6 Şubat 2024 Salı

Zaruret olmadıkça iç siyasete girmek istemiyorum. Beni daha ziyade Türkiye'nin "Grand Politics" denilen uzun vadeli dış politika hedefleri ilgilendiriyor. Fakat iç siyasî konulara değinmekten ve konumlanmaktan da çekinmiyorum, çünkü birçok meselenin özü dış politikadan bağımsız değil.

Arada bir değinirim, hadiselere "partizanlık" açısından bakanlar her yazdığımızdan memnun olmayacaklar...

Türk Devleti 2016-2018 sürecinden sonra bazı kritik ana hatlarda düzenleme yapmak zorunda kaldı. Bunları sadece bir partinin kendi iktidarını ayakta tutma girişimi olarak asla görmemek lazım. Fakat yeni sistemin elbette bazı eksiklikleri de mevcuttur, bunlar zaman ve tecrübeyle düzeltilecektir. Meclisin bir denge unsuru olarak yürütme karşısında yeniden güçlenmesi, hesap verilebilirlik, şeffaflık ve siyasî partiler kanunu gibi meseleler ileride mutlaka ele alınması gereken meselelerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bana göre özünde çok doğru bir sistemdir. 50%+1 ile adeta bir kişinin bile reyi değer kazanmıştır, bu benim için çok önemlidir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken hususlardan biri yürütmeyi belirlemede işin doğası gereği iki kampın oluşması yani bir nevi düalizmdir ki bu da aslında Türk Siyasî Hayatının çok partili geleneği ile engelleniyor(İttifaklar oluşsa da partiler kendi kimliklerini muhafaza ediyorlar). İyi çalışabilen bir meclis ve seçmenin vekillerini kendisinin belirleyebildiği zaman yürütme seçimlerinde oluşan düalizm mecliste engellenebilir, fakat bunun için yukarıda anlatmak istediğim kanuni tanzimler/düzeltmeler meydana gelmeli. Yönetim krizlerini önlemek için nasıl yürütmenin direk millet tarafından seçilmesi elzem ise aynı şekilde Türk Siyasî Hayatının vazgeçilmesi olan çoğulculuğun ve güçlü bir meclisin denge unsuru olarak tahkim edilmesi bir zarurettir. Son dönemde bir "3. Yol" arayışına şahit oluyoruz ki buna ben tamamen olumlu bakıyorum. Aslında bu "3. Yol" 2023 Mayıs Genel Seçimlerinde kendini gösterecekti, fakat bu bana göre bazı iç ve dış "dinamikler" tarafından engellendi ve herkes yeniden bilindik "düalizme" geçici olarak razı olmak zorunda bırakıldı! Şimdi yerel seçimde adeta bütün partilerin kendi başına aday göstermeleri(dem partiyi ben saymıyorum, zaten parti olarak görmüyorum...) ve bazı partilerin "hür ve müstakilliğe" vurgu yapmaları bana göre siyasetimiz ve geleceğimiz için bir artıdır. Ben bu "3. Yol" arayışlarının hem yeni bir muhalefet hattını hem de icabında yeni bir iktidar alternatifi oluşturacağı kanaatindeyim. Ayrıca bu "3. Yol" arayışlarının abd ve küresel yönetişimin Türkiye ile plan ve projelerini sekteye uğratacağını ve "düalizmden" beslenmesi gibi avantajlarını bertaraf edeceğini düşünüyorum.
Şimdilik bu kadar...

Hiç yorum yok: