21 Ekim 2009 Çarşamba


“1919 yılında, dünyada 40 milyon kişi ‘grip’ten öldüğünde, bir doktor, birçok çiftçiyi griple mücadelede yardım amacıyla ziyaret eder. Birçok çiftçi ve ailesi grip kapmıştır ve birçoğu ölürler. Doktor ziyaretlerine devam eder ve bir sürprizle karşılaşır, ziyaret ettiği bir çiftçi ve ailesi çok sağlıklıdır.
Doktor böyle olabilmesi için aileye herkesten farklı ne yaptıklarını sorar ve cevaben çiftçinin hanımı odaya, bir tabak içine ‘soyulmamış’ bir ‘soğan’ koyduklarını (muhtemelen diğer odalara da) söyler. Doktor buna inanamaz ve bu ‘soğan’lardan birini alarak laboratuvarda mikroskop altına koyarak inceler ve ‘soğan’ın içinde ‘grip’ virüsünü görür. ‘Soğan’ açıkça ‘grip’ bakterisini absorbe etmiş, emmiştir ve bu sayede de aile sağlıklı kalmıştır.
Bu hikâyeyi kuaför dostumdan duydum. Geçen yıl dükkânına çukur bir tabak içinde bir ‘soğan’ yerleştirir. Ve büyük bir sürpriz yaşar, o yıl hiçbir personeli ‘grip’ olmamıştır. O işe yaramıştır... (Hayır, şimdi o sanıldığı gibi bir ‘soğan’ işinde değildir.)
Bu öyküden alınacak ders, bir miktar ‘soğan’ almanız ve evinizin çevresinde bir yerlere yerleştirmenizdir. Ne olduğunu görmek için onu deneyin. Biz geçen yıl onu denedik ve asla ‘grip’ olmadık.”
(Atalay Dönüm’den)
21 Ekim 2009
Yalçın BAYER/Hürriyet

Hiç yorum yok: