27 Haziran 2022 Pazartesi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Şurası kararlarını açıkladı
25 Haziran 2022 Cumartesi
İç Denetim
"İç denetim ceza verme sisteminin bir ayağı değil, adil ve objektif yönetimin olmazsa olmazıdır. Ülkemizde iç denetim denilince genel olarak açık yakalama, ceza verme, işten çıkarma gibi cezai yaptırımlar akla gelir. Böyle olması da çok doğal. Çünkü firmalar hep kamu tarafından denetlenir. Kimi zaman vergi incelemesi kimi zaman SGK gibi kurumların denetimleriyle karşılaşılır. Bu denetimlerde de kamu yaptırımları devreye girer ve hem cezai işlem uygulanır hem de düzeltilecek konuların tek tek yerine getirilmesi talep edilir. Burada tamamen mevzuata uygunluk açısından kamu denetimi söz konusu olup, kamu gücü kullanılmaktadır." Ancak, iş özel sektörün kendi iç denetimine gelince bambaşka amaçlar taşıyabilmektedir. Her sektörün yasal düzenlemeleri mevcuttur. Firma sahibi ve yöneticileri bu düzenlemeleri uygulamakla yükümlüdür. Eğer kamu erki aksaklığı bulursa cezai işlemle karşı karşıya kalınabilir. Oysa kendi iç denetim mekanizması yakalarsa hemen düzeltilerek risk ortadan kaldırılabilir. Böylece kimsenin canı da yanmaz. İç denetim, farklı amaçlar taşır. Örneğin firmanın kendi iç düzenlemelerine uygun çalışıp çalışılmadığı denetlenebilir. Ya da firmanın bütçe hedeflerine uygun çalışılıp çalışılmadığı incelenebilir. Burada aksaklık aramak ana amaç değildir. Çünkü özel sektörde iç denetimin ana amacı adaletli yönetimin sağlanması ve işte verimliliğin artırılmasıdır. Bir firmada satın alma için konulan vade hedefine varılamazsa ve bu durum gözden kaçarsa, firma nakit sıkıntısına düşebilir. Aynı durum satışta da söz konusudur. Firma hedeflediği vadeden daha uzun vadede satış yapar ve yönetim bunu fark etmezse, yani sadece ciroya odaklanırsa, firma maaşları bile ödemekte zorlanabilir. İç denetim bazen ara bulucu rolü oynar. Çalışanların en yukarıdaki yönetime ulaşıp söyleyemediği birçok konuyu doğrudan yönetime ulaştırabilir. Böylece çözüm süreci hızlanır. İç denetim daha çok sistemin ahenkli çalışıp çalışmadığı üzerine odaklanırken, sistemin verimsiz çalışmasına neden olan unsurları tespit etmeye çalışır. Böylece çalışanlar arasında iş dağılımı daha adaletli olabilmektedir. Bunun yanında iç denetim hedeflere varmanın önündeki engelleri de tek tek tespit ederek yönetime raporlar. İç denetimde kişiler hedef değildir. Daha çok sistem ve işleyişi hedeftir. Varılması istenen sonuç ise sistemin aksamadan işlediğinin görülmesidir. Yönetim bundan emin olmak için bağımsız bir gözle böyle bir incelemeyi talep eder. İç denetimin objektif ve tarafsız olması şarttır. Bu tarz denetim yapabilecek kişiler özenle seçilirler. İç denetim şirketlerin ve Kamu kurumlarının fark etmedikleri, ancak gelecekte ciddi problemleri beraberinde getirebilecek hata veya yanlışları zamanında tespit ederek ve ilgili birimle konuyu çözüme kavuşturarak gelecekte oluşabilecek bedeli çok ağır sorunların da önüne geçilmesini sağlar.
21 Haziran 2022 Salı
Bugün 21 Haziran 2021;
20 Haziran 2022 Pazartesi
Konut fiyatlarındaki artış
Konut fiyatları yükselişini sürdürürken fiyatlardaki artışın balon olup olmadığı tartışmaları da devam ediyor. Konut fiyatlarındaki artışın nedenlerine bakılınca öncelikle büyük şehirlerdeki arsa maliyetlerindeki artış dikkat çekiyor. Nüfusun kalabalık olduğu ve iş yerlerine, toplu ulaşım araçlarına ve ana yollara yakın olan bölgelerde arsa maliyetleri hızla artmaya devam ediyor. Bunun dışında COVID-19 pandemisi ve sonrasında yaşanan süreç emtia fiyatlarının hızla artmasına neden oldu. Artan maliyetler inşaat maliyetlerini beraberinde artırdı. Bu da konut fiyatlarında artışa neden oldu. Bir başka neden ise maliyetlerin artması küçük ölçekli müteahhitlerin piyasadan çekilmesine neden oldu. Bu durum konut üretim hızını yavaşlattı. Konut üretim hızının düşmesiyle birlikte arz talebi karşılayamaz hale geldi. Konut arzı talebinden az oldukça fiyatlar artmaya devam eder. Türkiye’de konut talebi yıllık 800 bin seviyelerinde ancak buna karşılık üretim yıllık 550 bin dolaylarında seyrediyor. Eğer arz talebi karşılayamıyorsa bu durumda fiyatlar yükselir. Tam tersi durumda da arz talebin çok üzerindeyse bu defa fiyatlar düşer ve yeni fiyat dengesi oluşur. Konut fiyatlarındaki artışa rağmen konut talebinin yüksek olması öncelikle sosyolojik nedenlerden kaynaklı olduğu söylenebilir. Barınma, insanoğlunun en temel ihtiyacıdır. Artan kira fiyatlarıyla birlikte vatandaşlar ödedikleri paranın boşa gittiğini düşündüğü için (haklı olarak) “hiç olmazsa iyi kötü bir ev alayım on yılda maaşıma zam geleceği ve ödeyeceğim aylık taksit sabit kalacağı için kiradan kurtulurum. On yılın sonunda da iyi kötü bir ev sahibi olurum” düşüncesi hâkim. Mayıs ayı verilerine göre Türkiye’de 122 bin 768 konut satışı gerçekleşmiş. Nisan ayında ise 133 bin 058 konut satılmıştı. Yılın ilk beş ayına bakıldığında ise konut satışları Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %37,7 artışla 575 bin 889 olarak gerçekleşti. Konut fiyatları gündeme geldiğinde mutlaka yabancıların konut alışlarına değiniliyor. Bu konudaki verilere bakmakta da fayda var. Mayıs ayında satılan 122 bin 768 konutun 5 bin 962 adetini yabancılar almış. Mayıs ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %4,9… Bu arada bu verilerin tüm Türkiye’ye ait olduğunu belirtmekte fayda var. Devam etmek gerekirse yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Mayıs döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %70 artarak 26 bin 753 oldu.
“Peki, hangi ülke vatandaşları Türkiye’den konut alıyor?”
Son dönemde Türkiye’den konut alan yabancıların ülke sıralamasına bakıldığında Rusya ilk sırada yer alıyor. Sonrasında İran, Irak, Almanya, Ukrayna, Kazakistan olarak devam ediyor. Konut fiyatlarındaki artışa dönecek olursak yabancıların talebi elbette etkili oluyor. Sonuçta mayıs ayı özelinde analiz yapmak gerekirse toplam talebin %5’ine yakını yabancılardan geliyor. Toplam talebin yüksek olması konut fiyatlarını artıran en önemli etken... Evini satmak üzere ilana koyan biri satmaya çalıştığı evi almak üzere telefonlar aldıkça ucuza sattığı düşüncesiyle fiyatı yükseltmeye başlıyor. İlandaki fiyat arttıkça konut almak isteyenlerde de “fiyatlar giderek artıyor, nereden yakalarsam kâr” düşüncesi hâkim olmaya başlıyor. Bu da hem talebi artırıyor hem de fiyatların artmasına neden oluyor. Konut fiyatlarındaki artışın önüne geçebilmenin en önemli yolu arzı artırmaktır. Konut arzı artırılmadıkça mevcut talep düzeyi devam ettikçe fiyatlar artmaya devam eder. Döviz kuru yükseldikçe yabancıların Türkiye’den konut talebi de artmaya devam eder. Fiyatların yükselmesi sebebiyle yurt içindeki alım gücü azalmasına bağlı olarak vatandaşların konut alamayacak hale gelmesi iç talebin azalmasına neden olacak olsa da yabancıların konut talebinin yüksek olması fiyatları aşağı çekmez. Konut fiyatlarında düşme teorik olarak mümkün olsa da pratikte bunun olabilmesi için en az 3-5 yıla ihtiyaç var. O da konut üretiminin hızla artması ve talebin üzerine çıkarak konut stokunun artmasıyla mümkün. Bu maliyet seviyesinden inşası biten konutlar ucuza satılmayacağı için arzın talebi geçmesi gerekir. Finansman maliyetlerindeki azalma da bu sorunun çözülmesine pek yardımcı olmayacaktır. Nitekim güncel fiyatlarla ve gelir seviyesiyle düşünüldüğünde finansman taksiti bir kişinin maaşının üzerinde olmaktadır ki bu da konut alımını zorlaştırmaktadır. Aksi halde konut fiyatlarındaki artış devam eder ki insanoğlunun en temel ihtiyacı olan barınma konusu çok büyük bir problem haline gelir.
Büyük Sıfırlama
Haziran 2020’de Davos Ekonomi Forumu (Davos-WEF) resmi sitesinden dünya ekonomisinde yeni bir dönemi başlatacak ve kapitalizm sonrası dönemin yol haritasını belirleyecek olan bir açıklama yapıldı. Davos’un Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Schwap, 2021 Davos toplantılarının ana temasını, “Great Reset” yani büyük yeniden başlama olarak belirlediklerini tüm dünyaya ilan etti. 21. yüzyılda dünyanın yeni yönetim şeklini belirleyecek olan bu açıklama, aslında insanoğlunun bugüne kadarki toplam küresel birikimlerini bir anda sıfırlayarak yeni bir çağın başlangıcını işaret etmiş oluyordu. Buna göre; Covid-19 sonrası ortaya çıkan küresel sıfırlama ile oluşacak yeni dijital dünya düzeninin en önemli özelliği, korona virüsün oluşturacağı tahribatı hesaplayarak insanlığın gündemine yeni normal yaşam tarzını getirmesi ve bu gerçeğin küresel anlamda da kabul görmüş olmasıdır. Büyük reset ile geçilmek istenen yeni dünya sisteminde; sosyolojiyi, davranışları, yaşam tarzını, aile şeklini, iletişim biçimini, iş yapış şeklini, yönetim şeklini alt üst eden, insanlığın ortak aklında ve akıl mirasında gerçekleştirilmek istenen bir büyük sıfırlama kararlılığı yatmaktadır. Bu yazının amacı, gelinen bu süreci anlamaya ve insanlığın ortak aklında küresel bir sıfırlamaya giden sürecin aşamalarını bilimsel kanıtlar ve neden sonuç ilişkileriyle açıklamaya çalışmaktır. Özellikle 1980’lerden itibaren gelişen finansal imkânlarla birlikte gelir düzeyi artan tüketicilerin giderek büyük bir tüketim toplumu oluşturmaları ve bu tüketim toplumunda bireylerin kimliklerini tükettikleri markalarla ifade etmeye çalışmaları, bugün yaşadığımız kaotik ortamı hazırlayan ön koşullar olmuştur. Bunun sonucu olarak da nüfus artışı, iklim değişikliği, çevresel sorunlar, doğal kaynakların tükenmesi, işsizlik ve finansal krizler insanlığın karşı karşıya kaldığı başlıca sorunlar olmuştur. İşte dünya böylesine hızlı ve sıkıntılı bir değişim sürecinden geçerken, makroekonomik durum değişmiş, bu da bireylerin ve toplumsal ilişkilerin değişmesine ve yeniden yapılandırılmasına neden olmuştur.
Türkiye, 2022'deki kritik adımlarla iklim değişikliğiyle mücadelesini güçlendirecek
İklim değişikliğiyle mücadeleyi önemli hamlelerle güçlendiren Türkiye, 2022 yılında çevreden enerjiye, sanayiden tarıma, şehirleşmeden ulaşıma kadar birçok alanda yürütülen projeleri tamamlayacak.
Türkiye, bütün dünya gibi iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini derinden hissediyor. Son haftalarda başkent Ankara'da, geçtiğimiz yıllarda Giresun, Rize, Artvin, Kastamonu, Bartın ve Sinop'ta yaşanan seller, Konya'da görülen obruklar, Antalya ve Muğla'da yaşanan orman yangınları, Marmara Denizi'nde görülen müsilaj, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini gözler önüne seriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve İklim Konulu Büyük Ekonomiler Forumu'nda, iklim değişikliği ve çevre sorunlarının insanlığın ortak meselesi olduğunu, bunlar karşısında verilecek cevapların küresel dayanışmanın ürünü olması gerektiğini anlattı. Türkiye'nin iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla mücadeleyi öncelikli meselelerden biri olarak gördüğünü vurgulayan Erdoğan, bu anlayışla Paris Anlaşması'nı onaylayıp 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefini ve yeşil kalkınma devrimini ilan ettiklerini hatırlattı.
İklim Portal çalışmaları sürüyor
Ulusal ve yerel iklim değişikliğine uyum politikalarının ve eylemlerinin merkezinde yer alan tüm paydaşların iklim değişikliği ile ilgili içerik ve bilgilere tek bir noktadan erişmesi ve karar vericilere rehberlik etmesi amacıyla Türkiye'nin ilk iklim değişikliği platformu olan İklim Portal kurulması çalışmaları da devam ediyor. İklim Portal ile karar alma süreçlerinde ve bilimsel çalışmalarda gerekli olan içeriğin etkili bir şekilde toplanması, tüm paydaşların bu içeriğe erişimi ve kullanımının sağlanması amaçlanıyor. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında ilgili üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilen çalışmalara ait bilgi, belge ve dokümanların yer alacağı portalın, konu ile ilgili bir başvuru kaynağı olması ve vatandaşlarda da iklim değişikliği konusunda farkındalık oluşturması hedefleniyor. Teknik arka plan ve kullanıcı ara yüzünü içeren tasarım süreci tamamlanmak üzere olan portalın, bu yıl içinde açılması planlanıyor.
Enerjide Dışa Bağımlılık
Ülkemiz enerji kaynakları bakımından dışa bağımlı bir ülkedir. Bu dışa bağımlılığımızın ilk nedeni ülkemizin jeolojik konumuna bağlı olarak petrol ve doğalgaz rezervlerinin yeterli olmamasıdır. Ülkelerin kalkınmaları için üretim şarttır. Üretimin temel ihtiyaçlarından biri olan enerji burada stratejik durumdadır. Ülke üretim yapacağı enerjiyi kendi üretemezse ve diğer ihracat kalemlerinden gelen gelirler bu açığı kapatmıyorsa ülkelerin ticaret açığının çıkması muhtemeldir.
Ülkemizde 2020 yılında tüketilen elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 37’si ithalat yoluyla ülkemize gelen enerji kaynaklarından karşılanmıştır (TEİAŞ,2020). Bu enerji kaynakları kullanım yoğunluğuna göre sırasıyla doğalgaz, ithal kömür ve sıvı yakıtlardır.
Gelişmiş ülkelerde enerji kullanımı üretime bağlı olarak yüksektir. Sanayileşmenin olduğu ülkeler enerjiyi bolca tüketerek kendi çıkardıkları veya ithal ettikleri hammaddelere katma değer katmaktadırlar. Burada kullanılan enerji ve kazanılan katma değer doğru orantılı artmaktadır. Enerji kaynaklarını doğru kullanan ülkeler her zaman gelişmektedir. Burada önemli olan öz enerji kaynaklarını doğru değerlendirmektir. Bir ülke petrol yataklarına sahipse enerjisini petrol ve türevi ürünlerden, doğalgaz yataklarına sahipse doğalgazdan, kömür yataklarına sahip bir ülke ise kömür yataklarından karşılamalıdır. Ülkemizde kömür yatakları oldukça yaygındır ve bunların Paris Antlaşması doğrultusunda kısa bir süre içerisinde kullanımı yasaklanacaktır. Dünyanın ekolojik durumunu göze alarak bu doğru bir antlaşmadır. Bu antlaşmayı lehimize çevirmek için stratejik planlar yapılmalı, kömürden antlaşmanın sonuna kadar doğru bir şekilde yararlanılmalı, kömürden elde edilen karın yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırılması gerekmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının ilk yatırım tutarı yüksek gözükse de gelişen teknoloji ile bu tutar kendini kısa sürede amorti edecek ve ücretsiz temiz enerjiye ulaşım kolaylaşacaktır. Bu sürede ülke içten yanmalı motorlardan kurtularak yerli pil teknolojilerini geliştirmeli, taşıtlarda kullanılan enerjinin depolanmasında dışa bağımlı olmamalıdır. Enerjinin depolanması zor ve maliyetlidir. Ülkede bireysel ve kurumsal tüketicilerin kurdukları güneş enerjisi sistemleri desteklenmeli, sistemlerin ürettiği elektriğin depolanmasının büyük maliyet olduğu için asla izin verilmemeli, üretilen enerji şebekeye beslenmelidir. Böylece bireysel üretici enerjisinin depolanması gibi ekstra maliyetlerden kurtulacak, kendi enerjisini kendi üreterek hem dışa bağımlılığı azaltıp hem de doğanın gücünden optimum biçimde faydalanacaktır. Burada önemli olan bireysel ve kurumsal üreticilerin uzmanlar yardımıyla üretim planı, stratejilerini ve sistemin ne kadar zaman zarfında kendisini amorti edeceğinin bilgilendirmesi sağlanmalıdır.
Kur'ani bir değer: Emanet
Bir Ayet: Allah geceyi gündüze, gündüzü geceye çevirir; gören ve düşünenler için bunlardan alınacak ibretler vardır.
(Nûr, 24/44)
İnsan, yaratılış olarak diğer canlılardan farklı özelliklere sahiptir. Bu onu yaratılmış olan varlıklar arasında seçilmiş bir konuma yükseltir. Bu sorumluluk “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.” (Ahzâb, 33/72) şeklinde ifade edilir.
Emanet deyince genelde aklımıza, koruması için birine geçici olarak bıraktığımız şey gelir. Bu hukuk ağırlıklı bir tanımdır. Emanetin bir de ahlaki boyutu var ve bunu “güvenilir olmak” temelinde ele almak mümkün. Bu yönü ile “Emanet” kavramı hayatın tüm alanlarını kapsar.
Emanet bilinci, doğru ve dürüst olmanın göstergelerinden biridir. Emanete riayet, güveni boşa çıkarmamak, verilen vazifeyi hakkıyla yerine getirmek, sağlığı, aileyi, malı veya sözü korumak demektir aynı zamanda.
Toplumu ayakta tutan temel dinamiklerden biri olan emanet duygusu, insanlar için güzel örnek olan peygamberlerin de en önemli vasıflarındandır.
16 Haziran 2022 Perşembe
An'ın önemi
Bir Ayet: Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme. (Kehf, 18/28)
14 Haziran 2022 Salı
BAĞIŞIKLIĞI ZAYIFLATAN YİYECEKLER
Günün Tarihi... Jandarma'nın Kuruluşu (14 Haziran 2022)
Yurdumuzda ilk Jandarma Teşkilatı 14 Haziran 1839’da kurulmuştur. Tanzimat Fermanı’na göre kurulan Zaptiye Müşirliği, Jandarma Teşkilâtı’nın başlangıcıdır. Aradaki bâzı değişikliklerden sonra 1930’da teşkilata bugünkü şekli verildi. Jandarma Teşkilatı kadrosu, 2016 yılında İçişleri Bakanlığı’na bağlanmıştır. Kurulduğundan beri memleketimizde yaz-kış, gece-gündüz ve dere-tepe demeden vatandaşın huzuru ve emniyeti için hizmet etmiş ve etmektedir.
Sağlık... C Vitamini....
13 Haziran 2022 Pazartesi
Hz. Peygamber'in (S.A.V.) Yöneticiliği
Hicretle birlikte Hz. Peygamber’in siyasi liderliği de ön plana çıkmaya başladı. Resûl-i Ekrem’in liderliğinde Arap yarımadasındaki siyasî yapı çeyrek asır içinde değişmiş, Hz. Peygamber asırlarca yaşayan büyük bir devletin temelini atmıştır. Hicretin 10. yılında (631) bütün Arabistan’ın İslam hâkimiyetine girmesi üzerine Hz. Peygamber çeşitli bölgelerin yönetimi için genellikle kendi kabilelerinden seçkin kimseleri görevlendirdi. Hz. Peygamber’in görev verdiği kimseler hakkındaki ölçüsü liyakat ve ehliyetti. Bunlardan yetenekli çıkmayanları geri çağırır ve daha liyakatlisini gönderirdi. Resûl-i Ekrem’in yönetimde vazgeçmediği prensiplerden biri de istişare idi. Birçok işte ashabın ileri gelenlerine danışıp görüşlerini alır, Uhud Gazvesi’nde olduğu gibi bazen kendi kanaatine uymasa bile istişare sonucu ortaya çıkan kararı uygulardı. Hz. Ebû Bekir ile Ömer’in yardımcıları olduğunu belirten Resûlullah hayır ve sevap umarak iyi niyetle görevini yerine getirmek isteyen yöneticiye Allah’ın iyi bir yardımcı nasip edeceğini, kötü niyetli yöneticiler için aksi durumun söz konusu olacağını bildirmiştir.
Şiir..Ölüm Vardır Unutma...
TEİAŞ, 2022 Yılı Mayıs Ayı Kurulu Güç Raporunu Yayınladı
Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), 2022 Mayıs ayı kurulu güç raporunu yayınladı. Türkiye’nin Mayıs ayı sonu itibariyle kurulu gücü 100.666,50 MW seviyesine yükselirken toplam santral sayısı da 10.790 adet oldu.
2022 Mayıs Ayı kurulu güç raporunda öne çıkan bazı satır başları aşağıdaki gibidir.
- Toplam elektrik kurulu gücü 2022 Nisan ayına göre 325,30 MW artarak 100.341,3 MW seviyesine yükseldi. Toplam santral sayısı da 161 artarak 10.790 oldu.
- Yenilenebilir enerji kurulu gücü de 10.366 santralle bir önceki aya göre 161,5 MW artarak 54662,6 MW‘a yükselirken yenilenebilir santraller toplam kurulu gücün yaklaşık %54,30’unu oluşturdu.
- Güneş enerji santrallerinin kurulu gücü de 251 MW’lık bir artış ile 8335,9 MW seviyesine yükseldi. Toplam güneş enerji santral sayısı da 8725 oldu.
- Rüzgar enerji santrallerinin de kurulu gücü 47,80 MW artarak 10.930,60 MW oldu.
- Güneş enerji kurulu gücü toplam kurulu gücün %8,28’ini oluştururken, rüzgar enerji kurulu gücünün toplam kurulu güçteki oranı ise %10,85 oldu.
- Rüzgar ve güneşin yanında önemli bir yenilenebilir enerji santrali olan biyokütle santral kurulu gücü de bir önceki aya göre 23,4 MW’lık bir artış göstererek 1.763,8 MW oldu
- Toplam kurulu güçte ilk sırada 25.302,20 MW ile doğalgaz yer alırken, onu 23.317,80 MW ile barajlı hidroelektrik santralleri takip etti.
- Fosil yakıtlı santrallerin kurulu gücü de 2022 yılı Mayıs ayı sonu itibariyle bir önceki aya göre 0,6 MW artarak 46.003,9 MW yani toplam kurulu güce oranı %45,69 seviyesindedir.
11 Haziran 2022 Cumartesi
Mayıs 2022 Kurulu Güç Verileri
Mayıs 2022 Kurulu Güç Verileri | |||
Birincil Kaynak | Kurulu Güç (MW) | Değişim (MW) | |
Aylık | Yıllık | ||
Akarsu | 8.237,30 | 7,40 | 25,10 |
Asfaltit Kömür | 405,00 | – | – |
Atık Isı | 390,90 | – | – |
Barajlı | 23.317,80 | – | 37,40 |
Biyokütle | 1.763,80 | 18,40 | 119,30 |
Doğal Gaz | 25.302,20 | 0,60 | -271,40 |
Fuel Oil | 251,90 | – | – |
Güneş | 8.335,90 | 251,00 | 520,30 |
İthal Kömür | 9.053,80 | – | 60,00 |
Jeotermal | 1.686,30 | – | 10,10 |
Linyit | 10.142,50 | – | 22,60 |
LNG | 2,00 | – | – |
Motorin | 1,00 | – | – |
Nafta | 4,70 | – | – |
Rüzgar | 10.930,60 | 47,80 | 323,60 |
Taş Kömürü | 840,80 | – | – |
Toplam | 100.666,50 | 325,30 | 846,90 |
Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı kurulu gücü geçtiğimiz Mayıs ayında 324,6 MW, 2022’nin ilk beş aylık döneminde ise 1.095,8 MW artış gösterdi.
Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) verilerine göre bu dönemde 271,4 MW gücünde doğal gaza dayalı kapasitenin devreden çıkması ile toplam güçteki net artış 846,9 MW oldu.
Türkiye’nin toplam kurulu gücü ise 100.666,5 MW’a yükseldi.
Güneş enerjisi yatırımları 520 MW ile bu dönemdeki artışa en fazla katkı yapan elektrik üretim kaynağı oldu.
İkinci sırada 323,6 MW ile rüzgâr enerjisi, üçüncü sırada ise 119,3 MW ile biyokütle yatırımları geldi.
TEİAŞ, Mayıs 2022 Kurulu Güç Raporunu Yayımladı
TEİAŞ’ın verilerine göre, Mayıs 2022 dönemi itibariyle Türkiye’nin kurulu gücü 100.666,50 MW oldu.
En fazla santral sayısını sahip olan birincil enerji kaynakları ise;
8.725 adet Güneş Enerjisi Santralleri (8.335,90 MW),
748 adet Hidroelektrik Enerji Santralleri (31.555,30 MW),
345 adet Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralleri (25.302,20 MW) ve
356 adet Rüzgar Enerjisi Santralleri (10.930,60 MW) oldu.
Birincil kaynaklara ve kuruluşlara göre kurulu güç (MW):
En fazla kurulu güce sahip kuruluşlar 68.402,40 MW ile Serbest Üretim Şirketi ve 21.006,80 MW ile EÜAŞ santralleri oldu. Mevcut santrallerin % 76’sı özel sektör tarafından % 24’ü ise kamu tarafından işletiliyor.
Birincil kaynaklara ve kuruluşlara göre santral adedi:
Türkiye’deki lisanssız ve lisanslı santral sayısı toplam 10.790 oldu. Mevcut santrallerin % 92’si lisanslı % 8’i ise lisanssız santrallerden oluşuyor. Mayıs ayı itibariyle Birincil Kaynak ve Kuruluşlara göre santrallerin 8.989 adedi lisanssız santral, 1.801 adedi ise lisanslı santrallerden oluşmaktadır.
(TEİAŞ) Mayıs 2022 Kurulu Güç Raporunu Yayınladı. Rapora göre, kurulu güç toplamı 100 bin 666,50 MW olurken 2022 Mayıs ayı sonunda kurulu gücün 8 bin 335,90 MW'lık kısmı güneş enerjisi santrallerinden sağlandı. Güneş enerjisindeki kurulu güç bir önceki aya göre 251,00 MW artış gösterdi. Kurulu güç toplamı bir önceki aya göre arttı. 325,20 MW Kurulu güçte artma olurken, santral sayısında 161 adet artış oldu.
9 Haziran 2022 Perşembe
Hayatı anlamlı yaşamak
İnsanoğlu, yaşamı anlamlandırmak ister. “Nereden geldim? Nereye gideceğim? Niçin yaratıldım? Nasıl bir hayat yaşamalıyım?” soruları hayatı anlamlı kılmak için cevaplandırılması gereken en temel sorulardır.
Kur’an-ı Kerim’de, “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım...” (Zâriyât, 51/56) buyurulmuş, Hz. Peygamber de, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8) hadisiyle sözü edilen konuda hem yol göstermiş hem de bu yolun nasıl bir donanımla aşılabileceğine işaret etmiştir. Buna göre insanın yaratılış gayesi, kendisini yaratan mutlak gücü tanımak ve O’na karşı görevlerini yerine getirmeye çalışan iyi bir kul olabilmektir. Bu amaca uygun yaşama gayreti insanın yaşadığı hayatı anlamlı kılmasına sebep olur.
İnsan madde ve mana boyutu ile bir bütündür. İnsana parçacı bir yaklaşım, onun mana dünyasının ihmaline ve mutsuzluğuna sebep olur. Zira aşkın ahlaki ve imani değerlere yönelmek insanda fıtri bir ihtiyaçtır.
BİLİYOR MUSUNUZ............. DUYDUNUZ MU
6 Haziran 2022 Pazartesi
Büyüme ve Enflasyon
Türkiye ekonomisi 2022 yılının ilk çeyreğinde (ocak, şubat, mart ayları) bir önceki yılın aynı dönemine göre % 7,3 oranında büyüdü.
Detaylara bakıldığı zaman inşaat sektörü hariç tüm sektörlerde önemli büyüme oranları göze çarpıyor.
İnşaat sektöründe maliyet artışının etkisiyle küçük ölçekli müteahhitlerin, yani bir dönem inşaatın yüksek kazanç getirmesi sebebiyle asıl işlerini bırakıp inşaat sektörüne yönelenlerin piyasadan çekilmesiyle beraber üretimin azaldığını söylemek mümkün. Bunun yanında tedarik zincirinin bozulması sebebiyle yurt dışı talebin arttığı bu dönemde hükümetin politikasıyla beraber bir dönem inşaatta olduğu gibi sanayiye yönelimin artması da etkili elbette. Büyüme verisini biraz daha yakından incelediğimizde hane halkı tüketim harcamalarının yüksek olduğunu görebiliyoruz. Hane halkı tüketimi (fiyatların artmadığı varsayımıyla) bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,5 oranında artmış görünüyor. Bunun dışında ihracattaki artışın büyümeye önemli katkı sağladığını da görüyoruz. Aynı zamanda yatırımlarda az da olsa bir artış yaşandığı görülmekte.
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde %35,5 iken bu oran 2022 yılında %31,5 oldu. Bu da sabit gelirlilerin büyüme içindeki payının azaldığını gösteriyor. Yani işletmeler kârını artırırken çalışanlar bu büyümeden payını alamıyor. Büyüme verilerinde de görüldüğü üzere Türkiye’de hane halkı tüketimi oldukça yüksek seviyelerde. İç piyasadaki bu yüksek talep, enflasyonun en önemli nedenlerinden biri olarak söylenebilir. Çünkü literatüre göre enflasyonun en önemli iki nedeni vardır. Biri maliyet diğeriyse taleptir. Maliyet enflasyonu herkesçe malum. Bir malın maliyeti arttığı zaman bu fiyata yansıtılır ve fiyatlarda artış meydana gelir. Aynı şekilde piyasada talep arzın üzerindeyse bu da piyasada fiyatların yükselmesine neden olur. Nitekim herkes bilir ki satılamayan malın fiyatını düşürülür. Maliyetlerinin artması durumundaysa en kötü ihtimalle fiyat artışı yapmaz veya çok mecbur kalırsa asgari düzeyde artırır. Ancak iç piyasada talep oldukça yüksek. Hane halkı tasarruf etmeyi azaltıp paranın döviz, altın, faiz/kâr payı gibi finansal yatırım araçlarıyla enflasyon karşısında reel anlamda değer kaybetmesindense harcamayı tercih ettiğini görüyoruz.
TÜİK enflasyon oranı tüm Türkiye’yi ve yüzlerce ürünü içine alan bir sepetten oluşuyor. Ürün bazlı bakıldığında bazı ürünlerde fiyat artışları TÜFE’nin çok daha üzerinde gerçekleşiyor. Hanehalkı da işletmeler de paralarını mal almaya yönlendiriyor. Özellikle işletmelerin hammadde stoklarını artırdıklarını görebiliyoruz. Tedarik zincirinin bozulması ve yüksek enflasyon sebebiyle hammadde stoklamalarına yönelim ithalatın da artmasına neden oluyor.
Geçen hafta açıklanan bir diğer önemli veri de enflasyonu. Mayıs ayında TÜFE bir önceki yılın aynı ayına göre %73,50 oranında artarken aylık bazda % 2,98 seviyesinde arttığını görüyoruz. Döviz kurundaki artışla beraber fiyatların hızla arttığı aralık ayında % 13,58 seviyesinde olan aylık TÜFE ocak ayında % 11,10 seviyesine gerilemişti. Döviz kurundaki görece dengelenmeyle beraber şubat ayında % 4,81 seviyesine kadar gerileyen aylık enflasyon 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi sebebiyle artan enerji fiyatlarına paralel olarak mart ayında önce % 5,46’ya nisan ayında da % 7,25’e yükseldi. Havaların ısınması, yaz mevsiminin yaklaşması, kışın yağışların bol olmasıyla beraber rekoltenin yüksek olması nedeniyle özellikle sebze ve meyve fiyatlarındaki azalış ve gıdanın sepet içindeki ağırlığının yüksek olması, mayıs ayında aylık bazda enflasyonu % 2,98 seviyesine düşürdü.
1 Haziran itibariyle geçerli olan doğalgaz ve elektrik zamlarının aylık enflasyonda % 0,8 puanlık etkisi olacağı hesaplanıyor. Benzin, mazot, lpg, elektrik, doğalgaz gibi enerji girdilerindeki fiyat artışı enflasyonun yükselmesine neden olacaktır. Ancak yaz mevsimi sürecinde meyve sebze gibi ağırlığı yüksek olan maddelerin fiyatlarındaki düşüş eğilimi devam ederse enflasyonda aylık bazda düşüşler görülebilir. Bu da yıllık enflasyonu aşağı çekmeye başlayacaktır.
Fiyatların artışından en çok sabit gelirliler olumsuz etkileniyor. Ciro verilerine ve sektörel güven endeksine bakıldığında iş dünyasının enflasyonist dönemden olumlu etkilendiklerini görebiliyoruz. Fiyat artışlarıyla beraber kâr artışları iş dünyasının lehine bir şekilde işliyor. Toplumsal refahı artıracak olan iş dünyasındaki kâr artışının çalışanlarla paylaşılmasıdır.
5 Haziran 2022 Pazar
Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü
Birleşmiş Milletler tarafından 1972’de alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. Çevrenin korunması, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi konusunda gösterilen çabaların amacı, insanların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamalarının sağlanmasıdır. Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, bilhassa şehirlerde insanların karşılaştığı en büyük çevre problemi çöptür. Plastik yahut pet ambalajlı yiyecekler yerine cam ambalajlı yiyecekler seçilebilir. Bulaşık makinelerinde kullanılan kimyasal parlatıcılar yerine, sirke kullanılabilir. Kullanılıp atılan piller yerine, yeniden doldurulabilir piller kullanılabilir. Cam, kâğıt, karton, plastik ve metal gibi atıklar ayrı ayrı toplanıp, çeşitli sektörlerde kullanılabiliyor.
3 Haziran 2022 Cuma
5 aylık verilere göre memurun alacağı enflasyon farkı
Mayıs ayı enflasyonu ile birlikte yılın ilk dört ayındaki enflasyon kümülatif olarak yüzde 35,64'e ulaşmıştı. Memurun alacağı enflasyon farkı yüzde 35,64- yüzde 7,50= yüzde 28,14 olacak.
2022 Yılı Üfe Tüfe Oranları
OCAK 2022 | Üfe (%) | Tüfe (%) |
---|---|---|
Bir Önceki Aya Göre | 10,45 | 11,10 |
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre | 10,45 | 11,10 |
Bir Önceki Yıla Göre | 93,53 | 48,69 |
Oniki Aylık Ortalamalar Göre | 49,93 | 22,58 |
ŞUBAT 2022 | Üfe (%) | Tüfe (%) |
---|---|---|
Bir Önceki Aya Göre | 7,22 | 4,81 |
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre | 18,43 | 16,45 |
Bir Önceki Yıla Göre | 105,01 | 54,44 |
Oniki Aylık Ortalamalar Göre | 56,83 | 25,98 |
MART 2022 | Üfe (%) | Tüfe (%) |
---|---|---|
Bir Önceki Aya Göre | 9,19 | 5,46 |
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre | 29,31 | 22,81 |
Bir Önceki Yıla Göre | 114,97 | 61,14 |
Oniki Aylık Ortalamalar Göre | 64,30 | 29,88 |
NİSAN 2022 | Üfe (%) | Tüfe (%) |
---|---|---|
Bir Önceki Aya Göre | 7,67 | 7,25 |
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre | 39,23 | 31,71 |
Bir Önceki Yıla Göre | 121,82 | 69,97 |
Oniki Aylık Ortalamalar Göre | 72,03 | 34,46 |
MAYIS 2022 | Üfe (%) | Tüfe (%) |
---|---|---|
Bir Önceki Aya Göre | 8,76 | 2,98 |
Bir Önceki Yılın Aralık Ayına Göre | 51,43 | 35,64 |
Bir Önceki Yıla Göre | 132,16 | 73,50 |
Oniki Aylık Ortalamalar Göre | 80,38 | 39,33 |