2 Ocak 2023 Pazartesi

Kur’an, lafzı ve manasıyla Allah kelamıdır

 

    Bir Hadis: “Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de". (Tirmizî, Fezâilü’l Kur’an, 16)


    Kur’an’ı Kerim Allah’ın vahyi olup Hz. Peygamber’e (s.a.s.) verilmiş bir mucizedir.

   Kur’ân, bizzat Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde yazı ve ezber yoluyla kayda geçirilerek daha sonraki kuşaklara, naklinde şüphe olmayacak şekilde tevatüren ulaştırılmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’in açık ifadelerine, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) açıklamalarına bağlı olarak ve tarih boyunca benimsenen İslam ilim geleneğindeki temel kabule göre Kur’ân, lafzı ve manasıyla Hz. Peygamber’e (s.a.s.) indirilmiştir.

 “Kur’ân’ın sadece manasının öz olarak Hz. Peygamber’e (s.a.s.) indirildiği, onun da bunu kendi kültürünün kelimeleriyle söze dönüştürdüğü” yönündeki iddia, Allah Teâlâ ve Kur’ân-ı Kerim’e yapılan mesnetsiz, ilmî olmaktan uzak çirkin bir iftiradır. Allah Teâlâ, “Biz her peygamberi, (kitabımızı) apaçık anlatsın diye kendi kavminin diliyle gönderdik” (İbrahim, 14/4) âyetiyle, her peygambere vahyi kendi kavminin diliyle göndermiştir. Birçok âyet-i kerimede de, Kur’ân’ın Allah tarafından Arapça olarak Hz. Peygamber’e (s.a.s.) lafzen, Cebrail (a.s) vasıtasıyla indirildiği açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Hiç yorum yok: