Bolu’daki Grand Kartal otelde çıkan yangın sonrasında ne yazık ki 78 canımızı kaybettik.
Bu olay sonrasında toplum olarak hepimiz “suçlu kim?” sorusunu sormaya ve bir suçlu aramaya başladık! Elbette ortada bir ‘ihmal’ var ki kaybolan hayatlar, akan gözyaşları, dinmeyen acılar var. Peki, bu ihmale sebep olan kişiler ya da kurumlar kim? Bunu elbette ki savcılık ortaya çıkaracak, bu hukukî boyutu. Peki, toplum olarak biz ne yaptık veya ne yapmalıyız?
Deprem olur, toplum olarak kenetleniriz ve “Bir daha deprem olmaz inşallah ve umarız başka vatandaşlarımızı kaybetmeyiz” der ama ortaya çıkan hiçbir depremden de ders çıkarmayız. Yangın olur, ormanlar yanar, ders çıkarmaz önlemlerimizi almayız. İstismarlar yaşanır, yeni istismarlara karşı çocuklarımızı koruyamayız. Hırsızlık, şiddet, gasp, trafik kazaları, ölümler, ihmaller… Ne yazık ki hepsinde ki söylemimiz aynı ve neredeyse hiçbirinden de yeterli ölçüde ders çıkarmıyor veya yenileri yaşanmasın diye önlemlerimizi almıyor ya da alamıyoruz.
Bakınız, 2011 yılında Van’da meydana gelen deprem 22 ilde hissedildi ve 644 vatandaşımız hayatını kaybetti. Yeterli ölçüde önlem almadığımız veya ders çıkarmadığımız için sonraki yıllarda da depremler meydana geldi ve yeni canlar kaybedildi. En son 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta Türkiye tarihinde gerçekleşmiş en büyük deprem meydana geldi ve resmi rakamlara göre 13,5 milyon insan bu depremden etkilendi ve 50 binden fazla insanımızı kaybettik. Belki yeterli ölçüde önlem almazsak ilerde daha büyük depremler veya daha büyük kayıplar vereceğiz…
Bu sadece deprem için değil, yukarıda saydığım hırsızlık, istismar, şiddet, trafik kazaları, yangınlar gibi bütün olumsuzlar, musibetler için de geçerli. Aslında yeterli ölçüde önlem alamayışımızın temel sebebi toplum olarak bazı şeyleri küçük görmek, üzerinde çok durmamak, teğet geçmek, derine inmemek ve layıkıyla hakkını vermememizden kaynaklı. Bakınız okullarda her yıl deprem tatbikatı, yangın tatbikatı yapılır ama kaç okul bunu hakkını vererek gerçekten öğrenciler üzerinde hayatı boyunca unutamayacağı öğrenmeyi gerçekleştirir veya ciddi bir ortamda bu uygulamaları yaparlar?
Çoğu okul bahçede küçük bir yangın yakarak ve eline bir kova su alarak tatbikatı gerçekleştiriyor ya da basit bir uygulama ile “maksat iş görülsün, tatbikat gerçekleştirildi denilsin” diye basit bir şekilde gerçekleştiriliyor. Deprem tatbikatları da benzer şekilde. Her yıl okullarda aynı uygulama, “deprem olunca zil çalacak bahçeye toplanma alanına kaçıp bekleyeceksiniz” ya da “sıra masaların yanına/altına çömelip eliniz ensenizde bekleyeceksiniz siren sesi bitene kadar” deniyor. Böyle her yıl kendini tekrarlayan ve basit bir şekilde maksat “evet, tatbikat yapıldı” denilsin diye gerçekleştirilen uygulamalar ile çocuklar depreme, yangına, ilk yardıma, sosyal hayattaki olumsuzluklara karşı nasıl yetişmiş veya eğitilmiş olur ki?
Bazen sosyal medyada öyle güzel deprem veya yangın tatbikatlarına denk geliyorum ki gerçekten “işte bu” diyorum ve takdir ediyorum. Bir şey ya hiç yapılmasın ya da yapılacak ise gerçekten hakkı verilsin. Hakkı verilsin ki iş bilen çocuklarımız ileride sosyal hayata atıldıklarında işlerini hakkıyla yapsınlar; kolon kesen işçi, etinden çalan kasap/şef, baştan savarak dikiş yapan terzi, üstün körü muayene eden doktor, boş kağıda imza atan mühendis, rüşvet veren iş adamı, yolsuzluk yapan işçi olmasınlar. Olmasınlar ki depremlerde yeni canlarımız, yangınlarda yeni insanlarımız yitip gitmesin.
Örneğin Grand Kartal oteldeki yangının meydana gelmesinde ihmali olan her kim var ise, vaktiyle iyi eğitilmiş veya vicdan sahibi olsalardı işlerini hakkıyla yerine getirir; yanan otelde alarm çalar, duman dedektörü öter, yağmurlama sistemi çalışır, yangın merdiveni aktif olur, yapılan yangın ve itfaiye denetimlerinde ‘her şey mükemmel’ imiş gibi raporlar düzenlenmez ve en önemlisi ise otel sahibi bugün kalkıp aşçıbaşını, elektrikçiyi, güvenlik görevlisini, bakanlığı, belediyeyi, yani kendi dışındaki herkesi suçlamaz ve 78 canımız yitip gitmezdi. Ya iyi eğitilmedikleri ya iyi bir denetim yapılmadığı ya da yapılmış gibi gösterildiği için bugün Grand Kartal oteli ve toprağa gömdüğümüz canları konuşuruz!
Bundan sonraki hayatımızda ne iş yapıyorsak, ne eğitimi veriyorsak, neye imza atıyorsak, neyi yargılıyor neyi muayene ediyor, hangi firmada veya iş yerinde çalışıyorsak lütfen ama lütfen hakkını verelim. Mış gibi yapmayalım, yapmayalım ki yeni facialarla karşılaşmayalım! Rabbim bizi vicdan sahibi olanlardan ve yaptığımız işlerin hakkını verenlerden eylesin!