’ diye böyle yaptık!

- Ama sonuç alamadınız!

AKP’li: Kimse inanmadı. Bunun üzerine Emin Çölaşan gibi yazarlara Özkök Paşa’nın ‘Fethullah Hocacı’ olduğu yalanı sızdırıldı. Wolfowitz’in adamları bir psikolojik harp başlattı. Hulki Cevizoğlu, Emin Çölaşan, Mustafa Balbay, filan, bunları CIA ve MI6 iyi etkiliyordu. Hilmi Özkök’ün aleyhinde yayınlar yapıldı.

- Özkök Paşa istifa etseydi, yerine kim geçecekti? Büyükanıt Paşa mı?

AKP’li: Yok canım. Ancak Büyükanıt Paşa’yı Özkök Paşa’ya karşı sadece kullanmaya çalıştık. Aziz Yıldırım, ABD’deki bazı askerler Büyükanıt Paşa’yı etkilemeye çalıştı ama Büyükanıt oyuna gelmedi. O oyuna gelmeyince ‘Sabetayist’ olduğunu yaydık. (Vakit ve Yeni Şafak gazetelerinden falan...)

- Onun kabahati neydi?

AKP’li: Bizim (AKP’nin) Genelkurmay Başkan adayımız o değildi (Bizim adamımızın olması için, onun da kötülenmesi gerekliydi...)

- TSK’ya müdahale etmeniz saçma değil mi?

AKP’li: Arkamıza ABD Savunma Bakanı’nı, iki-üç tane çok önemli işadamını ve bir emekli paşayı da alınca, kolayca bu işten sıyrılırız ve kotarırız diye düşündük.

- Neden?

AKP’li: Özkök Paşa’yı, Büyükanıt Paşa’yı, Genelkurmay’ı ve galiba genel olarak TSK’yı çok basite indirgedik. Çok boş gördük onları. Ama öyle değilmiş yanıldık. Mesela sizin SESAR’ın ve Atatürkçülüğünden, milliyetçiliğinden emin olunan kalemlerin paşalara yönelik ağır eleştirileri işimizi kolaylaştıracağına, bozdu. Birçok operasyonda nasıl olsa siz ve diğerleri sonuç alır diye, biz el atmadık.

- Demek ki emekli bir paşa orduyu iyi analiz edememiş.

AKP’li: Sadece o değil, ABD’li, İngiliz, İsrailli, Fransız birçok uzmandan TSK’ya karşı yürüttüğümüz savaşta yardım aldık. Ama onlar da çuvalladı. Hepimiz çuvalladık. Bu kabinenin (AKP hükümetinin) listesi, Londra ve ABD’de oluşturuldu. Bakanlar Kurulu’nda İngilizlerin, Amerikalıların, İsraillerin, Almanların, Fransızların kotası olduğu söylendi. Biz itiraz ettik, iftira dedik. Ama maalesef realite bu. İngilizlerin elinde ipimiz. Dış güçlerin piyonu gibiyiz!..

- Sadece onlar mı?

AKP’li: Onlar (İngilizler), hem ABD’lileri, hem İsraillileri hem Almanları, hem de AB üyelerini parmaklarında oynatıyor. Barzani’yi, Talabani’yi, Kürtleri ve Arapları.

- İngiliz Büyükelçisi Westmacott?

AKP’li: O en büyük fitnebaşı. Hükümet’in içine düştüğü açmazın mimarı o, ‘Kürt devletini kabul edin, Arap ve Yahudi sermayesi Türkiye’ye akacak’ dedi. Bizi yanlış yönlendirdi...

- RTE’nin Kürt sorunu söyleminin mimarı o mu?

AKP’li: Öncelikle İngilizler ve tabii Westmacott. İsrailliler de var.

- Sana göre İngilizlerin amacı ne?

AKP’li: Onlar (İngilizler), Hindistan ve Çin’i arkalarına alarak dünyaya yeniden egemen olmayı planlıyorlar. ‘Güneş batmayan imparatorluk’ şehveti içindeler. ABD’yi Irak batağına çeken İngilizler ve Yahudilerdir. İngilizler ABD’yi bölgeden uzaklaştırıp, Kürt devleti ve İsrail ile ittifak kurup Ortadoğu’ya oturmak istiyorlar. Bu sebeple ABD ile İslam ülkelerinin arasını açtılar; özellikle 11 Eylül’den sonra. Westmacott bizimkine (RTE) demiş ki, İngiltere, Rusya, Çin ve Hindistan ile birlik oluşturuyoruz. ABD bölgeden tasfiye olacak.

- Tezkerenin suçlusu bu durumda İngiltere olmuyor mu? İngilizler, hem İsrail’i hem de ABD’yi yanıltıyor. AKP, bu İngiliz dümenini yenecek güçte mi?

AKP’li: Biz İngiliz malı bir partiyiz. Ya da Almanların deyimi ile ‘ankesörlü telefon’ gibiyiz. Jetonu kim atarsa, onun düdüğünü çalıyoruz. Hiçbir şeye hazır değilmişiz. Kullanılmışız. İngilizler ince ama vahşice, İsrail, ABD üzerinden, ABD IMF üzerinden, Almanlar, Fransızlar AB ve Kürtler üzerinden ama tüm düşmanlarımız, hem Kürtler, hem AB ve ekonomi üzerinden AK Parti hükümetini kullanıyor. Çok üzülüyor ve kahroluyorum. İstanbul’un Fethi Şenlikleri’ni düzenleyen bir maziden şimdi İstanbul’un işgalini tezgâhlayan bir parti konumuna ve işbirlikçi adamlara dönüştük.

- Çok ağır bir itiraf değil mi?

AKP’li: Daha özelleştirme ve rüşvetteki dolaplara gelmedim. Yabancılar (İngilizler, ABD’liler, İsrailliler, v.s.) muhalefete hakim. MHP İngiltere’ye teslim olmuş durumda, Ağar’ı çok rahat pasifize ederler. Erkan Mumcu İngilizler’in tam kontrolünde. Westmacott, ‘CHP bizimdir ve sizin en büyük yardımcınızdır’ dedi. AK Parti’nin durumu ortada.

- Rezalet.

AKP’li: Rezaletten de beter, tam işgal ve işgale bizler (AKP’liler) önayak oluyoruz. Sizin dedikleriniz doğru, hainler mangasıyız biz.

- Çok iyi bir sohbet oldu. Müsaade ederseniz ben bunları yazayım, siteden kamuoyuna yansıtalım.”

Kaynak: Vatan gazetesi



Geçmiş Zaman Olur ki-1


‘Çuval geçirme’ olayı biliniyor muydu? [ 26.06.2007 ]
Can ATAKLI

Piyasada satılan bir kitapta diyor ki “Erdoğan ve Gül, tezkerenin geçmesinde kendilerine destek olmayan Silahlı Kuvvetler’i cezalandırmak için Amerika’dan bir şey yapmalarını istedi. Onlar da Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirdiler”

Ahmet Akgül isimli Milli Görüşçü yazara göre, Türk subaylarının başına çuval geçirilmesinden sonra Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları’nın istifa edeceği hesaplanıyordu. Ancak asker olaya çok öfkelenip yönetime el koymaya kalksaydı Amerika Erdoğan ve Gül’ü kaçıracaktı

Son günlerde bir kitaptan yapılan alıntı çok konuşuluyor. Alıntıyı önce bana gönderilen bir e-mail’den okudum. Açıkçası önce ciddiye almadım. Hayal ürünü bir senaryo zannettim.

Ancak daha sonra bunun bir kitaptan alındığını fark ettim. Kitabın adı “AKP İntihara Gidiyor.” Yazarı Ahmet Akgül. Kitap bu yıl yazılıp basılmış, yani çok yeni.

Kitabı almayı bir türlü beceremedim. Ama bu arada yüze yakın e-mail aldım aynı alıntıyı içeren.

Sonunda kitabı dün buldum. Yazar Ahmet Akgül İslami kökenden geliyor. Necmettin Erbakan’ın da eğitiminden geçmiş. Milli Görüş’ün önemli yazarlarındanmış. Adını ilk kez gördüğüm çok sayıda kitabı varmış.

Gelelim kitabın 278 ve 279’uncu sayfalarından yapılan alıntıya.

Yazar burada ismini vermediği bir AKP’li danışmanla konuşuyor. Belli ki eskiden çok yakın arkadaş olan ikili arasındaki konuşmalar inanılır gibi değil.

Çünkü AKP’li danışman Türk subay ve askerlerinin başına çuval geçirilmesi olayının bizzat Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Abdullah Gül tarafından bilindiğini hatta bunun için Amerikalıların teşvik edildiğini ileri sürüyor.

Gerekçe ise 1 Mart tezkeresinde hükümete yardımcı olmayan Genelkurmay’ın cezalandırılması.

Kitap birkaç aydır piyasadaymış. Bugüne kadar kitapla ilgili bir soruşturma açıldığını duymadım.

Şimdi gerçekten çok şaşırtıcı olan bu bölümü, hiçbir ekleme çıkarma yapmadan size de aktamak istiyorum:

“AKP’yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip Erdoğan’ın özel bir önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. ‘Hayrola işleriniz iyi gitmiyor galiba!’ dedim.

- AKP’li: Tezkere krizinde oldu ne olduysa, büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.

- Katılmıyorum, Edelman’ın YSK’ya ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde daha AKP kurulmadan önce verilen sözler sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten gerçek anlamda bir olur almadan küreyi yerinden oynatacak kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı. Bu durum AKP’yi bitirdi.

- AKP’li: Hayır, bizi Özkök Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; ‘İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız’ dediler.

- Ama zaten siz orduya sormadan informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata o değil mi?

- AKP’li: Tamam her türlü garantiyi ve tavizi verdik ama ABD’nin Doğu ve Güneydoğu’ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere Türkiye’yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.

- Ama ABD’lilere bu garantinin AKP’nin kurulması aşamasında verdiniz.

- AKP’li: Evet, çok yanlış yaptık.

- Peki o halde Özkök Paşa’nın ve Paşaların suçu ne?

- AKP’i: Onlar diyebilirlerdi ki; ‘Tezkerenin çıkmasına karşıyız.’ Ancak asker kararı bize bıraktı!

- Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?

- AKP’li: Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP’ye kesti ABD’liler. Asker, ‘tezkereye karşıyız’ deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!?

- Özkök Paşa ve Paşalar size tezkere çıkarmayın demedi mi?

- AKP’li: Hayır demedi ama cesaret edemedik!

- ABD, Türk askerlerinin başına çuval geçirdi ama ceza olarak?!

- AKP’li: Yahu o olayı hiç sorma. O Wolfowitz’in halt yemesi. Bizimkiler (AKPliler), ‘tezkerenin öcünü TSK dan alalım’ diye ona akıl vermiş!

- Yoksa sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul’da iki işadamı Wolfowitz’e asıl suçlu AKP değil, TSK demiş olmasın? Çünkü Amerika’ya söz verdiği gibi AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK’yı cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?

- AKP’li: Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık zaten Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.

- Tek başına mı?

- AKP’li: Yok canım, Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da ‘olur’ dediler.

- Yani Wolfowitz’in, ABD’nin bu çokbilmiş danışmanının ve İstanbul’daki iki işadamının: ‘Türk ordusunu cezalandırma önerisine’ Tayyip Erdoğan ve Gül ya da Eş Genel Başkanlar ‘Evet’ mi dedi?

- AKP’li: Maalesef öyle!... Tayyip ile Gül’ün gezileri bu plana göre ayarlandı. O gün Tayyip Erdoğan Rize de, Gül de Kayseri’de olacaktı. Çok ters bir şey olursa ikisi ABD’liler tarafından alınacaktı. Bu planı Wolfowitz hazırlamıştı.

- Ne tür bir terslik bekliyordunuz?

- AKP’li: Tayyip Erdoğan ve Gül’e yönelik askeri bir hareket olabilir diye düşündük.

- Yani AKP üst yönetimi, AKP’nin yıldız danışmanı ve İstanbul’daki iki işadamı Türk askerlerinin başına çuval geçirileceğini biliyor muydu?

- AKP’li: Evet tabii... Yanılmıyorsam bir de emekli bir Paşa biliyordu.

- Hiçbir kimse çıkıp ta Tayyip ve Gül’e bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?

- AKP’li: Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!

- Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?

- AKP’li: Biz değil, Wolfowitz öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı Özkök ve diğer Kuvvet Komutanı Paşaların, o günkü harekatın nöbetçisi Büyükanıt’ın isifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı.

- Kimdi?

- AKP’li: Onu söylemem.”

***

Konuşmanın devamında Özkök Paşa’nın “Fethullahçı” olarak lanse edildiği ve yıpratılmaya çalışıldığı anlatılıyor. O bölüm de çok ilginç. Bunu da yarın yazacağım.


Kaynak:Vatan

90 saniyede ezberleme yöntemi


10 malzemelik bir listeyi 90 saniyede ezberleyebilir misiniz? İşte size kolay yoldan en iyi ezberleme taktiği.

Hafızanızı geliştirmenin en iyi yolu hafızanızı çalıştırmak ve birçok duyunuzun bilgilerin algılanmasında yardımını sağlamaktır. Hayal gücünüz ne kadar iyi olursa, hafızanız o kadar iyi olur ve bir listeyi ezberlemekte kolaylaşır. Chester Santos'un hafıza tekniği de bu yöntemi içeriyor.

Aşağıdaki alışveriş listesini 90 saniyeden daha kısa sürede ezberleyebilir misiniz?

• Süt
• Yumurta
• Mısır gevreği
• Ekmek
• Jambon
• Yoğurt
• Baget
• Biftek
• Soda
• Patlamış Mısır

90 saniye geçtikten sonra, gözlerinizi makaleden kaldırın ve listeyi hatırlamaya çalışın. Birçok insan 7 maddeye gelmeden hata yapacaklar ve nerdeyse herkes sıralamada tereddüt edecek.

İŞTE EZBERLEME METODU

KOMİK BİR HİKAYE YAZIN

Dev gibi bir karton süt düşünün. Hayalinizde bunu şekillendirin. Çok büyük. Ve sadece çok büyük değil aynı zamanda etrafta zıplayan bir kutu. Ve birden patlıyor. Karton süt patladığında içinden yumurtaların uçtuğunu görüyorsunuz. Karton kutudan çıkan yumurtaların ayakları var ve dans ediyorlar. Yumurtaların dans ettiğini ve ayaklarını yere vurduklarını duyuyorsun. Sonra yumurtalardan biri kırılıyor ve içinden bir avuç mısır gevreği çıkıyor. Mısır gevreği yumurtadan makineli tüfekten fırlarmış gibi dışarı fırlıyor. Mısır gevreğinin ekmeği vurduğunu görüyoruz. O kadar hızlı vuruyor ki ekmek dilimlere ayrılıyor. Dilimlenmiş ekmeği görmek sizi acıktırıyor ve gidip bir dilim ekmek almaya karar veriyorsunuz. Bir dilim ekmeği ısırdığınızda, o sihirli bir şekilde jambona dönüşüyor. Tadına bakıyorsunuz, gerçekten çok lezzetli. Gerçekten jambon yediğinizi hayal edin. Hala elinizde bir jambon var ve onu yoğurda batırmaya karar veriyorsunuz. Jambonu yoğurda batırdığınızda jambonun tamamen eridiğini ve sadece yoğurdun kaldığını görüyorsunuz. Yoğurt köpürmeye başlıyor. Köpürdükçe içinden küçüklü büyüklü bagetler fırlıyor. Bu bagetler hayatınızda gördüğünüz en ilginç bagetler. Bütün bagetlerin orta kısmına biftek yerleşmiş olduğunu görüyorsunuz bir bagetteki biftek yere düşüyor ve yuvarlanmaya başlıyor. Biftek gittikçe daha hızlı yuvarlanıyor ve bir soda şişesini deviriyor. Bütün şişeler devriliyor. İlkinden soda fışkırıyor ama ikicisinden patlamış mısır ve bundan sonraki tüm soda şişelerinden patlamış mısır fırlıyor.
HİKAYELERİ TEKRAR OYNATIN

Alışveriş listesindekileri hatırlamak için kocaman bir karton süt ile başlayan komik ve alışagelmemiş hikayeyi tekrar hatırlayın. Hatırladıkça, listedeki malzemeleri hatırlayacaksınız. Ve onları sırasıyla sayabileceksiniz. Eğer herhangi bir noktasını hatırlamakta zorluk çekiyorsanız, hikayeyi bir kez daha okuyun. Sakinleşin ve beyninizde gördüklerinizden keyif alın. Eğer hikayeyi hatırlarken gülüyorsanız, bu iyiye işarettir. Hatırlamak zorunda olduğunuz için endişelenmeyin. Sadece senaryoya odaklanın, hatırlama kendiliğinden gelecektir. Bilgiyi kodlamak için kullanılan senaryo yazma çok kolaydır.

EĞER LİSTE DAHA UZUN OLSAYDI NE OLACAKTI?

Örneğin: Süt, yumurta, mısır gevreği, ekmek,jambon, yoğurt, baget, biftek, soda, patlamış mısır, kraker, marul, peynir, fasulye, makarna. Mısırlar soda şişesini terk edince, krakerlerden oluşan bir duvarda dans edebilir, ve krakerlerde marul yetişmeye başlar, ondan kalın bir parça peynir filizlenir. Her filizden fasulye çıkar ve fasulyeler kendilerini kocaman bir kase makarnada karışırken bulurlar.

BU TEKNİĞİ HER YERDE KULLANIN

Bu teknik alışveriş listesini ezberlemekten çok daha fazla şeyde kullanılabilir. Konuşmanızın veya prezantasyonunuzun noktalarını ezberlemeniz için kullanılabilir. Örneğin savaş; silah ve askerlerle, ekonomi; para, sağlık; bandaj ve doktorlar ile temsil edilebilir. Dolayısıyla, savaş, ekonomi ve sağlık hakkında konuşacağınız zaman, askerlerin çok büyük paralara karşı savaştığını, ve insanların bandajlanıp doktorlar tarafından taşındığını düşünebilirsiniz. Hatta global ısınmadan bahsetmek isterseniz, doktorların eridiğini düşünürsünüz. Bütün önemli noktalar için bir şekil bulursanız, konuşmanızı çok daha rahat yaparsınız

1 Mayıs 2009 Cuma

TSK'da ki Yeni Konsept Çalışmaları ile Birlikte Kısa Dönem Askerlik Kalkıyor


Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ "Bedelli askerlik yok" diyerek ileride de tek tip askerliğe geçileceği yönünde mesaj verdi. TSK’daki yeni konsept çalışmalarına göre yedek subaylığın tamamen kalkması herkesin 12 ya da 15 ay erlik yapması, takım komutanı ihtiyacını, yedek subaylar yerine, sözleşmeli subaylarla karşılanması bekleniyor.

2008’in Mayıs ayından itibaren 6 komando tugayına yedek subaylar alınmamış. Aralık 2009’dan itibaren de erler de alınmayacakmış. Bu 6 tugay tamamen subay astsubay ve uzman erbaşlardan oluşacakmış. Bu şekilde terörle mücadelede görev alan tamamen profesyonel yaklaşık 9 bin 500 kişilik bir birlik oluşacakmış.

TSK, ilerki zamanlarda "Profesyonel askerlik ile mecburi askerlikten oluşan bir sisteme" geçmeyi planlıyormuş. Daha önce tümen-alay esasına dayalı olan kuvvet yapısı, tugay-tabur esasına çevrilmiş durumda. Subay ve astsubaylara ilaveten uzman erbaş sistemi ile birlikte profesyonel orduya geçişte bayağı mesafe kaydedildi bugüne kadar.

Profesyonel ordu çalışmaları tamamlandığında, zorunlu askerlik hizmeti de tek tip olacak. Yedeksubaylık ve kısa dönem erlik kaldırılacakmış. Herkes celp dönemlerindeki ihtiyaca ve yükümlü sayısına göre, 12 ya da 15 ay erlik yapacakmış. Yurt dışındakiler için dövizli askerlik devam ederken, yurt içinde ancak her celp döneminde askere alınacak yükümlü sayısı, ihtiyaç duyulandan çok ise bedelli askerlik gündeme gelecekmiş. Genelkurmay, bugünkü şartlarda 2013 yılına kadar bedelli askerliğin gündeme gelmeyeceğini hesaplıyormuş.

TSK’daki reform çalışmalarının ilk aşamasında askerlik süresinin kısaltılması ve profesyonel ordu faaliyetleri olmuştu. 18 aylık uzun dönem askerlik süresi 15 aya, 16 ay olan yedek subaylık süresi 12 aya, 8 ay olan kısa dönem askerlik süresi de 6 aya indirilmişti. Artık er ve erbaşlara bazı birliklerinde görev verilmemekte.

Ayrıca Özel Kuvvetler Komutanlığı, Jandarma özel harekât taburları, 5'i Kara Kuvvetleri Komutanlığına, 1'i Jandarma Genel Komutanlığı'na bağlı komando tugayları, Sabit konuşlu iç güvenlik taburları ve Destek unsurları tamamen profesyonellerden oluşacakmış. İç güvenlik ve komando taburlarında görev alacak erler, Eğirdir Dağ ve Komando Okulunda eğitilecekmiş. Profesyonel olacak 6 komando tugaylarından her biri hemen hemen 1600 personelden oluşacakmış.

Sonuçta bugüne kadar olan profesyonel askerlik çalışamları Orgeneral İlker Başbuğ döneminde hızlanarak ve gelişerek devem edecek gibi gözüküyor. Kısa dönem askerlik konusunda bazı kesimler tafafından çekinceler olsada yerinde bir uygulama bence. Tabiki herşeyi zaman gösterecek.

Domuz Gribi


Domuz gribi diye bir hastalıkta sarstan kuş gribinden umduğunu bulamayan şeytan ruhlu bilim adamları sayesinde icat olduğunu muhtemelen ve başta Meksika olmak üzere tüm dünyada paniğe yol açtı. Bu hastalık normalde domuzlarda görülen A tipi grip virüsünün yol açtığı bir solunum hastalığı olarak biliniyor ve hızla yayılabiliyormuş.

Virüsün kanatlılardan memelilere bulaşarak genetik değişiklik geçirdiği, bu nedenle kuşlardan kuşlara, domuzdan domuza ve insandan insana bulaşma özellikleri gösterebileceği görüşleride mevcut. Virüsün bulaştığı insanlarda baş ve vücut ağısı, ishal, kusma ve alt solunum yolu enfeksiyonları belirtileri görülüyormuş.

Ayrıca domuz etinin yenmesiyle domuz gribi virüsü bulaşmıyor. Gripte olduğu gibi hapşırık ve öksürükle bulaşmakta, el hijyenini de bu yüzden gayet önemli. Domuz gribi domuzdan insana ve insandan insana bulaşabiliyor ve virüse karşı insanın doğal bağışıklığı bulunmuyormuş.

Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü , hastalığın kontrolden çıkmak üzere olan geniş çaplı salgın olabileceği uyarısında bulunmuş. Dünya Sağlık Örgütü göre, Meksika’da ölümlere neden olan domuz gribi virüsü insandan insana bulaşabilen A/H1N1 imiş.

Şu an Virüse karşı henüz yüzde 100 etkili bir önlem de geliştirilememiş. Fakat Hong Kong'da bir grup bilim adamı biraraya gelerek genetik bilgiler üzerinde domuz gribi virüsünün belirlenmesi için çalışmalara başlamış. Şu an ki testlerde domuz gribi olup olmadığını 2-3 gün içinde belli oluyormuş. Domuz gribi tıpkı kuş gribinde olduğu gibi bu hayvanlarla yakın temasa geçen kişilerde ortaya çıkıymış ve grip aşılarının etkisi henüz bilinmiyormuş.

Domuz gribi salgınınındaki ilginç bir ayrıntı ise ABD Başkanı Barack Obama'nın Meksika ziyaretinden üç gün önce başlaması. Obama'nın elini sıktığı Müze Müdürü Felipe Solis, bir gün sonra aynı hastalıktan öldükten sonra Beyaz Saray yetkililerinin Obama'nın sağlık durumunun yerinde olduğunu bildirmeleri, bu ilacın panzeheri bizde gibi bir düşünceye yol açması. Bush döneminde ki sıcak savaşların bitmesiyle bu tür biyolojik savaşlarda yeni bir starateji olabilir.

Bence Amerikan vatandaşları dahil tüm avrupa ülkeleri vatandaşlarına vize, bu ülkelerden getirilen gıda maddelerine kısıtlamar konulmalı. Ülkemize gelen yolcular ve beraberinde getirilen gıda maddelerine yasaklama getirilmeli. Sınırlarda Doktorlar, gümrükçülerin yanında bulunmalı ve gelenleri kontrol etmeli. Nitekim kuş gribi ve delidana salgının olduğu zamanlarda Türkiye'den gelenlere karşı bu yazdıklarımdan daha fazla önlem alındı bir çok ülke tarafından.

Ülkemizde domuz gribi vakaları ile ilgili yukarıda belirtmiş olduğuma benzer uygulamalar başlatılmış. Tarım bakanımız ruhsatsız domuz çiftliği bulunmadığını, bu konuda hassas olduklarını söylemiş. İnşallah öyledir. Şu an için ülkemiz tehlike altında da değil.

Lakin dikkatli olunması gerekli. Bizi de her an etkisi altına alabilir. Domuz gribi ile ilgili sorularınızı ALO 184 SABİM hattını arayarak sorabilirsiniz. İstanbul de ise bu tür vakalar İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşülerek Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gönderilecekmiş ve domuz gribi vakasından şüphelenilen bölgeleri, gribin görüldüğü yerleri, gripten ölen kişilerin olduğu bölgeleri takip edebilmek için google bir harita hazırlamış.

Ve sonuç olarak Kur'an da “De ki: “Bana vahyolunanlar arasında (haram dediklerinizden) yiyecek bir kimseye haram olduklarını bulduğum yiyecekler (yalnızca) şunlardır: Ölü, akmış kan, domuz eti -ki o pistir- ve Allah’tan başkasının adına boğazlandığından dolayı murdar olanlar. Kim mecbur kalırsa, zulmetmeksizin ve haddi aşmaksızın (yerse), şüphesiz Rabbin Gafûrdur, Rahîmdir.” (el-En’âm, 6/145).

Dendiği halde domuz etini yemekte ısrar edenler bu tür musibetleri gördükçe akıllarını başlarına devşirirler ve ülkemizde ki insanlar bu salgından etkilenmezler inşallah.

Ünlü Radyocular 6 Mayıs 2009'da TRT FM'de


TRT "Radyonun Doğumgünü" 6 Mayıs’ı, dört gün sürecek etkinliklerle kutlayacak. Yaygın yayın yapan radyolar, TRT çatısı altında bir araya gelecek. Yurtdışından radyocuları da konuk edecek olan kurum, 6 Mayıs’ı ’Dünya Radyolar Günü’ olarak kabul ettirmeyi hedefliyor.

Ortak yayın yapılacak

Her sene radyo yayınlarıyla kutlanan 6 Mayıs, bu sene çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Ülkemizde radyo yayınının ilk yapıldığı gün olan 6 Mayıs’ta, yaygın yayın yapan radyolar, TRT önderliğinde bir araya gelecek. Radyo D, Alem FM, Radyo ODTÜ, Süper FM gibi ulusal radyoların yanı sıra Açık Radyo gibi bölgesel yayın yapan kanallar, bir günlüğüne TRT çatısı altında ortak yayın yapacak. Mansur El Sabah, Muzo, Nihat Sırdar, Naim Dilmener gibi tanınmış radyocuların programları, belirlenen saatler içinde hem TRT FM’den, hem de kendi radyolarından canlı yayınlanacak.

14 ülke de katılacak

Yurtdışından 14 ülke de kutlamalarda yer alacak. Azerbaycan AZTV ve İctimai Radyo TV Kurumu, Kosova Radyo TV Kurumu, Arnavutluk, Bosna Radio Bır, Makedonya, Kırgızistan Kırgız Radyo TV Kurumu ve Manas FM, Kazakistan, Irak Türkmeneli Radyosu, Gagauzya GRT, Özbekistan Radyo TV Kurumu, Türkmenistan Radyo TV Kurumu, Bulgaristan Radyosu Türkçe Yayınlar, KKTC Bayrak FM ve Kırım Meydan FM, TRT öncülüğünde bir araya gelecek. TRT FM’den yapılacak yayınlar 6 Mayıs’ta 07.00’dan itibaren 24 saat boyunca Ankara Radyosu stüdyolarında gerçekleşecek. Radyo programcıları kendi program saatlerinde ortak yayın yaparak, Türkiye’de bir ilke imza atacak.

TRT özeleştiri yapacak

6-10 Mayıs arasındaki ’Radyo Günleri’nde ayrıca ’Stüdyo Sohbetleri’ de yapılacak. Dört oturum halinde planlanan sohbetlerden’Kamu Yayıncılığı’ konulu üçüncü oturum ise, Türkiye’de kamu yayıncılığı yapan tek kurum olan TRT açısından büyük önem taşıyor. Yayıncılık anlayışının her daim tartışıldığı TRT’nin, böyle bir c oturuma ev sahipliği yapması ise, kurumun kendi özeleştirisini yapacak olması açısından önem arz ediyor. ’Stüdyo Sohbetleri’ne çeşitli üniversitelerin öğretim üyeleri ile TRT yetkililerinin yanı sıra TRT Radyo Dairesi Başkanı Şenol Göka da katılacak.

TRT Radyo günleri etkinlikleri kapsamında MANSUR EL SABAH SHOW 16-17 Saatleri arasında TRT FM' den canlı yayın yapacak, ALEM FM Yayını naklen verecek.

31 Yıl Sonra Taksim


1 Mayıs 1977'de çıkan olaylarda 36 kişinin ölmesi sonrasında işçilere kapanan Taksim meydanı yeniden kutlamalara sahne oldu.

İşçilerin Taksim'e yürüyüşü Pangaltı'dan başladı. DİSK Genel Merkezi önünde toplanan kalabalık grup, Pangaltı'ya doğru yürüyüşe geçti. Burada yapılan görüşmeler sonucunda kalabalığı "makul" bulan polis, Taksim'e yürüşe izin verdi.

Bunun üzerine kortej, Taksim Meydanı'na doğru yürüşe geçti. Ancak diğer grubun da kendilerine katılmasını sağlamak amacıyla yavaş yürüyen grup daha sonra durdu.

Gruba izin verilmesinin ardından kortej yeniden yürüşe başladı ve işçiler 31 yıl sonra yeniden Taksim meydanına geldi.

Yaklaşık 4 bin kişilik grup sloganlar atarak 1 Mayıs'ı kutladı.