26 Kasım 2009 Perşembe

Bayram Kutlaması

Kurban Bayramını En İçten Dileklerimle Kutlar,Mutluluk, Sağlık, Huzur ve Esenlikler Dilerim.

22 Kasım 2009 Pazar


BİZE FİZİĞİ YANLIŞ ÖĞRETTİLER
İNSAN SESİ UÇAK SESİNİ BASTIRAMAZ DEDİLER
ONLAR İNÖNÜ CEHENNEMİNİ GÖRMEDİLER



BİZE MÜZİĞİ YANLIŞ ÖĞRETTİLER
EN ZOR OLANI ÇOK SESLİ KORODUR DEDİLER
ONLAR 45,000 KARTALI AYNI ANDA GÖRMEDİLER


BİZE EDEBİYATI YANLIŞ ÖĞRETTİLER
EN GÜZEL ESERLER ARUZLA YAZILIR DEDİLER
ONLAR BEŞİKTAŞ ŞİİRLERİNİ DİNLEMEDİLER



BİZE EFSANE AŞKLARI YANLIŞ ÖĞRETTİLER
KEREM''LE ASLI, FERHAT''LA ŞİRİN DEDİLER
ONLAR KARTAL AŞKINI HİÇ TATMADILAR



Öyle bi''sevdadır ki bu, anlatılamaz,
Anlatsakta, anlanamaz.. İliklerimize kadar işlenmiş bu BEYAZ..

Öyle bi''umuttur ki bu tarifi imkansız.. BEYAZ''larda kaybolan bir AŞK..
Bir isyandır ki BEŞİKTAŞ''ım, küçücük kalbimize sığmayacak şekilde kazınmış..

sevmeyi geçmisiz, varsın elalem seve dursun.. Biz yaşıyoruz..
Biz farklıyız.. Biz yaşıyoruz, yaşatıyoruz!
Biz farklıyız.. Biz, saf birkara sevdanın, en samimi delikanlılarıyız!

..ve biz mi?

Biz, BEŞİKTAŞ aşığıyız..

Yokluk siyahsa, varlık beyazdır!

Ben siyahsam, sen beyaz!

Gözyaşım siyahsa, tebessümüm beyazdır!

Hayat siyahsa, umut beyazdır!

Gerçek siyahsa, hayaller beyazdır!

Yok ulan yalnız ölmek..

Ter temiz, bem beyaz kefenimle, ruhumun SİYAH''ı bütünleşir.. Yine SİYAH BEYAZ ölürüz..

Velhasıl,

Aslolan hayatsa; hayat SİYAH BEYAZ''dır!



Hayatta BEŞİKTAŞ''tır..

SEVİNMEK İÇİN SEVMEYENLERİN TUTKUSUDUR SİYAHIN..
VE SONSUZ BİR AŞKIN EN PARLAK KANITIDIR BEYAZIN..


Türk Kızılayı ve Mehmetçik vakfı amblemi taşıyan başka hangi Cumhuriyet takımı var =)

19 Kasım 2009 Perşembe

Tedavinizi 2010'a bırakmayın


Bir sağlık sorununuz var veya olduğunu düşünüyorsunuz.Sadettin ORHAN yazdı...

Bu sorununun giderilebilmesi için tedavi ya da ameliyat gerekiyor. Ama siz ha bugün ha yarın diye erteliyorsunuz. Belki işleriniz yoğun belki de korkuyorsunuz. Ancak sizi cesaretlendirecek bir faktörü hatırlatalım; 2010 yılında sağlık hizmetleri 2009'a göre daha pahalı olacak. Bunun iki sebebi var. Birincisi bir önceki yazımızda da ele aldığımız hastanelerin kaliteye göre sınıflandırılması konusu. Evet, beş ayrı faktör açısından puanlamaya tabi tutulacak olan özel hastaneler ve vakıf üniversitesi hastaneleri, aldıkları puana göre hastalardan ilave ücret alabilecekler. Örneğin aynı hastanede aynı ameliyatı bu yıl yerine gelecek yıl olmanız durumunda, sizden daha fazla fark ücret istenebilecek.

Global bütçe geliyor

Sağlık konusunda acele etmenizi gerektirecek bir diğer sebep de 2010 yılında devreye sokulması planlanan global bütçe uygulaması. Şu an hazırlıkları devam eden global bütçe sistemine gelecek yıl geçilirse, özel sağlık sektörünün SGK'dan tahsil edeceği hizmet bedelinde bazı kısıtlamalara gidilmiş olacak. Her ne kadar Sayın Bakan Ömer Dinçer, bu uygulamanın vatandaşa olumsuz yansımayacağı noktasını ısrarla vurgulasa da güneş çarığı, çarık da ayağı sıkacak gibi. Zira global bütçenin esası, sağlık harcamalarında tasarrufu öngörüyor. Bu da özel sağlık sektörüne daha az kaynak transferi anlamına geliyor. Bunun doğal sonucu ise verilen hizmetin hem kalite hem de içerik açısından düşürülmesi olacaktır.

Şu halde aklınızdan geçen tedavi ve ameliyatları 2009 içinde halletmeniz, hem alacağınız hizmetin kalitesi ve içeriği hem de cebinizden çıkacak para açısından yararınıza olacaktır.

BUGÜN


Google’a inat, Word Excel web’de ücretsiz


Microsoft martta ‘Office’ paketini ücretsiz olarak online kullanıma açıyor. Word, Excel dosyalarına tek bilgisayardan değil şifreyle her yerden ulaşılabilecek

Yazılım devi Microsoft, ABD’nin Los Angeles kentinde düzenlediği Teknoloji Geliştiriciler Toplantıları’nda (PDC09) ‘artık internette ben de varım’ dedi ve Google’a meydan okudu.

Bugüne kadar Word, Excel, Powerpoint ürünlerini ofis paketi altında kutuda satan Microsoft bir yandan bunları online platforma taşıyor diğer taraftan da ücretsiz hale getiriyor. Amaç ofis ürünlerini ücretsiz olarak kullanıcılara sunan Google’ın bu alandaki yükselişine ‘dur’ demek. Türkiye’de ofis paketlerinin fiyatı 105 lirayla 700 lira aralığında değişiyor.

Pazarda açık ara lider

Mart 2010’da pazara çıkacak olan online ofis programları sayesinde Word, Excel gibi programlarda açılan dokümanlar internet üzerinde saklanacak. Kullanıcı dosyalara şifresiyle tüm bilgisayarlardan kolayca erişim sağlayacak. Dokümanlarda değişiklik yapıldığında sisteme son hali kaydedilecek. Ayrıca dokümanlar başka kullanıcılara açılıp ortak metin hazırlanması da sağlanacak. Microsoft ofis programlarında yüzde 80’i aşkın pazar payıyla lider. Pazardaki rakipler Google Docs, Star Office, OpenOffice, Lotus Symphony.

Google kısa sürede ulaştığı 183 milyar dolarlık piyasa değeriyle Microsoft’a (266 milyar dolar) ciddi rakip oldu.

Sunucu kiralama işine de girdi

Microsoft online işlerini topladığı Windows Azure sistemiyle birlikte kurumlara yönelik ‘kullandığın kadar öde’ sistemini başlatıyor.

PDC09’da bu duyuruyu Microsoft’un Baş Yazılım Mimarı Ray Ozzie yaptı. Yazılım firması olarak bilinen Microsoft bundan böyle servis kiralama işine de giriyor. Şirketler 10 binlerce dolarlık sunucu ve bilgisayar altyapısını satın almak yerine bunları kiralayabilecek. ABD, Avrupa ve Uzakdoğu’da toplam 6 sunucu merkezi kuran Microsoft online taraftaki tüm işleri buralardan kontrol edecek. Microsoft, Türkiye’de de bu alanda yatırım için görüşmelerde bulunuyor.

Antibakteriyel jellerde büyük tehlike


Domuz gribi salgını nedeniyle sıkça kullanılmaya başlanan antibakteriyel ürünlerin yeni hastalıklara neden olabileceği uyarısı yapıldı.Sağlık Bakanlığı, domuz gribi virüsüne karşı etkili olduğu öne sürülen antibakteriyel ürünlerin halk sağlığını tehdit ettiğini açıkladı. El temizleme jeli, sıvısı, köpüğü gibi ürünlerin suyun bulunmayan ortamlarda tercih edilmesi gerektiği kaydedildi. Bakanlık yetkilileri, "Antibakteriyel ürünlerin gereksiz yere kullanımında vücut direnç geliştirerek bakteri kaynaklı hastalıklar yaygınlaşabilir" uyarısında bulundu.

Hatice YILMAZ / ANKARA


--------------------------------------------------------------------------------

Yürürlükteki Kozmetik Kanunu’nun yayım tarihi olan 30 Mart 2005 tarihinden bu yana, üretici (imalatçı/ ithalatçı) beyan ve yükümlülüğü ile Bakanlığımız denetim ve piyasa kontrolü sistemine dayanan 5324 sayılı Kozmetik Kanunu doğrultusunda Bakanlığımıza yapılan bildirimler, ürününün, piyasada kontrol edilmek üzere Bakanlığımız kayıtlarına geçtiği anlamına gelen “Bildirim Kabul Belgesi” düzenlenerek kayıt altına alınmaktadır. Söz konusu belgenin düzenlenmiş olması ile birlikte üretici mevzuata uygun özellik ve kalitede ürettiği ürünleri piyasaya arz etme konusunda sorumluluk almış olmaktadır. Mevzuata uygun olmayan durumlarda Bakanlığımız müdahil olmaktadır.

5324 sayılı Kozmetik Kanunu’nda yer alan kozmetik ürün tanımı: “İnsan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi değişik dış kısımlarına, dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün preparatlar veya maddeler” şeklindedir.


Yaşanmakta olan H1N1 pandemisi dolayısıyla piyasada kullanımı artan antibakteriyel el temizleme jeli, sıvısı, köpüğü vb. ürünlerin, Bakanlığımıza 5324 sayılı Kozmetik Kanunu doğrultusunda bildirimlerinin yapılmasına rağmen, ambalaj ve tanıtım materyallerinde:


H1N1, Hepatit, H1N5, AIDS vb. türünden enfeksiyon hastalıklarına karşı etkili,

Antimikotik,

Virüs, küf, mantar vb. mikroorganizmalara karşı etkili ,

Bakterisid, antiviral, domuz gribine karşı vb.

türünden kozmetik ürünlerin, ilgili mevzuatta yer aldığı şekliyle sınırlı tanımı ve kapsamı dışındaki ibarelerin kullanılması yoluyla, tüketicinin yanıltıldığı ve halk sağlığını tehdit edici durumların oluştuğu tespit edilmiştir.

5324 sayılı Kanun doğrultusunda yapılan piyasa kontrollerinde Mevzuata aykırılığı tespit edilen kozmetik firmaları hakkında idari işlem başlatılmaktadır. Yukarıdaki tanıtım bilgilerini içeren ve dezenfektan veya antiseptik amaçlı olarak piyasaya arz edilmek istenen ürünler için, Bakanlığımız İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü İlaç Ruhsatlandırma Daire Başkanlığı’na “Ara Ürün İzin Belgesi” almak üzere başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Anti-bakteriyel amaçlı olarak piyasaya arz edilen kozmetik tanımına uygun ürünlerin,

çocuklardan uzak tutulması, kullanılması gerekiyor ise ebeveyn kontrolünde kullanılmasına,

gözle temas ettirilmemesi,

yanıcı/ parlayıcı olduğuna ilişkin uyarıların ambalaj üzerinde bildirilmesi gerekmektedir.

Kişisel temizlik için ellerin öncelikle su ve sabun ile yıkanması, susuz kullanılan ürünlerin ise su bulunmayan ortamlarda tercih edilmesi önemlidir.


Anti-bakteriyel ürünlerin gereksiz yere kullanımında direnç gelişebileceğinin ve bakteri kaynaklı hastalıkların yaygınlaşabileceğinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.


Kamuoyunun ve kozmetik firmalarının bilgisine sunulur.

17 Kasım 2009 Salı

İnsanlar Neden Seks Yapar?


İnsan doğumundan itibaren cinsel bir varlıktır ve yaradılışının gereği olarak da cinselliği yaşamak ister. Bir başkasıyla cinselliği paylaşmanın en sevgi dolu ve keyifli yolu seks yapmaktır. Peki, insan neden seks yapar? Seks yapmanın amaçları nelerdir? Seksin zevk almaktan başka bir amacı var mıdır?

Cinsellik ve Seks Farklı Kavramlardır

Toplumumuzda cinsellik ve seks kavramlarının birbirine karıştırıldığını söyleyen Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe'nin verdiği bilgilere göre, cinsellik denildiğinde çoğumuzun aklına seks gelmektedir. Oysa ki cinsellik; psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik yönleri olan çok boyutlu bir kavramdır ve insanın doğuştan getirdiği cinsiyetine ait özelliklerin tümüdür. Kişinin cinsiyeti, ses tonu, giyimi, saç şekli, yürüyüşü, oturuş şekli, cinsel kimliği cinselliğinin bir parçasıdır. Seks ise; birbirini seven iki insan arasında yaşanan bir eylemdir; dokunma, öpüşme, sevişme gibi eylemleri içerir; sevginin ve zevkin, ruhun ve bedenin paylaşımıdır.

Cinselliğe Bakış Toplumlara Göre Değişiyor

Tarih boyunca insanın neden seks yaptığı çok tartışılır. Eski devirlerde seks sadece üreme amaçlı bir eylem olarak görülürdü. Zevk almak, özellikle de kadınların seksten zevk alması kimi toplumlarda yasaklanmıştı ve hoş karşılanmazdı. Bu durum ülkemizde de bazı bölgelerde hala geçerli bir düşünce olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarih boyunca seksin tabu olduğu, sadece belli bir zümrenin yapmaya hakkı olan bir eylem olarak görüldüğü dönemler olduğu gibi, olarak özgürlüklerin sınırsızca yaşandığı ve her türlü cinsel eylemin serbest olduğu dönemler ve toplumlar da vardı. Günümüzde seksin üreme amacı ikinci planda olup, en önemli amacı zevk almak haline gelmiştir.

Seksin Psikolojik Boyutları da Var

Seks sadece fiziksel bir eylem değildir, psikolojik ve sosyal boyutları da vardır. Seks sadece zevk almak ve zevk vermek için yapılan bir eylem olarak algılansa da aslında bilinçdışında bundan daha fazlası vardır. İnsanlar farklı psikolojik ihtiyaçlarından dolayı da seks yapabilirler. Karşı cins tarafından beğenilmek, arzulanmak, tercih edilmek kişinin içinde var olan güvensizlik ve değersizlik duyularını tatmin etmesine yardımcı olabilir. Kişi kadınlığını veya erkekliğin kanıtlamak için seksi bir araç olarak kullanabilir. Çocukluğunda sevisiz bir aile ortamında yetişen biri, seksi karşısındaki kişiden ihtiyacı olan sevi ve ilgiyi alabilmek için bir araç olarak kullanabilir.

Peki İnsanlar Neden Seks Yapar?

Seks kimi kişilerce karşısındaki üzerindeki gücünü test etmek için de kullanılabilir. Kendi içinde değersizlik ve yetersizlik duygularıyla boğuşan bir kişi kendini değerli kılmak ve gücünü kendine kanıtlamak amacıyla da seksi kullanabilir. Geçmişte yaşanılan olumsuz bir deneyimin intikamını başka kişilerle seks yaparak alabilir. Geçmişte cinsel olarak reddedildiyse kendini çekici ve arzu edilen bir kişi olduğunu kanıtlamak için seks yapabilir. Bunların dışında seksin diğer amaçları arasında, yakınlık ihtiyacı, karşımızdaki insanı yakından tanımak, yeni heyecanlar tatmak, birini mutlu etmek ya da ödüllendirmek de sayılabilir.




16 Kasım 2009 Pazartesi

10 kanserden 4ü önlenebilir


En çok görülen 12 kanser türünün yüzde 39’u önlenebilir.

Dünya Kanser Araştırmaları Fonu’nun raporuna göre en çok görülen 12 kanser türünün yüzde 39’unun önlenebilir olduğu ortaya çıktı. İşte kanserden korunma reçetesi: 1) Ne zayıf ne kilolu olun. 2) Günde en az 30 dakikayı mutlaka fiziksel aktiviteye ayırın. 3) Taze meyve sebze tüketin. 4) Salam, sucuk, pastırma gibi işlenmiş etleri ve kırmızı et tüketimini mümkün olduğunca az tutun. 5) İçki içmeyin. İçecekseniz de erkekler günde 2 kadehi, kadınlar günde 1 kadehi aşmasın. 6) Tuz tüketimini mümkün olduğunca azaltın. 7) Kanseri önlemek için ilaç takviyesi kullanmayın.

Plastik, cinsel dönüşüm nedeni

Rochester Üniversitesi bilim adamları plastiğin anne karnındaki bebeğin fiziksel gelişimini etkilediğini ve cinsel dönüşümü tetiklediğini ilk kez kanıtladı. Plastikteki DEHP ve DBP adlı kimyasallara maruz kalan erkek bebeklerin doğumun ardından düşük testesteron seviyesine sahip oldukları, araba ve silahlarla oynamayı reddettikleri, dövüş oyunlarına ilgi duymadıkları belirlendi.

DEHP nelerde var?

Ayakkabı, su hortumu, pencere ve kapı tokmakları, bavul, bulaşık eldiveni, kağıt mendiller, duş perdeleri, kablolar...

DPB nelerde var?

Yapıştırıcılar, boyalar, böcek ilaçları, bazı tekstil ürünleri.

Islak imzada 10 soru- cevap


Hukuk profesörü Ali Ulusoy: Islak imzalı belge Askeri Savcılığa gönderilmek zorunda!

“Islak imza” davasında yaşanan gelişmeleri Ali Ulusoy hukuki açıdan değerlendirdi. Ulusoy, TSK’nın “4 kez istenildi gelmedi” dediği belgenin orjinalinin askeri savcılığa gönderilmesinin hukuken zorunlu olduğunu söyledi

"ISLAK imza”ya ilişkin merak edilen 10 soruya AKŞAM yazarı Prof. Dr. Ali Ulusoy yanıt verdi:

1-Orijinal olduğu iddia edilen ıslak imzalı belgenin Askeri Savcılığa gönderilmesi hukuki açıdan zorunluluk mudur?
Aslında zorunlu. Askeri Ceza Kanunu (ACK), askerlerin askeri mahalde işledikleri her türlü suça askeri yargının bakmasını öngörüyor. Bu nedenle askeri savcılık, söz konusu subayın Genelkurmay Karargâhı’nda işlediği iddia edilen suç hakkında bir soruşturma başlattı ve bu kapsamda o belgenin orijinalini istiyor. Bu arada kendisi delilleri inceleyebilir.

Ancak son “gece yarısı kanunu” ile CMK’da yapılan değişiklikle darbe suçları gibi bazı suçları askerler de işlese davaya sivil yargı bakıyor. Bu hüküm hem Anayasa’ya açıkça aykırı hem de ACK’da askeri yargının görevine ilişkin genel hüküm değiştirilmedi ve halen de yürürlükte. Hukuk sistemimize göre bir konuda iki ayrı yargı kolu da kendisinin görevli olduğuna karar verirse bu bir “olumlu görev uyuşmazlığı”dır ve bu uyuşmazlığı Uyuşmazlık Mahkemesi çözer. Ancak durum bu aşamada olmadığı için belgeyi göndermek zorunda. Uygulamada sivil yargı, sadece bir belgeyi değil tüm dosyanın orjinalini dahi gönderebiliyor.

2-Gönderilmeye karar verilmesi durumunda belgenin güvenliğinin sağlanması için hangi yöntemler kullanılır?
Evet. Gerekirse bu tür yollar kullanılabilir. Ayrıca savcılık orijinal belgenin değiştirilebileceği kuşkusu taşıyorsa, belgeyi kendisi mühürler ve mühürlü şekilde gönderebilir. Kendisi belgenin suretini de çıkarıp saklayabilir.

3-İstenirse askeri makamların incelemesi boyunca, gönderen savcılıktan bir kişinin inceleme boyunca refakat etmesi sağlanabilir mi?
Hayır. Şimdiye kadar hiç uygulanmadığı gibi, diğer yargı koluna güvensizlik anlamına geleceğinden kabul edilemez.

4-Adli Tıp’ın verdiği “orijinaldir” raporu hukuki bir belge niteliğinde midir?
Evet. Ama bu belge mahkeme için mutlaka bağlayıcı bir delil değil. Mahkeme diğer deliller gibi değerlendirebilir.

5-Adli Tıp’a itiraz yolu var mı? Yeniden inceleme hangi koşulda talep edilebilir?
Evet. Hem savcı rapordan tatmin olmazsa bu rapora daha üst bir kurulda (ihtisas kurulu ve sonrasında Genel Kurul) itiraz edebilir. Şüpheli kimse de savcılığa bu rapora itiraz etmesi için talepte bulunabilir. Ama savcı bu taleple bağlı değil.

6-Adli Tıp’tan yeniden inceleme talep edilirse nasıl bir süreç işler?
Adli Tıp, İhtisas Daireleri, İhtisas Kurulları ve Genel Kurul’dan oluşuyor. Belge ve imza konularına Fizik İhtisas Daireleri bakıyor. Bunların raporuna karşı ihtisas kuruluna değil doğrudan Genel Kurul’a itiraz edilebiliyor. İhtisas kurulları sadece tıp ile ilişkin konularda itiraz mercii konumunda. Bu tıp ile ilgili konu olmadığından itiraz genel kurula gidiyor. Ancak genel kurulda çoğunluk tıpçılarda. Yani imzaya ilişkin bir konuda fizik ihtisas dairesi raporuna yapılan itirazı diğer grafoloji uzmanlarından oluşan bir heyet incelemiyor. Çoğunluğu tıpçılardan oluşan genel kurul inceliyor. Bu durum uzmanlık açısından sorunlu gibi görünüyor. Ayrıca Adli Tıp’ta yapılan incelemede askeri savcılıktan birinin bulunması söz konusu olmaz. Bunun hukuki anlamda anlamı ve dayanağı yok.

7-Bu süreçte belge korunamaz, kaybolur ya da tahrip olursa ne olur?
Belgeyi koruyamayan veya tahrip eden askeri yargı görevlileri suç işlemiş olur. Görevi kötüye kullanma suçu. Böyle bir riske hiçbir askeri yargıç veya savcı giremez. Kendisi şahsen sorumlu olur.

8-Belge askeri savcılık tarafından incelenir ve orijinal olmadığı raporu çıkarsa, Adli Tıp’ın belge orijinaldir raporuyla oluşacak ihtilaf nasıl çözülür?
Askeri yargı kendi soruşturmasını bizzat yapar. Kendisi uzmanı olmadığı için uzman bir kriminal laboratuvara gönderir. Çıkan rapor üzerine askeri yargının kanaati belgenin orijinal olmadığı yönünde olursa bu durum sivil yargının soruşturmasını etkilemez. Sonuçta hangi yargı kolunun görevli olduğuna ilişkin ihtilaf Uyuşmazlık Mahkemesi’nde çözümlenir. Bu arada AYM’den gelebilecek bir iptal kararı süreci tamamen askeri yargı lehine de çevirebilir.

9-Hukuk tarihinde benzer örnek olaylar yaşandı mı?
Bilindiği kadarıyla hayır. Ancak Ergenekon tutuklusu subayın sakladığı mermiler konusunda sivil yargı bu mermileri askeri yargıya gönderdi ve askeri yargı aralarından askeri birliklere kayıtlı olanlar olduğunu tespit ederek sivil yargıya bilgi verdi. Yani iki yargı kolu bu konuda teamüllere uygun bir işbirliği yaptı.

10-Bir yargı kolunun diğerine güvensizlik beslemesi yargı sistemini nasıl etkiler?
Aslında yargı sistemimizdeki asıl sakatlık, çok fazla sayıda ayrı ve bağımsız yargı kolu bulunması. Bunlar arasında ister istemez görev çatışmaları çıkabiliyor. Çözüm bir yargı reformu ile bu bölünmüşlüğe son vermek ve daha makul bir sistem kurmak .

Açılıma Osmanlı uyarısı!


Prof. Dr. Halil İnalcık: Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı gibi azınlıklar üzerinde şemsiye olamaz.


İnalcık, “Osmanlı azınlıkların üzerindeydi. Aynı şeyi biz yapalım olamaz. Türkiye Cumhuriyeti milli bir devlet” dedi.

Ünlü tarihçi, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halil İnalcık, Kürt açılımını Milliyet’e değerlendirdi:
“Osmanlı İmparatorluğu kendi etnik azınlıklarını aynı seviyede tutardı, bir mozaik gibi, onların üzerinde bir hâkimiyet şemsiyesiydi. Fakat yeni devletimiz Türk devleti olarak doğdu. Belli bir etnik grubun devleti olarak kuruldu. Tamamen bir antitez olarak geldi. Milli devlet, milli birliği kurmak için milli tarih üzerine yoğunlaştı. Şimdi soru şu: Sayıları milyonları bulan azınlıklar var. Bunlar kendi milli bilincini oluşturdu. ‘Türk milletinin bir parçası değiliz’ hissiyatları doğdu. Onlara kimlik verdi. Türkiye Cumhuriyeti, bu realite karşısındadır bugün. Bugün bir bunalım içindeyiz. Cumhuriyet, Atatürk zamanında Türk devleti ve Türkiye olarak kuruldu.”

Bunalım var

İnalcık, asgari bir işbirliğinin gerektiğini, muhalefetin halkın oylarını kazanmak için yaptığı katı muhalefeti doğru bulmadığını söyledi.

İnalcık, “İşbirliği yapmak lazım, hakaretle olmaz. Türkiye’nin çok tehlikeli bir geçitten geçtiğini anlaması lazım devlet adamlarının. Avrupa, Amerika gözlerini dört açmış bekliyor. Biz farkında değiliz. Büyük bir bunalım içindeyiz. Devlet sistemimiz bugün temelinden sarsılıyor. Nereye gideceğimiz belli değil.”

Osmanlı gibi olmaz

İnalcık, “Tarihe bakıp, bu bunalımın nereye varacağını söyleyebilir misiniz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Ben tarihçiyim, kâhin değilim. Türkiye Cumhuriyeti temelinden sarsılıyor. Üçüncü nesil büyük problemlerle karşı karşıya ama bu tabii bir gelişmedir. Bunu nasıl halledeceğiz bilmiyoruz. Biz Osmanlı değiliz. Osmanlı azınlıkların üzerindeydi. Aynı şeyi biz yapalım olamaz. Milli bir devletiz. O bir imparatorluktu. Sultanın hâkimiyetini kim tanırsa, tebası oluyordu. Bu bunalım çok kötü neticeler verebilir.”

ŞÜKRAN PAKKAN/Milliyet

Kadınlar ten uyumu arıyor


Cinsellik araştırması merak edilen cevapları buldu...

Aile Sağlığı Araştırma Derneği'nin cinsellik araştırması, cinsel tercihler ve beklentiler ile ilgili merak edilen soruların cevaplarını fazlasıyla açıklıyor! Taraflar birbirinden ne bekliyor? Ne arıyor? Aşktan ve ilişkiden ne anlıyor?

İnternet üzerinden yürütülen cinsellik anketine katılan 3 bin 100 kişiden büyük bölümü 20-40 yaş arasında, yüzde 61’i kadın, yüzde 39’u erkek, ağırlıklı olarak (yüzde 68) üniversite ve yüksek lisans mezunu.

e-kolay'ın haberine göre işte bu cevaplarla şekillenen çarpıcı gerçekler...

Kadın ten uyumu, erkek güzellik arıyor

- Erkeklerin yüzde 82’si, uzun süreli ilişki kurmak istediği kişide dış görünüşe önem veriyor. Bu oran, kadında yüzde 40.

- Katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı, aşkı, sadakati, güvenilirliği, birlikte olacakları kişinin mutlu, huzurlu ve problemsiz olmasını önemsiyor. Bu özellikler, iki cins için de neredeyse eşit derecede önemli.

- Fakat kadın için en önemli konu ten uyumu. Kadınların neredeyse yüzde 70’i ten uyumu arıyor. Bu oran, erkekte yüzde 30!

Kadın daha tatminsiz

- "Karşı cinsle ilişkilerinizi düşündüğünüzde, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" sorusunun cevaplarına baktığımızda, kadınlar açısından olumsuz bir tablo çıkıyor karşımıza.

- Erkeklerin yaklaşık yüzde 60’ı, kadınlarla ilişkilerinde kendisini mutlu ve tatmin olmuş hissediyor. Bu oran kadında yüzde 40.

- Erkeklerin yüzde 50’si, bu konuda meraklı, istekli, heyecanlı, atak ve başarılı hissederken; bu hisleri paylaşan kadınların oranı erkeklerin yarısı kadar (yüzde 25)

- Erkeklerin yüzde 40’ı, kadınlarınsa yüzde 30’u, kendisini karşı cinse göre daha güçlü ve üstün hissediyor.

Bekâret arayan erkekler, doymuş erkek isteyen kadınlar

- Katılımcılarımızın eğitim düzeyi, toplumun geneline göre oldukça yüksek. Buna rağmen bekâret, erkeğin kadında aradığı bir özellik.

- Erkeklerin yüzde 32'si, uzun süreli ilişki kuracağı kişinin bakire olmasını istiyor.

- Buna karşın, kadınların yüzde 30’u cinsel açıdan çok deneyimli ve doymuş olan, arayış içinde olmayan erkeği tercih ediyor.

- Ayrıca erkeklerin yüzde 32’si, kadının uyumlu, yumuşak başlı ve yönetilebilir biri olmasını önemsiyor.

15 Kasım 2009 Pazar

Eller ve Kişilik Özellikleri


Ellerin Duruşu

Karşınızdaki insanın elleri açık duruyorsa yani avuçları gözüküyorsa, onun olduğu gibi görünmekten hoşlanan, pek birşey gizlemeyen, sır saklamasını da bilmeyen biri olduğunu söyleyebiliriz. Bu insan ayrıca cömert sayılabilir. Hele avucu gözüken ellerin parmakları da açıksa yani parmaklar arasında açıklık varsa bu insan son derece cömert olacaktır.

Kapalı Eller
Otururken avuçları gözükmeyen, yani yumruk yapılmış ellerin sahibinin her şeyi gizlemeye meraklı, duygu ve düşüncelerini kendisine saklayan, gizlilik içinde hareket etmeyi seven, paraya da büyük önem veren birisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu insandan para almak hemen hemen olanaksızdır.

Yarı Açık Eller
Yarı açık veya yarı kapalı eller daima en iyi sayılanlardır. Bu elde parmaklar hafifçe içeriye doğru bükülmüştür, fakat parmaklar avucu kapatmamaktadır. Yani avuçlar gözükmemektedir. Bu elin sahibi gerektiğinde sır saklayabilen, akılcı duygularla kafa arasında denge kurabilen, parayı da uygun şekilde harcayabilen biri olabilir. Kendisi ne cimridir ne de yeterince cömerttir.

Cansız Eller
Bazen ellerin adeta sarktıklaını görürsünüz. Ellerin sahibi onları unutmuş gibi davranmaktadır. Bu tip elleri gördüğünüzde sahibinin dalgın, iyi düşünmeyen, kendi başına karar veremeyen, iradeden yoksun biri olduğunu söyleyebilirsiniz.

Canlı Eller
Eller sakin duruyor fakat her an harekete geçecek gibi görünüyorsa; yani parmaklarda, avuçta bir gerginlik varsa iyi sayılır. Bu ellerin sahibi akılcı, kararlı, yaşamı seven, zekasından kolaylıkla yararlanabilen biri olabilir. Fakat ortada hiç neden yokken sıkılmışsa, yani yumruk halini almışsa karşısında son derece kararlı, bildiğinden şaşmayacak biri var demektir.

Ellerin Yeri
İncelemekte olduğunuz kişi ellerini nereye koyacağını bilememektedir. Bu elin sahibi çekingen, içine kapanık, toplum ilişkilerinde pek başarılı olamayan, çabuk tepki gösteren, kendine pek de güvenmeyen biri olabilir.

Bazı insanlar yürürken ellerini önde kavuştururlar. Bu tipler duygulara kapılmayı istemeyen, sakin, kendinden emin kimseler olabilirler.

Yürürken ellerini arkaya kenetleyenler, kendine güvenen, daima haklı olduğuna inanan ve bazen de üstün olduklarını sanan kimselerdir.

Yine bazı tipler bir kolu dirsekten kıvırıp vücuda dayarlarken diğerini de yanda sallarlar. Bu insanların kendilerine güvendiklerini ve başkalarını da yönetmeye hevesli olduklarını bilmelisiniz.

Yürürken elleri açık ve kolları hızla sallanan kimseler genellikle iyi niyetlidirler. Onlar hareket halinde olmayı isterler.


Ellerin Boyu Ve Büyük Eller

Büyük eller, küçük ellere kıyasla daha fazla kısmetle dolmaktadır. Büyük elli bir insan sakin hatta durgun da olabilir. Kolay kolay öfkelenmez, uyum içinde yaşamayı ister. Daima yumruk gibi sıkılmış bir elin sahibi son derece hırslı, geçimsiz ve çıkarcı biri bile olabilir.

Küçük Eller
Küçük eller en tehlikeli olanıdır. Çünkü küçük el insanın hırslı olmasına, akla hayale sığmayacak kadar şey istemesine neden olabilir. Böyle biri daima başta gelmeyi, başkalarını yönetmeyi isteyecektir. Yanlız küçük elin sahibinin iyi planlar yapabileceğini söylemeliyiz. Bu tip insanlar çok sabırsızdır, herşeyin anında yapılmasını ister.

Orta Boy Eller
Orta boy eller iyi sayılanlardır. Bunun nedeni de böyle ellerin sahiplerinin dengeli, çalışkan gerektiğinde sabredebilen, atılım yapan, büyük planlar kadar ayrıntılara da önem veren kimseler olmalıdır.

Ellerin Rengi
Ellerin rengi bütün vücutla aynı olsa bile avuçlar çok farklıdır. Bunun nedeni de cildin inceliği, vücuttaki kan ve kalbin güçlü çalışmasıdır. Kısaca, insan ne kadar sağlıklı ve canlıysa avucun rengi de o kadar pembe olacaktır.

Pembe veya Kırmızı Avuçlar
İncelediğiniz insanın avucu pembe ise canlı, enerjik, dirençli, hareketli biri olduğunu söyleyebilirsiniz. Avuç pembeden koyuysa, kırmızımsı bir tondaysa sandığınız özellikler daha da güçlenecektir. Bu elin sahibi atılgan, gözü pek, kendine güvenen, dışa dönük, neşeli derin duygulara sahip biri olacaktır. Avuçları aşırı kırmızıysa o zaman akla güçlü arzular da gelebilir.

Soluk Renkli Avuçlar
Avuçların renkleri pembeden çok beyaza çalıyorsa insan sakin, fazla hareket etmekten hoşlanmayan, kendisine pek da güvenmeyen ve zaman zaman karamsarlaşan biri olacaktır.

Sarımsı ve Koyu Renkli Avuçlar
Avuçların sarımsı veya aşırı koyu renkli olması sağlığın pek de düzgün olmadığını açıklayabilir. Yine bu insan çabuk sinirlenen, çabuk karar veremeyen, huzursuz, huysuz, karamsar biri de olabilir.

Koyu renk avuçlarda renk pembemsi veya kırmızı değildir. Daha çok esmerimsi bir tondadır. Bu avuçlarının sahibinin epeyce insafsız olduğunu da söyleyebiliriz.

Cildin Türü
Ele dokunduğunuzda cilt kadife gibi yumuşaksa, akla nezaket, zarafet, güzelliklere düşkünlük gelecektir. Kadınlarda bu cins cilt iyi sayılır. Böyle bir elin sahibi düş gücü olan, yaratmasını da bilen birine aittir. Buna karşın sert derili bir el insanın ciddi, çalışkan, canlı, atılgan, hırslı olmasına yol açabilir. Derisi sert olan elin sahibinde hayal gücü yoktur, yaratıcılığı da aklına getirmez. Bunun ikisinin arasında bir el daha bulunmaktadır. Bu elin derisi ne yumuşak ne de serttir. Elin sahibi ne aşırı duygulu ne de aşırı hırslıdır. Gerektiğinde fazla çalışabilir ama buna karşılık uyumlu bir yaşam sürebilir ve güzelliklerden de zevk alabilir.



Ellerin Biçimleri

Ellerin biçimleri de kişilik konusunda pek çok şey söyleyebilir. Önce parmakların avuca olan oranı üstünde durmak gerekir. Bu ikisi eşitse yani dıştan bakıldığında orta parmakla bunun dibinde bileğe kadar olan kısım eşitse iyi sayılır. Bir elde avuç maddeyi, yani somut şeyleri; parmaklarda soyut olan değerleri simgeler.

İlkel El
Bu elde parmakalar küt ve kalın, avuç kısmı da enli ve çok etlidir. Bu elin sahibi iç güdüleriyle hareket eden , duygusuz, doğru düzgün düşünemeyen biridir. Kenidisini kontrol etmesi hemen hemen olanaksızdır, ani tepki gösterme huyu vardır. Bu elde, sahibi de ilkel sayılır.

Kare Biçimindeki El
Bu elde avuç geniş ve etlidir. Parmaklar avuca oranla daha kısa olabilir ele baktığınızda kare veya dikdörtgeni andırdığını görürsünüz. Dikdörtgen eller kareye göre daha iyi sayılırlar. Bu elin sahibi çalışkan, geleceğini düşünen, paraya önem veren, her konuda mantığa baş vuran bir kişiliğe sahiptir. Onun iç dünyasının pek geniş olduğu söylenemez. Fakat el kare değil dikdörtgen olursa durum değişir.

Dikdörtgen El
Ele baktığınızda dikdörtgeni andırıyorsa, parmaklarla avuç biribirine eşit gibi gözüküyorsa iyi sayılır. Çünkü bu durumda bu elin sahibi hem çalışkan, hem akılcı, öğrenmeye değer veren biri olacaktır. Avuçtaki çizgiler de uygunsa kendisi bilimde çok başarılı olacaktır.

Dört Köşe Avuç ve Ucu Sivrimsi Parmaklar
Ucu sivrimsi parmaklar güzel sanatlar, güzellikler, yaratıcılık ve ideallerle ilgilidir. Oysa kare avuç mantığı, akıl, maddeyi ve hırsı temsil eder. Bu ikisinin bir araya gelmesiyle bazı çelişkilerin ortaya çıkabileceğini anlayabilirsiniz. Bu elin sahibi yaratma gücüne sahiptir ve bu konuda hırslı olacaktır.

Dört Köşe Avuç ve Boğumlu Parmaklar
Avucun kare olmasına karşılık parmaklar eşit boyda veya daha uzun olabilir. Bu parmaklarda eklemler epey belirgindir. Bu el iyi sayılır. Kendisi çalışkan, kafasından iyi yararlanabilen, gayretli, sonuçlara gidebilecek bir insandır. Parayı da aslında rahat yaşayabilmek için istemektedir.

Dört Köşe Avuç ve Uca Doğru Genişleyen Parmaklar
Bazen avuç dört köşedir ve parmaklar dipte biraz kalındır. Boğumlar dümdüzdür ve uçta parmaklar biraz genişler. Böyle bir elin sahibi çok zekidir. Durumları anında anlamakta, olayların derinliklerine hemen inmektedir. Ayrıca yaratıcılıkta vardır.

Dört Köşe Avuç ve Uzun Parmaklar
Bazen avuç dört köşedir ve parmaklar bundan daha uzundur. Zarif ve ince durmaktadır. Bu parmaklar iç alemle derin düşüncelerle ilgilidir. Üstelik çok uzun parmakların sahibi düşleri gerçekleştirecek, irade ve güce de sahip değildir.

Kare Avuç ve Değişik Biçimdeki Parmaklar
Bazen kare avuçla birlikte değişik biçimde parmaklara da rastlanır. El falında her parmak bir yıldıza aittir ve yine her parmağın yönetiminde olan şeyler vardır. Örneğin küçük parmak zeka ve hareket yıldızı Merkür’e aittir. Buradaki boğumlar insanın edebiyat gibi bir alanda başarılı olmasına yardım edebilir.

Avuç Yuvarlakçaysa
Böyle yuvarlak veya ovalimsi avuç epey etlidir. Bu elin sahibi sevgiye, güzelliklere, renklere, doğaya çok önem verir. Elin sahibi, aşırı sezgili ve çok yeteneklidir. Avuçta belirli bir işaret varsa kendisi iyi bir medyum olabilir.

Dar Avuç ve İnce Parmaklar
Bazen avuç dar olur ve parmaklar da ince uzundur. Bu elin sahibi bir hayli yeteneklidir. Kendisi çok zakidir, çabucak sıkılıp bıkma görülür. Ama avuçtaki çizgiler ve işaretler olumluysa bu elin sahibi müzik ve resim alanında başarıya erişebilir.

Dar Avuç ve Uca Doğru Genişleyen Parmaklar
Bazen avuç dardır ve daha çok bir üçgene benzer. Parmaklar da uca doğru genişlemektedir. Parmaklar açıldığında el yelpazemsi bir hal alır. Bu elin sahibinin başkalarından çok farklı olduğunu söyleyebiliriz. Onun kendine özgü fikirleri vardır. Özgürlüğüne, bağımsızlığına büyük önem verir. Girdiği çevrede hemen dikkati çekip, ilgi uyandırır. Bu el değişiklikler yıldızı Uranüs ve dolayısıyla Kova burcunun etkisindedir. Bazen avuç bileğe birleştiği kısımda geniş ve parmaklarla birleştiği kısımda dardır. Bu hiçde iyi sayılmaz.


Parmaklar

Parmaklarda elin biçimi, avuçtaki kabarıklıklar, çizgiler kadar önem taşır. Parmak uçlarının fazla etkin olması insanın birden sinirlenmesine, sert tepki göstermesine yol açabilir. Buna karşılık parmak uçları etsiz yani kuru olan kimseler duygularını belli etmekten kaçınırlar. Böyle bir insan daima kendisini düşünür, çıkarlarını saptamaya çalışır.

Tırnaklar
Tırnakların biçimi ve rengi de insan hakkında bazı ip uçları verebilir. Oval tırnakların sahibi duygulara önem veren, güzelliklerden zevk alan ve akılcı olabilen biridir. Kare tırnakların sahibi akılcı, gayretli, cesur, atılgan biri olabilir. Tırnaklar uzunca dikdörtgen de olabilir, böyle tırnakların sahibi hırslı, çıkarlarına düşkün, duygularını daima kontrol eden, bencil biri sayılabilir.

Tırnaklar enli fakat kısaysa, parmaklara bakıldığında bunlar enlemesine dikdörtgen gibi gözüküyorsa fena sayılmazlar. Böyle tırnakların sahibi akılcı, adil, iyiyle kötüyü hemen ayırabilen zeki biridir. Parmaklardaki tırnaklar yelpazemsi biçimdeyse, yani dipte dar ve uca doğru genişleyerek ters üçgenimsi gözüküyorlarsa bunların sahibi aşırı duygulu, hemen herşeyden etkilenen, içine kapalı biri olabilir. Tırnakların renklerine de dikkat etmek gerekir. Pembemsi tırnaklar insanın dışa dönük, iyi niyetli, duygulu olduğunu açıklar. Kırmızımsı gibi görünen tırnaklar yoğun ve yakıcı duygulara işaret eder. Tırnaklar beyazımsı gibi duruyorsa hırslı, çıkarcı, başkalarını hiç düşünmeyen biri olabilir. Mavimsi veya grimsi gibi gözüken tırnaklara çok dikkat etmek gerekir. Önemli olan tırnağın genişliği ve uzunluğudur.

Parmakların Adları
Baş parmak doğrudan doğruya Venüs’ün etkisindedir. İşaret parmağı Jüpiter parmağıdır. Orta parmak Satürn parmağı olarak bilinmektedir. Yüzük parmağı Güneşin etkisindedir. Küçük parmak da Merkür’le olan ilişkisinden dolayı bu gezegenin adını almıştır. Her parmağın ayrı burç ve yıldız yönetiminde olduğu kanısına da varılmıştır.

Parmak Boyları
Parmak boyları konusunda fikir edinebilmek için önce elinizin üstüne bakmalısınız. Orta parmağı ucundan dibine kadar ölçmelisiniz. Orta parmak avuçtan uzunsa karşınızdaki insanın kafasını iyi kullandığını, düşünebildiğini anlarsınız. Buna karşılık avuç boyu orta parmaktan uzunsa düşünce ikinci planda kalacaktır. Bu elin sahibi sadece maddeyle ve çıkarıyla ilgilenecektir. Parmaklarla elin alt kısmını, avucu dıştan ölçmek gerekir. Çünkü avuçta bu oranlar değişebilir.

Baş Parmak
Elde en önemlisi baş parmaktır kuşkusuz. Bu parmağın duruşu da önemlidir. Parmağı avuca dik gelecek şekilde tuttuğumuzda bu geriye doğru duruyorsa zekanın bir hayli kalpak olduğu anlaşılır. Parmak ne kadar dışa kıvrıksa insan o kadar sinsi olabilir. Baş parmağın açıldığında işaret parmağıyla dik açı yapması iyi sayılır.

Diğer Parmaklar
Parmaklar hafifçe bükük duruyorsa karşınızda çekingen biri var demektir. Parmaklar düz durduğunda uçlar dışa kıvrık gibiyse, bu tam anlamıyla dışa dönüklüğe delalet eder. Bu elin sahibi kendine güvenmektedir ve hiçbir şeyi saklamaya da gerek duymamaktadır. Parmaklar ittiğinizde dışa dönmeyi istemiyorsa bu, insanın bencil olduğunu ve herşeyi kendisi için istediğini açıklayabilir. Fakat parmaklar iyice dışa dönüyorlarsa durum tam aksi olacaktır. Böyle bir elin sahibinin zengin olması da güçtür.

Parmak Aralarındaki Açıklıklar
Parmaklarınızı birleştirip düz tutun. Bunlar tam anlamıyla bitişiyorsa sıkı ağızlı, sır tutan, düşüncelerini saklayan biri olduğunuz söylenebilir. Eğer birleşen parmakların bazı yerlerinde boşluk kalıyorsa neşeli, konuşkan ve bu arada sır saklayan biride olabilirsiniz. Parmaklarıızın uçları fazla etliyse düşlere dalan, duygulu,duygusal biri olduğunuzu söyleyebiliriz. Parmak uçları ne fazla yumuşak ne de fazla sertse, insan duygularla kafa arasındaki dengeyi koruyabilen biri de olabilir.

Parmak Boğumları
Parmakların boğumu yoksa insan duygularına kapılan, daima aklına eseni yapan, yaşamdan zevk almak için türlü şeyleri deneyen biri olabilir. Buna karşılık boğumlar belirginse insan düşünmeden karar verecektir. Yani bu ellerde herşeyden önce düşünce önemlidir. Parmaklar hafif boğumluysa, insan yine duygularla kafa arasında bir denge kurabilecektir.

Parmakların Uzunlukları
Fazla uzun ve sert baş parmak aşırı irade anlamına gelir. İşaret parmağının fazla uzun olması gurur, kibir, kendini beğenme, başkalarını yönetme arzusuna yol açar. Orta parmağın fazla uzun olması maddeye düşkünlük, para sevme ve cimriliğe neden olabilir. Dördüncü parmağın fazla uzun olması insanın kendisini fazla beğenmesine, dikkat çekmesine yol açar. Yalnız küçük parmağı hemen hemen orta parmak kadar uzunsa, bu saydıklarımızdan başka insanda kumara düşkünlük de görülebilir. Küçük parmak biraz uzunsa konuşma çok etkileyici olur. Fakat küçük parmak iyice uzunsa bu , sinsilik hileye düşkünlük olarak anılır. Küçük parmak, dördüncü parmakla aynı boydaysa akla gelecek olan şey yan kesiciliktir. Her parmak bir yıldızın etkisindedir ve özelliklerini gösterir.

Domuz Gribi Hakkında Merak Edilen Sorular


Domuz gribi, dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu. Bu hastalığa yol açan virüs, kolayca bulaşabiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sesin Kocagöz domuz gribi ile ilgili merak edilenleri tüm yönleriyle anlattı...

- Domuz gribi nedir?
Domuz gribi, insanlarda mevsimsel gribe benzer şikayetlere yol açan viral bir hastalıktır. Kaynağı, A (H1N1) tipi virüstür. Bu yeni virüs; insan, domuz ve kuş virüslerinin karışımıdır. Domuz gribi denmesinin nedeni ise, domuzlar arasında görülen grip virüsüne benzemesidir.

- Hastalık nasıl bulaşır?
Domuz gribi, mevsimsel grip gibi, solunum (hava) yoluyla bulaşır. Hastalanan kişi; öksürürken ve hapşırırken havaya virüslü tükürük zerrecikleri yayılır. Hasta olmayan kişiler bu zerreciklerle temas ederse virüs onlara da bulaşır. Şöyle ki; kişi, grip virüsünün bulaşma oranının yüksek olduğu masa, sandalye gibi yüzeylere dokunduktan sonra ellerini, ağız, göz ya da burnuna götürürse hastalık etkenini kendi vücuduna bulaştırmış olur. Bu yüzeylerde virüsün ne kadar süreyle canlı kalabileceğini ısı, nem oranı, yüzey niteliği gibi pek çok faktör etkiler. Ancak her ihtimale karşı, hasta kişinin temas ettiği yüzeylere dokunulmamalı, herhangi bir sebeple dokunulduysa eller mutlaka yıkanmalıdır.

- Kuluçka süresi (virüsün vücuda girmesinden, hastalık belirtileri ortaya çıkana kadarki süre) ne kadardır?
Kuluçka süresi 1-7 gün arasında değişir.

- Hastalanan kişi, hastalığı ne kadar süreyle bulaştırabilir?
Erişkinler yaklaşık 7 gün, çocuklar ise 12 gün süreyle virüsü bulaştırabilirler.

- Belirtileri nelerdir?
Domuz gribinin belirtileri, mevsimsel grip belirtilerinden farklı değildir. Ateş, burun akıntısı ya da öksürük gibi solunum yolları bulguları, boğaz ağrısı, vücut ağrısı, baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk en sık görülen yakınmalardır. Seyrek olarak ishal ve kusma da görülebilir. Altta kronik hastalıklar gibi başka hastalıkları olan kişiler, mevsimsel gripte olduğu gibi Domuz Gribi için de risk grubu oluşturmakta ve hastalık bu kişilerde daha ağır seyretmektedir.

- Çocuklarda ve yetişkinlerde hastalığın belirtilerinde fark var mıdır?
Genelde yoktur; ancak küçük çocuklarda dikkat edilmesi gereken ek belirti huzursuzluk, iştahsızlık ve uyku hali olarak görülebilir.

- Erişkinlerde acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?
Zor nefes almak veya nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, sık ve uzun süreli kusma.

- Çocuklarda acil müdahale gerektiren belirtiler nelerdir?
Hızlı veya zor nefes alma, vücutta solgunluk ya da morarma, beslenememe, uyarılara cevapta azalma, uykuya meyil, huzursuzluk, ateşle beraber döküntü görülmesi.

- Domuz gribi ile mevsimsel grip arasındaki en belirgin fark nedir?
Aralarında belirgin bir fark yoktur. İkisi de benzer virüsler ile gelişmektedir.

- Domuz gribi nasıl teşhis edilir?
Bu hastalığın tanısı, burundan veya boğazdan alınan sürüntü örneğinden çalışılan testler ile konur.

- Hangi durumlarda test önerilir?
Soğuk algınlığı belirtileri olanlardan hastaneye yatacak kadar ağır tablosu olanlar ile risk gurubunda olanlara önerilir.

- Risk grubunda kimler yer alır?
Risk grubunda olanlar; gebeler, 2 yaş altı bebekler, 65 yaş üstü yaşlılar ile, kronik bronko-pulmoner hastalık, kronik kardiyovasküler hastalık, kronik nörolojik hastalık, diyabet, kronik akciğer hastalığı (astımlılar dahil), karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği olanlar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler.

- Hastalıktan korunmak için nelere dikkat etmeli?
• Hasta görünen, ateşli ve öksürüğü olan kişiler ile yakın temas etmek zorundaysanız
(1 metre kadar yakınına gelinecekse) maske takın ve temastan sonra elerinizi sabunlu su ile yıkayın.
• Ellerinizi sık sık su ve sabun ile yıkayın. Özellikle öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda mutlaka yıkayın. Yıkama olanağı yok ise alkol bazlı el dezenfektanları kullanın.
• Öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda ağzınızı kağıt mendil ile kapatın. Mendili çöp kutusuna atın. Ardından ellerinizi yıkayın.
• Ellerinizi gözünüze, burnunuza ve ağzınıza sürmeyin. Virüsün bu yolla yayıldığını unutmayın.
• Eğer hasta iseniz evde kalın ve diğer kişilerle temasınızı sınırlandırın.

- Soğuk algınlığı yaşayanlar ne tür önlemler almalı?
• Kendinizde soğuk algınlığı belirtileri hissettiğinizde hastalığınız ile ilgili ailenizi ve iş yerinizi mutlaka bilgilendirin.
• Mümkün ise bulaştırma riskini en aza indirmek için evde kalın ve kalabalıktan, okuldan, işten uzak durun.
• İstirahat edin ve bol sıvı alıp, var olan yakınmalarınıza yönelik tedavi uygulayın. Boğaz ağrısı için pastil, yüksek ateş, baş ve genel vücut ağrısı için ateş düşürücü, ağrı kesici alabilirsiniz.
• Hapşırırken ve öksürürken ağzınızı ve burnunuzu tek kullanımlık mendillerle kapayın ve kullanılmış mendilleri uygun şekilde yok edin. Özellikle hapşırdıktan veya öksürdükten sonra, ellerinizi iyice yıkayın.
• Yakınmalarınız artar ve soluk alırken zorlanma da başlar ise en yakın sağlık merkezinin acil servisine başvurun. Mümkün ise önceden, hekiminiz ile temasa geçin ve bilgilendirin.
• Yolculuk sırasında ağzınızı ve burnunuzu maske ile kapatarak etrafa bulaştırma riskini azaltın.
• Yakınmalarınızda artış olursa hekiminiz ile irtibata geçiniz.

- Mevsimsel grip aşısı domuz gribine karşı koruma sağlar mı?
Hayır sağlamaz.

- Kimler domuz gribi aşısı yaptırmalı?
Sağlık personeli ile enfeksiyonu ağır geçirme olasılığı olan risk grupları bu aşıyı yaptırmalıdır.

Domuz gribine karşı korunabilmek için beslenmede nelere dikkat etmeli?
Özel beslenmeye gerek yoktur. Sadece bol sıvı tüketmeye özen gösterilmelidir.

- Domuz gribi olgularında kullanılan etkin bir ilaç var mı?
Gerektiğinde doktor kontrolünde kullanılabilecek ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar doktor tarafından önerilmedikçe, reçetesiz olarak kesinlikle kullanılmamalıdır.

- Domuz gribi hakkında tedavi uygulamaya ehliyetli kurum var mı?
Sağlık Bakanlığı'nın çeşitli dönemlerde tahsis ettiği hastaneler vardır.


13 Kasım 2009 Cuma

Cinsel isteği artıran gıdalar


İşte cinsel performansı ve isteği artıran gıdalar...

Eski çağlardan beri insanoğlunun ilgisini çeken afrodizyaklar, özellikle Uzakdoğu kökenli öğretilerde geniş biçimde yer alıyor. Sözgelimi, seks sanatı olarak bilinen Taoculuk’ ta besinler "yin" ve “yang" olarak ikiye ayrılıyor. Kadınlar için yin, erkeklere için yang türü besinler öneriliyor.

Yin besinler; yeşil ve lifli sebzeler, az miktarda balık eti ile meyve ve baklagillerden oluşuyor. Yang gıdalar ise; tuzlu ve fazla pişmiş yiyecekler ile kök bitkiler, hayvansal besinler ve hububatları kapsıyor. Taocu felsefede, insanların tavsiye edildiği şekilde beslendikleri takdirde, her zaman mükemmel bir cinsel yaşam sürdürebilecekleri iddia ediliyor.

Hindistan’daki bazı yoga öğretilerinde fazla şekerli yiyeceklerden kaçınılması istenirken, Çinliler polen içeren gıdalar alınmasını tavsiye ediyorlar.

Beslenmenin insan yaşamında doruğa çıktığı zamanın başlangıç noktası, anne karnındaki döneme rastlıyor. Yani cinsel hayatımızın ne kadar renkli ve etkili olacağı annemizin karnındayken şekillenmeye başlıyor.

Diyabet ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık bu konuda şu bilgileri veriyor: "Besinleri; proteinler, karbonhidratlar, yağlar, su, vitamin ve mineraller olarak 6 gruba ayırabiliriz. Bunların çoğu, kalori sağlayan, günlük hareketi temin eden besin kaynaklarıdır. Yani bir tür yakıt. Ama vücudun kalıcı maddeleri protein, vitamin ve minerallerdir. Bunlar organizmanın esas yapı taşını oluştururlar. İşte, seksüel organların ve hormonların gelişimi de anne karnında, bu yapı taşlarının konmasıyla başlıyor. Bu evrede eksik ve kötü beslenme, açlık gibi durumlar, çocukta bir fonksiyon eksikliğine neden olabiliyor.”

Prof. Dr. Bağrıaçık, seks yaşamı için ikinci önemli evrenin gelişme yaşı olarak adlandırılan ergenlik dönemi olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"Bu dönemde yetersiz beslenme kadar aşırı beslenmenin de olumsuzlukları görülüyor. Şişmanlık, oburluk, fazla yağlı gıdalarla beslenme gibi alışkanlıklar cinsel organların fonksiyonlarını engelleyen veya azaltan etki yapıyor. Bir erkek çocuk 7-12 yaş arasında birden bire kilo alırsa yumurtalıkları küçülüyor ve gelişmesi zayıflıyor. Kız çocuğunun ise adet görmesi gecikiyor, göğüsleri gelişmiyor. Rahimde ya da yumurtalıklarda gelişme bozuklukları ortaya çıkabiliyor."

Uzmanlar, cinsel performansı artırmak için çeşitli ilaçlara yönelmektense, düzenli ve sağlıklı bir beslenme programı izlemenin çok daha yararlı olacağını savunuyorlar.

DOMATES VE KAYISI CİNSEL İSTEĞİ ARTIRIYOR

Cerrahpaşa Tıp Fakültesine yapılan bazı araştırmalarda domates ve kayısıda bulunan PP vitaminin cinsel performansı ve isteği artırdığını ortaya çıkardı. Bu durum, hem C vitamini hem de PP vitamini açısından zengin olan domatesi sofraların baş tacı ediyor.

Cinsel performansı artıran maddeler arasında başı, iyot ve B vitamini çekiyor. B vitamini en çok buğdayda bulunuyor. Ayrıca C vitaminini de unutmamak gerekiyor. C vitamini almanın en ideal yolu ise sabah kahvaltısında ya da ara öğünlerden birinde bir kase çilek yada kivi yemek. Ayrıca yeşil sebzelerde portakal, mandalina ve greyfurtta da C vitamini olduğunu unutmayın.

Özellikle erkekler günlük çinko alımına dikkat etmelidir. Çünkü çinko, erkeğin sperm üretimini artıran mineraller arasında yer alıyor. Erkeklerin pırasa, lahana türü sebzeleri bolca tüketmesi gerekiyor.

12 Kasım 2009 Perşembe

Dünyanın son monarşisi bitti


En garip kral, yetkilerini devretmeye razı oldu.

Pasifik ülkesi Tonga’da demokrasi yanlılarının kanlı protestoları yüzünden 2 yıldır taç giyemeyen Kral 5. George Tupou mutlak yetkilerini devretmeye razı oldu. Böylece dünyanın son mutlak monarşisi son buldu.

BABASI 4. Taufa’ahau Tupou, 210 kiloluk ağırlığıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na giren 61 yaşındaki yeni Tonga Kralı 5. George Tupou da tarihe son mutlak monark olarak geçti. Babasının 2007’deki ölümünden beri taç giymek için demokrasi talepli gösterilerin bitmesini bekleyen 5. George Tupou sonunda as kürkünü ve İngiliz taklidi tacını giydi. Bundan böyle sadece sembolik bir hükümdar olarak kalacak. Ancak ileri yaşına rağmen bekar olduğu ve veliahtı bulunmadığı için kral olarak geleceği tehlikede.

Ülke, 171 mini adadan oluşuyor

5. George Tupou’nun razı olduğu demokratik reformlarla artık kralın başbakan ve bakanları atama yetkisi kalktı. Sıradan Tongalılar artık meclisin üçte ikisini seçme hakkına sahip. Bu zamana dek meclis sadece soylular, kabile şefleri ve kraliyet ailesinden oluşuyordu. 171 mini adadan oluşan 105 bin kişilik ülkede havaalanı, elektrik şirketi, telekom, bira fabrikası ve internet alan adı da kralın elinden alındı. Tonga Demokratik Halk Partisi’nin lideri Teisina Fiko, “Krallık bitti. Ülkemiz şimdi politik parti sistemi geliştirebilecek” diye konuştu.

En garip kral

Tek camlı gözlük takıyor
Oxford mezunu
Kılıçla inip binmek kolay diye siyah Londra taksileriyle dolaşıyor
Bilgisayar oyunu ve oyuncak askerlerle oynamayı seviyor
Yüzme havuzunda motorlu tekneyle dolaşmaya bayılıyor
Bekar ve veliahtı yok.

İstanbul borç batağında!


İSKİ ve İETT 2010 yılını da borçlanarak geçirecek.

''Maaş ödemekte zorluk çeken İETT, 2010 yılında 130 milyon lira daha borç alacak'' haberini okumak için BURAYA TIKLAYIN

İSKİ'NİN DURUMU DA VAHİM!

''İSKİ 2010 bütçesinde 549 milyon 438 bin TL'Lik farkı borçlanmayla karşılayacak''

‘Kadınlar evli erkeklere ilgi duymaya başladı’


Ebruli'ye konuk olan Serengil'den ilginç açıklamalar

Ebru Şallı’nın TV8 ekranlarında sunduğu Ebruli programına konuk olan Seren Serengil, ilginç açıklamalarda bulundu:

* Geçen gün bir benzincide evlilik teklifi aldım..

* Yanınızdaki erkeği allayıp pulladığınızda bu sefer dışarıdaki kadınlar “Vay be ne adam” diyorlar..

* Artık kadınlar çok tehlikeli olmaya başladılar. Sebebini bilmiyorum ama evli erkeklere ilgi duymaya başladılar..

* Çoğu kadın da sırf ünlü bir kadının kocası diye o erkeğe ilgi duyabiliyor.


3 Kasım 2009 Salı

Murphy Kuralları


& Mekanik Tamirat Kuralı
Elleriniz yağa bulaştığında, burnunuz kaşınmaya başlar ve acil tuvalete gitmeniz gerekmektedir.


&Yer Çekimi Kuralı
Yere düşen her şey en zor ulaşılabilecek noktaya yuvarlanır.

& Yanlış Numara Kuralı
Yanlışlıkla çevirdiğiniz bir telefon numarası hiçbir zaman meşgul çalmaz ve biri daima cevap verir.

& Mazeret Kuralı
Patronunuza işe geç kalma sebebinin patlak lastik olduğunu söylerseniz ertesi sabah lastiğinizi muhakkak patlak bulursunuz.

& Değişkenlik Kuralı
Eğer trafikte şerit değiştirirseniz, eski şeridiniz şimdi bulunduğunuzdan daha hızlı akar. (Bu hep böyledir)

& Banyo Kuralı
Vucudunuz tamamen ıslandığında telefon çalar.

& Yakın Tesadüf Kuralı
Beraber görülmek istemediğiniz biriyle beraberseniz tanıdığınız biriyle karşılaşma ihtimali tavan yapar.

& Sonuç Kuralı
Birine bir aletin çalışmayacağını ispat etmeye çalıştığınız zaman o alet çalışır.

& Biomekanik Kuralı
Kaşınma katsayısı vucudunuzda ulaşılması zor olan yerlerde en yüksektir. Şekilden şekile girersiniz.

& Tiyatro Kuralı
Ne olursa olsun koridordan en uzak sandalyenin sahipleri en geç gelir.

& Starbucks Kuralı
Bir kahve içmek için oturduğunuzda patronunuz sizden bir görev ister ve bu görev süresi kahve soğuyana kadardır.

& Murphnin Soyunma Odası Kuralı
Eğer soyunma odasında sadece iki kişi varsa, onların soyunma dolapları bitişiktir.
( yemin ederim aynen böyle olur.....)

& Yüzey Kuralı
Tereyağlı ve reçelli ekmeğinizin yeni yaptırdığınız veya aldığınız halıya düşme ihtimali, halının pahalılığı ve yeniliği ile doğru orantılıdır.

& Mantıksal Tartışma Kuralı
Neyi konuştuğunuzu bilmiyorsanız her şey olabilir.

& Brown'un Fiziksek Görünüm Kuralı
Papuç ayanıza tam geldiyse, o papuç çirkindir..


& Wilson'ın Pazarlama Stratejisi Kuralı
Gerçekten çok sevdiğiniz bir ürünü bulup aldığınızda, o ürünü üretmekten vazgeçerler.

& Doktorların Kuralı
Eğer kendinizi hasta hissedip doktor randevusu alıp gittiğinizde aniden iyileşirsiniz. Eğer randevu almazsanız hastalık devam eder.

Ve Benim Favorim:

& Olasalık Kuralı
Birisi tarafından seyredilme olasalığı yaptığınız işin aptallık katsayısıyla doğru orantılıdır.