29 Aralık 2020 Salı

Covid-19 Sürecinden Yeni Bir Paradigmaya Doğru

    II.Dünya Savaşı’ndan bu yana, dünya ciddi ekonomik durgunluklarla karşı karşıya kalmıştır. Bugüne kadar tüm dengesizliklerin aynı anda bu kadar sert yaşandığı bir zaman ise hiç olmamıştır. Bu yazımda Covid-19‘un getirdikleri ve bilimsel bağlamdan yola çıkarak ekonomik ve sosyolojik boyutları çerçevesinde nasıl bir yeni paradigma oluşturulabilir konularını analiz edeceğim.

    COVID-19 salgını tüm dünyada yayılırken, salgın sonrası dünyada spekülasyonlar başladı. COVID-19’dan sonraki dünyanın, benzeri görülmemiş ekonomik zorluklar ve yaygın sosyal kaygıların yeni normal hale gelmesiyle farklı ve zor bir dünya haline geliyor. Bununla birlikte, pandemi aynı zamanda rotamızı düşünme ve gözden geçirme ve birçokları için adil olacak bir alternatif bulma şansı da sunuyor.

    Pandemi, beraberinde yoğunlaştırılmış yurttaş gözetimi ve bireysel özgürlüklerin kısıtlanması ve tehlikeye atılmasını getiriyor. Ayrıca pandemi, uzun vadede küreselleşmeye, serbest ticarete, çok taraflılığa ve kalkınma işbirliğine ciddi zararlar verecektir. Peki tüm bunlara salt Covid-19 yol açıyor diye düşünebilir miyiz? Cevabımız hayır.

Alternatif Bir Dünya Doğru mu?

    Aslında şu an yaşanan krizin temeli neoliberal şirket kapitalizminin tıkanmasıdır. Bu salgının, içinde yaşadığımız derin eşitsizlik ve hileli dünyanın bizi bir kez daha farkına varmasını sağladığını hatırlatmak önemlidir. Evet, bu zamanda bir araya gelen ve birbirlerine yardım eden insan şefkatinin taştığını gördük. Evet, pandeminin ön saflarında gece gündüz çalışan sağlık çalışanlarını gördük; sık sık başkalarının hayatını kurtardığı için kendi hayatlarını tehlikeye atıyorlar.

    Ama çitin diğer tarafını da gördük. Kendini tecrit etmenin ve sosyal mesafenin sadece küçük bir azınlığın karşılayabileceği ayrıcalıklar olduğunu gördük. Sanayi kentlerinde mahsur kalmış göçmenlerin, virüse yakalanmaktan çok işlerini kaybetmekten endişelenen uçuş görevlilerinin, açlığın koronavirüsten önce onları öldürebileceği endişesinin yürek burkan hikayelerini okuduk.

    Bu trajik hikayeler, herhangi bir yere veya bölgeye özgü değildir. Mumbai’den Manila’ya, Manhattan’a kadar her yerdeler. Başka bir deyişle, bu kriz çalışan yoksulların, iş ekonomisine karışmış Y kuşağının trajedilerini ayrıntılı bir şekilde belgeledi ve sergiledi.

    Covid-19’un tüm dünyayı sarmaladığı, beraberinde daha pek çok olumsuzluğu getirdiği, gittikçe kötüleşen küresel sorunların derinleştiği günümüzde mutluluğumuzu geri getirecek bir dünya düzenine ihtiyacımız var. Bu oluşturulacak yeni dünya düzeninin ekonomik, sosyal, politik bağlamının oturacağı bilimsel temelli yeni bir paradigmayı oluşturmamızın tam zamanı. Covid-19 bunun için bir fırsat olarak düşünülmeli.

Nil GÜREL

Kaynak: Matematiksel.org