21 Haziran 2009 Pazar


Türkiye, ilköğretim ve okul öncesi eğitimde öğrenci başına yaklaşık 1.200 TL harcıyor.

Genel orta öğretimde okuyan bir öğrenciye 2.000, mesleki ve teknik ortaöğretimdekine 2.600, yüksek öğretimde de bir öğrenciye ise 4.400 TL harcanıyor. Yüksek öğretimle karşılaştırıldığında diğer kademelerde öğrenci başına harcama düşük. Üstelik 2009'da ortaöğretimde öğrenci başına harcamanın yüzde 10 düşmesi bekleniyor.

6-13 yaş arasındaki 220 bin çocuk halen eğitim sistemine kayıtlı değil. Bu çocukların 130 bini kız, 100 bini Ortadoğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşıyor. İlköğretimde üst sınıflara çıkıldıkça, kızların eğitime katılımı azalıyor. Birinci sınıfta 0,96 olan kız/erkek oranı, 8 nci sınıfta 0,91'e düşüyor.

15-19 yaş nüfusun yüzde 15'i ilköğretim diploması sahibi değil. 15-19 yaş arasındaki kızların yüzde 21'inin ilköğretim diploması yok. Yine 15-19 yaş arasındaki kızların yüzde 16'sı okuryazar olduğu halde, ilköğretim diploması alamamış. Bu durum, kızların ilköğretime birkaç yıl devam etse de sonraki yıllarda eğitim sisteminden koptuğunu gösteriyor.

Okul öncesi eğitimde 48-72 ay okullaşma oranı 2007-2008'de yüzde 27, 2008-2009'da yüzde 33 olarak gerçekleşti. Ülke genelinde 48-72 ay okullaşma oranı yüzde 25'in altında kalan il sayısı 26'dan 8'e düştü. Ancak iller arası uçurum devam ediyor.Ağrı'da yüzde 14 olan okullaşma oranı, Amasya'da yüzde 88.

Eğitim için kullanılan bilgisayar sayısında öneml bir atılım yaşandı. Ülke genelinde bilgisayar başına 23 öğrenci düşüyor. Ancak bu sayı, Kilis'te 4, Düzce'de 6, Gaziantep'te 43, Batman'da ise 49.

''Yazının Öyküsü'' okurla buluştu.


Farklı bölgelerde, farklı insanların yazıyı nasıl icat ettiğini ve yüzyıllar boyunca yüzlerce farklı yazı sisteminin nasıl geliştiğini anlatan ''Yazının Öyküsü'' adlı kitap okurla buluştu.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarının British Museum ile ortak yayına hazırladığı kitabı, asıl mesleği öğretmenlik olan Carol Donoughue kaleme aldı.

Kullanılan boya ve kağıtta Avrupa Birliği sağlık standartlarının gözetildiği kitap, Türkiye ve İngiltere'de aynı anda yayımlandı.

En çok merak edilen 25 soru


Çay içmek harareti alır mı, ateşimiz çıktığında niye üşürüz, OK neyin kısaltması?

DÜNYANIN en saygın popüler bilim dergilerinden İngiliz BBC Focus, yıllardır insanların en çok merak ettiği sorulara, konunun uzmanlarına ve son yapılan araştırmalara danışarak cevap aradı.

1) Deniz havası almak sağlıklı mı?

Şehirden uzak deniz kıyısında yaşamak sağlıklı olabilir. “Deniz havası” yani denizin neden olduğu güzel koku, sahilde yaşayan bir bakteri sayesinde ortaya çıkar. Ama uzmanlar bakterinin, limanlardaki egzoz gazının havayı daha da kirletmesine neden olduğunu ortaya koydu.

2) Herkes evinde kalsa grip salgını biter mi?

Evet. Küresel bir karantina grip salgınının sonu olabilir ancak tek bir kişinin bile dışarı çıkması virüsün yeniden yayılmasına neden olur.

3) Bitkiler yaşlılık nedeniyle ölür mü?

Bazı bitkiler iyi bakıldığında sonsuza kadar yaşayabiliyor. Ancak mevsimlik bitkilerin ömrü kısa olur.

4) Sakız sonsuza dek midede kalır mı?

Hayır. Sakız, yutulduğunda sindirilemez ancak en geç üç gün içinde vücuttan atılır.

5) Kendi kendine konuşanlar deli mi?

Hayır. İnsanların yalnız ya da sıkıntılı olduğunda kendi kendilerine konuşması oldukça normal bir durumdur.

6) Erkeklerde selülit olur mu?

Portakal kabuğu gibi bir cilt sadece kadınlarda değil erkeklerde de bulunuyor. Ancak erkeklerde selülit daha çok boyun ve karın bölgesinde görülüyor.

7) Arka koltukta neden araba tutuyor?

Arkada oturunca ufuk çizgisi görülmüyor. Araç tutması, iç kulakta hareket algılanırken, gözlerden sabit olduğunuz bilgisinin gelmesi nedeniyle yaşanır. Yani arkada otururken, beyin aracın hareket ettiğini anlamaz ve böylece vücut dengesi bozulur.

8) Çay içmek gerçekten harareti alır mı?

Evet. Sıcak içecekler vücudun kendisini olduğundan daha sıcak zannetmesine yol açar. Vücut daha çok terler ve bu da ısı kaybına yol açar.

9) Parmaklar suda kalınca neden buruşuyor?

Eğer hücrelerinizin sahip olduğundan daha az yoğunlukta ya da az tuz çözeltisinin olduğu suya girerseniz, su osmos yöntemiyle vücuda emilir. Bu da derideki hücrelerin şişmesine neden olur. Hücreler alt tabakadaki dokulara bağlı olduklarından deri bu duruma uyum sağlayabilmek için buruşur.

10) Üzüm mü, şarap mı daha faydalı mı?

Şaraptaki sağlığa yararlı madde olan antioksidanların miktarı, üzümden iki kat daha fazla.

11) Kuşlar gerçekten ıslanmaz mı?

Kuşlar gagalarında ürettikleri yağı alarak tüylerine sürer. Bu da suyun yağı geçerek tüylere ulaşmasını engeller. Yani kuş tüyleri suya dayanıklıdır.

12) Evrenin en soğuk yeri nerede?

Dünyanın 5 bin ışık yılı uzağında yer olan büyük bir toz ve gaz bulutu Boomerang Nebula'da sıcaklık eksi 272 derece olarak tahmin ediliyor.

13) Neden tek yumurta ikizlerinin parmak izleri birbirini tutmuyor?

Tek yumurta ikizleri aynı DNA'ya sahip olsalar da hücre-hücre aynı değildir, dış görünüşünüzü genleriniz belirlemez. Parmak izleri ise vücutta maruz kalınan hormonlara bağlıdır. İki hücrenin hormon seviyesi farklı olduğu için, parmak izleri de aynı olmaz.

14) Neden ateşimiz çıktığında üşürüz?

Ateş, vücudun kendi termostatının ısısını yükseltmesiyle ortaya çıkar. Ancak kişi terlemediği ya da kan basıncı yükselmediği için üşür.

15) Eşekarısı bal yapar mı?

Hayır. Eşekarıları yalnızca çiçek özlerini emer ve ve bu özü yavrularını beslemek için de kullanır.

16) Dijital fotoğraflar 100 yıl saklanır mı?

Kağıda basılır ya da güneş ışınlarından korunacak şekilde CD'de saklanırsa, evet.

17) Havaya atılan su buz olarak düşer mi?

Eksi 30 derecede havaya atılan su yere buz olarak düşer.

18) Solaklar daha mı zeki?

Şimdiye kadarki bilimsel araştırmalar, solakların sağ elini kullananlardan daha yaratıcı ya da zeki olduğunu göstermedi.

19) OK (İng. Tamam) neyin kısaltılmasıdır?

Bununla ilgili en popüler teori “All Correct”in (herşey yolunda) kasıtlı olarak 'Oll Korreckt' biçiminde yanlış yazılması ve buradan yapılan kısaltma olduğu yönündedir. OK, gülünç olması için sözcüklerin yanlış yazılmasının moda olduğu 1840'larda Boston gazetelerinde popüler oldu.

20) Neden ozon tabakasını, ozon gazıyla dolduramıyoruz?

Antarktika üzerindeki ozon deliğinin kapladığı alan, ABD'nin yüzölçümünden daha büyüktür ve buranın tekrar doldurulması için on milyonlarca ton ozon gerekir. Bu miktarda ozonun nakliyesinin maliyeti bile astronomik olur.

21) Yalnızca su ve vitaminle yaşanılır mı?

Hayır. Vitamin ve minareller kadar enerji üretmek ve hücrelerin kendilerini yenileyebilmesi için karbonhidrat, yağ ve proteine de gereksinim duyarız.

22) Kusursuz görüş nedir?

Göz doktorlarında bulunan harfli çizelgenin tamamını 6 metrelik bir uzaklıktan görmek kusursuz görüşün işaretidir.

23) Tiryaki olmak için kaç sigara içilmeli?

Önemli olan sigara sayısı değil. Bağımlılık sabah uyandıktan sonra ilk sigarayı ne zaman yaktığınızla ilgili. İlk sigara içişten sonra bağımlılık bir yıl içinde tamamlanıyor.

24) Mikroplara da mikrop bulaşır mı?

Evet. Mikroplara da bulaşan daha küçük mikroplar bulunuyor.

25) Neden soğan doğramak ağlatıyor?

Soğan doğrandığında havaya lachrymatoryfactor isimli bir enzim yayılıyor ve bu da göz kaşıntı yapıyor. Göz ise kendini savunmak
için gözyaşlarını kullanıyor.

20 Haziran 2009 Cumartesi

Domuz gribi yayılıyor!


Virüs Türkiye'de de insandan insana bulaştı.

Sağlık Bakanlığından, yurt dışından gelen bir kişinin temasta bulunduğu bir yakınında da bulaşma nedeniyle domuz gribi (AH1N1) tespit edildiği, genel durumu iyi olan bu kişinin tedavi ve takibinin devam ettiği bildirildi.

Sağlık Bakanlığının açıklamasında, bugüne kadar ülkede tamamı yabancı ülkelerden gelen 8'i yabancı uyruklu, 14'ü de çeşitli nedenlerle yurt dışında bulunduktan sonra Türkiye'ye dönen vatandaşlarda olmak üzere toplam 22 kişide domuz gribi (AH1N1) tespit edildiği belirtildi.

Açıklamada şöyle denildi:
“Yurt dışından gelen bir vatandaşımızın ülkemizde yakın teması olduğu bir yakınında da bulaşma nedeniyle influenza A(H1N1) tespit edilmiştir. Genel durumu iyi olan kişinin tedavi ve takibi devam etmektedir. Hastanede yatarak tedavi görmesi gereken vakamız bulunmamaktadır. Bu son vaka ile birlikte ülkemizde tespit edilen vaka sayısı 23'e ulaşmıştır. Bu, Türkiye'de insandan insana bulaşın olduğu ilk vaka olma özelliği taşıyor.”

Sağlık Bakanlığı yetkilileri, A(H1N1)'in zaten insandan insana bulaşan bir virüs olduğunu belirterek, dünyada domuz gribinin ortaya çıktığı ülkelerdeki hastaların yarısının virüsü bu yolla aldığına dikkati çekti.

Yetkililer, gereken önlemlerin alındığını, yaz mevsimi olması nedeniyle endişe edilecek bir durum olmadığını vurguladı.

A.A.

SAVCILIK MI POLİS Mİ SIZDIRDI?


Hürriyet Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu belge olayında bugüne kadar üstünde fazla durulmayan bazı soruları yazdı. Soruşturma makamlarının belge ellerine geçtikten sonra hiçbir işlem yapmadığını belirterek şu soruyu sordu: “Arada geçen bir haftayı aşkın sürede savcılık ve emniyet ne yapıyor?” Berberoğlu bu saptamadan hareketle yazısının sonunda “spekülatif” olduğunu belirterek şu soruya yer verdi: “Belgeyi Savcılık ve polis hakikaten ciddiye aldı mı? Veya taraflardan birisi, diğeri yeterince ciddiye almıyor izlenimiyle harekete geçip belgeyi kamuoyu ile paylaşmayı mı yeğledi?” Bu sorudan şu anlam çıkıyor: Ya emniyet savcılığın belgeyi ciddiye almadığını görüp belgeyi sızdırdı, ya da savcılık emniyete kızıp sızdırdı. Yazarın “Spekülatif soru hakkı: Belge ciddiye alındı mı?” başlıklı yazısını yayınlıyoruz, bakalım sizde aynı sonucu çıkaracak mısınız?


ERGENEKON savcıları neyi soruşturuyor, hatırlayalım.Deniliyor ki: "Silahlı Kuvvetler içinde bir çete var."

Bu çete ve sivil bağlantıları hükümeti devirmek istiyor.

Bu amaçla darbe ortamı yaratmaya çalışıyor.

Danıştay’ı basıyor, Cumhuriyet’i bombalıyor, terör estiriyor.

İddia bu... Peki, son günlerde kıyameti kopartan belgede ne yazıyor?

Savcının peşinden koştuğu çetenin eylem planına benziyor.

Demek ki o yüzden ciddiye alınıyor.

* * *

Hükümet belgeyi önemsiyor ki, AKP suç duyurusunda bulunuyor.

Ana muhalefet lideri, "Araştırılsın, doğruysa kamuoyundan özür dilensin" çağrısını yapıyor.

Askeri savcılık şüphelileri sorguluyor, imzanın kriminal incelemesi başlatılıyor.

Özetle malum belgenin Taraf Gazetesi’nin manşetine taşındığı günden bu yana ortalık toz duman.

Kamuoyu merakı nedense "Belge sahte mi, gerçek mi?" sorusuna kilitli.

Nedense diyoruz, çünkü asıl soru ıskalanıyor gibi.

Söyledik, malum belge 4 Haziran günü ele geçiyor.

Taraf Gazetesi bu belgeyi dosyadan alıp 12 Haziran’da basıyor.

Arada geçen bir haftayı aşkın sürede savcılık ve emniyet ne yapıyor?

Asıl sorulması gereken bu değil mi?

* * *

Unutmayın ki, bu ülkenin demokrasi tarihinde Hrant Dink lekesi mevcut.

Açıkça "öldürecekler" ihbarına rağmen kimse kılını kıpırdatmadı.

Hrant Dink gündüz gözü İstanbul’un ortasında katledildi.

Gelelim AKP ve Fethullah Gülen Hoca’yı hedef alan belgeye...

Muhafazakár medyaya göre malum belgenin izleri ayan beyan ortada.

AKP’deki mayın çatlağı bile eylem planına yoruluyor.

Ama nedense savcı ve polisin belgeye dair ne işlem yaptığı sorulmuyor.

Malum belge gerçek de olsa, sahte de... Bomba gibi suç ihbarıdır. Bu nedenle sormak gerekiyor:

Emniyet Genel Müdürlüğü ek önlem açısından uyarıldı mı?

İçişleri Bakanlığı yani siyasi otorite haberdar edildi mi?

MİT ve diğer istihbarat birimleri ek bilgi için seferber oldu mu?

İktidar partisinin genel başkanı yani Başbakan bilgi sahibi miydi?

Dün Ankara’da birkaç hükümet üyesine danıştım...

Ve yukarıdaki sorulardan hiçbirisine olumlu yanıt alamadım.

Gözüken o ki, Taraf Gazetesi manşet yapmasa...

Sanki malum belge üçüncü iddianameyi bekleyecek gibiydi.

Arada canımız sadece Allah’a emanet edilecekti.

* * *

Hazır sormaya başlamışken, başka bir mesele daha var...

Ergenekon Savcıları askeri belgeler konusunda bugüne kadar doğru bir yol izledi.

Askeri belge ele geçirildiğinde hemen Genelkurmay’a yolladı ve gerçekliğini test etti.

Bu kez ya vakit yetmedi veya bilmediğimiz nedenler vardı... Belge askere yollanmadı.

Yani Askeri Savcılık da belgeyi, siyasi otorite gibi gazeteden okudu.

* * *

Buraya kadar verileri yorumladık, sorguladık.

Son bir spekülatif soruya izin varsa... Soruyorum:

Belgeyi Savcılık ve polis hakikaten ciddiye aldı mı? Veya taraflardan birisi, diğeri yeterince ciddiye almıyor izlenimiyle harekete geçip belgeyi kamuoyu ile paylaşmayı mı yeğledi?



Odatv.com

20 Haziran 2009

14 Haziran 2009 Pazar

Altın Kelebek'te en iyiler


36. Altın Kelebek 2009 Ödülleri sahiplerini buldu. Sanat, sosyete ve iş dünyasından yaklaşık bin davetli Türker İnanoğlu Maslak Show Center'da biraraya geldi. Geceye katılan kadınların giydikleri kıyafetleri ile birbirleri ile şıklık yarışına girmiş gibiydi.

Geleneksel "Altın Kelebek 2009- TV Yıldızları Yarışması", bu yıl da sanat dünyasının zirvesindeki isimleri belirledi. Her yıl Hürriyet okuyucularının oylarıyla kendi alanlarında en başarılı olan isimlerin seçildiği yarışmanın final gecesi gerçekleştirildi. Sanat, sosyete ve iş dünyasından yaklaşık bin davetlinin katıldığı gecede, sanat dünyasının zirvesindeki isimleri, halkın oylarıyla kazandıkları bu ödüllerin haklı gururunu yaşadı. Ödül kazananlar kadar kazanamayanların da katılmayı bir ayrıcalık olarak gördüğü gecede, uzun zamandır görüşemeyen dostlar da bir araya gelerek sohbet etme imkanı buldu.

Kokteylin ardından başlayan ödül törenine basın mensupları alınmadı. Ajda Pekkan, Funda Arar ve Yavuz Bingöl'ün konser verdiği gecede Hürriyet okurlarının oylarıyla belirlenen televizyon ve müzik dünyasının en iyileri ödüllerini aldı. Gece sonunda ödül alanların mutlulukları gözlerinden okunuyordu.

İşte gecede ödül kazanan isimler

En İyi Kadın Sunucu: Saba Tümer

En İyi Erkek Sunucu: Acun Ilıcalı

En İyi Kadın Haber Sunucusu: Banu Güven

En İyi Erkek Haber Sunucusu: Uğur Dündar

En İyi Haber Progrumı: 32. Gün

En İyi Yerli Dizi: Aşk-ı Memnu

En İyi Kadın Oyuncu: Beren Saat

En İyi Erkek Oyuncu: Kıvanç Tatlıtuğ

En İyi Komedi Dizisi: Çok Güzel Hareketler Bunlar

En İyi Kadın Komedi Oyuncusu: Şebnem Bozoklu

En İyi Erkek Komedi Oyuncusu: Ata Demirer

En İyi Yarışma Programı: Var mısın Yok musun?

En İyi Talk Şov: Disko Kralı

En İyi Spor Programı: 90 Dakika

En İyi Magazin Programı: Mega Magazin

En İyi Güncel Kültür Sanat Programı: Şeffaf Oda

En İyi Türk Halk Müziği Kadın Solist: Şevval Sam

En İyi Türk Halk Müziği Erkek Solist: Volkan Konak

En İyi Türk Pop Müziği Kadın Solist: Hadise

En İyi Türk Pop Müziği Erkek Solist: Serdar Ortaç

En İyi Türk Sanat Müziği Kadın Solist: Muazzez Abacı,Emel Sayın, Seçil Heper

En İyi Türk Sanat Müziği Erkek Solist: Ahmet Özhan

En İyi Fantazi Müzik Kadın Solist: Gülben Ergen

En İyi Fantazi Müzik Erkek Solist: İbrahim Tatlıses

En İyi Çıkış Yapan Solist: Murat Dalkılıç

En İyi Klip: Gülben Ergen/ Yalnızlık/ Yönetmen Nihat Odabaşı

Yılın Şarkısı: Düm Tek Tek

ÖZEL ÖDÜLLER:

Yılın Olayı: Issız Adam

GÖNLÜMÜZE TAHT KURANLAR

Aysel Gürel, Suna Pekuysal, Osman Yağmurdereli, Orhan Günşiray, Hadi Caman, Gazanfer Özcan, Yaman Tarcan






İş Bankası'ndan İşte Ekonomi, Havale Bedava Kampanyası ...>>


İş Bankası'ndan işte ekonomi, havale bedava kampanyası kapsamında 31.12.2009 tarihine kadar Bankamatik'ten bedava havale yapılmasına imkan verilmektedir. Kampanya sadece Türk Lirası havale işlemlerini kapsamaktadır. Türkiye İş Bankası A.Ş gerekli gördüğü takdirde kampanya süresi ile şartlarını değiştirme ve ücret talep etme hakkını saklı tutmaktadır.
Detay bilgi www.isbank.com.tr adresinden elde edilebilir.

13 Haziran 2009 Cumartesi

İngilizce'nin 1 Milyonuncu Kelimesi: Web 2.0


Her Geçen Gün Yeni Eklenen Kelimelerle Zenginleşen İngiliz Dilindeki 1 Milyonuncu Kelimenin 'Web 2.0' Olduğu Bildirildi.

Her geçen gün yeni eklenen kelimelerle zenginleşen İngiliz dilindeki 1 milyonuncu kelimenin 'Web 2.0' olduğu bildirildi.

ABD'nin Teksas eyaletinde kurulu Global Language Monitor adlı dil takip şirketi tarafından yapılan açıklamaya göre İngilizce'ye günde ortalama 14.7 ya da her 98 dakikada yeni bir kelime ekleniyor. Dil takip şirketi, yazılı ve elektronik medyada kelime ve deyimlerin ne kadar sıklıkla kullanıldığını takip için matematiksel bir formül kullanıyor.

Yapılan takibe göre araştırma yapıldığında Web 2.0, 25 binin üzerinde karşımıza çıkıyor. Bunun neticesinde şirket, gelecek nesil internet uygulamalarını tanımlayan 'Web 2.0'ın 1 milyonuncu kelime olmaya resmi olarak hak kazandığını belirtti. Bir milyon birinci kelime ise birkaç ay içerisinde trilyon dolarlık servetleri eritmesiyle bilinen 'Financial Tsunami - Finansal Deprem Dalgası' oldu.

GLM, Web 2.0'ı, 1 milyonuncu kelime olarak açıklamasına rağmen bazı dilbilimciler İngilizce'deki kelimeleri bilimsel olarak saymanın mümkün olmadığını söyleyerek bu kararı saçma olarak niteledi ve karşı çıktığını açıkladı.

Dile en son eklenen kelimeler arasında Hintçe'den gelen ve zafer ya da başarıyı ifade eden 'Jai Ho' ve yine Oskar ödüllü filme konu olan ve gecekondu mahallesinde yaşayan çocukları tarif eden 'Slumdog' sayıldı.

Kaynaklara göre 1960'ta yaklaşık 250 milyon kişi İngilizce konuşurken bugün anadil, ikinci dil ya da iş dili olarak İngilizce konuşanların sayısı 1.5 milyarı aşıyor.

10 Haziran 2009 Çarşamba

ARABANIZI HAVALANDIRIN ...


Arabanıza biner binmez derhal pencereleri açıp arabanızı havalandırın….
ve de klimaları hemen açmayın…

Araba panosu, koltuklar vs. Benzen üretir..Bu DA kansere neden olan bir toksindir.
(arabanızda ısınmış plastik kokusunu anımsayın..) Bu toksin kansere neden olabilen özellik taşır;
İlaveten kemiklerinizi zehirler, lösemiye, alyuvarların azalmasına , ayrıca DA düşük yapmaya DA neden olabilir..

İç mekanlarda Kabul edilebilir benzene seviyesi 0.01 metrekarede 50 mg’dır.…
Kapalı alana park edilmiş arabalarda bu oran 0.01metrekarede 400-800 mg seviyesine çıkar.
Havanın sıcaklığının 17 derece ve üstü olan dış ortamlarda, ve de güneş altında
Park edilmiş arabaların içindeki benzen seviyesi ise Kabul edilir seviyenin 40 katına ulaşır
(0.01 metrekarede 2000-4000 mg benzene)

Dolayısıyla arabanın içindeki insanlar mutlaka bu zararlı havayı solumak zorunda kalırlar…

Arabanıza binerken, pencere ve kapılarınızı açıp arabanızı çok iyi havalandırınız.
Benzen vücuttan atılması çok zor bir toksindir ve de böbrek ve ciğerleriniz için de son derece zararlıdır .

8 Haziran 2009 Pazartesi

haziran ayı burç yorumları


Koç (20 Mart – 20 Nisan)

İş hayatınızdaki yoğunluğun size yorgunluk olarak dönmesi kaçınılmaz. Bu yorgunluğun neden olduğu gerginlik sizi saldırgan yapabilir. İkili ilişkilerde aradığınızı bulma ihtiyacınız sizi yalnızlığa sürükleyebilir. Oysa bu dönem yalnız kalmaktan kaçınmalısınız. İnsanlarla yüzleşmeli ve sizi rahatsız eden olayları açıkça konuşmalısınız.

Boğa (21 Nisan – 21 Mayıs)

Sanatsal becerileriniz önem kazanacak. Araştırmalarınıza zaman ayırın ve kendinizi gereksiz işlerle meşgul etmeyin. Kararlı ve çalışkan tutumunuzla bazı başarılara imza atmanız mümkün. Kalabalıklar sorunlarıyla canınızı sıkacak. Kendinizi arabulucu konumunda bulabilirsiniz. Otorite konumundaki insanlarla başınız derde girebilir. Sağlığınız konusunda titiz davranmayı ihmal etmeyin.

İkizler (22 Mayıs – 21 Haziran)

Sürekli teşvik edilmek istiyorsunuz. Bu tutumunuz diğer insanlarla ilişkilerinizde açmazlara neden olabilir. Entelektüel eğilimlerinizle ilgilenmeli ve bilmek istediğiniz şeyleri derinlemesine öğrenmelisiniz. Prensiplerinize sahip çıkarken önünüze çıkan fırsatları değerlendirmeyi ihmal etmemelisiniz. Patavatsız davranışlardan kaçının.

Yengeç (22 Haziran – 22 Temmuz)

Yalnız kalmaktan hoşlanmıyorsunuz ama bazı şartlar altında yalnızlık size iyi gelebilir. Gerçek tutkularınızı gizlemek yerine onların dışarı çıkmasına izin vermeli ve doyasıya yaşamalısınız. Hayal ettiğiniz geziler için peşpeşe gelecek fırsatlar sizi şaşırtabilir. Bunları değerlendirmeyi ihmal etmeyin. Kazançlı çıkan siz olacaksınız.

Aslan (23 Temmuz – 23 Ağustos)

Kendi fikirlerinizi ve tavrınızı ortaya koyarken takındığınız agresif tutum çevrenizle sorunlar yaşamanıza neden olabilir. Her konuda aşırıya varan isteklerinizi törpülemeyi ve başka insanların duygularına saygılı olmayı unutmayın. Planlarınızı yaparken gerçekçi olmak yararınıza…

Başak (24 Ağustos – 23 Eylül)

Üstlerinizle gireceğiniz tartışmaların zararınıza gelişebileceğini unutmayın. Her ne kadar bu tartışmaları kazansanız da uzun vadede sorunlar yaşamamak için tartışmaya girmekten kaçının. Arkadaşlarınızla çeşitli organizasyonlar yapabilir ve bunun sonucun da çok eğlenebilirsiniz. Yoğun geçen kış aylarından sonra bu sizi dinlendirecek.

Terazi (24 Eylül – 23 Ekim)

Arkasına saklandığınız sessiz görünümün altındaki güçlü insanı ortaya çıkarabilseniz herkes gerçek sizi tanıyacak. Kendinizi gizlemekten vazgeçin. Kapalı kapılar ardında gelişen duygularınızı serbest bırakın. Siz hayalleri ile geleceğe yön verebilecek güçte bir insansınız. Sanatkar ruhunuz ve sabrınızla bunu başarmamanız mümkün değil.

Akrep (24 Ekim – 22 Kasım)

Karşı cinsle yaşadığınız gerilimler zor günler yaşamanıza neden olabilir. Yeni arkadaşlıklar edinerek bu durumu kendi lehinize çevirebilirsiniz. Hayal gücünüzün yarattığı durumlarla tutarsız iddialarda bulunup çevrenizle ilişkilerinizde sorunlar çıkarabilirsiniz. Makul davranıp bu duruma düşmekten kaçının.

Yay (23 Kasım – 21 Aralık)

Çalışma hayatınızdaki insanların size karşı tutumları negatif yönde değişebilir. Bu da işyerinizde stres dolu günler yaşanmasına neden olacaktır. Bu durumu insanlara uyumlu davranarak bertaraf edin. Sizi uzun zamandır uğraştıran bir iş bir anda hallolarak sizi sevindirecek.

Oğlak (22 Aralık – 20 Ocak)

Gözlem yeteneğiniz sayesinde olayları lehinize çevirmekte başarı kazanıyorsunuz. Konsantrasyonunuz mükemmel. Yapmak istediğiniz her şey anında oluyor. Bu da sizi ayrıca mutlu ediyor. Dostlarınızı uzun zamandır ihmal ediyorsunuz. Onların sizin sıcaklığınıza ihtiyaç duyduğunu sakın unutmayın.

Kova (21 Ocak – 19 Şubat)

Duygusal ilişkilerinizde çeşitli problemler yaşayabilir ve bunun sonucunda üzülebilirsiniz. Yapmak istediğiniz bazı şeylerden vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz. Çevrenizde üzücü olaylar olabilir ve sizde bu olaylardan nasibinizi alabilirsiniz. Aşırı hassas ve gerilim içindesiniz. Kendinizi motive edecek etkinliklerle uğraşmak ve çevrenizle yakın ilişkiler kurmak sizi sakinleştirecek.

Balık (20 Şubat – 20 Mart)

Geçmişten sıyrılma ve rahatlama dönemi. Uzun zamandır halletmek için çaba harcadığınız bir sorundan bu ay kurtulacaksınız. Yaşamınıza yeni baştan başlamış gibi olmanız içten bile değil. Bu denli rahatlamış ve hafiflemişken yaşamınıza yeni insanlar katmaktan çekinmeyin. Belki yeni bir duygusal birlikteliğe bile adım atabilirsiniz.

Mini seçimin galibi hangi parti?


Çeşitli nedenlerle iptal edilen 30 belediye başkanlığı yenileme seçimleri yapıldı.

Resmi olmayan sonuçlara göre AK Parti 12, CHP 10, DP 3, MHP 2, ANAVATAN 1, DTP 1 belediye başkanlığı kazandı. Yozgat'ın Sorgun ilçesine bağlı Gülşehri beldesinde ise seçimler iptal edildi.

Bugün 7 ilçe ve 23 beldede yapılan seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre partilerin aldıkları belediye başkanlıkları toplamı şöyle:

İlçe Belde
-------- ---------
AK PARTİ : 4 8
CHP : 2 8
MHP : 1 1
DP : 0 3
ANAVATAN : 0 1
DTP : 0 1
Toplam : 7 22

Seçim yapılan ilçe ve beldelerde belediye başkanlıklarını kazanan adaylar ve partileri ise şöyle:

İlçeler:
Kazanan Aday Partisi
------------- -------

Aydın-Koçarlı Cengiz Şen CHP
Çankırı-Yapraklı Hasan Basri Avşar MHP
Çorum-Mecitözü Selçuk Aksoy CHP
Elazığ-Ağın Mustafa Yentür AK Parti
Isparta-Şarkikaraağaç Mevlüt Özdemir AKP
Sakarya-Akyazı Yaşar Yazıcı AK Parti
Yozgat-Kadışehri Davut Karadavut AK Parti

Beldeler:
Kazanan Aday Partisi
------------- -------
Adana-Kaldırım Refik Şen DP
Adıyaman-Çakırhüyük Hasan Özdemir CHP
Afyonkarahisar-Özburun Hasan Boyracı CHP
Aksaray-Camili Hayrullah Şahan AKP
Aksaray-Sultanhanı İsmet Sarı CHP
Aydın-Bağarası Salih Özdemir DP
Denizli-Çal Mehmet Atılsın CHP
Gaziantep-Salkım Ahmet Sönmez AK Parti
Giresun-Duroğlu Murat Kılıçaslan AK Parti
Gümüşhane-Tekke Gürsel Şeyhoğlu AKP
Kayseri-Dadaloğlu Hüseyin Eker CHP
Kırşehir-Köseli Mehmet Sağlam DP
Konya-Engili Karatay Selçuk Şehirli AKP
Kütahya-Fırdan Hüseyin Kalaycı AK Parti
Mardin-Girmeli Ömer Altun DTP
Muğla-Yalı İsmail Altındağ ANAVATAN
Muğla-Seki Veli Yıldız CHP
Niğde-Kızılca İbrahim Gülümser CHP
Ordu-Aslancami Mustafa Yazıcı CHP
Sakarya-Kurudere Mehmet Alemdar MHP
Şanlıurfa-Ayran Selahattin Alpay AK Parti
Trabzon-Gürbulak Kemal Çoban AK Parti
Yozgat-Gülşehri Seçimler iptal edildi

İşte Türkiye’nin petrol rezervi


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız açıkladı:

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 2008 yılında açılan 30 üretim kuyusundan, 25’inde ham petrol, 1’inde doğalgaz üretimi yapıldığını belirtti.
Yıldız, MHP Hatay Milletvekili Turan Çirkin’in, Türkiye’nin petrol ve doğalgaz varlığının ne kadar olduğuna ilişkin soru önergesine verdiği yanıtta, petrol arama ve üretim kuyuları hakkında bilgi verdi.

Marmara Bölgesi’nde 57, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 26, İç Anadolu ile Akdeniz Bölgelerinde 4’er, Karadeniz Bölgesi’nde 3 ve Ege Bölgesi’nde 2 olmak üzere, 2008 yılında toplam 96 petrol arama kuyusu açıldığını bildiren Yıldız, “TPAO Genel Müdürlüğünce açılan 73 adet kuyunun 36 adedi ’petrollü kuyu’ olarak tamamlanmış olup, yıl içinde arama, geliştirme ve yeniden değerlendirme yoluyla 34,5 milyon varil rezerv eklenmiştir. 2008 yılında 400 milyon metreküp ilave doğalgaz rezervi tespit edilmiştir” bilgisini verdi.

Yıldız, 2008 yılında 30 adet üretim kuyusu açıldığını, 25’inde ham petrol, 1’inde doğalgaz üretimi yapıldığını belirterek, TPAO Genel Müdürlüğünce 2008’de devreye alınan 38 yeni petrol ve 5 yeni doğalgaz kuyusundan toplam 523 bin 353 varil petrol eşdeğeri hidrokarbon üretimi artışı sağlandığını bildirdi. Türkiye’nin üretilebilir petrol varlığına ilişkin soruyu yanıtlarken de Taner Yıldız, 2008 yılı sonu itibariyle keşfedilen sahalardaki yerinde petrol rezerv miktarının 981,9 milyon ton olduğunu açıkladı. Bu rezervin, 172,4 milyon tonunun üretilebilir rezerv durumuna olduğunu ifade eden Yıldız, 2008 yılı sonu itibariyle de 130,7 milyon tonunun üretildiğini kaydetti.

Yıldız, 2008 yılı sonu itibariyle 22,6 milyar metreküp olan keşfedilen sahalardaki yerinde doğalgaz rezervin, 17,4 milyar metreküpünün üretilebilir rezerv durumunda olduğunu belirtti. Bu rezervin 2008 yılı sonu itibariyle 10,6 milyar metreküpünün üretildiğini, kalan rezervin 6,8 milyar metreküp olduğunu bildiren Yıldız, kalan üretilebilir rezervin 834,1 milyon metreküpünün Batı Karadeniz’de, 2 milyar 763 milyon metreküpün Trakya Bölgesi’nde, 3 milyar 228 milyon metreküpün de Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olduğunu ifade etti. Petrol arama ruhsatı alan firma sayısı hakkında bilgi veren Yıldız, 2009 yılı Mart ayı itibariyle arama ruhsatı sahibi firma sayısının 23’ü yabancı olmak üzere, 47 olduğunu belirtti.

Yıldız, 20 yerli, 23 yabancı firmanın arama faaliyetinde bulunduğunu kaydetti.

Dünyada dolar krizi tehlikesi


FED o kadar çok para basıyor ki, borsalar 20 bin 30 bin seviyelerine kadar çıkabilir."

ABD'li ünlü yatırımcı Jım Rogers dünyanın bir dolar kriziyle burun buruna geldiğini belirterek, "Fed o kadar çok para basıyor ki, bunun sonucunda borsalar 20 bin 30 bin seviyelerine kadar çıkabilir" dedi.

Rogers, CNBC'ye verdiği röprtajda doları son derece kusurlu bir para birimi olarak tanımladı ve bir sonraki krizin başlıca sorumlusunun dolar olacağını iddia etti. Emtia fiyatlarının küresel krizden çıkışın lokomotifi olacağını iddia eden Rogers, toparlanma olsa da olmasa da enflasyon nedeniyle emtianın getirisinin yüksek kalmaya devam edeceğini düşünüyor.

5 Haziran 2009 Cuma

DEMLİKTE KALAN ÇAYI ATMAYIN


Saçınız mat mı?
Saçınızı şampuanladıktan sonra son su olarak bir çaydanlık ılık çayla durulayın. Bakın saçlarınız nasıl ışıl ışılıyor .

Ayağınız mı kokuyor?
Ilık çay dolu bir leğene ayaklarınızı daldırın ve her akşam yatmadan önce 10 dakika tutun. 10 günde koku diye bir şey kalmayacaktır.

Boğaz ağrılarında
Posaları süzüp soğuyan demi boğaz ağrılarında ªgargara olarak kullanılır.

Cildiniz çok mu yağlı?
Banyodan çıkmadan son su olarak bir çaydanlık çay ile teninizi ovuşturun,balsam vazifesi görün.

Derinizdeki yaraların temizlenmesi
Çayı, derinizdeki yaraların temizlenmesi ve antibiyotik etki göstermesi için pamukla tatbik ederek kullanabilirsiniz.

Eliniz balık, soğan mı kokuyor?
Balık ayıkladınız, ellerinizi sabunla yıkadınız ve hala balık kokuyor. Ya da soğan soydunuz, soğan kokuyor. işte kurtarıcınız yine çay. Elinizi demli çayla yıkayın. Bakın bakalım hiç koku kalmış mı?

Gözünüz çapak mı yapıyor?
Kaynamış çayı bir tasa koyup buharı gözünüze gelecek biçimde başınızı üstüne koyun. Ya da ılık çaya batırılmış gözlerinize ve etrafına tatbik edin .

Yemek yerken dilinizi mi ısırdınız?
Yine ilacı demlikteki çaydır. Ağzınızı günde üç defa çalkalayın, diliniz dokuz yerine üç günde iyileşecektir.

Buzdolabınız koku mu yapıyor?
Demlikte kalmış çay posalarını kurutup bir kap içinde buzdolabının orta rafına yerleştirin, kokudan eser kalmayacaktır.

Denemekle bir şey kaybedilmez en azından herhangi bir maliyeti yok.

Eski sevgiliyi unutmanın 25 yolu


Bahar bitti, yaz geldi, yeni aşka yelken açacaksınız ama ne mümkün!

Sizin yelkenli çelik halatlarla eski limana demirli vaziyette. Ama üzülmeyin, durumunuz ümitsiz değil. Bugüne kadar milyarlarca insan eski sevgilisini, karısını, kocasını unutmayı başardıysa siz de yapabilirsiniz. Kimse unutulmaz değil. İşte yaranıza merhem olabilecek 25 öneri.

1. Arkadaş kalacağım diye kendinizi kasmayın: Tamam, arkadaşça ayrılmış olabilirsiniz. Her ayrılıkta kan dökmeye gerek yok. Ama arkadaş kalacağım diye kendinizi zorlamanız da şart değil. En azından bir süre. Onu görünce kalp krizi geçirecekmiş gibi olmayı bıraktığınızda, belki mailleşmeye başlayabilirsiniz.

2. Rastlaşma ihtimali bulunan yerlerde dolaşmayın: Kabul edin içten içe onu görmek istiyor, üstelik buna bir de kaza süsü vermeye çalışıyorsunuz. Siz kimi kandırıyorsunuz?

3. Birlikte gittiğiniz mekanlardan uzak durun: Densiz bir garsonun, bir tanıdığın gelip de eski sevgilinizin nasıl olduğunu sormasıyla, göz yaşları sel olabilir. Dikkat. Ayrıca anılar da üstünüze üstünüze gelebilir. Şurası göz göze geldiğimiz yer, diye başlarsınız sonra.

4. Evde ona ait ne varsa kurtulun: Bir şenlik ateşi yakıp törensel bir havayla yok edebilir, ya da doğrudan çöp tenekesine gönderebilirsiniz. Kutulayıp kaldırmak da bir yöntem ama o kutu evin bir köşesinde durduğu sürece, ruhunuzu rahatsız edecektir benden söylemesi.

5. Onun dinlediği şarkıları, seyrettiği dizileri unutun: Playlist’inizden bir iki şarkı eksilse ölmezsiniz ya. Hiç gereği yok. Hatta gidin, hiç tanımadığınız, dinlemediğiniz şarkıcıların CD’lerini, ülkelerin müziklerini satın alın.

6. Birlikte çektirdiğiniz fotoğrafları yok edin: Nedenini uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım. Yöntemi seçmek de size kalsın. 4. maddedeki prensibi uygulayabilirsiniz.

7. Evin dekorasyonunu değiştirin: En temizi başka bir semte taşınıp yeni bir hayata başlamak ama ha deyince olacak iş değil. O zaman siz de evdeki eşyaların yerlerini, şekillerini değiştirin. Özellikle onun her zaman oturduğu koltuğun yerini...

8. Kullandığı parfümü hayatınızdan çıkarın: Hafızayı en hızlı tetikleyen şey koku alma duyusu. Parfümün kokusunu aldığınız an, en mutlu anınıza dönebilirsiniz. Çok tehlikeli!

9. Tatile çıkın: Başka yerlerde, başka insanlarla tanışmak kesinlikle iyi gelir. Ama dikkat edin de, daha önce birlikte gittiğiniz bir yer olmasın. Tabii bazı bünyeler farklı prensiple çalışıyor olabilir. İnadına gidip, anılarınızla yüzleşmek ve onlardan korkmadığınızı kendinize ispat etmek isteyebilirsiniz.

10. Arkadaşlarıyla bir süre görüşmeyin: Kendi arkadaşlarınız size yeter. Hakkında bilgi taşımalarına, ağzınızı yoklamalarına izin vermeyin.

11. Özel günlerinizde evde oturmayın: Kanka destek sistemini devreye sokun. Arkadaşlarınıza sığının, sizi avutmalarına izin verin. Özellikle yıldönümü, onun doğum günü gibi eski özel günlerde evde tek başınıza kalmayın.

12. Telefon numarasını, mesajlarını silin: Böylece bir gece vakti içip içip onu aramanız zorlaşır, dönüp dönüp gönderdiği aşk mesajlarını okuyup içinizi kanırtmazsınız.

13. Aldığı hediyelerden kurtulun: Tamam o kolye altın olabilir ama ruh sağlığınızdan daha mı kıymetli? Ya satın parasını çatır çatır yiyin, ya da birine verin.

14. İyileri değil kötü anıları hatırlayın: Birlikte geçirdiğiniz mutlu günleri anacağınız zamanlar gelecek ama şimdi değil. Şimdilik sadece kötüleri hatırlamaya çalışın ki, yelkenleri suya indirmeyin.

15. Yeni bir şeyler öğrenin: Bir kursa filan yazılabilirsiniz. Böylece aklınız başka şeylerle meşgul olur, kendiniz için de iyi bir şey yapmış olursunuz. Hem belli mi olur, yeni biriyle tanışırsınız.

16. Altı ay uykuya yatın: Şu ana kadar sıraladıklarımın hiçbiri işe yaramadıysa, ütopik olmakla birlikte bu seçeneği deneyebilirsiniz. Belki iyi bir uyku çekince hayat daha iyi olur.

17. Kendinizi yenileyin: Sürekli saç şekliyle, rengiyle oynamak depresyon belirtisi derler ama her zaman değil. Aynada yeni birini görmek içinizi açabilir.

18. Romantik komedilerden uzak durun: En sevdiğiniz tür olabilir ama bu tip filmler insanı olmayan erkeklere/kadınlara bile aşık etme kapasitesine sahip. Sinemadan çıkar çıkmaz cep telefonuna sarılırsanız, telafisi mümkün olmayan hatalara imza atabilirsiniz.

19. Hüzünlü aşk şarkıları dinlemeyin: Bir süre bazı müzik türlerini, bazı şarkıcıları hayatınızdan çıkarmanız gerekecek. Örneğin Celine Dion. Gerçi onu kim niye dinler anlayabilmiş değilim ama... Buna karşılık Burak Kut’tan tüm unutmaya çalışanlar için gelsin: Yaşandı bitti saygısızca, haydi zıpla...

20. Onu düşünmeye başladığınızda fizik problemi çözün: Tamam kabul ediyorum; bunu ben de yapamam. Ama beynin rasyonel tarafını çalıştırmak için hiç değilse Sudoku çözün bari.

21. Ayakta duramayacak kadar uykunuz gelmedikçe yatmayın: Uykunuz kaçınca onu düşünmeye başlarsınız, onu düşününce zaten uyku gelmez.

22. Evdeki battaniyeleri yok edin: O melankoliyle altına girmeye kalkarsanız uzun süre çıkamazsınız.

23. Second Life’ta yeni bir siz yaratın: Değişim her zaman içten dışa olmaz. Girin Second Life’a, yaratın şöyle alımlı, yakışıklı, seksi, işinde başarılı bir karakter. Elinizi sallasanız ellisi. Bu gazla gerçek hayatta da engel tanımazsınız artık.

24. Extreme sporlara başlayın: Can derdine düşünce, eski sevgilinin acısı kalmaz. Aman dikkat adrenalin bağımlısı olmayın.

25. Yeni bir sevgili bulun: Eveeet, geldik meselenin özüne. Önceki maddeleri de uygulayın tabii ama eski sevgiliyi unutmanın en iyi yolu yenisini bulmaktır. Ama tabii burada zamanlama ve kimi seçtiğiniz çok önemli. Öyle birisini bulmalısınız ki, aklınızı başınızdan alsın. Aksi halde, kimse onu unutturamıyor diye paniğe kapılırsınız. Yok öyle bir şey tabii. Vallahi yok.

PORNO AŞKI ÖLDÜRÜR!


Aşkta ruh vardır, sevgi vardır...
Sevgilin elini tutmak, bir ömre bedeldir...
İnsani bir duygudur;
Aşk bazen bir bakış, bazende bir göz kaçırış...
Aşkta çıkar yoktur, fedakarlık vardır...
Maddiyat yoktur; sevmenin bir bedeli olmaz...
İlla karşılığı olacak diye bir şeyde yoktur; karşılıksız aşkların şarkılarıyla doludur müsiki...
***
Dedikya aşık severken bir karşılık beklemez; sevmek için karşılığında sevgi bile beklemez gerçek aşık...
Kapı aşıkları aşıkları vardır; daima sevgililerinin kapılarında beklerler; onları bir lahza görebilmek için.
Yine böyle bir aşık varmış; karşılıksız seven. Bir gün kadın "benim sizin aşkınıza karşılık vermem mümkün değil" der.
Aşık ise "ben sizi seviyorum, bundan size ne" demiş.
Aşk bir duygu işidir.
Gönül işidir.
Karşılık beklemez...
Sevmek için, sevilmek şartını aramaz...
Ah oda olursa, ne ala...
***
Bütün güzelikler gibi; aşkıda, sevgiyide öldürmeye çalışıyorlar...
Muhtelif, özene bezene, emek verilerek hazırlanan sofralarının yerini, fast foodlar nasıl aldıysa, aşklarında fast foodunu icad ettik...
Hemen tüketime hazır...
Ayak üstü...
Şipşak...
***
Önce aşklar bir ömür sürerdi...
Şimdi ise; aylık, haftalık, gecelik, hatta anlık seçenekleri mevcut...
Literatürde ona aşk denmesede, pazarlama dilinde adı aşk...
Bi bakıma doğruda; gerçek aşkın yerine ikame edilmiş bu ucube...
Gerçeğini bilmeyenler, çakmasıyla avunuyor...
***
Bu işi sonunda pornoya bağlaycağımı düşünüyorsunuz belkide...
Yok porno bambaşka bi şey...
Sanal bi dünyanın esiri olmak...
Başka bi şey değil...
***
Aşktaki hiç bi güzelik pornoda yoktur...
En basitinden, bir örnek;
Aşık insan kıskanır...
Bir aidiyet vardır...
Ya pornoda?
Şöyle yapalım; sevdiğiniz kişiyi, bir başkasıyla sevişirken izlemek; sizin için ne kadar zevkli?

4 Haziran 2009 Perşembe

Güzel Konuşma - Etkili Konuşma - Düzgün Konuşma - Güzel Diksiyon‏


1. Dinleyiniz;

Doğru ve güzel konuşmanın ilk şartı dinlemesini bilmektir. Siz dinlemesini bilirseniz, bu alışkanlığın sirayeti yoluyla herkes dinlemesini bilir

ve siz de dinlenen bir konuşma yapabilirsiniz. Dinlenmeyen, gürültülü, ilgisiz bir yerde güzel konuşma da yapılamaz,

orada konuşmanın da tadı olmaz.

2. Doğru ve güzel konuşmanın ikinci şartı, onun sağlam ve sistemli bir fikre dayanmasıdır;

Konuşarak düşünme yerine, düşünerek konuşma esas olmalıdır. Boş konuşulmamalıdır.

3. Konuşmanın hazırlıklı bir sunuş konuşması olması durumunda hazırlığın usulüne göre yapılması ve konuşmanın planlanması şarttır.

4. Konuşma ne bıktıracak kadar ağır, ne de makineli tüfek gibi süratli olmalıdır.

5. Konuşma ile nefes alıp verme ahenkli olmalı, nefessiz ve nefes nefese konuşulmamalı, nefeslenme sesi hissedilmemelidir.

6. İnsanın kişiliğini yansıtan sesin konuşmada önemli bir unsur olduğu unutulmamalıdır;

Zira ses dalgınlık, korkaklık, aptallık, mahcupluk, kibirlilik, tatsızlık, bünyece zayıflık vb. birçok özellikleri ortaya koyar.

Kaba, pürüzlü, sert, haşin, hım hım, genizden gelen, ince sesler dinleyenler üzerinde iyi bir etki bırakmaz.

7. Konuşmada ses tonu sözün, fikrin ve duygunun mahiyetine uygun bir tarzda ayarlanmalıdır;

Sesin duyguları yansıtmaya, heyecanları duyurmaya, her anlamı ifadeye elverişli olması ve yerine göre tonunu değiştirmesi de

konuşanın başarısı için önemli bir etkendir.

8. Konuşmada mümkün olduğu kadar zengin bir kelime kadrosu kullanılmalı, sınırlı bir dilden,

tekrarlanan belli kelimelerden kaçınmalıdır.

9. Konuşmada kelimeleri doğru söylemeye özen gösterilmelidir:

Telaffuzun şive ve ağız özellikleri taşımamasına çalışılmalı, edebi dil, kültür dili ile konuşmaya gayret edilmelidir.

10. Konuşma veciz denecek şekilde ölçülü olmalı, mana ve fikir ile söz arasında seçkin bir uyum olmalı,

söz fikri tam ihata ve ifade etmeli, fikir sözü tam doldurmalı, ondan taşmamalıdır.

Söz konuya ve mekâna, duruma uygun düşmelidir.

11. Konuşmada söz açık ve seçik olmalı, anlaşılır ve tatminkâr bir vasıf taşımalıdır.

12. Konuşmada cümleler düzgün olmalı, cümle yanlışı yapılmamalı,

uzun cümlelere tam hakimiyet yoksa mümkün olduğu kadar kısa cümle tercih edilmelidir.

13. Konuşmada doğrunun yanında güzel de ihmal edilmemelidir;

Bunun için sanatkârane bir dil ve ifade kullanılmalı; benzetmeler, mecazlar, başka anlama gelecek kelimeler,

imalar, tezatlar, tekrarlar, parlak anlamlar, abartmalar, kişileştirmeler, çift anlamlı ve benzer kelimeler,

paralellikler, ünlemler, hitaplar, örnekler, fıkralar gibi çeşitli söz ve anlam ustalıklarına yerli yerinde müracaat olunmalıdır.

14. Konuşmada inandırıcı olmaya dikkat edilmeli, bunun için konuştuğuna önce kendisinin inandığını ispat eden

bir üslup ve tavır ortaya konmalıdır.

15. Konuşmada mimik ve jestlerden; sözün ve fikrin âhengine uygun bir şekilde ve ölçülü olarak, şuurla istifade etmelidir;

Ses kadar, vücudun da canlı olması, bezgin, isteksiz tavırlar takınmak, hatta yerine göre anlamı bakışlarımızla da

ifade etmek dinleyenlerin ilgisini çeker.

16. Konuşmada tek bir noktaya değil, dinleyenlerin hepsine ve her tarafa bakacak şekilde ölçülü ve kavrayıcı bir hitap tarzı seçilmelidir.

17. Konuşma ne doyurmayan bir kısalıkta ne de sabır taşıracak bir uzunlukta olmalıdır.

18. Konuşmada dinleyenlerin nabzı tutulmalı, konuşmanın dozu dinleyenlerin tepkilerine göre ayarlanmalıdır.

Dinleyiciler, âdeta bitir de gidelim diyen yalvaran gözlerle size bakmaya başlamışlarsa sözü fazla uzatmadan konuşmayı toparlamakta fayda vardır.

Dinleyenlerin bakışlarından yapılan bu konuşmadan haz aldıkları seziliyorsa konuşma aynı canlılıkta örneklerle biraz daha genişletilebilir.

Güzel konuşma kurallarını kısaca özetlemek istersek:

1. Dinleyiniz.

2. Az konuşunuz. Şu nükte düşündürücüdür:

Bir bilgeye sormuşlar:

- Bir insanın zekâsını nereden anlarsınız?

- Konuşmasından.

- Ya hiç konuşmazsa?

- O kadar akıllı insan yoktur ki.

3. Çok az şaka yapınız.

4. Zarif iltifatlarda bulununuz.

5. Dedikodu yapmayınız.

6. Övünmeyiniz.

7. Muhatabınıza önem veriniz.

8. Kaba ve argo sözlere yer vermeyiniz.

9. Söyleyişe dikkat ediniz.

10. Konuşmanızı yerine, kişisine ve zamanına göre yapınız.

11. İçtenlikten uzaklaşmayınız.

12. Kendinize güveniniz. Rahat olunuz.

13. Sözü gereksiz yere uzatmayınız.

14. Ses, konu ve anlam uyumuna dikkat ediniz.

Gizli ‘Mayın Anlaşması’ Var Mı!


Türkiye’nin Suriye sınırı “yüksek teknolojili bir Amerikan-İsrail askeri-endüstriyel” yapısına devredilirse ne olur?
Size birkaç soru sormak istiyorum... ABD’de şu anda en çok tartışılan konulardan biri ne? Özel güvenlik şirketlerinin durumu! Amerikan Devleti’nin bu şirketlere ödediği “servetler” ve bir gün “anakara güvenliğinin bile özelleştirilerek” devredilebileceği...

Sorularımıza devam edelim... Nasıl bir şirket 300 metre eninde 500 km boyunda bir alanda “mayın temizleyebilir”? Yüksek askeri teknolojiye sahip bir şirket! Hangi ülkede “kağıt üstünde” kayıtlı olduğu önemli değildir, sonuçta bu bir “askeri-endüstriyel” bir yapıdır ve Amerikan askeri teknolojisinden bağımsız olamaz!

Yine soralım; özellikle Lübnan’dan başlayarak Suriye’ye hatta Kuveyt’e yayılan en güçlü akım hangisi? İran destekli “Şii” etkisi! Lübnan, Amerika için hâlâ çok önemli ve Suriye’ye karşı “en çok sıkıntı” çekilen yer! Suriye, Lübnan yönetimini çok rahatsız ediyor! Buna bir de son dönemde Suriye-Türkiye yakınlaşmasını ekleyin!

Şimdi son sorumuzu soralım; Türkiye’nin Suriye sınırı “yüksek teknolojili bir Amerikan-İsrail askeri-endüstriyel” yapısına devredilirse ne olur? Şu olur; Suriye her yönden “KUŞATILMIŞ” hale gelir! Bu kuşatma “İran’dan-Kuveyt’e-Suudi Arabistan’a” herkesi etkiler!

9 maddelik plan

İlk çıkarımızı yapalım: Bu analiz bağlamında “acaba” diyorum; Hükümet ile ABD arasında “gizli bir” anlaşma olabilir mi! Bu “ısrar” neden!

Peki “Hükümetimiz” öyle bir şey yapar mı? Geçmişte yaptı mı? Cumhurbaşkanı “engel” olur mu?

Gelin, geçmişten özellikle Mart 2003 tarihinden itibaren Türkiye’nin daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti adına hükümetin, “koalisyon güçleri” ile ilişkilerini anlatan, gözler önüne seren, detaylara bakalım ve sonrasında bazı sorular sorarak “9 maddelik” plana geçelim.

- Erdoğan, 3 Kasım seçimlerinden hemen sonra Paul Wolfowitz’e bir mektup yazdı ve “generaller ile bir toplantı yapacağımı umuyorum” diyerek, Genelkurmay kapısından ABD desteğiyle geçmeyi denedi mi? Aynı mektup “şahsi cep telefonum” diye bitiyor muydu? Ülkede iktidara gelen bir partinin genel başkanının “bir savunma bakan yardımcısına bu tavır içinde bir mektup yazması” doğru mu?

- Yaşar Yakış ve Babacan, ABD’nin “Türkiye’nin bir bölümüne asker yerleştirme” isteğine karşılık, ABD’ye giderek maddi pazarlıklarda bulundular mı? Bush, istenen para karşısında “burada işiniz yok, dönün, tezkereyi çıkarın” dedi mi?

- Türk Hava sahası, İngiliz ve Amerikan uçaklarına, 19 Mart tarihinde “acil olarak” açıldı mı? İlk kullanımlar hangi karara dayanarak yapıldı? ABD ve Irak uçakları Irak’ı bombalamak için Türk hava sahasını 4 binden fazla geçiş ve kalkış için kullandılar mı? Bu kullanım sırasında Türk askeri makamlarından izin alındı mı?

Abdullah Gül ne yapar sorusuna gelince...

Gül, VATAN gazetesi ile yaptığı bir söyleşide şu cümleleri kullandı; “Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Powell, Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var” ...

Bu ifadeler oldukça ilginç. Bu gizli anlaşmanın maddeleri neydi? Devletin makamlarının da bilgilendirilmesi gereken bu “9 maddeden” Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay’ın da haberi oldu mu? Böyle gizli bir plana evet deme hakkını TBMM devre dışı bırakılarak, Dışişleri Bakanı hangi yetkiye dayanarak kendinde buldu?

Sonuç: Bu sorular ve sonrası “hatırlatmalar” ışığında son soruyu soralım; NEDEN OLMASIN! NE BU ISRAR!

Yiğit Bulut
ybulut@gazetevatan.com

Yatakta haber bülteni!


Hangi ünlü yıldız gecelikle haber sunacak?

Ünlü yıldız gündemin öne çıkan haberlerini iletirken,Siyasi ve Popüler dünyadaki konuklarıyla Haberin yatağında '' Gecelikleriyle'' ağırlayarak gündemi tartışacak.

Nurseli İDİZ Haberin Yatağında !!!
* Nurseli İDİZ Habere soyundu :-)
* Nurseli İDİZ ile Siyaset Yatakta tartışılıyor
* Nurseli İDİZ yatakta gecelik ile Haber sunacak
* Nurseli'den Gecelikle Haberler
* Nurseli yatakta siyasetçileri ağırlayacak !
* Nurseli İDİZ' in yatağında geceleri hangi siyasetçiler olacak ?
* Nurseli'den yatakta Haber sunumu
* Gecelikli Haberler
* Nurseli'den Yatak Haberleri

Nurseli İDİZ Türkiye'de belki de dünyada ilk kez yapılacak olan farklı bir Haber formatıyla televizyonda, yani Kanal t ekranlarında 1 Temmuzda izleyicilerine merhaba diyecek.
Projesi Seyhan SOYLU'ya ait olan Yapımcılığını Selma PAMUK'un üstlendiği ve deneyimli Haber Koordinatörü Abdullah ÖZDOĞAN yönetimindeki '' GECELİK HABERLER '' de, Nurseli İDİZ Haber Stüdyosunun önüne kurulmuş bir yatak odası dekorunda, gündemin en çarpıcı haberleri ile televizyonda yani Kanal t'de ekrana geliyor.

* Nurseli İDİZ geçmişindeki Tiyatral başarısını şimdi de Haberlere taşıyor.

İzleyicilere günün ve gecenin sıcak haberlerini masa başında değil, hayallerinizle baş başa kaldığınız sırada, yatağından gündemin öne çıkan haberlerini iletirken , Siyasi ve Popüler dünyadaki konuklarıyla Haberin yatağında '' Gecelikleriyle'' ağırlayarak gündemi tartışacak.

Stüdyoda Nurseli İDİZ'in çekimlerini yapan Kameramanından Yönetmenine , kurgucusundan yapımcısına kadar yapım ve yönetiminde görevli olan Kanal televizyon ekibi de birbirinden renkli Pijama ve Geceliklerini giyerek Habere renk katacaklar.

Nurseli İdiz 'le '' GECELİK HABERLER '' 01 Temmuz saat 24 :24'de Türkiye'nin ilk "Medyanın mutfağını" yansıtan televizyon kanalı Kanal t de ...

Medyaradar

YouTube XL yayında!


Bambaşka bir YouTube: YouTube XL yayında

Tanıdığınız YouTube tasarımını unutun: Bu adrese girip YouTube XL'ın büyülü dünyasına adım atın.

Youtube web videolarının oturma odanızdaki geniş ekran TV'lere getirmek için sitesinin tarayıcı tabanlı bir sürümünü hazırlayarak önemli bir adım attı.
Youtube XL ile daha büyük karakterler, basitleştirilmiş panel ve playback özelliği iyileştirildi. Hatta Bluetooth bağlantınız mevcut ise TV üzerinden sitede arama yapabiliyorsunuz.

Geliştirilmiş sayfa yapısı ile etkileyici olan XL'in ana kontrol kutusunda rahatça videolar arasında geçiş yapılabiliyor. Önerilen videolar ve yorumlar arayüzden çıkarılarak daha sade bir görünüm sunuluyor.

Youtube ocak ayında PS3 ve Wii için sitenin farklı bir sürümünü yayınlamıştı. Eğer Youtube XL'ı denemek isterseniz bu adresten ulaşabilirsiniz. Tabi siz de işini bilenlerden biriyseniz (!)



Kartal transfer bombasını patlattı


Beşiktaş, Kayserispor'un takım kaptanı Mehmet Topuz ile prensipte anlaştı. Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören, Kenan Önen ile Antalya'ya giderek, Belek'te ailesiyle tatil yapan Kayserispor'un takım kaptanı Mehmet Topuz ile görüştü. Görüşmede tarafların sözlü olarak anlaştığı bilgisi edinildi. Kulüpler arası görüşmelerin de önümüzdeki günlerde gerçekleşeceği, anlaşılması halinde transferin netlik kazanacağı öğrenildi..

Beşiktaş kulübü, resmi internet sitelerinden yaptığı açıklamayla da transfer görüşmelerini doğruladı.

Kulüpten yapılan açıklama şu şekilde: Kulübümüz, Kayserispor'un milli futbolcusu Mehmet Topuz için görüşmelere başlamıştır. Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret Aş., Mehmet Topuz'la görüşmelere başlandığını İMKB'ye bildirmiştir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İLE SURİYE ARAP CUMHURİYETİ DEVLETİ ARASINDAKİ KARA SINIRI BOYUNCA YAPILACAK MAYIN TEMİZLEME FAALİYETLERİ İLE İHALE İŞLEML


Kanun No. 5903

Kabul Tarihi: 4/6/2009

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti arasındaki kara sınırında bulunan mayın (anti personel-anti tank mayınları) ile patlamamış mühimmatın temizlenmesi, imha edilmesi ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması işlemlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. Ancak, mayınlı alanda bulunan maden ve petrol gibi her türlü yeraltı zenginlikleri hakkında, 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu, 7/3/1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanunu, 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun ile diğer ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.

İhale işlemleri

MADDE 2-
(1) Mayın temizleme işi, öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun “İstisnalar” başlıklı 3 üncü maddesinin (b) fıkrasında belirtilen istisna hükümlerine göre Milli Savunma Bakanlığınca yaptırılır.

(2) Mayın temizleme işinin birinci fıkrada belirtilen usulle yaptırılamaması halinde, 4734 sayılı Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca hizmet satın alınmak suretiyle yaptırılır. Mayından temizlenen alanlardaki Hazine taşınmazlarının tasarrufu Maliye Bakanlığına geçer. İhale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir. İhale şartnamesinin hazırlanması ve yapılacak işin muayene ve kabulü, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir komisyon tarafından yapılır. Muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri aynı komisyonca belirlenir.

(3) Birinci ve ikinci fıkralar hükümleri çerçevesinde mayın temizleme işinin yaptırılamaması halinde, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın Hazineye ait ya da Maliye Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların, tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında, kullanım süresinden en fazla indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılır. Ayrıca, söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle Maliye Bakanlığı tarafından ihale edilir. Mayınlı alanda bulunmakla birlikte, Bakanlar Kurulu kararı gereğince belirlenen askeri yasak bölge ile sınır hattı boyunca tesis edilecek sınır fiziki güvenlik sistemi için ihtiyaç duyulacak alanlar temizletilmekle birlikte, yüklenicinin kullanımına bırakılmaz. Bu fıkranın uygulanması halinde, ihale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye

Bakanlığı tarafından belirlenir. İhale şartnamesinin hazırlanması ve yapılacak işin muayene ve kabulü, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşan ortak bir komisyon tarafından yapılır. Muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri aynı komisyonca belirlenir.

(4) İhaleyi yapan bakanlık gerekli gördüğü hallerde, taşınmazları bir bütün olarak ya da kısımlara ayırmak suretiyle ihale edebilir. Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin bilgi, belge, teknik personel gibi talepler, diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından öncelikle ve ivedilikle karşılanır.

(5) Temizlenecek mayınlı alanların öncelik sırası, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının mutabakatı ile belirlenir.

Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri

MADDE 3- (1)
Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise, kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemez.

Danışmanlık hizmeti alınması

MADDE 4- (1) Mayın temizleme işi ve ihalesi ile ilgili olarak Maliye Bakanlığınca 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olunmaksızın danışmanlık hizmeti alınabilir.

Yürürlük

MADDE 5- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 6- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.



1 Haziran 2009 Pazartesi

Beşiktaş'ım


Asıl renkleri kırmızı beyaz olan fakat savaş sırasında ölen şehitlerimizin yasını tutmak maksadıyla siyah beyaza çeviren ve sonrasında öyle kalan 1903 tarihinde kurulan Türkiye'nin ilk spor kulubüdür.

türkiye'nin en fazla ilklere imza atan kulubü dür.

türkiye liginde "namağlup şampiyon" olan tek klubüdür.
türk milli takımını temsil edebilen tek klüp
ambleminde AY YILDIZ olan tek klüp
üst üste 5 yıl şampiyon olan tek klüp ( 1939-1943 )
resmi lig te 18 maçta 18 galibiye alan tek klüp
19 mayıs gençlik ve spor bayramı fikrini ortaya atan ve bunun kanunlaşmasını
saylağan klüp
türkiye de her branşta spor okulları açan tek klüp
üst üste 56 maç yenilmeyerek "YENiLMEZ ARMADA" yı alan ilk ve tek klüp
resmi maçta 10 gol atan tek takım. beşiktaş - adanademirspor: 10-0 (1989-1990)
türkiyenin ilk resmi şampiyonu (1924)
ilk truzim şirketi ilk sigorta şirketi kuran vs vs vs
sayfalar yetmez beşiktaş ın ilklerine

türkiye ye spor u getiren ilk klüp tür.

sen türkiyenin en iyisisin her zaman öyleydin öyle kalacaksın

sen türkiyenin tek ve en büyük takımısın

yukardakilerde ispatıdır.

dünyanın en iyi taraftarlarının olduğu klübüdür.
dünya desibel rekoru beşiktaş tadır.
132 desibel olan kendi rekorunu geçen sene beşiktaş-liverpool maçında 147 desibel e
çıkartarak kendi rekorunu egale etmiştir.
dünya taraftarlarının önünde eğildiği taraftarlara sahiptir.

İşte Turkcell Süper Lig'in enleri


İşte En Sakin Hafta, Futbolcuları En Fazla Kırmızı Kart Gören Takım, En Çok Görülen Skor, En Fazla Gol Atan Takımlar ve diğer istatistikler...

Futbolda 34 haftalık 2008-2009 sezonu Turkcell Süper Lig maratonu, önceki gece yapılan maçlarla tamamlanırken, son maçında deplasmanda Denizlispor'u 2-1 yenen Beşiktaş, 71 puanla sezonu şampiyon olarak tamamladı.

Ligde Beşiktaş'ın gerisinde, son 2 sezondur ilk yarıları lider bitiren, ancak sezon sonunda mutlu sona ulaşamayan Sivasspor 66, Trabzonspor 65, Fenerbahçe ve Galatasaray da 61'er puanla sıralandılar. Bu sezonu Konyaspor, 38 puanla 16., Kocaelispor, 29 puanla 17. ve Hacettepe de 22 puanla 18. ve son sırada bitirerek lige veda ettiler.

34 hafta boyunca yapılan 306 maçta toplam 787 gol atılırken, maç başına düşen gol sayısı 2.57, hafta başına düşen gol sayısı da 23.15 olarak gerçekleşti. 34 golle 8. ve 33. haftalarında bu sezonun en yüksek gol rakamına ulaşılan ligde, sezonun en farklı skorlu galibiyetini, 20. haftada Fenerbahçe, Hacettepe'yi evinde 7-0 yenerek elde etti. Ligin 12. haftasında ise futbolseverler yalnızca 12 gol izleyebildi.

Ligin 8. haftasındaki Fenerbahçe-Bursaspor (5-2), 10. haftadaki Beşiktaş-Kocaelispor (5-2), 15. haftadaki Kocaelispor-Gaziantepspor (2-5), 12. haftadaki Denizlispor-Bursaspor (4-3), 13. haftadaki Eskişehirspor-Denizlispor (4-3), 18. haftadaki Eskişehirspor-İstanbul Büyükşehir Belediyesi (6-1), 20. haftadaki Fenerbahçe-Hacettepe (7-0), 21. haftadaki Galatasaray-Kocaelispor (2-5), 32. haftadaki Gaziantepspor-Kocaelispor (5-2) ve 33. haftadaki Eskişehirspor-Trabzonspor (2-5) maçları, 7'şer golle bu sezon en çok gol atılan karşılaşmalar oldu.

Bu sezon en fazla liderlik koltuğunda oturan takım Sivasspor'du. 17 hafta zirvede kalan Sivasspor'un yanısıra Trabzonspor ve şampiyon Beşiktaş 8'er, Galatasaray da 1 hafta hafta zirve keyfi yaşadı.

20 golle Galatasaray'ın Çek golcüsü Milan Boras, 2008-2009 sezonunun gol krallığını elde etti. Baros'u, 18 golle Kocaelispor'dan Taner Gülleri, 15 golle Trabzonsporlu Gökhan Ünal, 14 golle Sivassporlu Mehmet Yıldız ve Trabzonsporlu Umut Bulut, 13 golle Eskişehirsporlu Youla ve 12 golle de Gaziantepsporlu Beto izlediler.

-KIRMIZI VE SARI KARTLAR-

Toplam 98 (hafta başına 2.88 ortalama) kırmızı ve 1260 da (maç başına 4.12, hafta başına 37.06 ortalama) sarı kartın gösterildiği bu sezonun en centilmen takımı Trabzonspor oldu. Karadeniz ekibinin futbolcuları yalnızca 1 kırmızı kart görürlerken, 80 de sarı kartla cezalandırıldılar.

Futbolcularına toplam 11 kırmızı, 78 de sarı kart çıkan Antalyaspor, en hırçın takım olarak dikkati çekti. Bu sezon ayrıca 12 futbolcu, 2'şer kez kırmızı kart gördü.

-PENALTI GOLLERİ-

306 maçta hakemler, 12., 14. ve 23. haftalar dışında her hafta penaltı noktasını gösterirlerken, bu sezon verilen 67 penaltının 51'i golle sonuçlandı. Bu sezon tüm takımlar en az 1'er kez penaltı atış hakkı kazanıp, en az 1'er penaltı golü buldular.

9. hafta, 6 penaltıyla, hakemlerin en çok beyaz yuvarlağı gösterdiği haftaydı.

Hacettepe, 7 vuruşla en fazla penaltı kullanan takım olurken, başkent ekibi, vuruşların 6'sını gole çevirmeyi başardı.

Takımlarına 4'er penaltı golü kazandıran Galatasaraylı Baros, Gaziantepsporlu Tabata ve Konyasporlu Kratochvil, en fazla penaltı golü kaydeden futbolcular olarak kayıtlara geçtiler.

-2008-2009 SEZONUNUN KARNESİ-

En Sakin Hafta: 12. hafta (32 sarı kart)

En Hareketli Haftalar: 3. hafta (9 kırmızı, 39 sarı kart), 27. hafta (7 kırmızı, 29 sarı kart)

Kırmızı Kart Gösterilmeyen Haftalar: 12. ve 29. haftalar

En Fazla Sarı Kart Gösterilen Haftalar: 7. ve 9. haftalar (49)

En Az Sarı Kart Gösterilen Hafta: 28. hafta (24)

Futbolcuları Kırmızı Kart Görmeyen Takım: Yok

Futbolcuları En Fazla Kırmızı Kart Gören Takım: Antalyaspor (11)

Futbolcuları En Fazla Sarı Kart Gören Takım: Kocaelispor (82)

Futbolcuları En Az Sarı Kart Gören Takım: Gaziantepspor (49)

Bir Haftada Futbolcuları En Fazla Sarı Kart Gören Takımlar: Galatasaray (10. haftada 7), Ankaragücü (25. haftada 7)

Skorların Tasnifi: 306 maçın 73'ü beraberlikle tamamlanırken, 146'sı evsahibi, 87'si de deplasman olmak üzere 233 maç, bir takımın galibiyetiyle bitti ve maçlarda 17 ayrı skor görüldü.

En Çok Görülen Skor: 2-1 (52)

Diğer Skorlar: 1-0 (49), 2-0 (47), 0-0 (34), 1-1 (29), 3-1 (19), 3-0 (18), 3-2 (16), 4-1 (10), 2-2 (9), 4-0 (7), 5-2 (6), 4-2 (5), 4-3 (2), 5-0 (1), 6-1 (1), 7-0 (1)

En Fazla Beraberlik Görülen Hafta: 12. hafta (5)

Beraberlik Görülmeyen Haftalar: 6., 7., 30. ve 31. haftalar

Deplasmanda En Farklı Skorla Galip Gelen Takımlar: Trabzonspor (9. haftada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni 4-0 yenerek), Kayserispor (34. haftada Gençlerbirliği'ni 4-0 yenerek), Kocaelispor (34. haftada Hacettepe'yi 4-0 yenerek)

Kendi Sahasında En Farklı Skorla Galip Gelen Takım: Fenerbahçe (20. haftada Hacettepe'yi 7-0 yenerek)

Evsahibi Takımların En Başarılı Olduğu Hafta: 30. hafta (7 galibiyet, 2 yenilgi: 21 puan)

Deplasman Takımlarının En Başarılı Olduğu Hafta: 14. hafta (5 galibiyet, 3 beraberlik, 1 yenilgi: 18 puan)

Deplasman Takımlarının Galip Gelemediği Haftalar: 10. hafta (1 galibiyet, 2 beraberlik, 6 yenilgi: 5 puan), 12. hafta (5 beraberlik, 4 yenilgi: 5 puan)

Evsahibi Takımların En Başarısız Olduğu Haftalar: 14., 18. ve 27. haftalar (1 galibiyet, 3 beraberlik, 5 yenilgi: 6 puan)

En Fazla Galip Gelen Takım: Beşiktaş (21)

En Az Galip Gelen Takım: Hacettepe (5)

En Fazla Berabere Kalan Takımlar: Kayserispor, Gaziantepspor (11)

En Az Berabere Kalan Takımlar: Denizlispor, Kocaelispor (5)

En Fazla Yenilen Takım: Hacettepe (22)

En Az Yenilen Takım: Beşiktaş (5)

En Fazla Gol Atan Takımlar: Beşiktaş, Fenerbahçe (60)

En Az Gol Atan Takım: Hacettepe (24)

En Fazla Gol Yiyen Takım: Kocaelispor (73)

En Az Gol Yiyen Takım: Kayserispor (26)

Kendi Sahasında En Başarılı Takım: Sivasspor (17 maçta 13 galibiyet, 3 beraberlik, 1 yenilgi: 42 puan)

Kendi Sahasında En Başarısız Takım: Hacettepe (17 maçta 5 galibiyet, 2 beraberlik, 10 yenilgi: 17 puan)

Deplasmanda En Başarılı Takım: Trabzonspor (17 maçta 10 galibiyet, 3 beraberlik, 4 yenilgi: 33 puan)

Deplasmanda En Başarısız Takım: Hacettepe (17 maçta 5 beraberlik, 12 yenilgi: 5 puan)

Deplasmanda En Fazla Galip Gelen Takım: Trabzonspor (10)

Deplasmanda En Az Galip Gelen Takım: Hacettepe (0)

Deplasmanda En Fazla Berabere Kalan Takımlar: Sivasspor, Gaziantepspor (6)

Deplasmanda En Az Berabere Kalan Takımlar: Konyaspor, Denizlispor (2)

Deplasmanda En Fazla Yenilen Takım: Denizlispor (13)

Deplasmanda En Az Yenilen Takım: Beşiktaş (3)

Deplasmanda En Fazla Gol Atan Takımlar: Trabzonspor, Beşiktaş (31)

Deplasmanda En Az Gol Atan Takım: Hacettepe (5)

Deplasmanda En Fazla Gol Yiyen Takım: Kocaelispor (39)

Deplasmanda En Az Gol Yiyen Takım: Kayserispor (17)

Kendi Sahasında En Fazla Galip Gelen Takım: Sivasspor (13)

Kendi Sahasında En Az Galip Gelen Takımlar: Konyaspor, Hacettepe (5)

Kendi Sahasında En Fazla Berabere Kalan Takımlar: Bursaspor, Kayserispor, Konyaspor, Eskişehirspor (6)

Kendi Sahasında En Az Berabere Kalan Takım: Kocaelispor (1)

Kendi Sahasında En Fazla Yenilen Takımlar: Kocaelispor, Hacettepe (10)

Kendi Sahasında En Az Yenilen Takım: Sivasspor (1)

Kendi Sahasında En Fazla Gol Atan Takım: Fenerbahçe (42)

Kendi Sahasında En Az Gol Atan Takım: Kayserispor (17)

Kendi Sahasında En Fazla Gol Yiyen Takım: Kocaelispor (34)

Kendi Sahasında En Az Gol Yiyen Takım: Kayserispor (9)