Günümüzde toplumlar, bireyselleşmenin en uç noktasına ulaşmış durumda. Eskiden ortak değerler etrafında birleşen insanlar, artık sadece kendi çıkarlarını ve bireysel mutluluklarını önceliklendiriyor.
Ortak aidiyet hissi kayboldukça, toplumun temelleri zayıflıyor. Ülkeler sadece coğrafi sınırlarla var olan yapılar haline gelirken, içinde yaşayanlar için bir anlam ifade etmiyor. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışı, toplumsal çöküşün en büyük habercisidir.
Eskiden birey, toplumla birlikte var olurdu. Şimdi ise toplumun çöküşü bile birey için bir anlam ifade etmiyor. Çünkü herkes kendi küçük dünyasında, kendi bireysel önceliklerinin peşinde. Kapitalizmin ve modernizmin dayattığı bu yaşam tarzı, insanları yalnızlaştırıp, aidiyet duygusunu yok etti.
Bir ülke, halkı tarafından sahiplenilmiyorsa, bir toplum geleceğini umursamıyorsa, uzun vadede ayakta kalması mümkün müdür? Bugün sadece bireysel kazançlarını düşünen, yarın toplumun çöküşüyle herşeyini kaybettiğinde bunu fark edecek mi?
Gerçek şu ki, bireysellik ve özgürlük adı altında toplumların bilinçli bir şekilde parçalanmasına tanık oluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder