Resulullah, en güzide talebeleri olan sahabilerini eğitirken, Kur'an'ı yaşayayarak onlara ve sonraki nesillere en güzel bir model oluyor, sonra da onlardan böyle olmalarını istiyordu. Her işlerinde sadece ve sadece Allah'ın rızasını gözeten sahabenin hayattan bekledikleri tek bir şey vardır. O da Kur'an'a ve onun aynası olan Resulullah'a bütünüyle uymak. İş böyle olunca İslam'ın gönüllerde makes bulması kolaylaşıyordu.
Hudeybiye Antlaşması'ndan Mekke'nin fethine kadar geçen iki sene zarfında Müslüman olanların sayısının, İslam'ın doğuşundan Hudeybiye Antlaşması'na kadarki Müslümanların sayısından çok daha fazla oluşunun temelinde, müşriklerin barış atmosferinde İslamın güzelliklerini rahatlıkla görebilmeleri yatar. Bedir esirlerinin birer birer sahabilerin evlerinde misafir edilişlerinin önemli bir hikmeti de, onlara İslam'ın güzelliklerini, üstünlüklerini göstermekti. Taif heyetinin mescidin yanında ağırlanmalarının önemli bir sırrı da buydu: "Demek İslam böylesine güzel bir din. İnsanları ne kadar da medenileştiriyor, yüceltiyor" demekten kendilerini alamıyorlardı. Artık İslam'a girmelerine hiçbir engel olamazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder