Son dönemlerdeki aşırı hava olayları nedeni ile ülkemizde ve dünyanın pek çok bölgesinde yaşanan seller, erozyonlar, sıcak
hava dalgaları, kuraklıklar gibi doğal afetler
ve sonuçları; sorunun kaynağı olan iklim değişikliğini dünya gündeminin ilk sıralarına taşımaktadır. İklim değişikliği doğal çevre, kent
yaşamı, kalkınma ve ekonomi, teknoloji, insan
hakları, tarım ve gıda, temiz su ve sağlık gibi
yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkileyen günümüzün en önemli sorunlarından biridir.
Sanayi Devrimi ile fosil yakıtların kullanımındaki artış, ormanların tahrip edilmesi, arazi
kullanımındaki değişiklikler, sanayi süreçleri,
hızlı nüfus artışı ve insan faaliyetleri atmosferde sera gazlarının birikmesine sebep olarak
küresel ısınmayı hızlandırmış ve iklim değişikliğini, insanoğlunun hayatını tehdit eden en
önemli sorunlardan biri haline getirmiştir. Küresel ölçekte bir çevre sorununun ötesinde bir
mesele olan iklim değişikliğinin, uzun dönemde dünyayı etkilemeye devam edeceği, gelecek birkaç on yıl içinde gezegenin, sıcaklıkta
artış ve yağış biçimlerinde değişikliklerle karşı
karşıya kalacağı bugün bilimsel çalışmalarla
kanıtlanmıştır.
İklim değişikliğinin kara ve deniz sıcaklıklarını artırması, yağış miktarı ve biçimlerini değiştirmesi sonucunda, küresel ortalama deniz
seviyesinin yükselmesi ve kıyılardaki erozyon
riskleri de artmakta, hava şartları ile bağlantılı
doğal afetlerin şiddetinde artışlara şahit olunmaktadır. Değişen su seviyeleri, sıcaklığı ve
debisi; gıda arzı, tarım, sağlık, sanayi, turizm
ve ulaşım gibi birçok sektörün yanı sıra, ekosistem bütünlüğünü de etkilemektedir. Bugün
ülkemizin yer aldığı dünyanın bazı bölgelerinde toplumlar iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile daha fazla ve daha sık karşılaşmaya
başlamıştır.
İnsanoğlu, yaşamı sürdürmek için çok
boyutlu, hayatının her alanını etkileyen iklim
değişikliği ile baş edebilmek, etkileri en aza
indirebilmek için birbiri ile bağlantılı iki yol
izlemektedir. İklim değişikliği ile mücadele
amacıyla izlenen yöntemlerden ilki, olumsuz
sonuçların hafifletilmesi yani sera gazı emisyonlarının azaltımı, diğeri ise etkilere uyum
sağlanmasıdır. Dünyanın sera gazı emisyonlarını sınırlandırmayı ve giderek azaltmayı başarması durumunda bile, gezegenin şu anda
atmosferde bulunan sera gazlarından ve etkilerinden kurtulmasının zaman alacağı bilinmektedir. Bu bağlamda küresel emisyonların
azaltılması çabalarının başarılı sonuçlar vermesi durumunda bile, mutlaka iklim değişikliği etkilerinin hissedileceği, dolayısıyla iklim değişikliğine uyum sağlamanın zorunluluk olduğu
açıkça görülmektedir.
Doğal sistemlerde veya insan sistemlerinde gerçek veya öngörülen iklim değişikliğinden etkilenebilirlik düzeyinin azaltılması veya
fırsatlardan yararlanılmasını amaçlayan ayarlamalar olarak tanımlanan İklim Değişikliğine
Uyum, insanların geçim kaynaklarının, ekonomilerin ve doğal sistemlerin iklimden kaynaklanan değişikliklerden daha az olumsuz
etkilenmesini, hatta bazı durumlarda fayda
elde edilmesini sağlamaktadır. Esasen uyum
sağlama, muhtemel zararın boyutunu azaltan
önemli bir savunma önlemidir. Diğer bir deyişle olumsuz sonuçların hafifletilmesi, olumsuz
koşulların ortaya çıkması olasılığının azaltılması olarak görülebilirken; uyum sağlama,
olumsuz koşulların sürmesi halinde birçok
etkinin şiddetinin azaltılması olarak görülebilir. Kısacası, uyum sağlama, meydana gelmesi muhtemel zarar düzeyini azaltmaktadır.
Uyum için alınacak önlemler arasında; tarım
sektörünün kuraklıklara karşı dayanıklılığının
artırılması; daha fazla depolama ve alt yapı
yönetimi yoluyla sel risklerinin azaltılması; su
kaynaklarının bütüncül yönetimi, ekosistemlerin korunması gibi önemli konular yer almaktadır.