26 Temmuz 2023 Çarşamba

Reel Politik ve israf ekonomisi

2018 yılında ilk sinyalleri hissedilen, 2020 pandemisi ile bir müddet beklemeye alınan, 2022 sonrasında ise toplumu derinden etkileyen olumsuz ekonomik göstergelerin düzeltilmesi hükümetin önde gelen hedefleri arasında geliyor.

Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleri bu sorunları geçici bir süreyle maskelenmesini sağladı. İktidar, bugünlerde herkesi tatmin etmese de, sosyal kesimlere yönelik gelir artırıcı adımlarla belli bir rahatlama sağlamış görünüyor.

Ülke seçim döneminden tam olarak çıkmadı: Sekiz ay sonra yerel seçimler var.

Ankara ve İstanbul başta olmak üzere belediye seçimleri çekişmeli geçecek. Muhalefet dört yıl önce kazandığı zemini muhafaza, hükümetse bu yerleri geri alma derdinde.

Yerel seçimlerin kendi dinamikleri ola da yerel, genelden yani ülke siyasetinden bağımsız düşünülemez.

Ekonomi seçim sonuçlarını etkilemede önemli ölçüde belirleyici olacak. Sonuçta seçmen kendi ekonomisini, refahını ve rahatını düşünmek zorunda. En temel ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntı yaşaması halinde bu, bir biçimde siyasete yansır.

Genel seçimlerde toplum bütün bunları dikkate aldı.

Ama sadece ekonomi belirleyici olmadı…

Toplum güvenlik kaygılarını ve ideolojik beklentilerini önceledi.

Sonuçta daha milli olduğuna inandığı ve daha gelenek ve köklerine itibar ettiğini düşündüğü kadroları tekrar iş başına getirdi.

İktidar ve muhalefet açısından yerel seçimlere bir kez daha dikkat çekmek gerekiyor.

Genel seçimin kolay kazanıldığını kimse söyleyemez. Hiçbir parti tek başına TBMM çoğunluğunu elde edemedi.

Cumhurbaşkanlığı seçimini ise ikinci tura bıraktı.

Siyasetteki iki kanat da işin kolay olmayacağını gördü; seçim sürecinde olmadık/olmayacak partilerin ve adayların kapılarını çalmak zorunda kaldılar.

Hafta sonu vergi, resim ve harçlara yapılan zamlar olayı başka mecralara taşıma kabiliyetine sahip gibi görünüyor.

Zincirleme etkileri önümüzdeki günlerde görülecektir.

İktidarın bunu yapmadan başka çaresi yoktu.

Deprem, ekonomik sorunlar, toplumsal hizmet beklenti ve taleplerini karşılamak için mali kaynağa ihtiyacı vardı ve bunun kararını verdi.

Akaryakıt ürünlerinden alınan vergilerin tam da 15 Temmuz gecesine denk getirilmesi ayrı bir garabetti. İnsanlar yüksek insani ve milli duygular içindeyken tam da gece yarısı yayımlanan Resmi Gazeteyle yapılan zam hoş olmadı.

Bu dakikadan itibaren başta kamu olmak üzere tüm toplumda bir tasarruf seferberliğine ihtiyaç var.

Cumhurbaşkanlığı bir seferberlik başlatmalı, her bir kurumda mali anlamda sıkıyönetim tedbirleri uygulanmalıdır.

Tabii ki, işe kendi teşkilat ve harcamalarından başlamak kaydıyla…

Sonuçta yürütmenin burada da başı çekmelidir…

Zincirleme işlem şeklinde bakanlıklar, özerk kurumlar, yerel yönetimler, üniversiteler bundan hissesine düşeni almalıdır.

İsraf bitmediği, ‘itibardan tasarruf olmaz’ sözü terk edilmediği ve kamu bütçesinden olmadık harcamalar yapılmadığı müddetçe, zamlar ve artışlar maaş-enflasyon-vergi-maaş… kısırdöngüsü çerçevesinde devam eder.

Olan hiç geliri olmayan veya sabit gelirli, kendi nam ve hesabına çalışan küçük esnafı ve toplumun zaten zor durumda olan kesimlerine olacak.

İsrafın bedelinin özellikle dar gelirlilere ve toplumun ekonomik anlamda düşük kesimlerine yüklenmesinin hiçbir mazereti olamaz.

Bu kesimler iktidarın yılmaz destekçileri…

Belediyeler, üniversiteler, bürokrasi lütfen bırakın bu hoyratlığı.

Bütçede tahsisat, kasada para var diye illa o paranın harcanması gerekmiyor.

Bütçe bir tahmin.

Harcama çılgınlığı, israf kültürü ve fütursuz işlemler bugünden tezi yok, sonlandırılmalıdır.

Bunu da kamuoyu ile paylaşarak yapmak gerekiyor.

Şundan vazgeçtim, bunu yapmayacağım şeklinde topluma karşı bir taahhüt içinde yapılmalıdır…

Makam aracı ve makam odası saltanatı bitirilmeli, özel hizmetlerinde istihdam edilen sayısız insanın derhal işlerine dönmeleri sağlanmalıdır.

‘Sözüm cemaatten içeriye’.

‘Kamu parasını harcayan’ herkes kendisine bir pay çıkarsın.

Seçmen 2024 seçimlerinde oy kullanırken ideolojiye, siyasi duruşa bakmayacak.

Sansürsüz, engelsiz bir seçim…

Ama en büyük seçim galiba vicdanlarda…



24 Temmuz 2023 Pazartesi

Körfez Turu - Uluslararası Politik Ekonomi

 

Türkiye içinde bulunduğu jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik konumu sebebiyle kilit ülke durumundadır. Bu durum Türkiye için bazen dezavantaj bazen de avantaj hâline gelmektedir. Ekonomi güvenliğini sağlayabilmek için küresel konjonktüre göre dönemsel olarak farklı yöntemler izlemek sorunda kalmaktadır.

Türkiye, içinde bulunduğu konum sebebiyle farklı ülkeler, ulus üstü örgütler ve çok uluslu şirketlerle farklı ilişkiler kurmak zorunda kalmaktadır. Dış politikasını kurgular ve uygularken de bu doğrultuda hareket etmektedir.

Seçim sonrası oluşturulan kabineye bakıldığında Mehmet Şimşek’in Ekonominin başına getirilmesi ve MİT eski Başkanı Hakan Fidan’ın dış politikanın başına getirilmesi yeni bir yola girildiğini gösterdi. Çünkü Mehmet Şimşek’in uluslararası bilinirliği, tanınırlığı ve dikkate alınması ekonominin yeniden uluslararası sisteme uyumlu hâle getirileceğini gösteriyordu. Diğer taraftan Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olması da aynı minvalde atılan bir adım olarak değerlendirilebilir.

Ekonomiden sorumlu bakan ile Dışişleri Bakanını neden birlikte değerlendirdiğime gelecek olursak uluslararası politik ekonomi kavramına değinmek gerekecektir. Uluslararası politik ekonomi denince akla ilk olarak Susan Strange gelir. Susan Strange’in öne çıkan teorik yaklaşımı “Yapısal Güçlendirme”dir. Bu teori, devletlerin ve aktörlerin uluslararası ekonomi içindeki yapısal güç ilişkilerini vurgular. Strange, devletlerin ekonomik güçleri ve çıkarlarının, uluslararası ekonomik yapıyı nasıl şekillendirdiği ve dönüştürdüğü üzerinde durmuştur. Ayrıca, çokuluslu şirketlerin uluslararası ekonomideki rolleri ve küresel ekonomik sistemin kavramsal çerçevesini de incelemiştir. Uluslararası politik ekonomi ve küresel ekonomik sistemin karmaşıklıklarını anlamak ve çıkarlar arasındaki çatışmaları analiz etmek için bu yapısalcı yaklaşımı benimsemiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez gezisini de bu bağlamda ele almak daha doğru olacaktır. Nitekim bu ülkelerle kurulan politik ilişkiler beraberinde ekonomik anlaşmaları da getirmiş ve sadece BAE ile 50,7 milyar dolarlık anlaşma imzalanmıştır. Bu doğrultuda Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi konum ve yerli ve milli üretimleri olan teknolojik kapasitesi aynı zamanda uluslararası politik ekonominin konusu hâline gelmiştir. Yapılan anlaşmalara bakıldığında Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma konusunda yaptığı çalışmalar dâhilinde olduğu da görülmektedir.

Türkiye’nin uluslararası politik ekonomi kapsamında attığı ve atacağı bir diğer önemli konu ise tahıl koridoru anlaşmasıdır. Rusya’nın tahıl anlaşmasını sona erdirdiğini açıklaması ve antlaşmaya yeniden dönmek için ileri sürdüğü şartlar Türkiye’nin bu süreçte yeniden aktif bir politika izlemesini gerekli kılmıştır. Son NATO toplantısında “Batı” ülkeleriyle yeni bir sayfa açan Türkiye Ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Putin’i Türkiye’de ağırlayarak konuyu yüz yüze çözmeye hazırlanıyor. Türkiye’nin NATO toplantısıyla “Batı” ile yeni bir sayfa açması sonrasında gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi, yaptırımların kaldırılması gibi konularla ihracat artışı sağlamaya hazırlanması son derece önemli bir konu. Bunların yanında Rusya’nın taleplerinin karşılanarak tahıl koridorunun güncellenerek aktif hâle gelmesi Türkiye’nin daha fazla kazanması anlamına gelecektir.

Tüm bu perspektiften bakıldığında Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinin ekonomiden bağımsız olmadığı açık ve net bir şekilde görülmektedir. Nitekim içeride izlenen ekonomi politikası da bu bağlamdan uzak değildir.

Merkez Bankasının faiz artırım politikası ve maliye politikası çerçevesinde vergi oranlarını artırması içeride talebin daraltılarak enflasyonu düşürme çabası olduğu görülmektedir. Benzin fiyatlarındaki artış cari açığın azalmasına katkı sağlarken kamu gelirlerinin artmasına yardımcı olacaktır. Bunun yanında Merkez Bankası ihracat finansman desteği sağlayan reeskont kredilerinin günlük limitini 300 milyon TL’den 1,5 milyar TL’ye çıkardı. Bu da gösteriyor ki iç talebin daraltılarak ihracatın artırılması suretiyle enflasyonla mücadele politikası izlenmektedir. Gerek körfez gerekse NATO-AB ülkeleriyle açılan yeni sayfa ile de uluslararası doğrudan yatırımı artırma konusunda adımlar atıldığı görülmektedir.

Küresel güçlerin etki kaybettiği ve bölgeselleşmenin arttığı yeni dünyada Türkiye’nin bölgesinde etkili bir güç olarak yer alma çalışmalarının olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde attığı adımların ekonomik yansımaları da Türkiye’nin bölgesel gücünü artıracak önemli etkenler olacağı söylenebilir.

19 Temmuz 2023 Çarşamba

 

    Devletin küçülmesinin bir diğer yolu olarak gösterilebilecek olan e-devlet uygulamaları, örgütsel büyüklüğe doğrudan etkisi olan bir yöntemdir. Bu yöntemde her ne kadar devletin sunduğu kamu hizmetleri azaltılmasa da, hizmeti sunmanın prosedürel boyutu basitleştirilmektedir. Diğer taraftan hizmetin tüketilmesi ya da bazı prosedürlerin elektronik ortamda yapılmasının mümkün olması, daha önce bu tür işleri yapan ilgili departmanları işlevsiz kılarak, örgütsel küçülme ve personel sayısında azalma sonucunu üretmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasıyla, kamu hizmetlerinin vatandaş ve işletmelere daha rahat erişilebilir bir ortamda, daha şeffaf, etkin, verimli ve ucuz bir şekilde sunulmaktadır. Böylece halkın yaşam standardı da yükselmektedir.

Herkesin yakındığı bürokrasiden kurtulmanın yolu olarak görülen kamu hizmetlerinin online sistemiyle vatandaşa ulaştırılmasının ayrıca; 

• Zaman ve kaynak tasarrufu sağlamak, 

• Hizmet kalitesi ve verimini artırmak, 

• Devleti şeffaflaştırmak, 

• Bilgiye daha sağlıklı, hızlı ve ucuz ulaşmak, 

• Güvenilir kamu imajı oluşturmak ve 

• Yolsuzluklarla etkin mücadele etmek gibi yararlarından da söz edilmektedir. 

Türkiye’de E-Devlet uygulamalarına ilişkin yasal altyapı yeterli düzeyde olmakla birlikte teknik altyapının son dönemde güçlendirilmesi, sisteme duyulan güven yöntemin yaygınlaştırılması önünde önemli bir engel olmaktan kurtulmuştur. Buna rağmen rutin bazı bürokratik işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirilmesine imkân veren uygulamalar da mevcuttur.

 

    Günümüzde kamu yönetimi aşırı kuralcılık, verimsizlik, hantallık, niteliksizlik, gizlilik, katı hiyerarşik yapı ve değişime kapalılık gibi eleştirilerin merkezinde yer almaktadır. Bu durum kamu sektörünün, değişimi geciktiren bir unsur olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle kamu yönetimi, yeni bir takım kavramların, ilkelerin ve yönetim yaklaşımlarının uygulamalarına sahne olmaktadır.

 

Yeni hicri yılımız kutlu olsun! Allah'ın rahmeti üzerimize yağsın ve dualarımızı kabul buyursun. Rabbimiz, bu yıl bizi doğru yolda sebat etmeye, günahlarımızdan tövbe etmeye ve iyiliklerimizi artırmaya yönlendirsin.

NAMAZ KALPLERE ŞİFADIR

 

İnsanda iki türlü kalp vardır. Birisi, bildiğimiz, göğsümüzdeki et parçasıdır. Buna yürek denmektedir. İkincisi, bu et parçasında bulunan bir kuvvettir ki, buna da gönül denmektedir. Din kitaplarında bildirilen kalp, bu gönüldür. İnanmak ve inanmamak, muhabbet, sevgi ve düşmanlık bu kalpte olur. İnsanın azaları, organları bu kalbin emrindedir. Temiz kalbin sâhibi akla uyar, hep iyi işler yapar. Kalbi bozuk, hasta olan, nefse uyar, hep zararlı işler yapar. İhlâs, samimiyet ile yapılan ibâdetler, bilhassa namaz kılmak, kalbi temizler.

Allahü teâlâ, kalbi bozan, hasta yapan şeyleri haram etmiştir. Günah işleyenin kalbi hasta olur. Günâhın büyüklüğüne göre, hastalık hafif veya ağır olur. Kalp hasta olunca, ibâdet yapmak güç olur. Kalp hastalığının birinci ilâcı, tevbe ve istiğfardır. Tövbenin kabul olması için, günâhı terk etmek ve ibâdet yapmak lâzımdır. Kalp hastalığının ilâcı olan tevbenin kabul olması için, en faydalı ibâdet, namaz kılmaktır. Her gün namaz kılmak, çok kolaydır. Her gün beş kere namaz kılmak, kalbi hasta olanlara güç gelir. Hâlbuki, namaz çok kılınırsa, kalpte Allah sevgisi hasıl olur. Allah sevgisi zamanla kalbi doldurur. Saadetlerin en büyüğü, kalbe Allahü teâlânın sevgisini yerleştirmektir.

Dünya işleri ile uğraşanların ve geçici olan dünya nîmetlerine ve lezzetlerine kavuşmayı düşünenlerin kalplerinde Allah sevgisi kalmaz. İnsanı bu felâketten kurtaran en kuvvetli ilâç, kelime-i tevhid okumaktır. Bunun için, Allahü teâlâ, sonsuz merhametinden dolayı, her gün bir vakit değil, beş vakit namaz kılmayı emir buyurmuştur. Allahü teâlânın bu emri, insanlara sıkıntı vermek için değil, onları kalp hastalığından kurtarmak içindir. Ankebût sûresinin 45. âyetinde meâlen; “Doğru kılınan namaz, insanı fahşâdan ve münkerden herhâlde, muhakkak uzaklaştırır.” buyuruldu. 

Osman Ünlü    

TÜRKİYE GAZETESİ     
08.08.2020

18 Temmuz 2023 Salı


Maddi durumumuz ne olursa olsun tasarruflu olmayı bir alışkanlık haline getirir, bugünümüz ve yarınımız arasında bir denge kurabilirsek, hem bireyler hem de kurumlar olarak yarın daha refah içinde yaşayabiliriz.

Tasarruflu olmak eski moda bir alışkanlık, gereksiz bir tutum ya da cimrilik değil, zevklerimiz ve sorumluluklarımız arasında bir denge kurmaktır. Sadece bugünü değil, yarını da düşünme bilincidir. Sadece kendini değil, parçası olduğumuz dünyayı da düşünmek demektir.

Daha iyi bir hayatı talep etmek, kendimiz ve ailemiz için daha fazla tüketmeyi istemek hepimizin hakkı. Buna kimse karşı çıkamaz;  ama yarın da iyi yaşamak istiyorsak yeni bir denge kurmaya ihtiyacımız var. Her birimizin daha fazla tasarruf etmesi gerekiyor. Toplum olarak israfı önleyip daha fazla biriktirmemiz gerekiyor. Bugün yaptığımızdan daha iyisini yapmamız gerekiyor.

Türkiye’yi bir refah toplumu yapmak istiyorsak daha fazla tasarruf etmemiz şart.

Tasarruf Etmek Neden Gerekli?

 

Tasarruf etmenin pek sevimli bir tarafı yok. Yarını düşünüp biriktirmektense bugün harcamak daha zevkli, mevcut durumu kontrol etmektense anın keyfini çıkarmak daha güzel.

Biz toplum olarak “bugünü” yaşayıp geleceğe “Allah Kerim!” diye bakmayı tercih ettiğimiz için, tasarruf etmeyi çok sevmiyoruz. Toplum olarak tasarruf alışkanlığımız düşük. Bizimle aynı gelir düzeyinde olan toplumlardan bile daha az tasarruf ediyoruz. Gelirimiz arttıkça daha fazla tasarruf edeceğimiz kesin ama ama çoğumuz yapabileceğinden daha az tasarruf yapıyor.

Oysa tasarruf yapmak -hem kişisel hem de toplumsal açıdan- iyi bir geleceğin ön koşulu.

Tasarruflu olmak, önce israf etmemek demektir.  Boşa geçen zaman da, gereksiz yere yanan ışıklar da israftır. Lüzumsuz çalışan her âlet, hor kullanılan her eşya israftır. Bir işin verimsiz yapılması, ham maddelerin ziyan edilmesi, iyi planlama yapılmadığı için kaybedilen zaman ve emek hep israftır. Yapabileceğinin iyisini yapmamak, fırsatları harcamak da israftır.

Pek çok şirket tasarruf etmeyi sadece kriz dönemlerinde gündeme getirip, geçici önlemler alır. Bu şirketlerin çoğu, işyerine alınan gazeteleri kısmak, çayı-kahveyi yasaklamak gibi etkisi olmayan tedbirler alır. Pek çok şirket, işlerin daralmasına aşırı tepki vererek hemen çalışanların bir bölümünü işten çıkarır. Bu, baştan aşağı yanlış bir anlayıştır.

Tasarruf, şirketlerin zor zamanlarında değil, refah dönemlerinde yapması gereken bir eylemdir. Tasarruflu olmak, dönemsel bir tedbir değil bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzıdır. Bu anlayış bireyler, aileler için de geçerlidir.

Şirketin gelirleri düştüğü zaman acil tasarruf önlemlerine başvurması, çoğu durumda kötü yönetimin bir sonucudur. İyi yönetilen şirketler, kriz döneminde bu tür geçici önlemlere gerek duymaz.

Gerek şirketlerde gerekse kişisel hayatımızda israfı engellemenin ilk adımı, israf ettiğimizin farkına varmaktır. Eğer kaynakları israf ettiğimiz bilincine varmazsak tasarruf yapmayı aklımıza bile getirmemiz mümkün değildir. İhtiyaç olmadan tüketilen, yerinde kullanılmayan, kullanıldığında artı değer üretmeyen her kaynağın israf olduğunu fark etmek, tasarrufun ilk adımıdır. Hayatımızı bu gözle değerlendirerek israfı önlememiz mümkündür. O’Connel’a göre şirketler,  nerede, nasıl, hangi israfa sebep verdiklerini saptayıp sonra da etkili bir planlama yaparak “Sıfır İsraf” hedefine doğru ilerleyebilirler.

Ben tasarruflu olmanın, maddiyatın ötesinde bir görgü, edep ve incelik olduğunu düşünüyorum. Çok varlıklı insanların, çok büyük şirket yöneticilerinin israfı önleyen davranışlarına, tasarrufu yüceltmelerine hep hayran olmuşumdur. İhtiyacından fazlasını tüketmemek, tüketirken ziyan etmemek yüksek bir bilincin göstergesidir.  Kaynakları tüketirken özen göstermek, her şeyi yerinde ve yeterince kullanmak bizi sadece işlerimizde değil özel hayatımızda da daha yüksek bir bilinç seviyesine çıkarır.

Günümüz Dünyasında Finansal Okuryazarlık Neden Önemlidir?

 

Değişen tüketim alışkanlıklarımız, finans teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte hayatımıza giren yeni bankacılık uygulamaları, çeşitliliği giderek artan yatırım araçları para kazanma, harcama ve tasarruf modellerimizi etkiliyor. Bu yüzden bugünün dünyası hepimizin finansal okuryazar olmasını gerektiriyor.

Her şeyin bir ekrana dokunarak elde edilebildiği bu dijital çağda, neredeyse tüm harcamalarımızı çevrimiçi uygulamalar üzerinden yapabiliyoruz. Fiziki olarak paraya dokunmadan yaşadığımız bu sistem, yeterli bilgiye ve kontrol mekanizmasına sahip olmazsak borç yükümüzün artmasına neden oluyor. Çeşitliliği artan yatırım araçlarının hangisinin bize uygun olduğunu anlamak, risk almadan doğru yatırım kararlarını vermek için de finansal okuryazar olmak gerekiyor.

Ortalama yaşam süresinin uzaması, emekli maaşımız ve birikimlerimizle daha uzun yıllar geçinmemizi gerektiriyor. Bu da ihtiyaçlarımızı karşılamak ve refah seviyemizi korumak için bireysel emeklilik sistemi gibi alternatif bir plan oluşturmamız ve yönetmemiz anlamına geliyor.

Finansman seçeneklerinin artması ve erişilebilir hale gelmesi hayatımızı çok kolaylaştırıyor ama karar verme aşamasında yeterli bilgi ve analiz becerisine sahip olmamak borç yükü altında ezilme riskini de beraberinde getiriyor.

Finansal okuryazarlık sadece kaynaklarımızı doğru yönetmeyi değil aynı zamanda değişen koşullara uyum sağlama, yenilenen hizmetleri anlama becerimizi de artırdığı için günümüz dünyasında büyük önem taşıyor.

Finansal Okuryazarlık

 

    Finansal okuryazarlık, kişisel bütçe yönetimi, tasarruf, yatırım dahil olmak üzere çeşitli finansal becerileri anlama ve kullanma becerisidir. Finansal okuryazarlığa ulaşmanın temel adımları arasında bütçe oluşturmayı, borçları ödemeyi, finansal hedefler belirlemeyi, emeklilik planlarını yönetmeyi, mali riskleri analiz etmeyi ve gereken önlemleri almayı, sürdürülebilir tasarruf planları oluşturmayı sayabiliriz.

      Yaşamımızı sürdürmek için paraya ihtiyacımız var. Bu gerçeğin farkına çok erken yaşlarda varsak da gelirimizi ve varlıklarımızı yönetmeye gelince durum biraz değişiyor. Bugünün dünyası, yaşamımız boyunca kişisel mali durumumuzdan her zamankinden daha fazla sorumlu olmamızı gerektiriyor. Öğrenci kredilerinden kredi kartlarına, yatırım fonlarından emekli maaşlarına kadar karar vermemiz ve yönetmemiz gereken finansal ürün yelpazesi sürekli değişiyor ve yenileniyor. Üstelik bu kararlar hem bireysel ve toplumsal refahımız hem de finansal dayanıklılığımız üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Finansal okuryazarlık kavramı, bu etkilerin olumlu yönde gelişebilmesi için yeterli bilgiye sahip olmamız ve uygulayabilmemiz esasına dayanıyor. Böylece kötü harcama kararlarının önüne geçebilir, borç yükü biriktirmekten kaçınabilir, tasarruf edebilir, refah ve dayanıklılığımızı artırabiliriz. 

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Denetim eksikliği de israfa mahal vermektedir

 

Son yıllarda kamu idarelerinde denetim organlarının zayıflamasının da etkisiyle denetim eksikliği kaynakların kamu yararı doğrultusunda verimli ve etkin kullanılması konusundaki caydırıcılığı azaltmıştır. Öte yandan, kamudaki denetimler sadece mevzuata uygunlukla sınırlı olarak yapılmakta, kaynak kullanımlarının verimliliği, faydası ve amacı denetlenmemektedir.

Verimlilik ve etkinlik denetimleri ile performans denetimleri yeterince yapılmamakta veya bu kapsamda düzenlenen raporlar herhangi bir yaptırım doğurmamaktadır.

Kamuda mali ve hukuki yaptırımlar sadece mevzuata uygunluk ile sınırlı bulunmakta ve basiretli bir idareci olarak hareket etmemenin herhangi bir yaptırımı bulunmamaktadır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ilk yayımlanan halinde “Kamu kaynakları ile yükümlülüklerinin yönetilmesinde, değerlendirilmesinde, korunmasında veya kullanılmasında gerekli önlemlerin alınmaması veya özenin gösterilmemesi suretiyle öz kaynağın azalmasına sebebiyet verilmesi” kamu zararına yol açan bir durum olarak sayıldığı halde kanunda 2005 yılında yapılan değişiklikle böyle bir eylem kamu zararı olmaktan çıkarılmıştır.

Aynı şekilde, Sayıştay Kanunu’nda da (Md. 7); “Sayıştay tarafından gerçekleştirilen performans denetimleri mali ve hukuki sorumluluk doğurmaz.” hükmü bulunmaktadır.

Bu durumda, basiretli hareket etmemek sonucunda kaynakları israf etmenin veya hatta kamusal amaçlar dışında kullanmanın herhangi bir yaptırımı bulunmamaktadır.

Kamuda asıl mesele tasarruf mu israf mı?

 

Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nde yer alan düzenlemelerin bazıları gerekli olmakla birlikte kamuda asıl mesele tasarruf değil, israftır. İsrafın önlenmesi suretiyle sağlanacak kaynak tasarruf yoluyla sağlanacak kaynağın onlarca katı kadar olacaktır.

 

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı, yıllık israf raporunu açıkladı. İsrafı altın, gümüş, bronz ve düz olarak 4 kategoriye ayıran rapora göre Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15'ini israf ediyor.


İsraf edilen kaynakla neler yapılabilirdi?

Türkiye İsraf Raporu 2021'e göre israf edilen 1 trilyon 81 milyar TL'lik kaynak ile şunlar yapılabilirdi:

  • Her biri 600 yataklı ve tanesi 70 milyon lira değerinde 15 bin 447 hastane yapılır ve sağlık sistemi tamamen rahatlatmış olurdu.
  • Her biri 6 milyon 600 bin lira değerinde 16 derslikli 163 bin 841 ilkokul ve ortaokul yapılarak, eğitimde fiziki kapasite arttırılır, her sınıfta 30 öğrencinin okutulması hedefi yerine getirilebilirdi.
  • Kilometresi 4 milyon 950 bin lira olan 218 bin 455 km otoyol yapılarak ülke kalkınması için gerekli ulaşım altyapısı tamamlanırdı.
  • Her bir ihracatçı firmaya veya KOBİ'ye 500 bin lira kredi verilmiş olsaydı, 2 milyon 162 bin işletmeye destek sağlanırdı.
  • Yoksulların gelir getirici bir faaliyette bulunması çerçevesinde, her bir dar gelirliye yıllık 50 bin lira vatandaşlık geliri verilmesi durumunda, Türkiye'de 21 milyon 627 bin kişiye ulaşılarak gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılmasına katkı sağlanırdı.
  • Her bir öğretmene aylık 25 bin TL maaş verilmesi durumunda 3 milyon 604 bin öğretmenin bir yıllık maaşı karşılanabilirdi.
  • Ortalama aylık öğretmen maaşının 6 bin 500 lira olduğunu varsaydığımızda söz konusu meblağla 13 milyon 863 bin öğretmenin yıllık maaşı karşılanabilirdi.
  • Ortalama memur maaşının 9 bin lira olduğunu varsaydığımızda söz konusu meblağla 10 milyon 12 bin memurun yıllık maaşı karşılanabilirdi.
  • Koronavirüs küresel salgını sürecinde büyük zorluklar çeken esnafa 1 yıl boyunca aylık 5 bin lira tutarında destek verilseydi, bu miktarla 18 milyon 22 bin esnafa yardım edilebilirdi.
  • Çiftçilere yıllık 50 bin lira tutarında destek verilseydi, bu miktarla 21 milyon 627 bin çiftçiye yardım edilebilirdi. Ortalama litresi 18 TL'den mazot alan çiftçimize 60 milyar litrelik yakıt yardımı yapılabilirdi.
  • Emekliye 1 yıl boyunca aylık 3 bin lira tutarında destek sağlanarak 30 milyon 37 bin emekli rahatlatılabilirdi.

 

Tasarruf genelgelerinin amacı, harcamaların tahsis edilmiş olan ödeneklerin mümkün mertebede altında gerçekleştirilmesi ve ödeneklerden tasarruf edilmesini sağlamaktır. Bu itibarla kamu kurum ve kuruluşlarının kendilerine ayrılan ödenekleri ne olursa olsun kullanma eğiliminden kaçınmaları mutlak bir zarurettir. Genelgelerin takibinin görevi kurum ve kuruluşların bağlı veya ilgili oldukları bakana verilmektedir.  Tasarruf genelgelerinin bazılarında ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi ve belirlenen temel hedeflere gecikmeye meydan verilmeden ulaşılabilmesi için acil ve zorunlu ihtiyaçlar dışında bir alım yapılamaması, ihale düzenlenememesi, yapılmış ihale ilanlarının iptal edilmesi istenmiştir. Tasarruf genelgelerindeki bu uygulamanın amacı, kamu kurum ve kuruluşlarına bütçelerinde tahsis edilen ödeneklerin harcanmasına müsaade edilmeyerek onların hizmet veremez hale gelmesine sebep olmak değildir. Asıl amaç, bütçe hedeflerinin tutturulması ve gereksiz harcamaların önüne geçilerek kamu hizmetlerinin daha iyi sunulabilmesi olduğu şüphesizdir.

TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE TASARRUF TEDBİRLERİ UYGULAMALARI VE SONUÇLARI

 

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar, kamu harcamaları üzerindeki mali sınırlamalar, kamu hizmet standartlarının halkın talep ve beklentilerine uygun olarak yükseltilmesi ihtiyacı ve teknolojik gelişmeler kamu hizmetlerinin sunumunu ve maliyetlerinin yeniden yapılandırılmasını gerekli kılmaktadır. Bundan dolayı Türk Kamu yönetiminde sürekli tasarruf çalışmaları yapılmış olduğu bilinmektedir. Yapılan tasarruf çalışmaları ülkemizin tarihsel köklerinden süregelen geleneksel çizgisini kaybetmeden, küreselleşen ve değişen dünya düzenine entegre olarak planlanmalı ve uygulanmalıdır. 

Son yıllarda ülkemizde kaynakları etkin kullanma ve tasarruf sağlamaya yönelik çalışma bilincinin geliştiği söylenebilir. Bununla ilgili verileri yasama faaliyetlerinde görmek mümkündür. Zaman içerisinde ülkemizde kamu hizmetlerinin kapsamının genişlemesine rağmen kamu kaynaklarının da aynı oranda artmadığı bilinmektedir. Bu durum makro ekonomik alanda ülkemizin gidişatını etkilemekte ve bütçe uygulamalarının israf edilmeden kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Kamuda tasarruf çalışmalarının yapılmasında sadece Tasarruf Tedbirleri Genelgeleri tek başına yeterli olamadığı, hatta çoğu kez bürokratik süreci uzattığı bilinmektedir. Tasarruf kültürünü ülkemizde verimli şekilde uygulayabilmemiz için toplumun her katmanındaki bireylerin geniş katılımı ve bu bilincin topluma yerleşmesiyle oluşacağı görülmüştür.

 

Kamu tasarrufları kamu harcanabilir geliri ile kamu giderleri arasındaki farktan oluşmaktadır. Dolayısıyla, kamu tasarruflarını azaltabilecek ilk etken kamu harcanabilir gelirinin en büyük kısmını oluşturan vergi gelirlerinin düşmesidir.

TÜKETİM VE TASARRUF EĞİLİMLERİ

 

https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2020/04/Tuketim_ve_TasarrufEgilimleriOzelIhtisasKomisyonuRaporu.pdf



Ak Parti Döneminde Alınan Tasarruf Tedbirlerinin Genel Bir Değerlendirilmesi

 

http://www.sekam.com.tr/sayfa.php?detay=ak-parti-doneminde-alinan-tasarruf-tedbirlerinin-genel-bir-degerlendirilmesi



Tasarruf Nedir?

 

Tasarruf sözlükte, “1- Sahip olma, 2- Kullanma, 3- İdareli kullanma, 4- Güzel idare etme, 5- Masrafı kısma, para biriktirme, 6- Velilerin eşya ve varlıklar üzerinde manevi tesiri, keramet”, anlamlarına; Tasarruf etmek ise “1- İdareli davranıp para biriktirmek, 2- Bir mala sahip olup onu kullanmak” anlamlarına gelmektedir.

 

Küreselleşmenin sonuçlarından biri, finansal olarak ülkeler arasındaki ilişkilerin genişlemesi ve işlem hacminin artmasıdır. Global finansal rekabete ayak uydurmak isteyen ülkeler, mali konularla ilgili yenilikleri takip etmeli ve bu yenilikleri ekonomilerine adapte etmelidirler. Dayanıklı finansal sistemlerin varlığı bu sistemleri yeterli düzeyde tanıma ve anlama sürecinin iyi işlemesine bağlıdır. Finansal konular yalnızca politika yapıcıları ya da ekonomistlerin değil hane halklarının da duyarlı olması gereken bir alandır. Sürdürülebilir iktisadi büyüme yakalayan ülkelerin önemli özelliklerinden biri yurtiçi tasarruf oranlarının yüksek olmasıdır. Tasarrufun parayı tanıma ve yönetme becerileriyle ilişkili olduğu bilinmektedir. Tasarrufların arttırılmasının finansal okuryazarlıkla ilgili olduğu görülmektedir. 

 

KAMUDA TASARRUF OLMADAN VERGİ YÜKÜ AZALMAZ

 

Türkiye’de kamu idaresinin verimli ve etkin çalışamamasının temel sebebi, kurumlarda yeterli sayıda nitelikli yönetici bulunmaması, mevcut nitelikli yöneticilerin de kurumların merkez teşkilatlarında ve stratejik taşra birimlerinde yeteri kadar görevlendirilememesidir. 

Liyakata dayanmadan alınan personel, liyakatsız kişilerin yönetici yapılması ülkeye yapılan en büyük kötülük ve en önemli israf kalemidir. Liyakatsiz kişi ve yöneticilerin eylem ve işlemlerinin kamu kaynaklarında yaratacağı tahribatı savaşlarda düşmanlar yaratamaz. Bu nedenle, kamuda işe alma ve yükselmede liyakat sisteminin hayata geçirilmesi, nepotizm, particilik ve benzeri uygulamalara son verilmesi gerekir. Aksi takdirde liyakatsiz insanların kamu kaynaklarına verdiği zararları her gün yeni vergilerle ödemeye devam ederiz.

Ülkemizde Kamu Tasarruf Tedbirleri İçerikli Genelgelere İlişkin Bir Tarama

 

2021/14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesinde de ifade edildiği üzere, kamu kaynaklarının maksadına uygun azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılması her kamu kurumu ve görevlisi için bir görev ve aynı zamanda bir mecburiyettir.

Esasen tasarruf tedbirlerini içeren tüm genelgeler bu anlayışla yani;

  • Kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanmasına,
  • Bürokratik işlemlerin azaltılmasına ve
  • Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanımına

ilişkin tedbirleri içermektedir.

Ülkemizde son 25 yıllık süre içerisinde yayımlanan ve kamuda tasarruf tedbirlerini içeren başlıca genelgeler ile temel içerikleri aşağıdaki tabloda yer almaktadır.


ablo: Kamuda Tasarruf Tedbirleri Genelgeleri

Kamuda Tasarruf Tedbirlerini İçeren Genelgenin
 

Adı

 

Tarihi

 

Sayısı

(Varsa) Yayımlandığı Resmi Gazetenin Tarihi ve Sayısı 

Düzenlediği Başlıca Alanlar

1Kamu Harcamalarındaki Tasarruf Tedbirleri29.07.19981998/24

a·Kaynak kullanımı

a·Yatırım harcamaları

a·Demirbaş alımı ve onarımları

a·Geçici görevlendirmeler

a·Gayrimenkul edinilmesi ve kiralanması

a·Taşıt satın alınması, kullanılması ve servis aracı kiralanması

a·Telefon ve kablolu TV yayını alımı ve kullanılması

a·Temsil, ağırlama ve tören giderleri

a·Basın ve yayın hizmetleri

a·Kırtasiye kullanımı

a·Reklam ve tanıtım giderleri

a·Vakıf ve derneklere yapılan yardım ve bağışlar

a·Diğer hususlar

2Mobil telefon tahsis edilecek makam ve hizmetler ile yıllık mobil telefon görüşme ücret limitleri21.03.20002000/10
3Kamu Harcamalarındaki Tasarruf Tedbirleri13.09.20002000/25

a·Yatırım harcamaları

a·Gayrimenkul alımları

a·Bina bakım ve onarımları

a·Büro malzemeleri ve makinaları alımları

4Kamu Kaynaklarının Etkin Kullanımı27.03.20012001/19

a·Ödeneklerin etkin kullanımı

a· İstihdam ve idari yapılanma

a·Yurtdışı geçici görev yollukları

a·Ulaştırma, haberleşme, elektrik, su, akaryakıt, kırtasiye, yayın vb. giderler

a· Yatırımlar

a· Uygulama

5Yurtdışı geçici görevlendirmeler19.07.20022002/29
6Kamu Harcamaları Tasarruf Önlemleri04.11.20022002/45

a·Yatırım harcamaları

a·Demirbaş alımı ve onarımları

a·Yurtdışı geçici görevlendirmeler

a·Gayrimenkul edinilmesi ve kiralanması

a·Sağlık giderleri

a·Demirbaş ve malzeme alımları

a·Taşıt kullanımı ve edinilmesi

a·Haberleşme giderleri

a·Temsil, ağırlama ve tören giderleri

a·Basın ve yayın hizmetleri

a·Kırtasiye kullanımı

a·Reklam, ilan ve tanıtım giderleri

a·Diğer hususlar

7Tasarruf Tedbirleri26.06.20032003/3927.06.2003/25151Genelgede alanlar tek tek maddeler halinde belirlenmemiş olmakla beraber, 1998/24 sayılı Genelge kapsamındaki her alan kapsam dahilindedir.
82003/39 Sayılı Tasarruf Tedbirleri Genelgesinde Yapılan Düzenlemeler01.08.20052005/1903.08.2005/25895
9

Tasarruf Tedbirleri

(Bu Genelge ile 2001/23, 2001/29, 2003/39 ve 2005/19 sayılı Genelgeler yürürlükten kaldırılmış olup, anılan Genelgelerin bazıları daha önceki Genelgelerin içeriklerine dair bazı istisnai hükümler getiren düzenlemeleri içermektedir.)

17.01.20072007/318.01.2007/26407

a·Gayrimenkul edinilmesi ve kiralanması

a·Resmi taşıtların kullanımı

a·Haberleşme giderleri

a·Yurtdışı geçici görevlendirmeler

a·Basın ve yayın giderler,

a·Temsil, ağırlama ve tanıtım giderleri

a·Diğer hususlar

10Bölünmüş Yolların Yapımı18.03.20082008/319.03.2008/26821
11

Tasarruf Tedbirleri

(Bu Genelge ile 2007/3 ve 2008/3 sayılı Genelgeler yürürlükten kaldırılmıştır.)

29.06.20212021/1430.06.2021/31527

a·Genel ilkeler

a·Taşınmaz edinilmesi ve kiralanması

a·Resmi taşıtların edinilmesi ve kullanımı

a·Haberleşme giderleri

a·Personel görevlendirmeleri

a·Basın ve yayın giderleri

a·Kırtasiye ve demirbaş alımları

a·Temsil, tören, ağırlama ve tanıtım giderleri

a·Personel giderleri

a·Enerji ve su alımları

a·Personel servis hizmetine ilişkin giderler

a·Diğer hususlar

Not: Tablo tarafımızca hazırlanmış olup, varsa eksiklikler ve hatalar tarafımıza aittir.

Kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için bu hizmetleri yerine getirecek personelin yanı sıra taşınır ve taşınmaz mallara da gereksinim duyulmaktadır. Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde önemli bir yeri olan bu malların günümüzde önemli büyüklüklere ulaştığı bir gerçektir.

Kamu malları birbirinden farklı işlevleri olan birçok mal çeşidini içinde barındırmakta; bu malların edinilmesi, elden çıkarılması ve bunlardan faydalanılması farklı hükümlere tabi bulunmakta ve görevlerinin gerekli kıldığı veya malın özelliğinden kaynaklanan farklı düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç göstermektedir.

Kamuda tasarruf tedbirleri genelgeleri ise, ekonomik kriz dönemlerinde olduğu kadar normal iktisadi dönemlerde de yıllardan bu yana, kurum ve kuruluşların bütçelerinde yer alan muhtelif harcama kalemlerindeki ödeneklerin kullanımı konusunda farklı muhteva ve önlemler içermek suretiyle uygulanan ve yürürlüğü süreklilik kazanarak adeta rutinleşmiş bir düzenleyici işlem durumundadır.

Başbakanlık Hükümet Sistemi döneminde tasarruf önlemlerini öngören düzenleyici mahiyetteki genelgeleri çıkarma yetkisi, Anayasa’nın mülga 112’nci maddesi ile 19.10.1984 tarihli ve 18550 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3056 sayılı “Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun”un 1’inci maddesi ve 2’nci maddesinin (a) ve (b) fıkraları ile 4’üncü maddesi hükümlerine dayanmakta iken; günümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte 6771 sayılı Kanun’un 8’inci maddesi ile değişik Anayasa’nın 104’üncü maddesi ve 15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 10 sayılı “Resmi Gazete Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” hükümlerine dayanmaktadır.

Bu çalışmanın konusu, kamuda tasarruf önlemlerine ilişkin genelgeleri düzenledikleri içerikler itibarıyla ortaya koymak olup; yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere, genelgelerin içerikleri yıllardan beri aynı konuları düzenlemektedir.