1 Mart 2009 Pazar

SONRADAN GÖRMEYİZ, MİLAT DA ÖZAL'LA BAŞLIYOR!


PROF. DOKSAT’TAN GÖRGÜSÜZLÜĞÜN TARİHİ: SONRADAN GÖRMEYİZ, MİLAT DA ÖZAL'LA BAŞLIYOR!

Görgüsüzlüğün miladının Turgut Özal'la başladığını söyleyen Psikiyatri profesörü Kerem Doksat’tan çarpıcı tarifler, açıklamalar ve sonradan görmeleri son derece kızdıracak tespitler... Bir de iyi haber var: Görgüsüzlük liginde tek değiliz!

Sadece bir bilim adamı olarak değil, bir İstanbul beyefendisi olarak konuştuğum görgüsüzlükten incinmiş bir erkeğin, Don Kişot misali yel değirmenlerine dört nala gidişinin hikayesi...

Sonradan görmelik nedir hocam?

İnsanın, özellikle aile ve yakın çevresinden, doğmadan öncesinden bile öğrendiklerinin bütünüdür. Doğduktan sonra da ilk 20 senesi çok önemli. Freud'a göre bu dönem 6 yıldır sadece. Davranmayı, el kol kullanmayı, göz temasını, ses tonunu ayarlamayı, hangi durumda hangi formatta davranılması gerektiğini öğreniyoruz.

Pek öğrenemediğimizi düşünüyorum, neden acaba?

Kentsoyluluk diye bir kavram var, burjuvazinin tam karşılığı olmuyor; kentte yaşamak ve kent yaşamına ayak uydurmak olarak açıklayabiliriz. Köylülük, kasabalılık, 'şeherlilik' de var ama kentsoylu derken büyük şehirliyi kastediyorum. İstanbul'da gerçek 'mavi kanlı' beyaz Türkler bir hayli azaldılar ve içlerine kapandılar. En az iki-üç nesildir, tercihen daha uzun bir zaman diliminde o büyük şehirde yaşıyor olmaktır kentsoyluluk. Adabı muaşeret dediğimiz görgü kurallarına vakıf olup, bunları artık kanında yaşıyor olmaktır. Bu ailelerin çocuklarında sonradan görmelik gibi şeylerin olması mümkün değildir.

Kentsoyluların içinde sonradan görme biri olmaz mı?

Olamaz. Ancak anti-sosyal kişilik bozukluğu ya da başka psikiyatrik bozukluklar ortaya çıkarsa başka. Gerçekten köklü ailelerin çocukları arasında sonradan görmeliğe rastlamadım.

Görseydiniz söylerdiniz herhalde (gülüyoruz). Köklü aileden kastınız nedir?

Düzgün ve normlara uygun yaşayan, ufak tefek kırıklıkları olsa da bunu ustaca örtmeyi becerebilen, saygıyı koruyan, kadının ve erkeğin kadınca ve erkekçe davrandığı, çocuklarıyla arkadaş değil onlara anne-baba olan.

ÇOCUĞA ARKADAŞ DEĞİL ANNE-BABA OLUN

Evet, yeni nesil arkadaş oluyor çocuklarıyla!
Öyle saçma şey olur mu, onların arkadaşı vardır veya olur nasılsa. Çocukların anne-babaya ihtiyacı vardır. Bahsettiğimiz görgü kurallarını uygulayan aileler çocuklarını da aynı görgüyle yetişiyorlar. Maddi durumları ya iyidir ya da idare ediyordur. Çocuklarını eğitirler ve iyi okuturlar. Görgülü, zaten nerede ne yapacağını bilen, ölçülü insandır. Kaçamağını da seksini de ilişkisini de efendilikle yapan insandır

Sınıf farklarından mı kaynaklanıyor acaba?

Bizde sınıflar yoktu eskiden, şimdi yaratıldı çok şükür! Osmanlı kültüründe sınıf yoktur. Marx bizdeki durumu anlayamamıştır ve 'Asyavi' demiştir. Saray ve halk vardır, vatandaş padişaha övgüler düzer. Sonuç olarak görgülü ailelerden kolay kolay görgüsüz çıkmaz. Zaten görmüştür onlar.

Nerede kırıldı, nerede başladı görgüsüzlük dönemi?

Türkiye ABD'nin uydusu oldu süratle. İnönü döneminden sonra Batı değerlerini alan ama taklitçi olmayan bir toplum yaratmak isteyenlerle olmayanların savaşı başladı. Ayaklar baş, başlar ayak oldu. Anadolu'da cehalet artırıldı, okuma-yazma oranı düşürüldü.

Neden ve kim tarafından yapıldı bütün bunlar?

ABD kuvvetlenmemizi istemedi, Batı da. Biz onları müthiş bir bozguna uğratmıştık ve onlar bunu asla unutmadılar. O zamanlar statosferden insanların popolarının fotoğraflarını çeken teknolojiler veya Tomahawk füzeleri yoktu. Atatürk'ün o zaman müthiş bir askeri dehayla bozguna uğrattığı Batı, intikam almakta gecikmedi. O devir geçti şimdi bu konuşmayı bile kaydedebilirler.

Ben kaydediyorum zaten (gülüyoruz)...

Hatta CIA'in bir açıklamasında duymuştum, yerin beş metre altındaki faaliyetleri bile kaydedebiliyorlarmış. Beton olsa bile, bu bir paranoya değil, buna sahip adamlar.

MİLAT ÖZAL'LA BAŞLIYOR

Geçmiş olsun o zaman (gülüyoruz).
Türkiye zamanla değerlerini kaybedip, din alet edilerek de -ki ben din düşmanı kesinlikle değilim- verilen mesajlarla gittikçe cehalete sürüklendi. Özellikle de Özer Uçuran Çiller döneminde çok büyük bir darbe yedik. O dönemde Türkiye'de yaşayan insanların parası ve sahip olduklarının yarısı bir gecede uçtu.

Görgüsüzlüğün miladı Çiller mi o halde?

Daha geriye gidelim. 12 Eylül'de ne oldu? Silindir gibi geçti ihtilal. Kavramların da canına okudu ve esas istenilen şey oldu. Kendisi de Kürt asıllı olan Özal zamanını bekliyordu. Vahşi kapitalizm gümbür gümbür girdi Türkiye'ye. 'Anayasayı bir kere delmekten bir şey olmaz' diyerek, 'benim memurum işini bilir' diyerek, 'hanım koy da bir şarkı dinleyelim' diyerek ve 'Abraham Sweetvoice'un şarkılarını dinleyerek görgüsüzlük dönemi başladı. Arabaya atlayıp 300 kilometre hız yaparak bir rol-model oluşturuldu. Özal'ın kendisi bizatihi sonradan görmeliğin idolüdür Türkiye'de. Çünkü yolu açmıştır. Devletin en başındaki ve ekonomiyi idare eden adam ve tabii bunu ABD'yle beraber yapan adam, sonradan görmeliğin miladıdır.

AKP'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sonradan görmeliğin dik alası. Çocukları küçücük yaşta iş güç sahibi oluyorlar. Adam gidiyor, Arap işadamları ile yemek yerken 15 yaşındaki oğlu da orada. Ortaya şimdi İslami burjuvazi çıktı.

En çok merak ettiğimiz şey, nedir bu Allah aşkına, nasıl tarif edersiniz?

Müthiş bir şekilde sermaye el değiştirdi. Fakat bu parayla ne yapacaklarını bilmiyorlar. Başını öne doğru gelecek biçimde bağlayan birçok kadın etrafı 25'er derece kısıtlı olarak görerek araba kullanıyorlar. Bir o kadar da işitme kayıpları var. 4 çeker arabalarını kullanamıyorlar. Para da çok ama anladıkları İslam'ın Peygamberimiz'in anlatmaya çalıştığı ile bir alakası yok. Başını bağlıyor ama öyle bir giyinmiş ki, baştan ayağa kadar marka ve vücut hatları da ortada.

ABD BİZDEN BETER!

Onlar da ne yapsın kendi kültürlerini yarattılar değil mi?

Ne yaptılar, altından hela! Dört kişilik yatak odası eğer yatağa dört kişi girmiyorsan ne işe yarar bilemiyorum. Bunlar hep sonradan görmelik. Onlarınkiyle Amerika'daki zencilerin çok para kazandıktan sonraki halleri aynı. Benzer abartılı yaşamlar, zevkler, kocaman arabalar, en pahalı ve görgüsüzce döşenmiş evler.

Bizden beteri yok yani!

Olmaz mı? Söyleyeyim hemen; New York. Amerika sonradan görmelerin ülkesidir çünkü.

Peki, bizim magazin dergilerinden tanıyıp ezberlediğimiz isimler bahsettiğimiz görgülülerden mi?

Bana çok kızacaklar biliyorum çünkü hem çevremde var bu insanlardan hem de içlerinde gayet yakından tanıdıklarım var. Bunlar inan ki, 150-200 kişidir. İki nesil öncesi karanlık ve kentsoylu değiller. Özal dönemi, sermayenin onların istediği tarzda adamlara akmasıyla birtakım insanların zenginleştirildiği dönemdir.

Anadolu'da durum ne, köylüler için de görgüsüz diyebilir miyiz?

Diyemeyiz, Anadolu terbiyesi taşırlar orada. Köylünün tarımı ve hayvancılığı da bitirildi. Kuş gribi palavrası ile hayvanları telef ettiler. O insanlar son derece naif ve iyidir, dürüsttür. Görgüsüz değildirler.

Geleceği nasıl görüyorsunuz?

İyi görmüyorum. Bir mutabakat hükümeti kurulup, Türkiye çapında olağanüstü hal ilan edilip, başta etnik problemler olmak üzere olabildiğince barışçıl yöntemlerle topyekun bir eğitim ve öğretim seferberliğine gidilmesi gerekiyor. Bu bizleri aştı artık. Köylülük bitti, bizi ayakta tutan şey bitti. Türkiye'de bir sosyal patlamanın gelmekte olduğunu aklı yerinde herkes tahmin edebiliyor.

akşam

Hiç yorum yok: