22 Haziran 2024 Cumartesi

Düşünme, ifade, özgürlük

 

Her birey, insan olmasından dolayı onur, özgürlük ve özgünlük sahibidir. Özgür ve onurlu bireyler olarak her insanın, düşünceleriyle ve davranışlarıyla insanlık tecrübesine felsefe, sanat, bilim, edebiyat, medya, eğitim, müzik başta olmak üzere bütün alanlarda katkı yapma hakkı vardır. Düşünce ve ifade özgürlüğü, bireyin bütün insanlardan bağımsız olarak kendisine özgü düşünceler, ifadeler ve yorumlar geliştirmesini ve ifade etmesini içermektedir. Düşünme ve ifade etme özgürlüğü, bireyin her açıdan diğer bireylerden farklı olma hakkından ve özgürlüğünden kaynaklanmaktadır.

Düşünmenin ve ifadenin özgür olması için kişinin, bütün korkulardan ve kaygılardan bağımsız olarak yeni fikirler ürettiğinde kendini güvende hissetmesi gerekmektedir. Cezalandırılma, tehdit edilme, öldürülme, işkence, dışlanma korkusu yaşayan kimseler, düşünme ve ifade özgürlüklerini kullanamazlar. Korkunun, tehdidin ve cezalandırılmanın egemen olduğu bir kültürde ve toplumda, düşünme ve ifade özgürlüğünün olması mümkün değildir. Korkunun egemen olduğu kültürlerde, fikirler ve düşünceler özgürce üretilmez, tartışılmaz ve geçerliliklerini test etmek için pratiğe konulamazlar. Korkunun egemen olduğu kültürlerin asli karakteri despotizm, şiddet, tehdit ve vahşettir. Düşünme ve ifade özgürlüğü, bütün özgürlüklerin kaynağıdır. Düşünme ve ifade özgürlüğü sayesinde bireyler, iletişim, örgütlenme,ekonomi, sanat, eğitim ve diğer alanlardaki özgürlüklerini kullanabilirler. Düşünme ve ifade özgürlüğünün varlığı sayesinde demokratik bir kültür oluşabilir. Düşünme ve ifade özgürlüğünün yokluğu durumunda despotizm, baskı ve vahşet gelişmektedir. Medeniyet, düşünme ve ifade özgürlüğünün eseridir. Düşünme ve ifade özgürlüğünü inkar eden kültürler ve toplumlar, vahşet üreten barbarlardır. Düşünmek, eleştirmek, sorgulamak, ifade etmek, insanca davranmaktır. Eleştirtmemek, sorgulatmamak, susturmak, linç etmek, cezalandırmak, tehdit etmek barbarlıktır ve vahşettir. Başkalarının kalıplarına ve kabullerine göre yaşamayı bireylere dayatan yaklaşımlar, düşünme ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak için her türlü akıl dışı, ahlak dışı ve hukuk dışı yola başvururlar.

Kurumların, kişilerin, kaynakların, kalıpların tartışılmaz, mutlak doğru, eksiksiz ve mükemmel olarak dayatıldığı kültürlerde ve toplumlarda düşünme ve ifade özgürlüğü yoktur. Eleştirilmeyecek, sorgulanmayacak ve tartışılmayacak hiçbir kişi, kurum, kaynak ve kalıb yoktur. Bazı kişileri, kurumları, kaynakları düşünme ve ifade özgürlüğünün dışında tutarak onları dokunulmaz ve tartışılmaz hale getirmek, aslında düşünme ve ifade özgürlüğünün yok edilmesi anlamına gelmektedir. Düşünme ve ifade özgürlüğü, insanın vazgeçilmez ve kısıtlanmaz hakkıdır.İnsanlık kültürüne ait hiçbir kurgu, kabul ve tecrübe, düşünme ve ifade özgürlüğünün üstünde, dışında ve ötesinde değildir. İnsana dair her şey, eleştiriye tabidir. Bazı insanları, kabulleri ve pratikleri, tartışılmaz ve eleştirilmez kabul etmek, en korkunç akılsızlık ve ahmaklıktır.Akıl, her şeyin sorgulanmasını gerektirmektedir.Düşünme ve ifade özgürlüğü, söylenemeyeni söylemek, dokunulmayana dokunmak, düşünülmeyeni düşünmek ve ifade edilemeyeni ifade etmek demektir. İnsanlık tarihinin bütün aşamalarında gelmiş geçmiş bütün kişiler, kurumlar, kaynaklar ve uygulamalar, her açıdan eleştirilebilirler ve sorgulanabilirler. Bireyin, hiç kimsenin kabullerini kayıtsız şartsız kabul etme zorunluluğu yoktur.Düşünme ve ifade özgürlüğü, toplumda baskın olan kabullere aykırı yeni fikirlerin var edilmesini içermektedir. Çoğunluğun benimsediği fikirlere ve kabullere aykırı fikirlere ve yorumlara izin vermemek, aslında totaliteryanizmdir.

Fikirler, inançlar, kabuller, kurumlar, kişiler, kaynaklar, kutsal ve tartışılmaz değildirler. Bütün kaynaklar, kişiler, kabuller, okunmak, düşünmek, sorgulamak ve eleştirilmek için vardır. Sorgulanamaz ve eleştirilemez olarak kabul edilen her şeyin, insanla, hayatla ve doğayla hiçbir ilişkisi, ilgisi ve iletişimi yoktur. Düşünme, sorgulama, eleştirme, tartışma ve yorumlama sayesinde kişiler, kurumlar, kaynaklar ve kalıplar, insanla ve hayatla ilişkili, ilgili ve iletişimsel bir nitelik kazanmaktadırlar.İnsanı ve hayatı değiştirecek tek şey, akıl, eleştiri, düşünme ve ifade etmedir.Korunması gereken, düşünme ve ifade özgürlüğüdür. Hiçbir düşünce, kabul ve ideoloji, özel olarak korunmamalıdır.

Kendisini eleştiriye ve düşünmeye kapatan bütün inançlar, kurumlar, kaynaklar, kalıplar ve kişiler, kendilerinin yeniden şekillendirilmelerini ve içeriklerinin yenilenmesini reddetmektedirler. Eleştirinin olmadığı yerde, yenilik, değişim ve dinamizm yoktur. Modern dünyada eleştirel akılla her şeyin sorgulanmasını her bireyin hakkı olarak gören düşünme ve ifade özgürlüğü şeklinde büyük bir kazanıma sahip bulunuyoruz. Düşünme ve ifade özgürlüğü, hiçbir şey uğruna feda edilemez. Düşünme ve ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda, her şey teferruattır. Düşünme ve ifade özgürlüğünün yokluğu, aklın, adaletin ve ahlakın yokluğu anlamına gelmektedir.

Hiç yorum yok: