16 Temmuz 2009 Perşembe

Neoliberalizmin gömdüğü sosyal devlet


Neoliberalizm, sosyal devletin olumsuzlanması ve kamu harcamalarının minimize edilmesiyle de okunabilir. Ülkeler bir işletme mantığıyla değerlendirilmeliydi, karlılık ve piyasa her şeydi.
Devletin küçülmesi ve kamu alanından uzaklaşması, küresel toplumu kuşatan ekonomik sistemin kurulması için şarttı. Küresel sermayenin uzaklara taşıdığı üretim mahalli emeği dışlayacaktı. Mahalli emek bu süreç içinde politik, ekonomik bağlarından çözülecekti. Çözülen toplumsallığın yerini tüketim toplulukları alacaktı. Kapitalist sistemin yapısal kriz evresine girilince anlaşıldı ki; Neoliberalizm, kendi çelişkili gerilimli yapısını kriz sürecinde bile koruyabiliyor. Küresel krize karşı tedbirlerde bile fatura emekçiden, sosyal güvenlik kaynaklarından karşılanıyor. Yeni bir düzenlemeyle İşsizlik Fonu sigortasında 2000 yılından beri faizleriyle biriken 41 milyar 616 milyon TL'nin dörtte üçü bütçeye gelir olarak aktarılacak ve GAP kapsamındaki yatırımlar için kullanılacak. Sigortalı çalışan işçilerin ödemeleriyle oluşan fonun 'dolgun meblağı' kriz döneminde bile işçiden esirgeniyor. Bu iştah kabartan rakama göz diken kesimlerin tasarrufuna bırakılıyor yine. Çalışan sigortalıya da, işsizliğe de katkı sunamayacak bir düzenleme. İşverene destek olarak, işsizlik ödeneği alan bir işçiyi işe alırsa 31 Aralık 2009'a kadar sigorta primi fondan ödenecek. Bu arada haksız uygulamalara açık noktaları da var. Kadınların ve 18-29 yaş arası, genç işçilerin 5 yıl boyunca sigorta primleri çeşitli oranlarda işsizlik sigorta fonundan karşılanacak. Ama kadın işçiler için gebelik izni süt izni, emzirme yardımı ve kreş açma zorunluluğu kaldırılmış görünüyor. Yani kadınların çalışmasının tüm olanakları silinmiş. İlaveten işverenler eski işçilerini gözden çıkarıp asgari ücretli, sigorta primi karşılanan genç işçilere yönelebilir. Daha ucuz maliyetli genç işçiler işletmelerin tercihi olacaktır. Bu da fonun işverenler tarafından kullanımıdır, Bu önlemler işsizlik sorunun çözmeye yönelik değil, aksine vahşi rekabeti körükleyecek. İşsizlik sigortasının amacı iş kaybından doğan gelir kaybını gidermek, çalışanları işsizliğe karşı korumaktı. Son üç yılda 600 gün ve son bir yılda 120 gün çalışanlar işten çıkartıldıktan sonra 10 ay boyunca işsizlik ödeneği alabiliyor. Zaten koşulları çok ağır hazırlanmış. İLO 120 günün 60 güne indirilmesini istiyor. Asgari ücret alan birinin işsizlik ödeneği ise 255 TL. Nisan ayında işsizlik ödeneği alan sayısı 41 bin 753'ten haziran ayında 82 bin 439'a çıktı. İşsizlik artmasına rağmen ve %15.8 resmi işsizlik oranına göre çok az sayıda kişi yararlanıyor. Yararlanma koşulları ve süresinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Danimarka'da yararlanma süresi dört yıl, İspanya'da 21 ay, Romanya'da 12 ay. Üstelik AB ülkelerinde İşsizlik Sigorta Fonu meslek edindirme, geliştirme, iş bulma danışmanlığı, işe yerleştirme gibi işsizliğe yönelik alanlarda kullanılıyor. Bütçeye ya da işverene kaynak olarak aktarılmıyor. Anayasamızın birinci maddesi devletin sosyal devlet ilkesine dayandığını belirtir. İşçi ücretlerinden biriken fonları ekonomik krizin ezdiği kesimlere yıkmak, sosyal devletin hayaline bile yakışmıyor.
Nihal Kemaloğlu
AKŞAM

Hiç yorum yok: