4 Kasım 2024 Pazartesi

Kötülük mü güçlü yoksa iyilik mi sessiz

En çok kullanılan kelimeler iyilik, sevgi, eşitlik gibi herkesi etkileyen evrensel kavramlar olsa da her yeri kötülük ve sevgisizlik kuşatmış durumda. Kötülüğün de kabahati yok. Esas suçlu kötü insanlar. Sayılarının fazlalığı mı kötülüğün istilacı etkisi mi bilinmez tek bir kötüden dünyaya sayısız kötülük frekansı yayılıyor. Dahil olduğumuz her çevrede kıskançlar, iftiracılar, fırsatçılar amip gibi artıyor. İyiler ve iyiliğin gücü mü; sessiz ve etkisiz köşelerine çekilmiş duruyorlar.

Esasında zaman zaman kötülük ve kötüler üzerine tartışmalar yaptığımız oluyor. Esas soru; kötülük mü daha güçlü, yoksa iyilik mi sessiz? Toplumda kötülük ve iyilik arasındaki denge sıkça tartışılan bir meselelerden biri. “Kötü insanlar mı daha fazla, yoksa iyilik mi sessiz?” sorusu bu tartışmanın temelini oluşturuyor. Kötülük, çoğunlukla göz önünde olan, duyulan ve fark edilen bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Medyada, hikayelerde, günlük yaşamda kötülük; şiddet, adaletsizlik, bencillik gibi kavramlarla hemen dikkatimizi çekiyor. İyilik ise çoğu zaman sessizdir, sakin bir şekilde yaşanır ve kimi zaman gözden kaçar. Ancak bu, iyiliğin güçsüz olduğu anlamına mı gelir? Ya da iyilik, gerçekten bu kadar sessiz mi kalmalıdır?

Kötülük, dikkat çekme ve hızlı yayılma potansiyelini taşır. Kötü eylemler, insanın doğasında bulunan ilkel duyguları uyandırarak hızlı bir şekilde yayılabilir. İnsanlar kendilerini tehlike altında hissettiklerinde buna doğal bir ilgi gösterirler, bu da kötülüğün fark edilme olasılığını artırır. Medya da bu ilgiyi besler; çünkü kötü haberler, daha çok ilgi çeker ve daha fazla dikkat toplar. Bu, kötülüğün sanki iyilikten daha fazla olduğu algısını güçlendirebilir. Ancak bu algı yanıltıcı olabilir; çünkü kötülük, sesini duyurma gücüne sahip olduğu için göründüğünden daha fazla gibi hissedilir.

İyiliğe gelince, iyilik çoğunlukla göz önünde yaşanmaz. Yardım etmek, paylaşmak, destek olmak gibi iyilik halleri genellikle bireyler arasında, özel alanlarda ya da toplumsal farkındalık gerektirmeyen durumlarda gerçekleşir. Bir kişinin sessizce ihtiyacı olan birine destek olması, gözle görülebilir bir haber değeri taşımaz. Ancak bu tür iyilikler toplumun temelinde önemli bir rol oynar; insanlar arasındaki bağları güçlendirir, toplumda güveni artırır ve huzurlu bir yaşamın sürdürülebilir olmasını sağlar. Bu yönüyle iyilik, sessiz bir şekilde dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirir.

“İyiliğin güçlenmesi için sesini duyurması gerekir mi?” sorusuna da cevap arayabiliriz. İyiliğin etkisiz olduğu algısı, genellikle bu iyiliklerin göz önünde olmamasından kaynaklanır. Oysa iyiliğin, toplumsal yapıyı destekleyen, değerlerin korunmasını sağlayan ve kötülüğün etkisini azaltan gücü büyüktür. Ancak, iyilik sessiz kaldıkça kötülüğün sesi daha güçlü ve belirgin hale gelir. İyiliklerin daha çok duyulması, paylaşılarak yayılması, insanlarda umut ve birlik duygusu oluşturabilir. Toplumda yardımlaşma ve paylaşım kültürünün yaygınlaştırılması, iyiliğin daha güçlü bir etkiye sahip olmasını sağlayabilir. Bu açıdan, iyiliğin daha görünür ve etkili olması, toplumsal dayanışmanın güçlenmesi için önemlidir.

Toplumdaki kötülüğü azaltmanın ve iyiliğin görünürlüğünü artırmanın en önemli yollarından biri, bireylerin bu konuda kendilerini sorumlu hissetmesidir. Her birey, küçük de olsa iyilik yaparak bu döngüye katkıda bulunabilir. Toplumda iyi insanların sesini çıkarması, kötülüğün baskın görünmesini engelleyebilir. Bu nedenle, insanların iyilik yapma eğilimlerini daha fazla göstermeleri, yalnızca kendileri için değil, toplum için de büyük bir fayda sağlayabilir.

Kötülüğün daha güçlü görünmesinin nedeni, sesini daha fazla duyurması ve dikkat çekici olmasıdır. İyilik ise çoğunlukla sessiz, sakin ve alçak gönüllü bir biçimde yaşanır. Ancak bu, iyiliğin etkisiz olduğu anlamına gelmez. Toplumda iyiliğin daha görünür kılınması, insanların umut ve dayanışma duygusunu güçlendirebilir. Eğer bireyler, iyilikleri daha çok paylaşır ve bu iyilikleri duyurmayı amaçlarsa, kötülüğün yoğun olduğu algısı da azalır. Sonuç olarak, kötülüğün gücü, aslında iyiliğin sessizliğinden kaynaklanan bir yanılsamadır. İyiliğin sesi duyuldukça, kötülüğün etkisi zayıflayacak ve dünya daha yaşanabilir bir yer olacaktır. Her birey dünyada iyiliğin gücünü artırma adına kendi potansiyeli doğrultusunda bir görev ve sorumlulukla doğar diye düşünüyor ve inanıyorum peki sen, iyiliği artırmak için neler yapıyorsun?

Yazan: Sabiha DOĞAN

4 Kasım 2024

Milat Gazetesi

Hiç yorum yok: