26 Mayıs 2025 Pazartesi

İSTİHDAM VE İŞSİZLİK

 

Emek Piyasası İle İlgili Temel Kavramların Tanımlanması


Emek Piyasası Tanımı

Emek piyasası ile ilgili kavramları Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) belirli bir standart içinde tanımlamasını yaparken, her ülke bu standartlara bağlı kalarak kendisine uygun açıklama yapmaktadır. Türkiye’de de Türkiye İstatistik Kurumu bizi bu konuda aydınlatmaktadır.

Emek piyasası, emek arz ve talebinin karşı karşıya gelmesiyle ücretlerin ve çalışma koşullarının belirlendiği piyasadır. Emek talebi, işverenlerin mal ya da hizmet üretebilmek için emek miktarıdır. Emek arzı, emekçilerin çeşitli ücret düzeylerinde, çalışmayı kabul ettikleri süre veya miktardır.

Emek Piyasası İle İlgili Kavramlar

Çalışma Çağı Nüfusu ve Potansiyel Emek Arzı;

Emek arzı, fiziksel ve zihinsel açıdan çalışmaya uygun olan herkestir. Çalışma çağı nüfusu belirlenirken, bireyin yaşı bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Türkiye ve çoğu ülkelerde çalışma çağındaki nüfus 15 yaş ve daha yukarı yaşlardaki nüfus olarak kabul edilirken, İngiltere, İspanya, İzlanda, Norveç gibi ülkelerde 16 ve daha yukarı yaş çalışma çağındaki nüfus olarak kabul edilmektedir.

İşgücü;

Bir ülkede fiilen çalışanlarla iş arayanların doldurabileceği çalışma saatleri toplamına işgücü denilmektedir. İşgücünü hesaplarken geçici olarak çalışmayanların ve iş arayanların tümü dikkate alındığı için emek arzının en üst sınırını ifade etmektedir. Bir ülkeye ait işgücü belirlenirken 15 yaşın altında olmasına rağmen ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı çalışmak zorunda kalan çocuk işgücü ve emeklilik yaşının üzerinde olmasına rağmen çalışmak zorunda olan nüfusa dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu durumda tanım, istihdam edilenler ile işsizlerin bir araya gelmesiyle oluşan nüfus olarak yapabiliriz.

Referans dönemi (haftası);

Referans haftası Pazartesi ile başlayıp Pazar günü ile sona erer.

İşgücüne dâhil olmayanlar;

Çalışmaya hazır olduğu hâlde iş aramayan, iş bulma ümidi olmayanlar ve bazı nedenlerle iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olan kişiler işgücüne dâhil olmayan nüfusu oluşturur. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar grubu, 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerden oluşmaktadır. İş bulma ümidi olmayanlar ise daha önce iş aradığı halde bulamayan ancak işbaşı yapmaya hazır olan kişilerdir. Bu grup işgücü “gücenmiş veya cesareti kırılmış” işgücü olarak tanımlanmaktadır. İş aramayanlar grubu da mevsimlik işçiler, ev işleriyle meşgul olanlar, öğrenciler, emekliler ve bedensel özürlülük, hastalık ve yaşlılık nedeniyle işbaşı yapmaya elverişli olmayan gruptur.

İstihdam;

Emek faktörünün üretim sürecinde kullanılması istihdamın dar anlamını oluştururken, tüm üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullanılması da geniş anlamını oluşturmaktadır. Bir başka tanımına gelince, bireylere ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için gerekli gelirin doğrudan veya dolaylı olarak verilmesini sağlayan bir araçtır. İstihdam edilen nüfus ise işbaşında olan ve işbaşında olmayan nüfustan oluşmaktadır. İşbaşında olan, “ücretli, maaşlı”, yevmiyeli, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir ekonomik faaliyette bulunan kişilerdir. İşbaşında olmayan kavramı ise, iş ile bağlantısı devam ettiği halde referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmayan, ancak işleriyle ilişkileri devam eden kişilerdir.

İstihdam düzeyi veya istihdam hacmi;

 İstihdam hacmi, fiilen doldurulan çalışma saatleri toplamıdır. Uluslararası karşılaştırmalarda çalışma saatleri çalışan sayısına göre daha net bir sonuç vermektedir.

İstihdam sınırı veya istihdam takati;

İstihdam sınırını işgücü rezervi ve çalışma saati toplamı belirler. Ekonomideki işgücünün fiili veya potansiyel varlığı toplamı ülke ekonomisinde doldurulabilecek çalışma saatleri üst sınırını vermektedir.

Tam İstihdam;

Bir ekonomide istihdam düzeyi ile işgücü miktarı eşit oluyorsa tam istihdamdan söz edilebilir. Kabul edilebilir işsizlik olarak tanımlanan “friksiyonel işsizlik” ülkelerde emek arzı ve talebinin daima karşı karşıya kalamayacağını vurgulamaktadır ve ülkeden ülkeye, çeşitli koşullara bağlı olarak da değişmektedir.

Eksik İstihdam;

Bir kişinin sahip olduğu eğitim ve beceri düzeyine uygun bir işte çalışmaması durumudur. Eksik istihdam zamana bağlı eksik istihdam ve yetersiz istihdam olarak ikiye ayrılmaktadır.

İşsizlik;

Çalışabilir çağdaki kurumsal olmayan nüfusa dâhil olan kişilerden, referans döneminde bir işi olmayanlar, bir iş arayan ve bu konuda bir girişimde bulunmuş olanlar ve iş bulması halinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar işsiz olarak tanımlanmaktadır. İşsizlik açık ve gizli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Emek Verimliliği;

mal ve hizmet üretme gücü verimliliktir. Bir ülkenin ekonomik refah düzeyini göstermektedir. Emek verimliliği; belirli bir firmanın, işkolunun veya ülkenin ürettiği toplam reel üretim miktarının, bu üretimin elde edilmesi için kullanılan toplam emek-saat miktarına bölünmesi ile elde edilir.

İŞSİZLİK

İşsizlik Tanımı

İşsizlik genel olarak çalışmak için işgücü piyasasına gelen işgücünün uygun çalışma olanağı bulamaması durumudur. İşsizlik çalışma isteğinde olmama gibi nedenlerden çok emek arzının emek talebinden fazla olması ile ilgilidir. Talep yetersizliği; emek talebini karşılayacak kadar işyerinin olmaması, var olan işyerlerinin atıl kapasite ile çalışması, ücretlerin düşük olması ve işçilerin beceri ve yeteneklerinin işe uygun olmaması gibi nedenlerden dolayı olabilir. Bir ekonomide emek, sermaye, toprak ve girişimcilik gibi üretim faktörlerinin üretim sürecinde etkin ve üretken kullanılması ekonominin büyüme performansı bakımından oldukça önemlidir. Üretim faktörlerinin tam istihdam edilmesi halinde ekonominin üretebileceği maksimum mal ve hizmetlerin miktarı Potansiyel Hasıla, Doğal Hasıla ya da Tam İstihdam Hasılası olarak adlandırılmaktadır.

İşsizlik Oranı ve Ölçülmesi

Bir ülkedeki işsiz sayısının toplam işgücüne oranı işsizlik oranı kavramını verecektir. Ekonomiler için tam istihdamın gerçekleşmesi kolay ulaşılamayacak bir amaç olduğundan ekonomilerin çoğu eksik istihdam durumunda bulunur. Çalışma istek ve gücünde olanların ancak bir bölümü üretime katılabilirken, üretime katılamayanlar işsizliği oluşturur. Bununla birlikte bir ekonomide üretime katılamayan herkesi işsiz kabul etmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu nedenle işsiz, çalışma istek ve gücünde olan ancak piyasadaki cari ücret ve diğer çalışma koşullarına razı olmasına rağmen, uygun bir iş bulamayan kişi olarak tanımlanır.

İşsizliğin sayısal olarak belirlenmesinde işgücü arz ve talep tahminlerinden yararlanılmaktadır. İstihdam arz ve talep miktarı tahmin edildikten sonra ikisi arasındaki fark işgücü fazlası diğer bir ifadeyle işsiz sayısını vermektedir. İşsizliğin tahmininde bir diğer yaklaşım, potansiyel çıktı ile reel çıktı arasındaki açıktan yararlanarak işsizlik düzeyinin belirlenmesidir. Bu tahminde Okun Yasası’ndan yararlanılmaktadır. Okun Yasası reel çıktı ile potansiyel çıktı arasındaki açığın boyutundaki değişmeler ile işsizlik oranı arasında sabit bir ilişkinin olduğunu kabul etmektedir.

İşsizlik Türleri

Bireyler ve kitleler üzerinde ağırlığını hissettiren bir olgu olan işsizlik her zaman aynı nedenlerden dolayı ortaya çıkmamakta ve bu nedenle de her zaman benzer sonuçlar vermemektedir. İşsizlik konusunda bir sınıflama yapma gereği bu noktada ortaya çıkmaktadır. İşsizlik nedenlerinin tespiti bir anlamda çözüm yollarının tespiti anlamına gelmektedir.

İradi/Gayri İradi İşsizlik: Çalışma gücüne sahip olan kişiler arasında cari ücret düzeyinde ve çalışma şartlarına razı oldukları durumda iş bulması mümkün olanların çalışmayı reddetmeleri durumunda ortaya çıkan işsizlik iradi işsizlik olarak tanımlanmaktadır.

Çalışma arzusu gösterdikleri, yürürlükteki ücret düzeyinden çalışmaya hazır oldukları halde iş bulamayanlar ise gayri iradi işsiz olarak tanımlanmaktadır. İşsizliğin iradi ve gayri iradi ayrımının yapılması işsizlik türlerinin psikolojik ayrımı olarak ele alınmaktadır. Bu aynı zamanda çalışma arzusuna göre işsizlik ayrımı olarak da ele alınabilir.

Gizli İşsizlik: İşgücünün istihdam edilmesine rağmen, çok düşük veya sıfır verimlilikle çalışması durumunda ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir üretim alanında bir miktar işgücünün üretimden çekilmesi durumunda eğer üretim miktarı düşmüyorsa bunun nedeni gizli işsizliktir.

Gizli işsizlik, toplam talep yetersizliğine, piyasa aksaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi ekonominin yapısına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Gizli işsizlik daha çok hizmetler, tarım ve kamu sektörlerinde görülmektedir.

Açık İşsizlik: Resmi istatistiklerde sivil işgücünün sivil istihdamdan fazla olması durumunda işsizlik ile karşılaşılır. Açık işsizlik geçici işsizlik, yapısal işsizlik, teknolojik işsizlik, konjonktürel işsizlik ve mevsimsel işsizlik olarak farklı türlere ayrılmaktadır.

Geçici İşsizlik: İktisaden gelişmiş olsun ya da olmasın her ülkede rastlanan bir işsizlik türüdür. İşçilerin mevcut çalışma olanaklarından habersiz olmaları veya çalışacakları yere gitmenin masrafına katlanamamaları gibi nedenler dolayısıyla emek piyasasının iyi işlememesinden kaynaklanmaktadır. İşçilerin mobilitesini azaltan ve iki tarafında piyasa şartları hakkında tam ve mükemmel bilgilere sahip olmasını engelleyen nedenler genellikle emek piyasasının işleyişinden kaynaklandığı için bu tür işsizliğe friksiyonel işsizlik adı da verilmektedir.

İş ve işçi bulma kurumları iyi organize edilir ve etkin bir şekilde çalışırsa bu işsizlik türü azalmaktadır. Fakat her şeye rağmen ekonomide bir miktar geçici işsiz bulunacaktır. Büyük bir işçi kitlesi içinde mevcut işinden memnun olmayıp yeni bir iş bulmak için işinden ayrılmış insanlar bulunacaktır. Bu nedenle bu insanlar yeni bir iş buluncaya kadar işsiz sayılacağından, bu anlamdaki işsizliği sıfıra indirmek mümkün değildir. Bir ülkede işsiz olarak kaydedilen kişilerin miktarı çalışanlara oranla %2 civarında olduğu zaman o ekonomide tam istihdam sağlandığı söylenebilir.

Geçici işsizlik kısa süreli, hiçbir zaman sıfıra indirilemeyen ve son derece yaygın bir işsizlik türüdür. Ancak insanların iş değiştirmeleri yoluyla verimsiz oldukları alanlardan daha verimli oldukları alanlara geçmelerini sağladığından olumlu bir fonksiyonu olduğu da söylenebilir.

Yapısal İşsizlik: Bir ülkenin ekonomik yapısında meydana gelen değişmelerin neden olduğu işsizlik türü yapısal işsizliktir. Örneğin ilkel yöntemlerle tarım üretimi yapılan bir ülkede tarımın makine ile yapılmaya başlanması halinde makineli üretim yaygın bir hal aldıkça köyde çalışma imkanlarından yoksun kalan işçilerin sayısı da artacaktır. İşsizlik türleri içinde en ciddi problem olan tür yapısal işsizliktir. Yapısal işsizliğin oluşmasının temel nedeni uzmanlaşmış, beceri ve nitelik gerektiren belirli işler için tek işgücü piyasası yerine çok sayıda alt işgücü piyasası olmasıdır. Yapısal işsizliğin nedenlerinden biri de açık işlerin gerektirdiği beceriler ile iş arayanların becerileri arasındaki farklılıklardır. Açık işlerle iş arayanların farklı şehirlerde olmaları da yapısal işsizliğin bir başka nedeni olarak ifade edilebilir.

Teknolojik gelişmelerde yapısal işsizliğin oluşmasında önemli rol oynar. Teknolojik gelişmeler bazı iş kollarının ortadan kalkmasına kimi zamanda daha az faktör kullanımı ile ürünlerin üretilmesine imkan tanımaktadır. Bu durumda eskisine nazaran daha az emek kullanılacağından işsizlik sorunu ortaya çıkacaktır. Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinden biri olan emek oransal olarak fazla ve buna karşılık sermaye yetersiz ise üretim faktörlerinin miktarları arasındaki bu dengesizlik yapısal işsizliğe neden olmaktadır.

Teknolojik İşsizlik: Teknolojik gelişme ve modernleşme sonucunda çoğu zaman daha az emek kullanılmasının mümkün olduğu ve az emek kullanımının maliyetleri düşürebildiği bilinmektedir. Bu yüzden eğer bir ülkede geliştirilen yeni teknolojiler üretimde maliyetleri düşürürken daha az emek kullanımı gerektiriyorsa bu ülkede teknolojik gelişmeye bağlı olarak işsizlik ortaya çıkabilir. Bu işsizlik türüne teknolojik işsizlik adını verebiliriz.

Bu işsizlik türü ekonomiyi çok önemli boyutlarda etkileyebilmektedir. Ancak teknolojik gelişme verimlilik artışı yoluyla üretimi ve gelirleri arttırarak sonuçta yeni yatırımlar yapılmasına neden olursa yaratılan yeni istihdam olanakları, teknolojik işsizliğin ortadan kalkması konusunda etkili olabilir. Teknolojik gelişmeye rağmen bir işsizlik olmaması veya daha doğru bir ifade ile başlangıçta meydana gelen işsizliğin telafi edilmesi teknolojik gelişmenin ikincil etkisi olarak adlandırılmaktadır.

Konjonktürel işsizlik: Konjonktür kelimesi bir ülkenin ekonomik durumunu belirli bir anda açıklayan tüm öğelerdir. Açık işsizlik türlerinden olan konjonktürel işsizlik ise talep yetersizliği işsizliği olarak da bilinmektedir. Ekonomilerde ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak bazen tüm işgücü kolaylıkla istihdam edilirken, bazen de işgücünün önemli bir kısmı işsiz kalabilir. Bu nedene bağlı olarak ortaya çıkan işsizliğe konjonktürel işsizlik adı verilir. Konjonktürel işsizliğin süresi geçici işsizlikten uzun, yapısal işsizlikten kısadır. Konjonktürel işsizliğin ekonominin belirli kesimlerinde değil, çok sayıda sektörde gözlenmesi mümkündür.

Mevsimlik İşsizlik: Konjonktürel işsizlik gibi mevsimlik işsizliğin nedeni de talep dalgalanmalarıdır. Ancak burada sözü edilen talep dalgalanmaları önceden beklenen dalgalanmalardır ve yıl boyunca sistematik bir seyir izlemektedir. Mevsimlik işsizlik en çok inşaat ve tarım sektöründe kendini göstermektedir. Mevsimlik işsizlik olgusunun tarım ağırlıklı yapılanma içinde belirli bazı aylarda toplanması iklim ve çevre koşullarından kaynaklanmaktadır. Mevsimlik işsizlik kalkınan ülkelerin karşılaştığı tipik bir işsizlik olgusudur. Giderilmesi için alınacak önlemler ancak kısa vadeli çözümleri içerebilir. İklim yapısını ve belirleyici olan coğrafi faktörleri değiştirmek söz konusu olmayacağı için ancak dengeli ve uzun dönemli istihdam politikaları sorunun ağırlığını hafifletebilir. Mevsimlik işsizliğin giderilmesi uzun dönemde tarımsal yapının yerini sanayiye bırakması ile mümkün olabilecektir. Tarımda makineleşme ve elde edilen ürünün yıl içine dağıtılacak biçimde yeniden düzenlenmesi kısa dönemli çözümler olarak düşünülebilir.

Hiç yorum yok: