14 Ocak 2022 Cuma

İklim Değişikliği ile Mücadelenin Temelini Madenler Oluşturuyor


Günümüzün önemli gündem maddeleri arasında yer alan iklim değişikliği ve enerji dönüşümü gibi konuların çözümü teknolojide yatmaktadır.  Karbon emisyonlarını azaltacak elektrikli araçlardan teknolojiyi geliştirecek bilgisayarlara, rüzgâr türbinlerinden güneş panellerine kadar birçok ürün ve teknolojiyi hayata geçirebilmek için ise ancak madenlerden üretilebilen lityum, kobalt, nikel ve nadir toprak elementleri gibi hammaddelere ihtiyaç duyulmaktadır.

Bir süredir hayatımızı şekillendiren Covid-19 salgını iklim değişikliğiyle mücadele, enerji dönüşümü ve sürdürülebilirlik gibi konularda atılan somut adımları da hızlandırdı. Geçtiğimiz yıllarda imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın ardından salgın sürecinde gündeme gelen Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat girişimi ve son olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda bir kez daha gündeme gelen sürdürülebilirlik ve fosil yakıtların kullanımını azaltma taahhütleri bu konuların önemini bir kez daha gözler önüne sererken önümüzdeki yıllarda tecrübe edeceğimiz değişikler hakkında da ipucu verdi. Buna paralel olarak Madencilik Türkiye Dergisi’nin 100. sayısında yer alan “Yeşil Anlaşma ile Kritik Minerallerin Önemi” isimli makalede de belirtildiği gibi günümüzde gündemde olan iklim değişikliği ve enerji dönüşümü politikalarına uygun olarak bir yol haritası belirlemek için çalışmalarını sürdüren ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri bu doğrultuda kritik hammadde sınıflandırmalarını güncelledi ve tedarik çalışmalarına şimdiden başladı.

Hürriyet Gazetesi’nden Taylan Özgür DİL’in haberine göre sektördeki uzmanlar özellikle güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araçlar gibi enerji dönüşümüne yönelik teknolojilerin yaygınlaşması ile lityum, bakır, kobalt ve nikel gibi hammaddelerin öneminin artacağını vurguluyor. Kritik minerallere yönelik talebin 2040 yılına kadar 6 kat artacağını vurgulayan Uluslararası Enerji Ajansı raporunda lityum talebinin 42 kat, kobalt talebinin 21 kat, nikel talebinin ise 19 kat artacağına dair öngörüler yer alırken “Temiz enerji kritik madenlerin ve minerallerin üzerine inşa edilecek.” vurgusu yapıldı.

Cep telefonu, bilgisayar ve elektrikli araçlar başta olmak üzere yeni nesil teknolojilerle birlikte öne çıkan en önemli unsurlardan biri bataryalar oldu.  Konuyla ilgili olarak elektrikli araçlar, dronlar ve iletişim aygıtları için daha uzun ömürlü, daha hafif ve daha güçlü batarya üretmeyi hedefleyen teknolojilerin önem kazanacağını belirten Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Maden Sektörü Başkanı Rüstem Çetinkaya verimliliği artırma çalışmaları kapsamında başta lityum olmak üzere nikel ve kobaltta ciddi talep artışı yaşanacağını belirtti. Bunun yanında uzmanlar enerji dağıtımı ve rüzgâr türbinleri ve elektrikli araçlarda kullanılacak elektrikli motorların kullanımının artması ile birlikte bakırın büyük önem kazanacağını ve kritik madenler arasında kendisine yer bulacağını belirtiyor. Buna paralel olarak, uzmanlar 2023 yılında bakırın tonunun 15 bin dolar seviyelerine çıkabileceğini öngörüyor.

Ülkemizde ise 3,8 milyon ton bakır rezervi olduğunun tahmin edilirken özellikle bor yataklarının yer aldığı bölgelerde lityuma rastlandığı, nikel ve az da olsa kobalt madeninin de üretildiği biliniyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) verilerine göre ülkemizin geçen yıl 451 milyon dolarlık bakır cevheri ve 15,2 milyon dolarlık nikel cevherleri ihracatı yaptığını belirten Çevkur Madencilik Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Selçuk Çevik, Eti Bakır’ın Mazıdağı Tesisinde yılda 2 bin 500 ton kobalt üretildiğini ve geri kazanılan kobalt 8 ülkeye ihraç edildiğini belirtti. TÜİK verilerine göre ise ülkemiz ilk 11 ayda 7,6 milyon dolarlık ham cevher ve tozları, 88,2 milyon dolarlık ise işlenmiş ürün ihracatı gerçekleştirdi.

Amerika Jeolojik Araştırmalar Derneği’nin (USGS) 2020 tarihli verilerine göre enerji dönüşümü için kritik olarak nitelendirilen hammaddelerden bakırın bilinen rezervi 870 milyon ton olduğu ve en çok Şili, Çin, Peru, Meksika ülkelerinde bulunduğu biliniyor. Pil teknolojileri için vazgeçilmez durumda olan lityum ise en çok Şili, Avustralya, Arjantin ve Çin’de bulunuyor. Tahmini rezervi 21 milyon ton olan Lityum ’un rezervleri Güney Amerika bölgesinde yoğunlaştığı görülürken özellikle Şili’nin dünyada bilinen en büyük lityum rezervlerini bünyesinde bulundurması dikkat çekiyor. Dünyada tahmini rezervi 7,1 milyon ton olan Kobalt en çok Demokratik Kongo, Rusya, Küba, Avustralya, Belçika’da bulunurken tahmini 94 milyon ton rezervi bulunan nikel ise en çok Avustralya, Brezilya, Rusya ve Küba gibi ülkelerde bulunduğu biliniyor.

KAYNAK:Madencilik Türkiye 


Hiç yorum yok: