8 Temmuz 2024 Pazartesi

Ekonomi düzelir mi?

 

Türkiye ekonomisinin mevcut durumu, çeşitli dinamikleri ve karmaşıklıkları ortaya koymaktadır. Son haftalarda yaşanan ekonomik gelişmeler ve genel görünüm, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu daha iyi açıklıyor.

TÜİK verilerine göre haziran ayında yıllık TÜFE %71,6 ile zirveden dönmüş ve düşüş eğilimine girmiştir. Aylık enflasyonda da %1,64 olarak gerçekleşen TÜFE uygulanan sıkı para ve maliye politikasının etkilerini gösteriyor.

Nisan ayında aylık %5,7 azalan toptan ticaret hacmi ve %1,8 azalan perakende satış hacmi enflasyonda düşüş olacağının ilk işaretlerini vermişti. Çünkü artan faiz oranları piyasada tüketimi azaltarak toplam talebi düşürmekte, böylece talep enflasyonu da azalma eğilimine girmektedir.

Döviz kurunun dengelenmesi ve asgari ücrete ara zam yapılmaması maliyet enflasyonunu frenlerken artan vergiler ve faiz oranları talebi düşürerek enflasyonu azaltmaya yönelik olarak uygulanmaktadır.

Azalan talep ve ekonomik yavaşlama büyüme oranlarında bir azalmaya yol açabilecek olup beraberinde istihdam artışını da sınırlayacaktır. Beraberinde işsizlik oranlarında arışın görülebileceği ekonomide enflasyon ilk sorun olarak görüldüğü için alınabilecek riskler olarak söylenmektedir. Çünkü kapitalist sistem doktrinleri incelendiğinde enflasyon ile mücadele beraberinde bu riskleri getirmektedir.

Piyasada da görüldüğü üzere artan faiz oranları kredi talebini azaltmış ve buna bağlı olarak konut ve otomobil fiyat artışları durmuştur. Nitekim yine nisan ayı verilerine bakıldığında motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin toptan ve perakende ticareti ile onarımı için satış hacmi %4,7 azalmıştır. Aynı şekilde Konut satışları da Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,4 azalma göstermiştir.

Bazı sektörlerde ticaretin durma noktasına geldiği görülmekle birlikte siftahsız geçirilen günlerin sayısı artmakta ve bu durum sebebiyle bazı iş yerlerinin kapanmasına neden olacak gibi görülmektedir. Nitekim piyasadaki durgunluk ciro endekslerine de yansımış Nisan ayında aylık sanayi sektörü ciro endeksi %0,2, inşaat ciro endeksi ise %9,0 azalmıştır. Ticaret sektöründe hacimsel azalma görülmesine karşı ciro endeksinde sınırlı bir atış olmuş ve bir önceki aya göre %0,7’lik bir artış olmuştur.

Uygulanan daraltıcı para ve maliye politikalarının bir diğer etkisi de dış ticaret verilerinde görülmektedir. Mayıs ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %11,3 artarken, ithalat %10,4 azalmıştır. Ocak-Mayıs dönemine bakıldığında ise ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,5 artış göstermiş diğer taraftan ithalat ise %9,2 azalmıştır. Nihayetinde Mayıs ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %48,0 Ocak-Mayıs döneminde ise %34,3 azalmıştır. Bu verilere göre dış ticaret açığındaki azalışla birlikte Türkiye ekonomisinin dışa bağımlılığının azaldığına işaret etmektedir. Ancak, uluslararası piyasalardaki dalgalanmalar ve küresel ekonomik belirsizlikler, Türkiye'nin dış ticaret politikaları açısından dikkatle yönetilmesini gerektirmektedir.

Tüm bu veriler doğrultusunda bakıldığında ekonomi yönetimi muhtemelen bundan sonraki süreçte sıkı para ve maliye politikasını bir süre daha devam ettirecektir. Enflasyon tamamen kontrol altına alınana kadar bu kararlılığı sürdürdükleri takdirde başarılı sonuçlar alabileceklerini düşünmektedirler. Ancak unutulmaması gereken bir husus var ki o da iş dünyası için daha öngörülebilir ve adil bir yatırım ortamı sağlanması, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi ekonomik büyümeyi devam ettirecektir.

Enflasyonist süreçle birlikte gelir dağılımı adaletsizliğinin arttığı görülmektedir. Gelir adaletini artırmak ve sosyal güvenlik ağlarını güçlendirmek, toplumsal refahın artırılması için önemlidir. Adil vergi politikaları ve sosyal yardım programları, ekonomik büyümenin daha geniş bir kesime yayılmasını sağlayabilir. Bu bakımdan zenginlerden daha fazla vergi alınması ve alt gelir grubundan zenginlere göre daha az vergi alınması gerekmektedir.

Son yıllarda yaşanan ekonomik problemler toplumda ahlaki bozulmalara neden olmuş ve bu durum ekonomideki bozulmaları hızlandırmıştır. Ahlaki bozulmalar enflasyonist süreçte daha fazla artarken piyasa ifadesiyle “herkes tutturabildiğine” satışlar yapmaktadır. Ev sahibi-kiracı çatışmaları giderek artarken ekonomik bozulma diğer birçok konuyu da olumsuz etkilemektedir.

Son olarak “ekonomi düzelir mi?” sorusuna cevap vereyim. Kapitalist sistem insanı doyumsuz, bencil, egoist bir varlık olarak tanımlamaktadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi ahlaki bozulma bunu kısmen de olsa destekler nitelikte. Ekonomideki düzelmeyi sağlayacak politikalar da aynı ölçüde vahşi olmaktadır. Talebi kısarak, gerekirse işsizliği artırarak ekonomi düzelecektir. Çünkü vahşi kapitalizm böyle söylüyor…

Hiç yorum yok: