4 Eylül 2008 Perşembe

Rusya Krizi ve AKP\'nin Beceriksizliği

Rusya Misilleme (mi) Yapıyor?

Rusya Federasyonu, Gürcistan ile yaşadığı gerginliğe paralel olarak Türkiye\'den gider mallara ambargo(!) koymaya başladı. Daha açıkçası Türk mallarını gümrüklerde tek tek saymaya başladı. Bunun anlamı Türkiye\'ye zorluk çıkarmak ve malların zamanında girişini engellemektir. Tabii Rusya bunu durup dururken yapmadı. Daha önce de yaş sebze ve meyve ile ilgili benzer sorunlar yaşanmıştı. Şimdi ise başka bir uygulamayla karşı karşıyayız. Bunun, Türkiye\'nin Gürcistan\'ı desteklemesi ve ABD gemilerinin boğazlardan geçişine izin vermesine misilleme olarak yapıldığı medyada tartışıldı. Hatta İngiliz The Guardian gazetesi ve Reuters haber ajansı gibi uluslararası kuruluşlar bu değerlendirmelere sayfalarında yer verdi. Nedeni ne olursa olsun, ortada bir sorun var ve ihracatçılarımız mağdur olmuş durumda. Kimse bu sorunun nasıl çözüleceğini bilmiyor.

Kürşat Tüzmen\'in Sözde Resti(!)

Hafta başında Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, kulağımıza hoş gelecek şekilde karşılıklılık esasına dayalı olarak Türkiye\'nin de önlemler alacağını söyledi. Bu önlemlerin neler olacağını söyleyenlere de \"bekleyin görürsünüz!\" dedi. Tüzmen daha sonra \"Türk ihraç ürünlerine Rusya\'da neler uygulanıyorsa biz de aynı şekilde Rusya\'nın ürünlerine aynı şeyleri uygulayacağız\" diye konuştu.
\"Biz de gümrüklere talimat verdik. Karşı yaptırım uygulayacağız. Böylelikle Rusya\'nın eline pimi çekilmiş bomba verdik\" diyen Tüzmen ziyarette bulunduğu Çin\'deki Sincan Uygur Bölgesi\'nden benzer bir açıklama yaptı ve \"Rus ürünleri bugünden itibaren kırmızı hatta alındı\" dedi. Yani Tüzmen uygulamanın başladığını söylüyordu.

AKP\'nin Kafa Karışıklığı: Tüzmen\'i Yalanlayan Yalanlayana!

Ancak, Tüzmen\'in bu resti havada kaldı! Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı Cemil Çiçek, bakanını yalanladı. Çiçek şöyle dedi: \"Dış ticaretten sorumlu bakan arkadaşımız Sayın Tüzmen\'in bu olumsuz gelişmeler karşısında mukabil tedbirlerin alınmasına yönelik bir talebi söz konusu olmuştur. Bakanlar Kurulu\'nda bu da değerlendirildi. Bu konuda olumlu bir karar almadık. Biz ilişkilerin en iyi şekilde sürdürülmesini arzu ediyoruz. Sayın Tüzmen kendi yönünden talebini iletmiştir ama biz ona olumlu cevap vermedik. Öyle bir karar almadık.\"
Çiçek\'in bu sözleri, Tüzmen\'in Rusya\'yla ilgili açıklamalarını hükümetin onayı olmaksızın yaptığı şeklinde yorumlandı. Ancak, kesin olan bir şey var ki; Tüzmen\'in söylediği şey yalanlanmış oldu.
Tüzmen\'e başka bir yalanlama da Gümrük Müsteşarı Mehmet Emin Zararsız\'dan geldi! Zararsız böyle bir uygulamanın olmadığını söyledi. Bu arada Dış Ticaret Müsteşarlığı\'nın 29 Ağustos Cuma günü Gümrük Müsteşarlığı\'na gönderdiği yazıda, \"Konunun aciliyeti ve ülkemizin ekonomik ve ticari haklarının korunmasını teminen uluslararası kurallara ve teamüllere uygun olarak Rusya Federasyonu\'ndan yapılan ithalatın gümrüklerde sıkıntıya yol açmayacak şekilde, kademeli olarak kırmızı hatta yönlendirilmesi ve gümrük işlemleri prosedürünün Rus tarafının tutumuna bağlı olarak mütekabiliyet esasıyla sonuçlandırılması uygun olacaktır\" şeklinde talepte bulunduğu ajanslar tarafından duyuruldu.
Bakanlar Kurulunda, Rusya\'ya karşı gümrüklerdeki uygulamayla ilgili bir açıklama yapılacaksa bile bunun Tüzmen tarafından değil, gümrüklerin bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı tarafından açıklanabileceğinin konuşulduğu kulislerde ifade ediliyor. Bu kapsamda, Tüzmen\'in \"gümrüklerin kendisine bağlı olduğu 59\'uncu Hükümet döneminden kalma alışkanlıklarını sürdürdüğü\" yorumu yapılıyor.

Erdoğan\'dan Tüzmen\'e: \"Ne yapmaya çalışıyor bu adam?\"

Tüzmen\'in \"Kırmızı Hat uygulamasına başladık. Rusya\'nın eline pimi çekilmiş bir bomba verdik\ " şeklindeki sözleri hükümet için bardağı taşıran son damla olmuş gibi görünüyor. Başka bir deyişle pimi çekilmiş bomba Tüzmen\'in kendi elinde kalmış gibi görünüyor. Bakanlar Kurulu\'nda da bu konunun gündeme alındığı, Başbakan Erdoğan\'ın dış politikada yaşanan kritik günlerde Tüzmen\'in bu açıklamalarına büyük öfke göstererek \"ne yapmaya çalışıyor bu adam\" dediği ve bunun üzerine Bakan Tüzmen\'in hükümet olarak yalanlanması gerektiğine karar verildiği belirtiliyor.
Milliyet Gazetesi yazarı Fikret Bila\'ya konuşan Başbakan Erdoğan Rusya ile yaşanan krizle ilgili olarak şöyle bir değerlendirme yapmış:
\"Şimdi Gürcistan olayından sonraki süreçte bizi bir tarafa doğru itmeye çalışıyorlar. Bazıları tümüyle ABD\'nin, bazıları tümüyle Rusya\'nın tarafına itmeye çalışıyor. Oysa biri en yakın müttefikimiz olan ABD, diğeri ise enerji başta olmak üzere önemli ticaret hacmimizin bulunduğu Rusya. Ben Türkiye\'nin tümüyle bir tarafa itilmesine müsaade etmem. Türkiye\'nin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ederiz. Şimdi Rusya dediğiniz zaman bizim için önemli bir enerji kaynağı. Ayrıca çok önemli seviyede ticaretimizin olduğu bir ülke. 10 binin üzerinde TIR\'ımız bekliyor orada. Doğalgaz alımımız, enerjiye olan ihtiyacımız belli. Şimdi bunları yok sayabilir misiniz? Sayamazsınız. Rusya ile ekonomik, ticari ilişkilerimize baktığınızda Rusya\'yı göz ardı edemezsiniz. O halde Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda bir denge gözetecektir. Taraflardan birine doğru itilmesi doğru değildir. Ayrıca, işte biz enerji bağımlılığımız olmasın, enerji kaynaklarımız zenginleşsin diye bu nedenle uğraşıyoruz. Yenilenebilir, temiz kaynaklara yöneliyoruz. Rüzgâr, su kaynakları, güneş ve nihayet nükleer enerji gibi. Bütün amacımız enerjiyi kendi kaynaklarımızla üretmek.\"
Bundan Sonra Ne Olur? Ne Yapılmalı?
Yukarda yazılanlar durumun ciddiyetini, AKP Hükümetinin ciddiyetsizliğini ve kafa karışıklığını yansıtıyor. Aslında bu kafa karışıklığı arasında Başbakan Erdoğan\'ın söyledikleri en mantıklı sözler gibi görünüyor. Ancak, çok gecikmiş ve her zaman olduğu gibi bıçak kemiğe dayandıktan sonra yapılan açıklamalar, sanki hükümet içi bir çekişme gibi kamuoyuna yansımıştır. Evet, bir ölçüye kadar Başbakan\'ın söyledikleri doğrudur, ama çok gecikmiştir. Hükümet, sanki Lavrov\'un söyleyeceklerini bir görelim sonra bir tavır belirleriz anlayışı içindedir.
Evet Rusya ticari ve siyasi ilişkilerimiz açısından önemli bir ülkedir. Rusya\'daki Türk yatırımları 5 milyar doları, üstlenilen müteahhitlik projeleri ise 25 milyar doları aşmıştır. Rusya ile ticaret hacminin 2008 yılı sonunda 38 milyar dolara ulaşması bekleniyordu. Türkiye, geçen yıl Rusya\'ya 4.7 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken, 23.5 milyar dolar da ithalat gerçekleştirdi. Türkiye, 6.7 milyar dolarlık doğalgaz, 4.9 milyar dolarlık ham petrol, 4.4 milyar dolarlık petrol yağı ve bitümenli minerallerden elde edilen yağ ithal etti. Yani ithalatın yaklaşık % 64\'ü petrol ve doğalgaz ürünlerinden oluşuyor.
Kısacası, Rusya Türkiye için önemli bir ticari partner, ama bizim Rusya\'ya bağımlığımız daha fazla. Yani, bir misilleme durumunda bizim zararımız Rusya\'dan çok daha fazla ve ciddi olacaktır. Yani \"Ruslar ile Rus Ruleti\" oynamak tehlikeli görünüyor. \"Pimi çekilmiş bomba\" kendi elinde kalan ve Rusya\'ya değil, kendisine \"kırmızı hat\" uygulanan Tüzmen\'in çıkışı ilk bakışta yüreğimize su serpse de, uzun vadede zararları ciddi olabilir.
Bu konuların diyalogla çözümlenmesi en doğru yoldur. Ancak, bunun için de önceden hazırlanmış bir strateji gereklidir. Her konuya günübirlik çözümlerle yaklaşan AKP Hükümeti maalesef bu konuda da benzer bir yaklaşım içindedir. İnşallah bir an önce sorun çözülür ve ihracatçılarımızın zararları ciddi boyutla ra ulaşmaz.
Belki bu kriz bize enerjide ne kadar Rusya\'ya bağımlı olduğumuzu (petrolde % 40, doğalgazda %64!) hatırlatır da enerji arz güvenliği açısından bazı önlemler almamıza vesile olur inşallah! (Hiç ümidim yok, ama yine de \"Amin!\" diyelim...)

Doç. Dr. Mehmet Günal

Hiç yorum yok: