27 Ocak 2009 Salı

Neden her olayın altından Fethullah Gülen çıkıyor?

Türkiye’nin en çok izlenen haber tartışma programlarından biri olan Ruhat Mengi’yle Her Açıdan’da bu hafta yine Türkiye gündemine ilişkin en önemli konular, ülkeye hizmet etmiş, bir numaralı bilirkişiler tarafından masaya yatırıldı.

Türkiye’nin girdiği çıkmaz yollar ve çıkış arayışları, kadrolaşma, ekonomik kriz, yerel seçim, Akp’nin kurucu üyelerinden 58. ve 59. Hükümet Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Halkın Yükseliş Partisi Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk ve Uluslararası Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal’ın katıldığı programda tartışıldı.

Ruhat Mengi’nin programda Yaşar Nuri Öztürk’e yönelttiği ilk soru, olaylara samimi şekilde eğilmek, diplomasi ve hukuku gözetmek ‘aklın yolu birdir’ demek yerine hep bir hesaplaşma içine girilmesinin, kutuplaşma yaratmak içine her fırsatın kullanılmasının, toplum içinde yarattığı korkunun temelinde yatan nedenlerden birinin de yerel seçimlerin olup olmayacağı yönündeydi. Yaşar Nuri Öztürk’ün bu soruya yanıtı ise hazır ve çok netti: ‘Akp oyun oynuyor’

AKP'NİN SEÇİMDEKİ BÜYÜK OYUNU AKP, YAHUDİLERLE İŞ BİRLİĞİ Mİ YAPIYOR?

KELİME-İ ŞEHADET’İN İÇİNDEN MUHAMMED’İ ÇIKARTTILAR

Yaşar Nuri Öztürk: ‘Tüm yaşanaların temelinde samimiyetsizlik yatıyor. Akp, oy toplamak için karşılıklı bir oyun oynuyor. Türk Musevi Cemaati Onursal Başkanı Bensiyon Pinto diyor ki’ Artık dışarı çıkmaya korkuyorum’ karşılıklı Akp ile oynuyorlar. Akp’yi başa getirenlerin en başında da onlar vardır. Atatürk’ün hazinesinin altını üstüne getirmek için her şeyi deniyorlar. Akp’nin başı ve kadroları Gazze’den duydukları İslami heyecanla yanıp, yıkılıyorlar. Ve bunu o kadar ileri götürdüler ki Yahudilere toslamaya başladılar. Artık mağdur rolünü oynayamıyorlar. Bu bir senaryo ve Yahudiler senaryonun içinde. Müslümanlar yıllarca onları bağırlarına bastı. Şimdi ne oldu de dışarıya çıkamıyorlar?

İslamın en hayati mirası tarumar ediliyor, 1500 yıllık din kitabından ve peygamberinden koparılarak, Türkiye islamdan uzaklaştırılıyor. Uydurma hadislere karşı çıktık diye bizi Peygamberin sünnetine karşı çıkmakla, bizi itham eden adamlar, şimdi Kelime-i Şehadet’in içinden Muhammed’i çıkarınca kimsenin sesi çıkmıyor. Mustafa Kemal’in mesajını silmeden Kur’an-ı Kerim’in içindeki mesjı, islamı silemezsiniz.’ yorumunda bulundu.

ALTINDAL: ‘TÜRKİYE ŞERAİTÇI HAMAS’IN YANINDA’ EL-FETİH’İN HAMAS PLANLARI

Uluslararası Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal ise İsrail-Filistin arasındaki savaşın sebeplerini ve Türkiye’nin safını belirtmesinin altında yatan nedenleri, Başbakanın İsrail aleyhine yaptığı açıklamaların beraberinde ülkeye getireceği olumlu ve olumsuzlukları değerlendirdi. Altındal ‘Filistin içindeki bölünmeyi El-Fetih’in istediğini ve Hamaslıları Gazze’nin içine bizzat kendisinin gönderdiğini söylerken, Mayıs ayında el-fetih ile İsrail arasında barış imzalanacağını ve Filistin otoritesi Birleşmiş Milletler aracılığıyla Manda Devlet statüsü kazanacağını vurguladı.

Altındal şu ana dek çoğu kişinin hatta devlet başkanlarının bile bilmediği iki ülke arasında savaşın asıl sebeplerini Her Açıdan’da açıkladı. ‘Manda statüsü özgür devlet anlamına gelmiyor Filistin, BM koruması altına alınacak. Hamas bunu istemiyor sebebi El-Fetih’in Arafat döneminde kendi anayasası deyip uyguladığı bir anayasa var, o yasada bir madde vardı. ‘Biz Filistin toprakları içinde İsrail’in varlığını kabul etmiyoruz. Sonra Arafat değiştirdi bu maddeyi. Hamas İsrail’i kabul etmiyoruz diyor.

Hamas’ın tasfiyesine doğru İsrail yapıyor bu işi. Hamas’ın direnme meselesinde büyük bir hata var. Acaba bu hataya Türkiye mi ön ayak oldu? Çünkü ateşkesin uzattırıp bir dönem daha, bir 6 ay daha ateşkes ilan etseydi. El fetih kadroları da elemine edinilirdi. 9 Ocak’ta Mahmud Abbas’ın görev süresi bitti.

Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, El Fetih ve İsrail arasında bir anlaşma var. Hamas İsrail’i kabul etmezse bu savaş sürecek. Hamas şeriata dayalı, El-Fetih laik bir örgüt. Laik El Fetih’i şeriatçı Suudi Arabistan, Ürdün destekliyor. Şeriatçı Hamas’ı Türkiye ve İran destekliyor. Filistin ile savaşın özünde toprak meselesi yatıyor. İsrail dünyada sınırları belli olmayan tek ülke. İsrail kendini devlet olarak kurmadı, Birleşmiş Milletler İsrail’i devlet yaptı.Akp bu noktada da oyun oynuyor, yerel seçimde oylar düşünce İsrail diyecek, Siyonistler diyecek.

ERGENEKON, PKK İLE MÜCADELE EDENLERİ Mİ İÇERİ ALIYOR?

Altındal, 18 Ocak 2009 Pazar günü katıldığı Ruhat Mengi’yle Her Açıdan programında Ergenekon ve Tuncay Güney’e dair bilinmeyenleri ve kendisinin İranlı bir casusla yakın ilişkide olduğunun detaylarını belirtmişti. Uluslararası Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal, Ergenekon ile ilgili açıklamalarını bu hafta canlı yayında da sürdürdü. Altındal ‘İran’a gidip, ülkeye talimatlar getiren Tuncay Güney hakkında neden soruşturma açılmadığını ve bu kişi hakkında gerekli araştırmaların yapılmadığını sordu. Altındal Ergenekon’da dört tane grup olduğunu ve bunları madde madde sıralarken, altı önemle çizilecek olan ve Ergenekon dalgalarını ortaya çıkaran asıl kişinin Barzani olduğunu şu cümleleriyle açıkladı. ‘Barzani geçen yıl Türkiye’ye ziyarete geldiğinde, siz içeriden birilerini cezalandırın ben PKK’ya silah bıraktırırım dedi.’ Acaba PKK ile mücadele etmiş insanlar ceza mı görüyor Türkiye’de.

Bu Ergenekon’da birinci grubu oluşturuyor
1. Grup: Terörle mücadele edenler
2. Grup: Akp’ye karşı olanlar, aleyhine yayın yapanlar.
3. Grup: Askerlere karşı olanlar. Humeyni Döneminde olduğu gibi askerle polis çatışmasının hazırlanmasını düşünen insanlar var. İran’da da polisi kullanarak askeri yok etmişti. Türkiye’de de aynı oyun mu oynanıyor? sorusu geliyor akıllara.
4. Grup: Fethullah Gülen denen cemaatin girişimleri. Bu bir Cumhuriyet olmasın İslam vesaire olsun, Laik Cumhuriyet olmasın, buna karar veren kişiler biz olalım diyenler. Bunları Erbekan döneminde yapamadılar, içeride Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü ortaya çıkardılar. Bunların hepsi yalan gerçekler…

NEDEN HER OLAYIN ALTINDAN FETHULLAH GÜLEN ÇIKIYOR?

ALTINDAL: ‘FETHULLAH GÜLEN HAREKETİ DİNİ DEĞİL, SİYASİ’
CEMAAT BAŞINDA ALLAH DEĞİL, ŞEYH VARDIR KORKUT VE TURGUT ÖZAL ‘UTAH’ TAN GELDİ

Aytunç Alatındal’a göre hukukta, siyasette ‘F Tipi’ yapılanmanın, tabir ricai ise, her deliğin altından Fethullah Gülen’in çıkmasıyla ilgili bu olayın Nur’culuk olduğunun, Molla Papaz olayı bile eskilere dayanıyor. Hristiyanlarla, Yahudilerle birlikte olacağız diyor. Nurcu hareketinin, Fethullah Gülen’in çizgisinin özünde devlet ile bütünleşmek, devleti geri almak var. Onlara göre, bir devlet vardı, bu devleti kaptırdı, biz o devleti geri alacağız anlayışı var. Bu dini değil, siyasi bir devlet hareketi olduğunu düşünüyorum. Cemaatin başında Allah yoktur sadece Şeyh, baştaki kişi vardır. Mesela Fethullah Gülen cemaatinin çoğu ‘UTAH’ tan Amerika’dan gelirler. Korkut ve Turgut Özal da oradan, Mormon’dan geldi.

YILBAŞI KUTLAMASI İSTEMEYENLER, HİCRİ TAKVİM’E DÖNMEK İSTİYOR

Yılbaşı kutlamalarını eleştiren ve bu kutlamaların İslam içinde yer almadığını, bunun Hristiyanlıktan geldiğini söyleyen ve toplum içinde baskı oluşturan anlayışlar için de Aytunç Altındal, yılbaşı kutlamalarının yapılmasını istemeyen kişilerin, Avrupa Takvim’i kullanan Türkiye’nin tekrar Hicri Takvim’e dönmek için bu görüşleri yaydığının altını çizdi. Çünkü Hicri Takvim’de yani yıl başka tarihtir. Ve asıl bunu isteyen Türkiye AB üyeliğinin bayraktarı sayılan Akp’nin taban seçmenidir.

ABDÜLLATİF ŞENER: ‘ERGENEKON’UN İÇİNDE SUÇ İŞLEMİŞ KİŞİLER DE VAR’

Programın ikinci bölümüne konuk olan Akp’nin kurucu üyelerinden 58. ve 59. Hükümet Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener de Ergenekon, yolsuzluklar, ekonomik kriz ve F Tipi Kadrolaşmayla ilgili uzun süredir sürdürdüğü sessizliğini Ruhat Mengi’yle Her Açıdan programında bozdu. Şener ilk olarak 10. ve 11. dalgada gözaltına alınan ve tutuklanan Türkiye’nin aydın kesimleriyle ilgili yorumlarda bulundu.

Abdüllatif Şener: ‘Zor bir noktadayız, tamamlanmamış iddianameyle ilgili yorumlarda bulunmaya çalışıyoruz. Ama bildiğimiz şöyle bir şeyler var. Vaktiyle bir takım suçların içerisine girmiş kişilerin bu davanın içinde olduğu.

Hatta şöyle tasvir edersek, dava nedeniyle ismi geçen kişilerin Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması, darbe girişiminde bulunulmasıyla ilgili ismi geçen kişiler var. Bunlar birinci grup. İkinci grupta ise özellikle 90’lı yıllarda PKK terörü ile mücadelede ismi geçen kişilerin olduğu. Üçüncü grupta ise pek çok aydın var. Bu tablo çok net yorum yapmaya elverişli değil.

Bence bu süreçte en önemli olan Türkiye nereye gidiyor, küresel dalgalanma Türkiye’yi nereye sürüklüyor, bu dava nedeniyle ayrışıma girmiş olan toplum ne anlam ifade ediyor bunun üzerinde durmamız gerekiyor öncelikle. Bu dava nedeniyle Türkiye bir kavgaya, ayrışıma girmiş vaziyette. Gazeteciler, aydınlar hatta vatandaşlar bile ayrışıma girmiş vaziyette. Bu ülke açısından endişe edeceğimiz bir konu.’ yorumunda bulundu.

ERGENEKON NEDENİYLE TÜRKİYE BİR AYRIŞIMA GİRMİŞTİR

Şener, ülkenin karanlık noktaya gidişatıyla ilgili yorumlarını sürdürdü. 58. ve 59. Hükümet Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ‘Susurluk zamanında bütün aydınlar birlik olup, çeteler temizlenmeli diye bir kararlılık göstermişlerdi. Eğer Türkiye böyle bir sürecin içerisine girdiyse, bu ülkenin bütün aydınları, vatandaşları birlik olması gerekir. Hukuk devletine aykırı bütün oluşumlar tasfiye edilmelidir diye, tek ses, tek soluk haline gelmiş olmalıydı.’ yorumunda bulundu.

TÜRKİYE EKONOMİK KRİZ YAŞIYOR, SİYASET BUNU İKİNCİ PLANA ATIYOR

Şener, haftalardır her uzatılan mikrofona işsizlik nedeniyle, kriz nedeniyle yakınan halkın derdine adeta tek sesi oldu. Şener: ‘Ergenekon, etnik tartışmaların, bölgemizde yeni bir takım gelişmelerin olduğu döneme rastlamıştır. Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir bu. İşsizler var, yeni mezun olmuşlar var.’Ne olacak halimiz?’ diye bize soruyorlar, işsizlik artıyor, esnaf perişan ve kredi kartı mağdurları var insanlar ayakta kalabilme mücadelesi veriyor. Bu ülkede sorunları çözmekle yükümlü hatta buna siyasette dahil halkın derdini ikinci plana atmış durumda. Partiler, gece gündüz birbirleriyle kıyasıya mücadele ediyorlar ve bu süreçte de seçime gidiyoruz.’ şeklinde konuştu.

HALKIN DEĞİL, BAŞBAKANIN EKONOMİSİ İYİ TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN FELAKET NE?

Şener, Recep Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz’de yaptığı ve sarf ettiği ‘Ekonomi İyidir’ açıklamasıyla ilgili de şu yorumda bulundu. Eğer başbakan ‘Ekonomi İyidir’ diyorsa bu tamamen kendi yaşadığı ekonominin iyi olduğu anlamına gelir. Kendisinin geçim dedi yoksa, ailesi belli bir standardın altında yaşamıyorsa ancak bunu anlatmış olur. Çiftçinin, halkın, işçinin ekonomisini anlatmış olmaz. Siyaset nedeniyle zenginleşenlerden bu halk ne zaman hesap soracak?

Türkiye bu davayla birlikte felakete gidiyor, başımızdakilerin işlerini doğru yapmaması nedeniyle bunun acısını herkes çekecek. Onun için herkes sorumluluğunu üstlenecek.’ yorumunda bulundu.

ABDÜLLATİF ŞENER: ‘AKP BAZI DAVALARI ENGELLERKEN, BAZI DAVALAR ÜZERİNDE SAİYASET YAPMAMALI’

Bu davayı asıl derinleştiren temel faktörlerden biri usulle ilgili, davanın hassasiyetiyle ilgili bazı noktalara sürecin dikkate alınmadan yürütülmesi neden olmuştur. Birinci görev savcı ve yargıçlara düşüyor. İddianame hazırlanırken dikkat edilmesi gerekmekte, davayla ilgili olmayan insanları kamuoyunda ve siyasette yıpratacak hiç davayla ilgisi olmayan kişilerin lafları, kahvelerde, odalarda konuştuğu cümleleri dosyanın içersine doldurursanız bu takdirde ayrışmaya neden olursunuz. Hükümet ve muhalefete de iş düşüyor. Başbakanın güven vermesi, bu davanın yasalara, hukuka uygun bir şekilde yürütüldüğünün gösterilmesi lazım. Başbakanın belli hukuk davalarını engellerken bazı davalar üzerinde siyaset yapmamalıdır. Siz kendinizle ilgili davaların üzerini kapatmaya başlarsanız, öteki davayla ilgili objektif olduğunuza bir yargı üzerinden siyasi bir operasyon yapmadığınıza biz inanamayız.

2002 YILINDAN BU YANA MECLİSTE HİÇ DOKUNULMAZLIK DOSYASI AÇILMADI

AKP Hükümeti’nin içerisinde olduğu dönemlerde, genel seçim yapılmadan, partinin hükümeti kurma görevini almadan önce halka dokunulmazlıkları kaldıracağına dair söz veren Recep Tayyip Erdoğan’ı verdiği bu sözü yerine getirmek için zorlayıp, zorlamadığı konusuyla ilgili de Şener şu açıklamayı yaptı. ‘Şu andaki mevcut anayasa hükümlerine göre milletvekilleri oldukları zaman mahkemeler işlem yapamıyor. Yargılanmak için dokunulmazlığın kaldırılması için meclise önergeyle sunulması gerek. Geçmişte tüm yasama dönemlerinde bazı milletvekillerinin dokunulmazlığı mecliste oylanmış ve kaldırılmıştı. Fakat ilk kez 2002’den bu güne TBMM tek bir dokunulmazlık ele alınmamıştır.

Nedenine gelince, bu dosyalar içersinde başbakan ile ilgili de bakanlarla ilgili de dosyalar var. Bu dosyalar yargıya intikal ettiğinde bizim aleyhimizde sonuçlar çıkabilir, siyaseten zorda bırakabilir diyor. Ben dört dönem milletvekilliği yaptım ve 16 yıllık siyaset hayatımda bir tek dokunulmazlık dosyası açılmadı. Milletvekilliğimi ve dokunulmazlığımı bıraktım.’

DİNLEME KAYITLARINDA AKP İLE İLGİLİ YOLSUZLUK İDDİALARA SİLİNDİ Mİ?

ŞENER: ‘ERGENEKON’DAN GÖZALTINA ALINANLAR TELEFONDA AKP’NİN YOLSUZLUKLARINI KONUŞANLAR’

Şener’e göre Ergenekon’a üye olmaktan şu an tutuklu bulunan ya da gözaltına alınıp, serbest bırakılan herkes telefon görüşmelerinde Akp’ye takıldı. Şener konuyla ilgili iddiasını şöyle sürdürdü ‘Ergenekon’da adı geçen kişilerin çoğu yaptıkları telefon görüşmeleri nedeniyle ifade verdi. Bakanlar, milletvekilleri, hükümete ait yolsuzluklar, usulsüzlüklerle ilgili olarak konuşmuşlardır. Yoğun şekilde yaşanmış konuşmaların çoğu dosyalarda yoktur.’ yorumunda bulundu.

HALK FAKİRLEŞİYOR, SİYASET ZENGİNLEŞİYOR

‘Kriz 70 milyonu vururken bakıyorsunuz ki siyasetçileri vurmamış. Veya siyasetle bağlantı halinde bulunan, akrabası olanlar zenginleşiyor. Halk fakirleşiyor, siyasetle bağlantılı olanlar, siyaset zenginleşiyor. Baştaki kişi halk yoksullaşırken zenginleşiyorsa ve bu zenginliği çevresine dağıtıyorsa halk ile siyaset arasında kopukluk meydana gelmiştir.’
(Vatan)

Hiç yorum yok: