Emek
Piyasası İle İlgili Temel Kavramların Tanımlanması
Emek Piyasası Tanımı
Emek piyasası ile ilgili
kavramları Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) belirli bir standart içinde
tanımlamasını yaparken, her ülke bu standartlara bağlı kalarak kendisine uygun
açıklama yapmaktadır. Türkiye’de de Türkiye İstatistik Kurumu bizi bu konuda
aydınlatmaktadır.
Emek piyasası, emek arz ve talebinin karşı karşıya gelmesiyle ücretlerin ve çalışma koşullarının belirlendiği piyasadır. Emek talebi, işverenlerin mal ya da hizmet üretebilmek için emek miktarıdır. Emek arzı, emekçilerin çeşitli ücret düzeylerinde, çalışmayı kabul ettikleri süre veya miktardır.
Emek
Piyasası İle İlgili Kavramlar
Çalışma Çağı Nüfusu ve Potansiyel Emek
Arzı;
Emek arzı, fiziksel ve
zihinsel açıdan çalışmaya uygun olan herkestir. Çalışma çağı nüfusu
belirlenirken, bireyin yaşı bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Türkiye ve
çoğu ülkelerde çalışma çağındaki nüfus 15 yaş ve daha yukarı yaşlardaki nüfus
olarak kabul edilirken, İngiltere, İspanya, İzlanda, Norveç gibi ülkelerde 16
ve daha yukarı yaş çalışma çağındaki nüfus olarak kabul edilmektedir.
İşgücü;
Bir ülkede fiilen
çalışanlarla iş arayanların doldurabileceği çalışma saatleri toplamına işgücü
denilmektedir. İşgücünü hesaplarken geçici olarak çalışmayanların ve iş
arayanların tümü dikkate alındığı için emek arzının en üst sınırını ifade
etmektedir. Bir ülkeye ait işgücü belirlenirken 15 yaşın altında olmasına
rağmen ekonomik ve sosyal nedenlerden dolayı çalışmak zorunda kalan çocuk
işgücü ve emeklilik yaşının üzerinde olmasına rağmen çalışmak zorunda olan
nüfusa dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu durumda tanım, istihdam edilenler ile
işsizlerin bir araya gelmesiyle oluşan nüfus olarak yapabiliriz.
Referans dönemi (haftası);
Referans haftası Pazartesi ile başlayıp Pazar günü ile
sona erer.
İşgücüne dâhil olmayanlar;
Çalışmaya hazır olduğu
hâlde iş aramayan, iş bulma ümidi olmayanlar ve bazı nedenlerle iş aramayan
ancak işbaşı yapmaya hazır olan kişiler işgücüne dâhil olmayan nüfusu
oluşturur. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar grubu, 2 hafta içinde işbaşı
yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerden oluşmaktadır. İş bulma ümidi
olmayanlar ise daha önce iş aradığı halde bulamayan ancak işbaşı yapmaya hazır
olan kişilerdir. Bu grup işgücü “gücenmiş veya cesareti kırılmış” işgücü olarak
tanımlanmaktadır. İş aramayanlar grubu da mevsimlik işçiler, ev işleriyle
meşgul olanlar, öğrenciler, emekliler ve bedensel özürlülük, hastalık ve
yaşlılık nedeniyle işbaşı yapmaya elverişli olmayan gruptur.
İstihdam;
Emek faktörünün üretim
sürecinde kullanılması istihdamın dar anlamını oluştururken, tüm üretim faktörlerinin
üretim sürecinde kullanılması da geniş anlamını oluşturmaktadır. Bir başka
tanımına gelince, bireylere ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için gerekli
gelirin doğrudan veya dolaylı olarak verilmesini sağlayan bir araçtır. İstihdam
edilen nüfus ise işbaşında olan ve işbaşında olmayan nüfustan oluşmaktadır.
İşbaşında olan, “ücretli, maaşlı”, yevmiyeli, kendi hesabına, işveren ya da
ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat bir ekonomik
faaliyette bulunan kişilerdir. İşbaşında olmayan kavramı ise, iş ile bağlantısı
devam ettiği halde referans haftası içinde çeşitli nedenlerle işinin başında
olmayan, ancak işleriyle ilişkileri devam eden kişilerdir.
İstihdam düzeyi veya istihdam hacmi;
İstihdam hacmi, fiilen
doldurulan çalışma saatleri toplamıdır. Uluslararası karşılaştırmalarda çalışma
saatleri çalışan sayısına göre daha net bir sonuç vermektedir.
İstihdam sınırı veya istihdam takati;
İstihdam sınırını işgücü
rezervi ve çalışma saati toplamı belirler. Ekonomideki işgücünün fiili veya
potansiyel varlığı toplamı ülke ekonomisinde doldurulabilecek çalışma saatleri
üst sınırını vermektedir.
Tam İstihdam;
Bir ekonomide istihdam
düzeyi ile işgücü miktarı eşit oluyorsa tam istihdamdan söz edilebilir. Kabul edilebilir
işsizlik olarak tanımlanan “friksiyonel işsizlik” ülkelerde emek arzı ve
talebinin daima karşı karşıya kalamayacağını vurgulamaktadır ve ülkeden ülkeye,
çeşitli koşullara bağlı olarak da değişmektedir.
Eksik İstihdam;
Bir kişinin sahip olduğu
eğitim ve beceri düzeyine uygun bir işte çalışmaması durumudur. Eksik istihdam
zamana bağlı eksik istihdam ve yetersiz istihdam olarak ikiye ayrılmaktadır.
İşsizlik;
Çalışabilir çağdaki
kurumsal olmayan nüfusa dâhil olan kişilerden, referans döneminde bir işi
olmayanlar, bir iş arayan ve bu konuda bir girişimde bulunmuş olanlar ve iş
bulması halinde işbaşı yapabilecek durumda olanlar işsiz olarak
tanımlanmaktadır. İşsizlik açık ve gizli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Emek Verimliliği;
mal ve hizmet üretme gücü
verimliliktir. Bir ülkenin ekonomik refah düzeyini göstermektedir. Emek
verimliliği; belirli bir firmanın, işkolunun veya ülkenin ürettiği toplam reel
üretim miktarının, bu üretimin elde edilmesi için kullanılan toplam emek-saat
miktarına bölünmesi ile elde edilir.
İŞSİZLİK
İşsizlik Tanımı
İşsizlik genel olarak
çalışmak için işgücü piyasasına gelen işgücünün uygun çalışma olanağı
bulamaması durumudur. İşsizlik çalışma isteğinde olmama gibi nedenlerden çok emek
arzının emek talebinden fazla olması ile ilgilidir. Talep yetersizliği; emek
talebini karşılayacak kadar işyerinin olmaması, var olan işyerlerinin atıl
kapasite ile çalışması, ücretlerin düşük olması ve işçilerin beceri ve yeteneklerinin
işe uygun olmaması gibi nedenlerden dolayı olabilir. Bir ekonomide emek,
sermaye, toprak ve girişimcilik gibi üretim faktörlerinin üretim sürecinde
etkin ve üretken kullanılması ekonominin büyüme performansı bakımından oldukça
önemlidir. Üretim faktörlerinin tam istihdam edilmesi halinde ekonominin
üretebileceği maksimum mal ve hizmetlerin miktarı Potansiyel Hasıla, Doğal
Hasıla ya da Tam İstihdam Hasılası olarak adlandırılmaktadır.
İşsizlik Oranı ve Ölçülmesi
Bir ülkedeki işsiz
sayısının toplam işgücüne oranı işsizlik oranı kavramını verecektir. Ekonomiler
için tam istihdamın gerçekleşmesi kolay ulaşılamayacak bir amaç olduğundan
ekonomilerin çoğu eksik istihdam durumunda bulunur. Çalışma istek ve gücünde
olanların ancak bir bölümü üretime katılabilirken, üretime katılamayanlar işsizliği
oluşturur. Bununla birlikte bir ekonomide üretime katılamayan herkesi işsiz
kabul etmek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu nedenle işsiz, çalışma istek ve
gücünde olan ancak piyasadaki cari ücret ve diğer çalışma koşullarına razı
olmasına rağmen, uygun bir iş bulamayan kişi olarak tanımlanır.
İşsizliğin sayısal olarak
belirlenmesinde işgücü arz ve talep tahminlerinden yararlanılmaktadır. İstihdam
arz ve talep miktarı tahmin edildikten sonra ikisi arasındaki fark işgücü
fazlası diğer bir ifadeyle işsiz sayısını vermektedir. İşsizliğin tahmininde
bir diğer yaklaşım, potansiyel çıktı ile reel çıktı arasındaki açıktan
yararlanarak işsizlik düzeyinin belirlenmesidir. Bu tahminde Okun Yasası’ndan yararlanılmaktadır.
Okun Yasası reel çıktı ile potansiyel çıktı arasındaki açığın boyutundaki
değişmeler ile işsizlik oranı arasında sabit bir ilişkinin olduğunu kabul etmektedir.
İşsizlik Türleri
Bireyler ve kitleler
üzerinde ağırlığını hissettiren bir olgu olan işsizlik her zaman aynı
nedenlerden dolayı ortaya çıkmamakta ve bu nedenle de her zaman benzer sonuçlar
vermemektedir. İşsizlik konusunda bir sınıflama yapma gereği bu noktada ortaya
çıkmaktadır. İşsizlik nedenlerinin tespiti bir anlamda çözüm yollarının tespiti
anlamına gelmektedir.
• İradi/Gayri İradi
İşsizlik: Çalışma gücüne sahip olan kişiler arasında cari ücret düzeyinde
ve çalışma şartlarına razı oldukları durumda iş bulması mümkün olanların
çalışmayı reddetmeleri durumunda ortaya çıkan işsizlik iradi işsizlik olarak
tanımlanmaktadır.
Çalışma arzusu
gösterdikleri, yürürlükteki ücret düzeyinden çalışmaya hazır oldukları halde iş
bulamayanlar ise gayri iradi işsiz olarak tanımlanmaktadır. İşsizliğin iradi ve
gayri iradi ayrımının yapılması işsizlik türlerinin psikolojik ayrımı olarak
ele alınmaktadır. Bu aynı zamanda çalışma arzusuna göre işsizlik ayrımı olarak
da ele alınabilir.
• Gizli İşsizlik: İşgücünün
istihdam edilmesine rağmen, çok düşük veya sıfır verimlilikle çalışması
durumunda ortaya çıkmaktadır. Herhangi bir üretim alanında bir miktar işgücünün
üretimden çekilmesi durumunda eğer üretim miktarı düşmüyorsa bunun nedeni gizli
işsizliktir.
Gizli işsizlik, toplam
talep yetersizliğine, piyasa aksaklıklarına bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi
ekonominin yapısına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Gizli işsizlik daha çok
hizmetler, tarım ve kamu sektörlerinde görülmektedir.
• Açık İşsizlik: Resmi
istatistiklerde sivil işgücünün sivil istihdamdan fazla olması durumunda
işsizlik ile karşılaşılır. Açık işsizlik geçici işsizlik, yapısal işsizlik, teknolojik
işsizlik, konjonktürel işsizlik ve mevsimsel işsizlik olarak farklı türlere ayrılmaktadır.
• Geçici İşsizlik: İktisaden
gelişmiş olsun ya da olmasın her ülkede rastlanan bir işsizlik türüdür. İşçilerin
mevcut çalışma olanaklarından habersiz olmaları veya çalışacakları yere
gitmenin masrafına katlanamamaları gibi nedenler dolayısıyla emek piyasasının
iyi işlememesinden kaynaklanmaktadır. İşçilerin mobilitesini azaltan ve iki
tarafında piyasa şartları hakkında tam ve mükemmel bilgilere sahip olmasını
engelleyen nedenler genellikle emek piyasasının işleyişinden kaynaklandığı için
bu tür işsizliğe friksiyonel işsizlik adı da verilmektedir.
İş ve işçi bulma
kurumları iyi organize edilir ve etkin bir şekilde çalışırsa bu işsizlik türü azalmaktadır.
Fakat her şeye rağmen ekonomide bir miktar geçici işsiz bulunacaktır. Büyük bir
işçi kitlesi içinde mevcut işinden memnun olmayıp yeni bir iş bulmak için
işinden ayrılmış insanlar bulunacaktır. Bu nedenle bu insanlar yeni bir iş
buluncaya kadar işsiz sayılacağından, bu anlamdaki işsizliği sıfıra indirmek
mümkün değildir. Bir ülkede işsiz olarak kaydedilen kişilerin miktarı
çalışanlara oranla %2 civarında olduğu zaman o ekonomide tam istihdam sağlandığı
söylenebilir.
Geçici işsizlik kısa
süreli, hiçbir zaman sıfıra indirilemeyen
ve son derece yaygın bir işsizlik türüdür. Ancak insanların iş
değiştirmeleri yoluyla verimsiz oldukları alanlardan daha verimli oldukları
alanlara geçmelerini sağladığından olumlu bir fonksiyonu olduğu da söylenebilir.
• Yapısal İşsizlik: Bir
ülkenin ekonomik yapısında meydana gelen değişmelerin neden olduğu işsizlik
türü yapısal işsizliktir. Örneğin ilkel yöntemlerle tarım üretimi yapılan bir
ülkede tarımın makine ile yapılmaya başlanması halinde makineli üretim yaygın
bir hal aldıkça köyde çalışma imkanlarından yoksun kalan işçilerin sayısı da
artacaktır. İşsizlik türleri içinde en ciddi problem olan tür yapısal
işsizliktir. Yapısal işsizliğin oluşmasının temel nedeni uzmanlaşmış, beceri ve
nitelik gerektiren belirli işler için tek işgücü piyasası yerine çok sayıda alt
işgücü piyasası olmasıdır. Yapısal işsizliğin nedenlerinden biri de açık işlerin
gerektirdiği beceriler ile iş arayanların becerileri arasındaki
farklılıklardır. Açık işlerle iş arayanların farklı şehirlerde olmaları da
yapısal işsizliğin bir başka nedeni olarak ifade edilebilir.
Teknolojik gelişmelerde
yapısal işsizliğin oluşmasında önemli rol oynar. Teknolojik gelişmeler bazı iş
kollarının ortadan kalkmasına kimi zamanda daha az faktör kullanımı ile ürünlerin
üretilmesine imkan tanımaktadır. Bu durumda eskisine nazaran daha az emek kullanılacağından
işsizlik sorunu ortaya çıkacaktır. Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinden
biri olan emek oransal olarak fazla ve buna karşılık sermaye yetersiz ise
üretim faktörlerinin miktarları arasındaki bu dengesizlik yapısal işsizliğe
neden olmaktadır.
• Teknolojik İşsizlik:
Teknolojik gelişme ve modernleşme sonucunda çoğu zaman daha az emek
kullanılmasının mümkün olduğu ve az emek kullanımının maliyetleri düşürebildiği
bilinmektedir. Bu yüzden eğer bir ülkede geliştirilen yeni teknolojiler
üretimde maliyetleri düşürürken daha az emek kullanımı gerektiriyorsa bu ülkede
teknolojik gelişmeye bağlı olarak işsizlik ortaya çıkabilir. Bu işsizlik türüne
teknolojik işsizlik adını verebiliriz.
Bu işsizlik türü ekonomiyi
çok önemli boyutlarda etkileyebilmektedir. Ancak teknolojik gelişme verimlilik artışı yoluyla üretimi ve
gelirleri arttırarak sonuçta yeni yatırımlar yapılmasına neden olursa yaratılan
yeni istihdam olanakları, teknolojik işsizliğin ortadan kalkması konusunda etkili
olabilir. Teknolojik gelişmeye rağmen bir işsizlik olmaması veya daha doğru bir
ifade ile başlangıçta meydana gelen işsizliğin telafi edilmesi teknolojik
gelişmenin ikincil etkisi olarak adlandırılmaktadır.
• Konjonktürel
işsizlik: Konjonktür kelimesi bir ülkenin ekonomik durumunu belirli bir
anda açıklayan tüm öğelerdir. Açık işsizlik türlerinden olan konjonktürel
işsizlik ise talep yetersizliği işsizliği olarak da bilinmektedir. Ekonomilerde
ekonomik dalgalanmalara bağlı olarak bazen tüm işgücü kolaylıkla istihdam
edilirken, bazen de işgücünün önemli bir kısmı işsiz kalabilir. Bu nedene bağlı
olarak ortaya çıkan işsizliğe konjonktürel işsizlik adı verilir. Konjonktürel
işsizliğin süresi geçici işsizlikten uzun, yapısal işsizlikten kısadır.
Konjonktürel işsizliğin ekonominin belirli kesimlerinde değil, çok sayıda
sektörde gözlenmesi mümkündür.
• Mevsimlik İşsizlik: Konjonktürel
işsizlik gibi mevsimlik işsizliğin nedeni de talep dalgalanmalarıdır. Ancak
burada sözü edilen talep dalgalanmaları önceden beklenen dalgalanmalardır ve
yıl boyunca sistematik bir seyir izlemektedir. Mevsimlik işsizlik en çok inşaat
ve tarım sektöründe kendini göstermektedir. Mevsimlik işsizlik olgusunun tarım
ağırlıklı yapılanma içinde belirli bazı aylarda toplanması iklim ve çevre
koşullarından kaynaklanmaktadır. Mevsimlik işsizlik kalkınan ülkelerin
karşılaştığı tipik bir işsizlik olgusudur. Giderilmesi için alınacak önlemler
ancak kısa vadeli çözümleri içerebilir. İklim yapısını ve belirleyici olan coğrafi
faktörleri değiştirmek söz konusu olmayacağı için ancak dengeli ve uzun dönemli
istihdam politikaları sorunun ağırlığını hafifletebilir. Mevsimlik işsizliğin
giderilmesi uzun dönemde tarımsal yapının yerini sanayiye bırakması ile mümkün
olabilecektir. Tarımda makineleşme ve elde edilen ürünün yıl içine dağıtılacak
biçimde yeniden düzenlenmesi kısa dönemli çözümler olarak düşünülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder