Teoloji, insanın kutsala dair tecrübesinin yorumlanması ve açıklanmasıdır. Teoloji, insanın kutsal tecrübesini açıklarken dayandığı kaynak doğadır. İnsan, doğayı ve kendisini sürekli olarak araştırmak, anlamak, açıklamak arayışındadır. İnsan, kutsal ve doğa tecrübesi içinde sürekli olarak kendisini aramaktadır. Maneviyat ve doğaya ait söylenilen açıklamalar ve anlayışlar, aslında insan tarafından insan için söylenilenlerdir.
İnsan, kutsal ve doğa olarak nitelenen konulara ve kavramlara dair söz söylemektedir, insanın insan olma özelliğini kaybetmemesi için bu alanlarda söz söylemeye devam etmesi lazımdır. Teoloji, insan hakkındadır. İnsan, kutsal denilen şeyleri tecrübe etme yeteneğine sahiptir. İnsan, doğayı araştırma, anlama ve açıklama yeteneğini ve gücünü kendinde bulundurmaktadır. İnsanın doğayı araştırması ve kendini manevi olarak tecrübe etmesi için kendi dışında, üstünde ve ötesinde hiçbir kaynağa, kurguya ve kişiye ihtiyaç duymamaktadır. İnsanın doğayı ve kendini manevi olarak tecrübe etmesi için tek güvenilir, geçerli ve gerekli olan kaynak kendisidir.
Biz doğayı ve kendimizi, aklımızla, bilgimizle ve birikimimizle biliyoruz. Teoloji, antropoloji ve doğa, insanın değişik kişilik boyutlarını, işlerini, ilgilerini ve ilişkilerini göstermekte ve açıklamaktadır. Teoloji ve antropoloji, insani gerçekliği araştırdıkları ve açıkladıkları sürece verimlidirler ve gereklidirler.
Teoloji ve antropoloji, insanı çalışmaktır. İnsanın, kendi dışında, üstünde ve ötesinde olduğu vehmedilen kurguları çalışması mümkün değildir, buna da gerek yoktur. Akıl dışı, bilim dışı ve insan dışı olan anlamsızlıkları çalışmakla vakit geçirmek, insanın kendi kendini israf etmesidir. İnsan, kendi üstünde kurguladığı bazı hipotezlere dair spekülasyonlarda bulunabilir. İnsan tarafından yapılan spekülasyonların, hiçbir şekilde insanın üstünde ve ötesine yüce hakikatler haline getirilmemesi önemlidir. Teoloji, antropoloji ve doğaya dair her şey insan tarafından imal ve icat edilmiştir. İnsan, kendisini ve doğayı analiz etmek için sürekli olarak akletmekte, düşünmekte, kurgulamakta, uydurmakta ve icat etmektedir.
Teoloji, insani bir faaliyet ve disiplindir. Teolojinin hiçbir unsuru, kaynağı, konusu ve kişiyi, insana inmemiş ve indirilmemiştir. Teoloji, felsefenin gelişmesi sayesinde var olan bir faaliyettir. Felsefenin olmadığı bir yerde sahici anlamda teolojinin olması mümkün değildir. Felsefe, insana ve doğaya dair derin ve sahici sorular sormakta, cevaplar aramakta ve açıklamalarda bulunmaktadır. Varlık, bilgi, değer ve doğaya dair sorulan sorular sayesinde felsefe, teolojinin kendi birikimi üzerinde doğmasına ve gelişmesine kaynaklık etmektedir. Felsefe ve teolojinin, sistematik ve sürekli bir şekilde var olduğu çevre, kadim Yunan kültüründen günümüze kadar devam eden Batı kültür ve medeniyetidir.
İnsan, kendi ortaya koyduğu hipotezleri bilinmez diye mutlak doğru haline getirme yanılgısına düşmemelidir. Tam olarak bilinmez olan, insan ve doğanın kendisidir. Bilinmezlik, insanın ve doğanın sürekli olarak keşfedilmesi, araştırılması ve açıklanması için gerekli olan sınırsız imkanları ve alanları ifade eden bir metafordur. Teolojinin görevi hukuk olmak değildir. Teolojinin görevi, antropoloji olmaktır. Kendisini legalizme dönüştüren doğmalar, aslında teoloji, felsefe ve antropolojiyi inkar eden sahtelikler ve sığlıklardır.
Teoloji ve antropoloji, insan olmakla ilgilidir ve ilişkilidir. İnsanın felsefi, bilimsel, ahlaki, sanatsal, sosyal ve doğal boyutları gibi birbiriyle çelişkili boyutlarının oluşu ve bu zıtların insanın bireyselliğinde nasıl bir birliğe dönüştüğü, büyük ve çetin bir sorudur. İnsan kendisiyle ilgili özellikleri, kendi dışındaki hipotezlere ve kurgulara atfetmemelidir. İnsana ve doğaya dair bütün gerçeklikleri kapsayan hiçbir teori, kaynak ve kişi yoktur. Esas soru insandır ve doğadır. İnsana ve doğaya dair verilen cevaplar, ikincil derecede önemlidirler ve geçicidirler. İnsan ve doğa doktrini, insanın ortaya koyduğu bütün kaynaklar ve kavramlar ışığında analiz edilmelidir. İnsan, ortaya koyduğu kaynaklarla sadece kendisini analiz edebilir ve açıklayabilir. İnsanın, insan dışında bir açıklayıcısı yoktur. İnsan, her şeyin kaynağıdır ve kendisini gene en iyi kendisi açıklayabilir. İnsan kendi kendisiyle iletişim halinde olduğu zaman, kendisini açıklayabilir. Yeryüzü, insanın kendisine ve doğaya dair yaptığı açıklamalarla, eserlerle ve işlerle doludur. İnsan ve doğanın sürekli olarak asli sorular olarak korunması, büyük önem taşımaktadır. Bireyin birçok zıt boyutu kendinde barındırması, bu zıt özellikleriyle birlikte insanlığını yitirmeden insan olma çabasını devam ettirmesi için teolojik ve antropolojik açıklamalarda bulunmak insani bir ihtiyaçtır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder