27 Temmuz 2025 Pazar

Ülkemizin yakın dönem gündeminin en sıcak konularından biri olan orman yangınları hepimizin canını acıttı. Yitirdiğimiz canlılar, tahliye edilen köyler, kaçışan hayvanlar ve ardından geriye kalan o yıkıcı gri manzara… Yangın mevsimi artık birkaç haftayla sınırlı değil; bazı bölgelerde yılın yarısına yayılan sürekli bir tehdit hâline geldi.

Peki bu gidişatı değiştirmek mümkün mü?

Yanıtımız evet. Ama bu sadece teknik çözümlerle değil, politik kararlılıkla mümkün. Yangınlara karşı direnci artırmak için elimizde pek çok bilgi, yöntem ve teknoloji var. Ancak bu araçların hayata geçebilmesi; politik önceliklerin, toplumsal taleplerin ve dayanışma ağlarının gücüne bağlı.

Yangından Önce: Siyasi İradeyle Riski Azaltmak

Orman Yönetimini Yeniden Düşünmek

Örneğin Avustralya’da kadim bilgeliğe dayanan kontrollü yakma yöntemi, modern ormancılıkla birleştirilerek büyük yangınların önüne geçiliyor. Portekiz, 2017’deki felaketlerden sonra ulusal orman stratejisini yerel halkla birlikte baştan yazdı. Bu yaklaşım, yangın riskini %40 azalttı.

Bu başarılar rastlantı değil; doğru politikaların ve toplumsal katılımın ürünü.

Erken Uyarı Sistemleri: Yatırım Meselesi

Yapay zekâ destekli uydu sistemleri, küçük kıvılcımları bile tespit edebiliyor. Sensör teknolojisiyle toprak nemi, hava sıcaklığı ve duman seviyesi sürekli izleniyor. İspanya’da uygulanan sistemlerle, riskli günlerde otomatik uyarılar yapılarak müdahale süreleri kısaltılıyor.

Bu sistemlerin kurulup işletilmesi teknik bir mesele değil; bütçe ve öncelik meselesi. Yani politik bir karar.

Hiç yorum yok: