21 Mayıs 2009 Perşembe

TÜRKİYE’NİN PETROL MACERASI


TÜRKİYE’NİN PETROL MACERASI -I -

Şenol YANMAZ
Petrol Platformu Derneği

Futbol ve dış politikadan sonra neredeyse uzmanı olmayan kalmamış konulardan bir tanesidir,Türkiye’deki petrol arama ve üretimi. Petrol geçtiğimiz yüzyılın ve içinde bulunduğumuz yeni binyılın hala en popüler ve fakat en az bilinen konularından birisidir. Etrafında sayısız soru işareti taşıyan ‘petrol’ sağladığı güç ve halâ geçerli önemiyle bütün dünyanın dilindedir.

Değerini ve uğruna yapılan mücadeleleri anlatmaya hiç ihtiyaç yoktur, hemen herkesin
malumudur. Kokusunu duyabileceğimiz (gerçekten sanılandan farklı bir kokusu vardır) kadar yakın çevremizde hayli fazla miktarda mevcut olan petrolün, Türkiye’de neden komşularında olduğu kadar bulunmadığı sorusu ve hatta bu soruya yanıtları olduğunu ileri sürenlerin ifadeleri hararetli tartışmaların kaynağı haline gelmektedir. Sektörün içinde olmak yönüyle şu kadarını söyleyebiliriz ki petrol konusunda yapılan spekülasyonların bilimsel açıdan hiçbir alt yapısı bulunmamaktadır. Petrolün bulunup sonra kapatılmasından tutun, bir takım büyük devletler izin vermediği için üretilmediğine ve aslında Türkiye’nin petrol denizinin üzerinde oturduğu iddialarına kadar.

Petrol hem taşıdığı ekonomik değer hem de sürekli enerji kaynağı olmak keyfiyetiyle her ülkeye lazım olan bir maddedir. Ancak özellikle son dönemde Irak’ta yaşananlar ile ortaya doğru olmasa da farklı bir anlayış çıkmıştır: ‘İyi ki petrolümüz yok yoksa ABD bizi de işgal ederdi’. Maalesef bu üzücü anlayış gazete ve internet manşetlerine kadar çıkmaktadır. Kimse kimseyi bildiği bir konuda kandıramaz veya çıkarı aleyhine bir şey yapmaya zorlayamaz. Zor kullanmak suretiyle yapılacak her girişime de Türkiye kapalıdır. Çünkü Türkiye ne Şili, ne Irak, ne de başka bir ülkedir. Dolayısıyla öncelikle bu tür bir korku ve endişeden uzak durup kendimize olan güvenimizle olaylara bakmamız gerekmektedir. İşte petrol konusunun iç ve dış politikada ele alınma yordamında bizi başarıya ulaştıracak olan bilgi ve tecrübedir.

Türkiye’de petrol arama ve üretim mevzuatının ve denetim mekanizmalarının içeriğine ilişkin açıklamalar daha sonra ayrı bir yazı olarak ele alınacaktır. Birkaç yazı içerisinde, temel olarak Türkiye’nin petrol macerasına ama gerektiğinde diğer ülkelerin petrole ilişkin konularına da atıfda bulunmak suretiyle ‘genel hatlarıyla bilgilendirme’ sağlamak amacına matuf bir sistematik izlenecektir. Ağırlık, teknik detaylar yerine iç ve dış politika konularında söylenen ve söylenecek olanlara ışık tutmak iddiasında olacaktır. Bu çerçevede de konuyla ilgili en çok sorulan sorulara yanıt verilmesine yardımcı olunmak istenmektedir.

“Yerden çıkan veya çıkarılabilen sıvı haldeki doğal hidrokarbonlara ham petrol, gaz halindeki hidrokarbonlara doğal gaz, ham petrol ve doğal gazın ikisine birden birarada ‘petrol’ denir”. Bu tanımlama ile petrolden kasıt ister sıvı, ister gaz haldeki hidrokarbonlardır. Birazcık sıkıcı olmak pahasına, petrolün oluşumu ile ilgili birkaç noktayı da belirtmek isteriz. Yaygın inancın aksine petrol, büyük ağaçlar, eğrelti otları ve benzer büyük bitkilerin zaman içerisindeki dönüşümleriyle oluşmaz. En öz, genel ve basit olarak, milyonlarca yıl boyunca yer kabuğundaki tektonik ve jeolojik hareketlenmelerden dolayı denizlerin üzerinin örtülmesi ile içindeki plakton benzeri çok küçük organik canlıların mutlaka sıcak ortamda ve basınç altında uğradığı kimyasal ve biyolojik dönüşüm sonucu petrol oluşur.

Ancak çok sayıda başka faktör ve daha özel durumlar da petrol oluşumunda söz konusudur. Petrolün çıkarılabilirliği anlamında ihtiyacı olan diğer üç temel unsur ise i) petrol oluşumuna müsait bir ana kaya (source rock), birikiminin meydana gelebileceği jeolojik yapının (formasyon) ii)gözenekliliği (porosity) ve iii) geçirgenli
ği (permeability) dir.

Hiç yorum yok: