6 Eylül 2022 Salı

 

    Ekonomik güvenliği sağlayabilmek için sıcak para politikasından doğrudan yatırım politikasına geçilmesi, enerji arz güvenliğini artırabilmek için doğalgaz arama çalışmalarının artırılması, nükleer santrallerden yenilenebilir enerji yatırımlarına kadar birçok alanda yeni yatırımlar yapılması Türkiye’nin proaktif hareket ettiğini de gösteriyor. Atılan doğru adımların yanında bazı yanlışlar da yaşanıyor elbette. Küresel ekonomi karanlık bir tünelde ilerlerken birçok ülke enflasyonu düşürmek için küçülmeye gidiyor. Türkiye bu dönemde yüksek enflasyona rağmen büyüme politikalarını sürdürüyor. TÜİK verilerine göre Türkiye ekonomisi 2022 yılının ikinci çeyreğinde % 7,6 oranında büyüdü. Büyümenin nedenlerine bakıldığında en önemli kısmı hane halkı tüketimi olduğu görünüyor. Her çeyrekte giderek artan yurt içi tüketimi enflasyonun ana sebeplerinden biri olarak söylenebilir. Yeni yatırımların da arttığı ikinci çeyrekte mal ve hizmet ihracatı ekonomik büyümede etkili olmaya devam ediyor. Büyüme verilerinde en çok eleştirilen kısım ise işletmelerin kârlılığının arttığı bu dönemde iş gücü ödemelerinin payının azalmış olması. Bu durum gelir dağılımı adaletsizliğini artıran önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Zaten açıklanan büyüme verileri için vatandaşın verilere güvensizlik duymasının en büyük nedeni de bu kısım. İşletmeler büyürken, kârlılığını arıtırken bu büyümenin iş gücü ödemelerine yansıtılmaması büyümeyi vatandaşın hissetmemesine neden oluyor. Ciro endeksleri açıklandığında artan cironun fiyatların artmasına bağlı olarak ciroların arttığı yorumu yapılırken büyüme verileri ciro artışlarıyla beraber kârlılığın da arttığını gösteriyor. Sanayi ve finans sektörleri büyümeden olumlu etkilenirken piyasanın kaymağını yedikleri söylenebilir. Artan kârlılığın yeni yatırımlara, istihdam oluşturup oluşturmadığına bakılması gerekir. Artan kârlılığın yatırım ve yeni istihdam alanları oluşturması beklenir. Nitekim hükümetin uyguladığı yeni ekonomi modeli de bu doğrultuda uygulanıyor.

Hiç yorum yok: