29 Ocak 2024 Pazartesi

TÜİK Enflasyonu

 

Küresel enflasyonist süreç Türkiye’de de önemli problemlere neden oldu ve olmaya devam ediyor. Ancak enflasyon ile ilgili en çok tartışılan konu genellikle enflasyon verileri üzerine yapılıyor. Daha önce bu konuda defalarca yazı yazmıştım. Ancak günümüzde kelli felli ekonomistler konuyla ilgili manipülasyonlar yapınca yeniden yazma ihtiyacı ortaya çıktı.

Enflasyon hesaplama süreci nasıl işliyor?

Önce enflasyon hesaplaması için öncelikle bir sepet belirleniyor. Her yıl Aralık ayı itibari ile, yeni maddeler endekse dâhil edilir ya da önemini kaybeden maddeler endeksten çıkarılır ve yeni ağırlıklar endeks hesabında kullanılır.

Sepet nasıl belirleniyor?

Tüm sosyo-ekonomik gruplardan yaklaşık yıllık 15 000 (3 yıl toplamı 45 000 )hanehalkı ile yapılan Hanehalkı Bütçe Anketi, kurumsal nüfus anketi, yabancı uyrukluların Türkiye’de yapmış oldukları harcamalar için turizm anketi ve idari kayıtlardan elde edilen harcama ve ciro bilgileri, Ulusal Hesaplar Hanehalkı Nihai Tüketim Harcama verilerinin değişim hızları ile genişletilerek hesaplanır.

Belirtilen usul sepette yer alacak ürün ve hizmetleri belirlerken aynı zamanda sepette yer alan maddelerin ağırlıklarını da belirlemektedir.

Madde sepet ağırlığı nedir?

Enflasyon sepeti oluşturulurken kullanılan yöntemlerde özellikle hanehalkı bütçe anketi etkilidir. Hane halkı yaptığı harcamada hangi ürüne ne kadar para harcadığını bir deftere yazar ve TÜİK görevlisi her hafta o defteri almak ve incelemek üzere hane ile yüz yüze ve telefonla görüşmeler yapar. Deftere yazılan harcamaların gelir içindeki payı üzerinden madde sepet ağırlığı belirlenir. Yani enflasyon sepetindeki her ürün aynı ağırlıkta enflasyonu etkilememektedir.

Ağırlıkların enflasyon hesaplamasındaki etkisi nedir?

Her maddenin ağırlığı fiyatının çarpılacağı kat sayıyı belirler. Geçmen yıllardaki sepet ağırlıklarından örnek vermek gerekirse; Türkiye geneli ekmek fiyatının geometrik ortalaması 2,5384 ile çarpılırken kira fiyatları 4,4375 ile çarpılıyor. Sigaralar 4,04234 ile çarpılırken benzin 1,4706 ile motorin 2,0142 ile ve LPG 1,3830 ile çarpılıyor. Sepetteki ağırlığı en düşük olan maddelerden biri olan nane ise 0,0078 ile çarpılıyor.

Fiyatlar Türkiye’nin nerelerinden alınıyor?

Endekste 81 il merkezinin tamamını da içeren toplam 228 ilçeden fiyat derlenmektedir. Ayda 27 bin 411 işyerinden 564 bin 710 fiyat derlenmekte ve 5 bin 246 kiracı endeks kapsamında takip ediliyor.

Fiyat toplama yöntemi nasıl?

Alandan veri derleme yönteminde; taze sebze ve meyveler, futbol maçına giriş ücreti, LPG, tüp gaz ve seçilmiş 16 gıda ürünü haftada bir kez ve diğer ürünler ayda iki kez derlenmektedir. Mücevher(altın), sigaralar benzin ve mazot fiyatları ise günlük olarak takip edilmektedir. Barkod verileri ve Internet üzerinden derlenen fiyatlar ise günlük takip edilmektedir.

Nerelerden fiyat toplanıyor?

Nüfusun yoğun olduğu yerlerden ve hanehalkının yoğun olarak alışveriş yaptığı yerlerden fiyatlar toplanmaktadır.

Hangi fiyatlar alınıyor?

Satın alış fiyatları olarak tespit edilir. Fiyatlar, vergiler dâhil peşin ödemeler olarak belirlenerek, taksitli satışlar üzerinden fiyatlandırmalar veya anlaşmalı fiyatlar dikkate alınmamaktadır.

Hissedilen enflasyon ile açıklanan neden farklı?

Öncelikle TÜİK enflasyonu bir önceki aya göre ve bir önceki yılın aynı ayına göre açıklamaktadır. Ancak birçoğumuzun hafızasında daha eski fiyatlar yer alıyor. Daha sonra herkesin enflasyon sepeti ve sepetteki maddelerin ağırlıkları farklıdır. Arabası olan biri benzin zamlarından doğrudan etkilenirken arabası olmayan daha dolaylı ve geniş zamanda etkileniyor. Küçük yaşlarda çocuğu olan aileler bebek bezi fiyatlarından doğrudan etkilenirken bu yaş grubunda çocuğu olmayan aileler veya bireyler etkilenmiyor. Aynı şekilde iller arasında da fiyat ve fiyat artış farklılıkları bulunuyor. Anadolu’nun farklı il veya ilçelerinde yaşayan vatandaşlarla İstanbul’da yaşayan vatandaşların enflasyonları aynı değil. Ancak enflasyon sepeti tüm Türkiye’ye göre hesaplanıyor.

Enflasyon hesaplama yöntemi nasıl?

EUROSTAT içinde belirtilen ve ilgili uluslararası ve bölgesel standartlarla, Türkiye’nin metodolojisi arasında önemli bir fark yoktur.

Sonuç olarak, herhangi bir ürün veya hizmetin fiyatındaki %100 artış, TÜFE genelini aynı oranda artırmaz. Bu, enflasyon sepetindeki her ürünün ağırlığına ve fiyat değişikliklerine bağlı olarak değişebilir. Herkesin hissettiği enflasyon, kişisel harcama alışkanlıklarına, yaşadığı bölgeye ve diğer faktörlere bağlı olarak farklılık gösterebilir. 

 

     28 Ocak 2024 tarihi itibariyle; Santral Kurulu Gücü: 107.020 MW oldu.

    2024 yılı 28 Ocak günü itibarıyla ülkemiz kurulu gücü 107.020 MW’a ulaşmıştır. 2024 yılı 28 Ocak günü sonu itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre dağılımı; %29,8’i hidrolik enerji, %23,8’i doğal gaz, %20,5’i kömür, %11’i rüzgâr, %10,7’si güneş, %1,6’sı jeotermal ve %2,6’sı ise diğer kaynaklar şeklindedir.

   Ayrıca Ülkemizde elektrik enerjisi üretim santrali sayısı, 2024 yılı 28 Ocak günü itibarıyla 15.382’e (Lisanssız santraller dâhil) yükselmiştir. Mevcut santrallerin 756 adedi hidroelektrik, 68 adedi kömür, 365 adedi rüzgâr, 63 adedi jeotermal, 344 adedi doğal gaz, 13.300 adedi güneş, 492 adedi ise diğer kaynaklı santrallerdir. 


Çin’in güneş gücü 217 GW artış ile 600 GW’ı geçti


    Çin Ulusal Enerji İdaresi ülkede 2023 yılında gerçekleşen kurulu güç artış verilerini yayımladı. Ülke güneşte %55,2, rüzgârda % 20,5 büyüme gerçekleştirdi 

      İdarenin 2023 ve 2022 yılı için açıkladığı verilere göre ülkedeki kurulu güç geçtiğimiz yıl 355,60 GW düzeyinde artış göstererek, toplamda 2.919,65 GW’a yükseldi. Bu artışta güneş enerjisinin payı 216,88 GW, rüzgâr enerjisinin payı ise 75,90 GW oldu. 

    2023 sonu itibariyle ülkenin güneş enerjisi gücü 609,49 GW’a, rüzgar enerjisi gücü ise 75,90 GW’a ulaştı. Bununla birlikte geçtiğimiz yıl ülkedeki termik santrallerinin gücü 57,93 GW artış ile 1.390,32 GW’a, hidroelektrik santrallerinin gücü 8,04 GW artış ile 421,54 GW’a, nükleer enerji santrallerinin gücü ise 1,38 GW artış ile 56,91GW’a yükseldi. 

     Artış rakamlarına göre geçtiğimiz yıl ülkenin toplam kurulu gücü %13,9 oranında, güneş enerjisi gücü % 55,2 oranında ve rüzgâr enerjisi gücü %20,5 oranında artmış oldu.

28 Ocak 2024 Pazar

28 Ocak Veri Koruma Günü

 

    Uluslararası alanda kişisel verilerin korunmasına ilişkin geniş kapsamlı yapılan ilk sözleşme Avrupa Konseyi tarafından gerçekleştirilen 28 Ocak 1981 tarih ve 108 sayılı “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların Korunmasına Dair Sözleşme”dir. 108 sayılı sözleşme olarak da anılan sözleşmenin amacı, sözleşmeye katılan ülkelerde kişilerin temel hak ve özgürlükleri ile kişisel verilerinin otomatik bilgi işleme tabi tutulduğu durumlarda özel yaşam haklarının güvenceye alınması Avrupa Konseyi tarafından, 2006 yılında veri koruma sözleşmesinin imzaya açıldığı 28 Ocak tarihi dünya çapında Veri Koruma Günü olarak belirlendi. 28 Ocak Veri Koruma Günü, veri sızıntılarının önlenebilmesi ve toplumun veri güvenliği konusunda bilinçlenmesi açısından önemli bir misyon taşıyor. 28 Ocak ülkemizde de Veri Koruma Günü kapsamında ele alınıyor. Türkiye 108 sayılı sözleşmeyi 28 Ocak 1981 yılında imzalayan ilk ülkelerden biri. 

25 Ocak 2024 Perşembe

Türkiye’deki tam elektrikli otomobil sayısı 100 bini geçti


    Geçtiğimiz yıl Türkiye’de trafik kaydı yapılan yeni elektrikli ve hibrit otomobil sayısı 2022’ye göre önemli oranda artış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2022 yılında 14 552 adet olarak gerçekleşen tam elektrikli araç trafik kaydı sayısı, 2023 yılında ise 80.043 olarak gerçekleşti. 2022’de 134.662 adet olarak gerçekleşen yeni hibrit otomobil trafik kaydı sayısı ise 2023’te 222.328 oldu. 2023 yılı sonu itibari ile, 2011 yılından beri kaydı yapılan tam elektrikli otomobil sayısı 108.719, hibrit otomobil sayısı ise 497.692 olarak gerçekleşti. Türkiye’de 2023 yılında gerçekleşen toplam otomobil satış rakamı da 2 milyon 290 bin 280 adet olurken, bunlar arasında en büyük pay 945.768 adet ile benzinli, 625.501 adet ile de dizel araçların oldu.

 

Aralık 2023 Enerji Görünümü


2022 yılı Aralık ayı sonunda 103.809 MW seviyesinde olan Türkiye toplam kurulu gücü, 2023 yılı sonunda 106.360 MW seviyesine ulaştı. Aralık ayında toplam net 288,9 MW kurulu güç devreye alınırken, bu kurulu gücün 182,9 MW’ı hidroelektrik santrallerden sağlandı. Aynı dönemde rüzgar enerjisi santralleri santrallerinde 54,0 MW, güneş enerjisi santrallerinde 40,4 MW ve yenilenebilir atık enerjisi santrallerinde 9,6 MW artış gerçekleşti. Doğal gaz ve çok yakıtlılardan elektrik üreten santrallerin kapasitesi ise 2,0 MW arttı.

Aralık ayında devrede olan santrallerin %55,4’ünü yenilenebilir kaynaklardan elektrik üreten santraller oluşturdu. Böylece yenilenebilir kaynakların oranı artarak %55 seviyesinin üzerinde kalmaya ve artmaya devam etti. Hidroelektrik santraller, Türkiye toplam elektrik kurulu gücünün %29,8’ini oluştururken, rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %21,6 seviyesinde gerçekleşti.

Kasım ayında yaklaşık 25,7 teravatsaat (TWh) olan toplam elektrik üretimi, yılın son ayında 27,8 TWh olarak gerçekleşti. Bununla birlikte, Aralık ayına ilişkin ortalama günlük elektrik üretiminin bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,8 ve bir önceki aya göre %4,6 arttığı görülüyor

Kasım ayı içerisinde üretilen elektriğin %59,5’ini sağlayan termik santraller, Aralık ayında toplam üretilen elektriğin %53,5’ini karşıladı. Elektrik santrallerinin kaynak bazlı kırılımı incelendiğinde ise, bir önceki ay %16,2’lik bir paya sahip olan hidroelektrik santraller, Aralık ayında toplam elektriğin %24,4’ünü üretti. Aynı dönemde rüzgâr enerjisi santrallerinden üretilen elektrik miktarının payı bir önceki aya göre 1,9 yüzde puan azalarak %10,9 seviyesine geriledi. Jeotermal enerji santralleri ise üretilen toplam elektriğin %3,4’lük kısmını sağladı. 

2022 yılı ortalaması %42,7 olan yenilenebilir enerji santrallerinin elektrik üretimindeki payı, 2023 yılı Aralık ayında %46,5 seviyesinde gerçekleşti. İlgili dönemde, baraj tipi hidroelektrik santraller toplam üretimin %19,0’ına katkıda bulunurken, nehir tipi hidroelektrik santralleri toplam üretimin %5,4’ünü karşıladı. Bununla birlikte rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinden elde edilen elektriğin toplam üretilen elektriğe oranı %18,6 olarak kaydedildi. Aralık ayında yenilenebilir enerji santralleri arasında rüzgâr enerjisi santralleri %10,9’luk payı ile barajlı hidroelektrik santrallerden sonra en fazla elektrik üreten ikinci kaynak olarak kayıtlara geçti.

22 Ocak 2024 Pazartesi

Sanayi üretimi yıllık yüzde 0,2 arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan verilere göre; sanayi üretimi 2023 yılı Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,2 artarken bir önceki aya göre ise yüzde 1,4 oranında daraldı.

İmalat sanayi sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,1 artarken, bir önceki aya göre ise yüzde 1,3 azaldı.

Önceki veride (Ekim ayı) ise sanayi üretiminde yıllık yüzde 1,1 artış, aylık yüzde 0,4 azalış gerçekleşmişti.

Sanayi üretiminin yıllık değişim oranlarına bakıldığında son 7 aydır kesintisiz olarak arttığı görülüyor. Üretimdeki yıllık pozitif değişime rağmen 2023 yılı Temmuz ayından bu yana artış hızının keskin bir şekilde düştüğü anlaşılıyor (Temmuz yüzde 7,6 Ağustos yüzde 3,1, Eylül yüzde 4,1, Ekim yüzde 1,3, Kasım yüzde 0,2). Aylık değişim oranlarına bakıldığında ise benzer bir tablo karşımıza çıkıyor ve üretimin Temmuz ayından beri aylık bazda aralıksız olarak daraldığı görülüyor.

Sanayi üretiminin son 5 ayda göstermiş olduğu performans ilk bakışta uygulanan sıkı para politikasına bağlanabilir. Faiz oranlarının yükselmesi nedeniyle iç talebin daralması kuşkusuz üretime de olumsuz yönde yansıyacaktır. Ancak iç talep göstergeleri incelendiğinde; mevcut para politikasının etkisinin önümüzdeki dönem daha belirgin bir şekilde göreceğimiz anlaşılıyor.

En son açıklanan verilere göre; sabit fiyatlarla perakende satış hacmi 2023 yılı Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,8 arttı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 11,7 arttı, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) yüzde 17,0 arttı, otomotiv yakıtı satışları ise yüzde 0,8 azaldı.

Sabit fiyatlarla perakende satış hacmi Kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 0,2 arttı. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 1,5 azaldı, gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) yüzde 0,7 arttı, otomotiv yakıtı satışları ise yüzde 1,2 arttı.

2023 yılı Temmuz ayında yıllık artış yüzde 31,7 olarak açıklanan perakende satış hacminde son 5 aydır gözle görülür bir düşüş kaydedilse de iç talebin hâlâ canlı olduğunu söylemek mümkün.

Kasım ayı dış ticaret istatistiklerine göre; ihracat 2023 yılı Kasım ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,2, Ocak-Kasım döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 oranında arttı.

Kasım ayında 49,5 olan İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, Aralık ayında sınırlı bir artışla 49,7'ye yükseldi. Endeks, üst üste beşinci ay 50,0’den düşük olmasına rağmen eşik değerin çok hafif altında gerçekleşerek ihracat pazarlarındaki talep koşullarının hemen hemen değişmediğine işaret etti. Euro Bölgesi’nde devam eden ekonomik zayıflık genel anlamda ihracat iklimini olumsuz etkiledi.

Verilerden de anlaşılacağı üzere sanayi üretimindeki daralmada temel nedenin iç talebin yavaşlamasından ziyade dış talep kaynaklı olduğu sonucu çıkıyor.

21 Ocak 2024 Pazar

Reyhan

    Osmanlı Saraylarının vazgeçilmez şerbetlerinin ham maddesi olan reyhanın, insan sağlığına inanılmaz faydaları vardır.  Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, eski insanların daha dinç olmasının sebepleri arasında reyhan suyunun önemini belirtiyor. Fesleğen ile aynı aileden geldiği için, ismi ve kokusu hep karıştırılır. Omega-3, kalsiyum, magnezyum, manganez ve demir gibi maddeler bakımından oldukça zengindir. Güçlü kokusu sayesinde özellikle örümceklerin güvelenmesinin önüne geçer.  Taze reyhan, zeytin yağı ile ezilip cilde sürülerek yapılan maske gözenekleri kapattığı için saray sultanları cilt güzelliği için kullanırdı.


• Tıpta doğal bir ilâçtır. 
• Güçlü mikrop öldürücüdür. 
• Sindirim sistemini yeniler. 
• Bağışıklık hücrelerini güçlendirir.
• Virüslerin etkinliğini azaltır.
• Solunumu kolaylaştırır. 
• Vücudun direncini artırır.
• Eklem ve kasları güçlendirir. 
• Mantarlı hücreleri dışarı atar.
• Vücut ısısını dengeler.
• Bronşları temizler. 
• Kötü kolesterolü düşürür.
• Rûh hastalarını sakinleştiriır. 
• Kan basıncını dengeleyerek inme ve felci önler.
• Depresyon ve strese ilâçtır.
• Vücuttaki radyasyonu temizleyerek oksijeni dengeler.

Türk Akımı Boru Hattı

 

    Türk Akımı projesi doğalgaz hattı, Rus gazını Karadeniz’in altından geçirerek Trakya’dan Türkiye topraklarına ve buradan da Avrupa’ya geçiriyor. Rusya’nın Kuzey Kutup bölgesindeki Novy Urengoy’dan başlayıp, Karadeniz’in kuzeyindeki Anapa şehrinden, 5 bin kilometrelik kara yolculuğunun ardından Karadeniz’den geçerek, Trakya bölgesinde Kıyıköy’e gelmektedir. 935 kilometresi Karadeniz’in altından geçen boru hattının 260 km’si Türkiye’de oluyor. 8 Ocak 2020’de açılışı yapılan gazın yarısı Türkiye’de kullanılıyor.

16 Ocak 2024 Salı

Batarya maliyetleri gerilemeye devam etti


    Lityum-iyon batarya maliyetlerindeki gerilemenin, 2022 yılında gerçekleşen kısmi yükselmeye karşın devam ettiği bildirildi. Araştırma ve danışmanlık kuruluşu Bloomberg New Energy Finance (BloombergNEF) verilerine göre batarya paketlerinin 2023 yılı ortalama fiyatları, 2022 yılına göre %13,7 düzeyinde gerileme ile kilovat-saat (kWh) başına 139 ABD Doları seviyesine geriledi. Kuruluşa göre bu gerilemede, batarya değer zincirininin tamamındaki üretim kapasitesinin artması, hammadde ve bileşen fiyatlarının gerilemesi ile talepteki büyümenin bazı sektörel beklentilerinin altında kalması olmak üzere üç ana unsur etkili oldu. Kuruluşun tespitlerine göre ağırlıklı ortalama fiyat bataryalı elektrikli araç paketlerinde 128 ABD Doları/kWh, hücrelerinde ise 89 ABD Doları/kWh seviyesine geriledi. Çin 126 ABD Doları/kWh ile ortalama fiyatların en düşük olduğu ülke olurken, Çin’deki fiyatlara göre ABD’deki ortalama fiyatlar %11, Avrupa’da ise %20 oranında yüksek gerçekleşti. Daha düşük maliyetli olan lityum-iron fosfat (LFP) bataryaların fiyatlarındaki gerileme de devam ederken, bu kimyasala sahip batarya paketlerinde fiyatlar 130 ABD Doları/kWh, hücrelerde ise 95 ABD Doları/kWh seviyesine indi. BloombergNEF analizinde LFP hücre fiyatlarının 2023’ün üçüncü çeyreğinde ilk defa 100 ABD Doları/kWh seviyesini gördüğünün de altı çizildi.

    Küresel talep 2023’te 950 GWh olacak

    Kuruluşun analizine göre başta elektrikli araçlar ve sabit enerji depolama birimlerinden kaynaklı olmak üzere batarya talebi yükselmeye devam edecek ve 2023 yılında 950 Gigavat-saat (GWh) seviyesinde gerçekleşecek. Bununla birlikte kuruluşa göre fiyatlardaki gerileme de gelecek yıllarda devam edecek ve ortalama fiyat 2024’te 133, 2025’te 113 2030’da 80 ABD Doları/kWh seviyesine gerileyecek.

Türkiye son 53 yılın en sıcak Aralık ayını yaşadı

 

    Türkiye’nin 2023 yılı Aralık ayı ortalama sıcaklık değerinin son 53 yılın en yüksek değerine ulaştığı bildirildi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre geçtiğimiz Aralık ayı ortalama sıcaklık değeri 8,3 °C olarak kaydedildi. Bu değerin 1991-2020 yılı ortalaması 4,8 °C derece idi. MGM verilerine göre geçtiğimiz ay yalnızca Batman çevresindeki sıcaklık mevsim normallerinde gerçekleşti. Bununla birlikte 2023’ün sekiz ayındaki ortalama sıcaklık değeri mevsim normallerinin üzerinde, bir ay mevsim normallerinde üç ay da mevsim normallerinin altında gerçekleşti.

15 Ocak 2024 Pazartesi

İktisadi sarmal

 

Türkiye ekonomisinin son dönem verilerine baktığımızda, birçok önemli göstergeyle karşılaşıyoruz. Bu veriler arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri anlamak, ekonominin gelecekteki seyrini tahmin etmemize yardımcı olabilir.

Öncelikle ciro endekslerine ve dış ticaret dengesine bir göz atalım. Ciro endekslerindeki artışlar, özellikle ihracatın ve perakende satışların büyüdüğünü gösteriyor. Bu, Türk mallarına olan yurtdışı talebin arttığını ve iç talebin canlandığını gösteriyor gibi görünüyor. Ancak, ithalat miktarındaki artış, dış ticaret dengesinin zorlu bir dönemden geçtiğini gösteriyor. İthalatın artması, yerel üretimi olumsuz etkileyebilir ve cari açığı artırabilir.

İşsizlik ve istihdam verileri, ekonominin insan kaynaklarına olan etkilerini yansıtıyor. İşsizlik oranındaki artış, ekonomideki zorlukları işaret ediyor. Özellikle genç nüfusta işsizlik oranının yüksek seviyede olması, gençlerin iş bulma zorluğunu yansıtıyor. Bu durum, tüketici harcamalarını sınırlayabilir ve iç talebi baskı altına alabilir. İşsizlik oranının düşürülmesi, ekonominin istikrarlı bir şekilde büyümesi için önemlidir.

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ise enflasyonun sağlık durumunu gösteriyor. TÜFE'deki yüksek artışlar, tüketici fiyatlarının hızla yükseldiğini ve tüketici güveninin azaldığını gösteriyor. Bu, tüketici harcamalarını sınırlayabilir ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, enflasyonla mücadele politikalarının devam etmesi gerekebilir.Sanayi üretimi verileri, ekonominin üretim tarafındaki performansını yansıtıyor. Bazı sektörlerdeki artışlar, iş gücüne ve üretkenliğe katkı sağlayabilir. Ancak, aylık bazda sanayi üretimindeki dalgalanmalar, bu büyümenin istikrarsız olduğunu gösteriyor.

Tüm bu veriler bir araya geldiğinde, Türkiye ekonomisinin karşılaşabileceği bazı senaryolar ortaya çıkıyor. Enflasyonun kontrol altına alınması, işsizlik oranının düşürülmesi ve dış ticaret dengesinin iyileştirilmesi, ekonominin önemli öncelikleri olarak öne çıkıyor. Ayrıca, üretim tarafında istikrarlı büyüme ve yatırımların teşvik edilmesi, ekonominin daha sağlam temellere dayalı bir büyüme patikasına girmesine yardımcı olabilir.

Türkiye ekonomisi, bu verilere bağlı olarak farklı senaryolarla karşı karşıya olabilir. Ancak, bu verileri anlamak ve gelecekteki tahminleri daha iyi yapmak için dikkatli bir şekilde izlemek ve analiz etmek önemlidir. Ekonominin istikrarlı büyümesini desteklemek için yapısal reformlara ve etkili ekonomi politikalarına ihtiyaç vardır.

Yüksek enflasyon, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarını sağlama konusundaki çabalarını artırmasını gerektirir. İşsizlik oranındaki artış, hükümetin istihdam oluşturma politikalarına odaklanmasını gerektirecektir. Eğitim ve beceri geliştirme programları, işsizlik sorununu hafifletebilir. Dış ticaret dengesinin iyileştirilmesi için, ihracatın artırılması ve ithalatın kontrol edilmesi önemlidir. İhracat teşvikleri ve ticaret anlaşmaları, bu alanda yardımcı olabilir. Sanayi üretimindeki büyümeyi sürdürmek için yatırımlar ve teknolojik gelişmeler teşvik edilmelidir. Bu, ekonominin daha sağlam ve çeşitlendirilmiş bir temele dayanmasına yardımcı olabilir.

Türkiye ekonomisinin son dönem verileri, birçok önemli gösterge arasında karmaşık bir ilişki ve etkileşim ağı ortaya koyuyor. Ciro endekslerindeki artışlar, ihracatın ve iç talebin canlandığını gösteriyor gibi görünse de, ithalatın da artması dış ticaret dengesini olumsuz etkiliyor. Bu durum, dışa bağımlılığı ve cari açığı artırabilir.

İşsizlik oranındaki artış, ekonomideki zorlukları ve genç nüfusun işsizlik sorununu yansıtıyor. İşsizlik oranının düşürülmesi, iç talebi canlandırabilir ve ekonominin büyümesini destekleyebilir.

TÜFE'deki yüksek artışlar, enflasyonun yükseldiğini ve tüketici güveninin azaldığını gösteriyor. Bu, tüketici harcamalarını sınırlayabilir ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir. Enflasyonla mücadele politikalarının sürdürülmesi gerekebilir.

Sanayi üretimi verileri, ekonominin üretim tarafındaki performansını yansıtıyor. Ancak, aylık dalgalanmalar bu büyümenin istikrarsız olduğunu gösteriyor.

Bu verilere dayalı olarak, Türkiye ekonomisinin karşılaşabileceği olası senaryolar arasında enflasyonun kontrol altına alınması, işsizlik oranının düşürülmesi ve dış ticaret dengesinin iyileştirilmesi öncelikli konular olarak öne çıkıyor. Ayrıca, üretim tarafında istikrarlı büyüme ve teknolojik gelişmelere odaklanmak, ekonominin daha sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmesine yardımcı olabilir.


14 Ocak 2024 Pazar

 Bir yandan Kızıldeniz'deki deniz taşımacılığı Husilerin yarattığı riskler nedeniyle çökerken, diğer yandan diğer kanallar üzerindeki fiyat endeksi de artış gösteriyor. 

 Küreselleşme, dünyadaki jeopolitik riskler nedeniyle tersine dönerek, içe kapanmaya zorluyor.

    Dışarıya bağımlı olanların değil, kendi kendine yetebilenlerin yükseleceği bir dünya. 

10 Ocak 2024 Çarşamba

Bu Gece Mübarek Regaip Kandili


    Bu gece, Recep ayının ilk Cuma gecesi, yâni Regâib Kandili’dir. Bu gecede Allahü teâlâ, mü’min kullarına ragîbetler, yâni ihsânlar ve ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenler affedilir. Bu gece yapılan duâ reddedilmez ve namaz, oruç, sadaka gibi ibâdetlere kat kat sevap verilir. Çok tevbe ve istiğfar etmeli, kazâya kalmış namazlarını, hemen kazâ etmeye başlamalıdır. Bir an evvel bu borçlardan kurtulmak için çalışmalıdır. Bu mübârek zamanlarda vadedilen sevaplara kavuşabilmek için, her şeyden önce itikadı düzeltmelidir. İlmihâl bilgilerini öğrenmeli ve yaşayışını bunlara uygun hâle getirmelidir. 

   Bu gece, Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin babasının evlendiği gece değildir. Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: Recep ayının ilk Cuma gecesini ihya edene (saygı gösterene) Allahü teâlâ kabir azabı yapmaz. Duâlarını kabul eder. Yalnız, 7 kimseyi affetmez ve duâlarını kabul etmez: Fâiz alan veya veren, Müslümanları aşağı gören, anasına, babasına eziyet eden, karşı gelen evlât, Müslüman olan ve dînin emirlerine uyan kocasını dinlemeyen kadın, şarkı ve çalgıcılığı sanat edinenler, livata ve zina edenler, beş vakit namazı kılmayanlar. (Bunlar, bu günahlardan vazgeçmedikçe, tevbe etmedikçe, duâları kabul olmaz. Ananın, babanın, kocanın, hiç kimsenin, dîne uymayan emri dinlenilmez, yapılmaz.)

Kaynak: Türkiye Gazetesi Takvimi

9 Ocak 2024 Salı

Elektrik Görünümü 2023 Aralık

 

    2023 Aralık ayında toplam üretimin % 15,9’unun doğal gaz ve LNG santralleri tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Barajlı hidroelektrik santraller, ilgili ayda toplam üretimin % 19,5’ini karşılarken, akarsu tipi hidroelektrik santraller ise % 5,6 oranıyla üretime katkıda bulunmuştur. İthal kömür santralleri Aralık ayında toplam üretimin % 23,4’ünü karşılarken, yerli kömür santralleri ise % 15,1 oranında katkı sağlamıştır. Yenilenebilir enerji santrallerinden rüzgâr enerjisi santralleri toplam üretime %11,2 jeotermal ve güneş enerjisi santralleri ise toplam % 6,0 oranında katkıda bulunmuştur. Diğer termik santrallerin üretimdeki payı ise % 3,2 olarak gerçekleşmiştir. TEİAŞ tarafından yayımlanan üretim verilerine göre, 2023 Aralık ayında termik santrallerin gerçekleşen toplam üretimdeki payı % 57,66 olarak kaydedilmiştir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik üretiminin payı ise % 42,34 olarak gerçekleşmiştir. 

2023 yılı Kasım ayı sonunda 106.071 MW olan toplam kurulu güç değeri 143,89 MW’lık artışla 2023 yılı Aralık ayı sonunda 106.556 MW olarak kaydedilmiştir. 

Toplam kurulu gücün % 67,1’lik (71.450 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken, EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı % 20,1 (21.391 MW) seviyesindedir. Yap işlet devret santralleri % 0,1’lik (116 MW), işletme hakkı devredilen santraller % 3,0’lık (3,244 MW) bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da % 9,7 (10.355 MW) olarak kaydedilmiştir.

Kaynak: A Plus Enerji, Tenva

8 Ocak 2024 Pazartesi

 2022 yılı Kasım ayında 4,107 milyar m3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, 2023 yılı Kasım ayının aynı döneminde % 9,7 oranında bir artış ile 4,507 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2022 yılı Kasım ayında 0,758 milyar m3 iken bu miktar, 2023 yılının aynı döneminde % 4,1 oranında azalarak 0,727 milyar m3 olarak kaydedilmiştir. Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz tüketimine oranı 2022 yılı Kasım ayında 18,5 iken, bu oran 2023 Kasım ayında % 16,1 olarak gerçekleşmiştir.

Kaynak: A Plus Enerji, Tenva

 Yeni bir projeye başlamadan önce cevaplamaya çalışacağımız 6 soru:   

1. Hangi sorunu çözüyorum?  

2. Ne tür kısıtlarım (engeller)  var?  

3. Ana paydaşlar kimlerdir?  

4. Riskler nelerdir?  

5. İlerlemeyi nasıl ölçebilirim?  

6. Başarının kriterleri ne ?


    2023 Yılı Aralık ayında gerçekleşen toplam 27.093 GWh elektrik üretiminin % 78,96’sı serbest üretim şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim şirketlerinin üretimdeki payı, bir önceki aya göre 2,08 puan düşüş, geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre ise 3,60 puan düşüş göstermiştir. 

    Serbest üretim şirketlerini % 18,12 oran ile EÜAŞ santralleri ve % 1,72 oran ile Lisanssız santraller izlemektedir. Toplam üretimin % 1,17’si İşletme Hakkı Devredilen Santraller, % 0,03’ü ise Yap-İşlet-Devret santralleri tarafından üretilmiştir. 

Enflasyon beklentileri

 

Ülkenin ekonomik perspektifine derinlemesine bir bakış açısıyla yaklaştığımızda, TÜFE'nin çarpıcı artışı, Yurtiçi ÜFE'nin daha ılımlı artışı ve dış ticaret dengesindeki dalgalanmalar, ekonominin karmaşıklığını yansıtıyor. Verilere bir bütün halinde ve birbirlerini nasıl etkiledikleri yönünde bakıldığında enflasyonist sürecin geleceğiyle ilgili karmaşık bir tablo ortaya çıkıyor.

TÜFE'nin yıllık %64,77 artış gösterdiği dönemde, Yurtiçi ÜFE'nin yıllık %44,22 artması, önümüzdeki dönemde tüketici fiyatlarında belirli bir düşüş veya artış hızının yavaşlaması beklenebileceğine işaret ediyor.

Özel kapsamlı TÜFE, enerji, alkollü içkiler, tütün ve altın hariç TÜFE'deki değişimi ölçer. Bu gösterge, temel tüketim maddeleri üzerindeki baskıları daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Yıllık %68,02 artış gösteren özel kapsamlı TÜFE, genel enflasyonun önemli bir bileşeni olan enerji ve diğer faktörlerin etkilerini yansıtıyor. Özel kapsamlı TÜFE'nin yüksek artış oranı, enerji fiyatlarındaki ve belirli tüketim maddelerindeki fiyat artışlarındaki etkileri yansıtmaktadır. Enerji fiyatlarında yaşanan artış enflasyonu önemli ölçüde etkiliyor. Yüksek enerji fiyatları, üretim maliyetlerini artırırken tüketici fiyatlarını yükseltiyor. Temel tüketim maddelerindeki fiyat artışları, genel olarak tüketicilerin alım gücünü azaltmaya devam ediyor.

Kasım ayında ihracatın %5,2 artması, dış talebe olan güçlü yanıtı gösterirken, ithalatın %5,7 azalması ticaret açığındaki olumlu bir gelişmeyi yansıtıyor. İhracattaki artış, üretim ve istihdamı desteklerken ithalattaki azalma ise iç piyasadaki rekabeti artırabilir. Dış rekabetin azalması, yerel üreticilerin fiyatlarını daha etkili bir şekilde kontrol etmelerine ve tüketici fiyatlarını düşük tutmalarına yardımcı olabilir. Nitekim faiz artışıyla iç talep daraltılmaya çalışılırken ekonomi yönetimi de söylemlerle ihracata yönlendirmeye devam ediyor. Ekonomi güven endeksi, tüketicilerin, reel sektörün, hizmet sektörünün, perakende ticaret sektörünün ve inşaat sektörünün güven düzeyini yansıtan bir ölçüdür. Bu endeks, ekonomik aktörlerin gelecekteki ekonomik beklentilerini yansıttığından, enflasyon üzerinde etkili olmaktadır. Endeks, Aralık ayında genel olarak artmıştır. Bu durum, tüketicilerin ve iş dünyasının gelecek ekonomik görünüme olan güveninin arttığını gösterir. Ekonomi güven endeksi bileşenlerinden tüketici güven endeksi, tüketicilerin ekonomiye olan güvenini yansıtarak harcamalarını etkiler. Bu durum tüketicilerin geleceğe daha olumlu bakarak harcamaları artırabilir ve talep artışına yol açabilir. Talepteki artış, fiyatların yükselmesine ve enflasyon baskılarına neden olabilir.

Özel kapsamlı TÜFE, enerji, alkollü içkiler, tütün ve altın gibi unsurları dışarıda bırakarak temel tüketim maddeleri üzerindeki baskıları net bir şekilde gösteriyor. Bu durum, özellikle enerji fiyatlarındaki yüksek artışın genel enflasyonu önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor. Yüksek enerji fiyatları, üretim maliyetlerini artırabilir ve bu da genel tüketici fiyatlarını yükseltebilir.

Dış ticaret verilerindeki olumlu gelişmeler, ihracattaki artışın üretimi ve istihdamı destekleyerek ekonomik büyümeye katkı sağladığını gösteriyor. Aynı zamanda ithalattaki azalış, iç piyasadaki rekabeti artırarak yerel üreticilerin fiyatlarını kontrol etmelerine yardımcı olabilir.

Ekonomi güven endeksi verilerinin genel olarak artış göstermesi, tüketicilerin ve iş dünyasının gelecek beklentilerine olan güvenin arttığını gösterir. Bu durum, tüketicilerin harcamalarını artırabileceği gibi, iş dünyasının da yatırımlarını genişletebileceği anlamına gelir. Bu talep artışı, enflasyon baskılarına yol açabilir.

Merkez Bankasının faiz politikası iç talebi kısmakta tam anlamıyla etkili olduğu söylenemez. Ancak otomotiv ve konut talebindeki daralmaya bağlı olarak fiyatlarındaki artışın yavaşlaması vatandaşlar tarafından da hissedilmeye başladı.

TÜFE'deki yüksek artış oranları, özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların etkisiyle, tüketici fiyatlarında belirgin bir yükselişe işaret ediyor. Ancak, Yurtiçi ÜFE'nin artış hızındaki daha ılımlı seyir, üretici fiyatlarının tüketici fiyatlarından daha kontrollü bir şekilde arttığını gösteriyor. Bu durum TÜFE’de önümüzdeki dönemde bir yavaşlama olabileceğini işaret ediyor. Ancak benzin, mazot ve LPG’de yapılan son ÖTV zammı bu yavaşlamanın daha sınırlı düzeyde kalmasına neden olacaktır. Çünkü ana maliyet kalemi olan enerjideki fiyat artışı genel fiyatlama davranışını etkilemektedir. 

4 Ocak 2024 Perşembe

Yaşadığımız coğrafyada uyutulmuş birçok fay hattı vardır. Bunlardan birindeki hareketlenme, tüm fay hatlarını hareketlendirebilir. Özellikle Filistin-İsrail fay hattını kaşımak, tüm fay hatlarını tetikler. Şimdilik İran, Lübnan ve Yemen fay hatlarını tetikledi. Fakat yarın...

Bugün Türkiye, Ortadoğu'da ABD için İran'a karşı denge unsuru, Rusya için yaptırımlar nedeniyle Batı'ya alternatif 'Batılı' bir üs, AB için göçmen krizinde bir set ve Çin için ise en önemli alternatif koridorlardan biridir. Fakat pastadan hala hak ettiği payı alamamaktadır.


2023 yılı Aralık ayı sonu itibarıyla ülkemiz kurulu gücü 106.347 MW’a ulaşmıştır. 2023 yılı Aralık  ayı sonu itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre dağılımı; %29,8’i hidrolik enerji, %23,8’i doğal gaz, %20,5’i kömür, %11’i rüzgâr, %10,7’si güneş, %1,6’sı jeotermal ve %2,6’sı ise diğer kaynaklar şeklindedir.

Ayrıca Ülkemizde elektrik enerjisi üretim santrali sayısı, 2023 yılı Aralık ayı sonu itibarıyla 13.066’a (Lisanssız santraller dâhil) yükselmiştir. Mevcut santrallerin 756 adedi hidroelektrik, 68 adedi kömür, 363 adedi rüzgâr, 63 adedi jeotermal, 344 adedi doğal gaz, 10.980 adedi güneş, 492 adedi ise diğer kaynaklı santrallerdir. 

2023 yılında elektrik üretimimizin, %36,6'sı kömürden, %15,9'u doğal gazdan, %25,1'i hidrolik enerjiden, %11,2’si rüzgardan, %2,5’i güneşten, %3,5'i jeotermal enerjiden ve %5,2'si diğer kaynaklardan elde edilmiştir. 

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta son zamanlarda tırmanma yaşanırken, İsrail Gazze'de ilerliyor ve Lübnan'da Hamas'ın 2 numarasını suikast ile öldürüyor.

Ertesi gün Kasım Süleymani'nin anma törenine düzenlenen bombalı saldırıda 200 insan ölüyor. Kızıldeniz'de Husiler saldırılara devam ederken çok uluslu bir koalisyon uyarı bildirisi yayınlıyor ve 22 ülkenin katılımı ile Kızıldeniz'de büyük bir donanma toplanıyor.
İşte 2024 böyle başlıyor.

İran ile İsrail arasında bir savaş çıkabilir mi?


Burada birçok jeopolitik faktör ile birlikte yeni ticaret yolları projeleri ile alakalı aktörlerin kavgasındaki güç dengeleri belirleyici olacaktır.

ABD ve genelde Batı, Kızıldeniz'de büyük bir savaş istemezler. Fakat savaşın önlenemez hale geldiğine inandıklarında bunu Irak, Suriye, İran, Kafkasya ve Karadeniz hattına taşımak isteyebilirler.

Burada şunu da ifade etmem lazım; son G20 toplantısında aslında yukarıda zikrettiğim hattın artık ABD ve Batı için pek anlam ifade etmediğini IMEC projesini hayata geçirmek istemeleri ile gösterdiler. Bunun nedeni de bu sahaların kendileri açısından "revizyonist" ülkelerin kontrolünde olması ve böylelikle kendi etki alanlarının bir hayli sınırlı kalmasıdır.

Şunu demek istiyorum: Bizim de tam merkezinde bulunduğumuz coğrafya artık Batı için bir muharebe alanıdır.

Batı, Körfez'i bunun dışında tutmak isteyecektir.

Gelelim İran meselesine: İran coğrafyası Batı için asla kolay kolay vazgeçilecek bir alan değildir. İran'ın Fars kimliğine ve hâkimiyetine dokunmazlar, fakat şunu yapmaya çalışacaklar; rejim ile anlaşabilirler ise İran'ın Suriye, Irak ve Yemen gibi bölgelerden vekil güçlerini geri çekmesini veya onların İsrail ve Batı ile barışık hale gelmesini sağlamak isteyecekler. Eğer İran'daki rejim bunu kabul ederse bu sefer (şia) İslam Dünyasındaki prestijini kaybedecektir. Şayet İran'daki israil ve batı karşıtı gruplar tehdit ve baskılara rağmen buna direnirse tıpkı Almanlara 2. Dünya Savaşından sonra yapılanın benzerini İran'da tatbik edilmek isteneceğini düşünüyorum. Bu durumda İsrail ile İran büyük bir savaşa girişebilir ve böylelikle ABD, Batı ve İsrail karşıtı grupların tasfiyesi sağlanmaya çalışılır. Fakat bu İran'ın haritadan silineceği ve Fars hâkimiyetini kaybedecek manasına gelmez. Batı ve İsrail dostu bir rejimi başa getirirler...


3 Ocak 2024 Çarşamba

Ücret artışları ve fiyat kontrolü çatışması

 

Faizler artmaya, enflasyon yükselmeye devam ediyor. İşsizlik oranı % 8,5 seviyesine gerilerken yurtiçi talep yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor.

Teorik olarak faiz oranının enflasyonun üzerinde olması gerekir. Yani reel faizin pozitif olması gerekir ki hane halkı gelirinin harcamadığı kısmı yani tasarrufları artırsın. Böylece toplam talep azalsın ki bu durum enflasyonun düşmesini sağlasın.

Ancak bakıldığı zaman % 42,5 seviyesinde olan merkez bankası politika faiz oranına karşılık yaklaşık % 62 seviyesinde yıllık enflasyon oranı yaşanmaktadır. Bu durumda reel faiz negatif olduğu için talep daralması istenildiği gibi azalmıyor.

Talep daralmadıkça enflasyonla mücadele beklendiği gibi gerçekleşmiyor.

Yani vatandaştaki düşünce tam olarak şu; “Bugün aldığım bir ürünün fiyatı ödeyeceğim faizden daha fazla artacak. Bu nedenle ben bugün bu alış verişi yapmalıyım.”

Talep daralması olmadıkça enflasyonda düşüş istenildiği gibi düşmeyecektir. Talebi daraltan bir diğer unsur da işsizlikteki artma olacaktır. % 8,5 seviyesinde olan işsizlik oranı üretimin devam ettiğini ve talebin yüksek olduğunu gösteren bir diğer önemli veri olarak görülebilir.

Sanayi üretim endeksine bakıldığında faiz politikasının sahaya yansıması görece görülmektedir. Aylık bazda üretimlerde yavaşlama görülse de tek etkenin faiz politikası olmadığını da belirtmek gerekir. Özellikle Çin’in piyasaya girmesinin etkisinin de olduğunu belirtmekte fayda var.

Enflasyonda yavaşlamayı olumsuz etkileyen bir diğer unsur ücretlerdeki artış olarak söylenebilir.

Asgari ücret görüşmelerinin başlamasıyla birlikte birçok iş yeri şimdiden fiyat artırımlarına başladı. Döviz kurundaki artış bahanesi azalınca iş yerleri asgari ücret gibi farklı bahanelerle fiyat artırmaya devam ediyor.

Tüm bu yaşananlar da göstermektedir ki faiz artırımı enflasyonun düşmesi için “sihirli bir değnek” değildir. Faiz artırımı politikasını kutsal bir unsurmuş gibi aylarca vatandaşın zihnine kazıyanların artık liberalleşme adımlarının atılması gerektiğini, “Batı” menşeili söylemleri artık daha gür sesle dillendirmeye başladıklarını görüyoruz. Ancak faiz politikasının tek başına yeterli olmayacağı aslında başından beri belliydi.

Yaşanan ekonomik sorunlar karşısında sadece faiz politikasına odaklanmak yerine, çeşitli ekonomik değişkenleri ve alternatif çözüm yollarını göz önüne almak önemlidir.

Faiz politikasının yanı sıra, maliye politikalarının da etkili bir şekilde kullanılması gereklidir. Özellikle kamu harcamalarının yönetimi, vergi politikaları ve bütçe dengelemeleri ekonomik dengenin sağlanmasında önemli bir rol oynayabilir. Bu noktada, mali politikaların esnek bir şekilde uygulanması ve ekonominin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.

Çin'in piyasaya girmesinin yanı sıra, uluslararası ticaret dengesi ve döviz kuru politikaları da ekonomideki dengeyi etkileyen unsurlardır. Ticaret politikalarının gözden geçirilmesi ve döviz kuru istikrarının sağlanması, ekonominin daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasına yardımcı olabilir.

Asgari ücret artışlarından kaynaklanan fiyat artışlarına karşı etkili bir fiyat kontrolü mekanizması kurulmalıdır.

Vatandaşların ekonomik politikalar hakkında daha iyi bilgilendirilmesi ve katılımının sağlanması, ekonomik reform süreçlerini destekleyebilir. Bu süreçte şeffaf ve etkili bir iletişim stratejisi, toplumun ekonomik değişimlere daha olumlu bir şekilde yanıt vermesini sağlayabilir.

Bu önerilerin birleştirilmesiyle, ekonomideki dengesizliklerin daha etkili bir şekilde ele alınabileceği düşünülmektedir. Ancak, her bir politika değişikliğinin uzun vadeli etkilerini değerlendirmek ve ekonominin karmaşıklığını anlamak, sürecin başarılı olması için önemlidir.

Faiz politikasının, enflasyon ve talep üzerindeki etkileri düşündüğümüzden daha karmaşıktır. Faiz artışları, reel faizin pozitif hale gelmesine katkı sağlamalıdır ki hane halkı tasarrufları arttırsın ve talep daralmasına neden olsun. Ancak, mevcut durumda % 42,5 olan politika faiz oranı, % 62 seviyesindeki enflasyon karşısında negatif bir reel faizi işaret etmektedir. Bu durumda, talep daralması beklenen düzeyde gerçekleşmemekte ve enflasyon kontrol altına alınamamaktadır.

Bununla beraber kamu harcamalarının etkin bir şekilde yönetilmesi, vergi politikalarının ekonomik dengeye uygun hale getirilmesi ve bütçe dengelemeleri gibi maliye politikaları, ekonomik dengenin sağlanmasına katkı sağlayabilir.

2023 Aralık ayı sonu itibariyle Ülkemizin Birincil Kaynaklara göre Kurulu Güç Verileri

 

BİRİNCİL KAYNAKLARA GÖRE SANTRAL ADETLERİ VE KURULU GÜÇ VERİLERİ

BİRİNCİL KAYNAK

SANTRAL ADEDİ

KURULU GÜÇ (MW)

AKARSU

612

8,312.0

ASFALTİT KÖMÜR

1

405.0

ATIK ISI

94

385

BARAJLI

144

23,468.0

BİYOKÜTLE

384

2,064.0

DOĞALGAZ

344

25,354.0

FUEL OİL

11

260.0

GÜNEŞ

10,980

11,295.0

İTHAL KÖMÜR

16

10,374.0

JEOTERMAL

63

1,691.0

LİNYİT

47

10,194.0

LNG

1

2.0

MOTORİN

1

1.0

NAFTA

1

5.0

RÜZGAR

363

11,697.0

TAŞKÖMÜR

4

841

TOPLAM

13,066

106,347.0

* TEİAŞ KURULU GÜÇ RAPORU - ARALIK 2023