24 Nisan 2020 Cuma

Virüs bitecek, ya küresel ısınma?

Virüs salgını ile yüzleştikleri için harekete geçen milyonlarca insan henüz iklim değişikliği gerçeği ile yüzleşmiş değil. Hazır kulaklar açıkken, bu konuda bilimsel bulgulara bir göz atalım.
Geçen hafta haberlere konu olan bir çalışmada, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda asıl sorunun zenginlik olduğu ortaya konuldu. Böyle söylendiğinde kulağa garip geldiği için açmak gerekiyor. İngiltere’de yapılan çalışmada, zenginleşen ülkelerde ve hanelerde enerji tüketiminin de arttığını gösteriyor. Enerji tüketiminin artışı ile küresel ısınmaya yapılan katkı da yükseliyor.
Araştırmacılar 86 ülkeyi karşılaştırdıklarında, gelir düzeyinin en yüksek olduğu ülkeler ile gelir düzeyinin en düşük olduğu ülkeler arasında korkunç bir fark olduğunu ortaya koymuşlar. Ama ülke düzeyinde yaptıkları karşılaştırma meselenin ancak bir yüzünü aydınlattığı için bir diğer yüzüne, ülkeler içerisinde gerçekleşen enerji tüketimini incelemişler. Bu incelemede de, ortaya çok büyük bir fark çıkmış: Gelir dağılımda en üst yüzde onda yer alanlar, en dipteki yüzde ondan tam 20 kat daha fazla enerji tüketiyorlar. Yani, ülkeler düzeyinde görülen fark, incelenen ülkelerin hepsi içerisinde de geçerli.
Gelirin yüksek olduğu haneler ile diğer haneler arasındaki fark, yemek pişirmek için harcanan enerjiden kaynaklanmıyor. Fark, ısınmak için kullanılan enerji ile başlıyor. Evler büyüdükçe, ısınmaya harcanan enerji yükseliyor. Ama en büyük fark ve sorun, ulaşım. Gelir dağılımda en üst yüzde onda yer alanlar, en dipteki yüzde ondan 187 kez daha fazla yakıt tüketiyorlar.
Hemen düşünelim. Bu fark nasıl ortaya çıkabilir? Dar gelirliler araba sahibi değiller ve toplu taşım kullanıyorlar. Geliri çok yüksek olan kesim ise, hem daha fazla araba kullanıyor; hem de birden fazla araba sahibi oldukları için arabaların enerji tüketimini ikiye, üçe veya daha fazlaya katlıyorlar.
Bütün bunları anlamak ilk bakışta çok kolay. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, enerji tüketimine bu şekilde yansıyor denilebilir. Hane geliri yükseldikçe, kullanılan elektrikli araçların sayısı ve enerji tüketimi de yükseliyor. Ama araştırmacıların özellikle üzerinde durduğu sorun, küresel ısınmaya yol açan fosil yakıt tüketimi. Gelir düzeyi çok yüksek olan kesim, aşırı yakıt tüketiyor çünkü tüketim alışkanlıkları buna yol açıyor.
En bariz ama en az tartışılan örneklerinden biri, havayolu ile ulaşım. Britanya örneğine bakıldığında, tüm havayolu yolculukların yüzde 70 kadarını, yolcuların yüzde 15 gibi küçük bir bölümünün yapıyor. Yani, bazıları hiç uçağa binmezken, bazıları yılda 1-2 kez binebiliyor. Sürekli yolculuk edebilenler ise geliri yüksek olanlar. En zengin, yani korkunç zengin kişiler havayolu ile en çok yolculuk edenler. Paris’e alışverişe, Roma’ya pizza yemeye, Milano’ya modayı yakalamaya, Madagaskar’a denize girmeye gidiyorlar. Nüfusun yüzde 60 kadarı ise yurt dışı uçuşlarına binmiyor. Sonuç çok çarpıcı: En üst gelir düzeyine sahip kesim, enerji tüketiminin yarısından çoğunu gerçekleştiriyor.
Araştırmacılar şu uyarıda bulunuyorlar: Eğer enerji tüketimi ile ilgili politikalar değişmezse, hane başına düşen enerji tüketimi önümüzdeki 30 yıl içerisinde ikiye katlanacak. Bu, iklim değişikliği ve dünyanın sonu olarak da anlaşılabilir.

Hiç yorum yok: