9 Ağustos 2021 Pazartesi

 

    Son dönemlerdeki aşırı hava olayları nedeni ile ülkemizde ve dünyanın pek çok bölgesinde yaşanan seller, erozyonlar, sıcak hava dalgaları, kuraklıklar gibi doğal afetler ve sonuçları; sorunun kaynağı olan iklim değişikliğini dünya gündeminin ilk sıralarına taşımaktadır. İklim değişikliği doğal çevre, kent yaşamı, kalkınma ve ekonomi, teknoloji, insan hakları, tarım ve gıda, temiz su ve sağlık gibi yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkileyen günümüzün en önemli sorunlarından biridir. Sanayi Devrimi ile fosil yakıtların kullanımındaki artış, ormanların tahrip edilmesi, arazi kullanımındaki değişiklikler, sanayi süreçleri, hızlı nüfus artışı ve insan faaliyetleri atmosferde sera gazlarının birikmesine sebep olarak küresel ısınmayı hızlandırmış ve iklim değişikliğini, insanoğlunun hayatını tehdit eden en önemli sorunlardan biri haline getirmiştir. Küresel ölçekte bir çevre sorununun ötesinde bir mesele olan iklim değişikliğinin, uzun dönemde dünyayı etkilemeye devam edeceği, gelecek birkaç on yıl içinde gezegenin, sıcaklıkta artış ve yağış biçimlerinde değişikliklerle karşı karşıya kalacağı bugün bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.

    İklim değişikliğinin kara ve deniz sıcaklıklarını artırması, yağış miktarı ve biçimlerini değiştirmesi sonucunda, küresel ortalama deniz seviyesinin yükselmesi ve kıyılardaki erozyon riskleri de artmakta, hava şartları ile bağlantılı doğal afetlerin şiddetinde artışlara şahit olunmaktadır. Değişen su seviyeleri, sıcaklığı ve debisi; gıda arzı, tarım, sağlık, sanayi, turizm ve ulaşım gibi birçok sektörün yanı sıra, ekosistem bütünlüğünü de etkilemektedir. Bugün ülkemizin yer aldığı dünyanın bazı bölgelerinde toplumlar iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile daha fazla ve daha sık karşılaşmaya başlamıştır.

    İnsanoğlu, yaşamı sürdürmek için çok boyutlu, hayatının her alanını etkileyen iklim değişikliği ile baş edebilmek, etkileri en aza indirebilmek için birbiri ile bağlantılı iki yol izlemektedir. İklim değişikliği ile mücadele amacıyla izlenen yöntemlerden ilki, olumsuz sonuçların hafifletilmesi yani sera gazı emisyonlarının azaltımı, diğeri ise etkilere uyum sağlanmasıdır. Dünyanın sera gazı emisyonlarını sınırlandırmayı ve giderek azaltmayı başarması durumunda bile, gezegenin şu anda atmosferde bulunan sera gazlarından ve etkilerinden kurtulmasının zaman alacağı bilinmektedir. Bu bağlamda küresel emisyonların azaltılması çabalarının başarılı sonuçlar vermesi durumunda bile, mutlaka iklim değişikliği etkilerinin hissedileceği, dolayısıyla iklim değişikliğine uyum sağlamanın zorunluluk olduğu açıkça görülmektedir.

  Doğal sistemlerde veya insan sistemlerinde gerçek veya öngörülen iklim değişikliğinden etkilenebilirlik düzeyinin azaltılması veya fırsatlardan yararlanılmasını amaçlayan ayarlamalar olarak tanımlanan İklim Değişikliğine Uyum, insanların geçim kaynaklarının, ekonomilerin ve doğal sistemlerin iklimden kaynaklanan değişikliklerden daha az olumsuz etkilenmesini, hatta bazı durumlarda fayda elde edilmesini sağlamaktadır. Esasen uyum sağlama, muhtemel zararın boyutunu azaltan önemli bir savunma önlemidir. Diğer bir deyişle olumsuz sonuçların hafifletilmesi, olumsuz koşulların ortaya çıkması olasılığının azaltılması olarak görülebilirken; uyum sağlama, olumsuz koşulların sürmesi halinde birçok etkinin şiddetinin azaltılması olarak görülebilir. Kısacası, uyum sağlama, meydana gelmesi muhtemel zarar düzeyini azaltmaktadır. Uyum için alınacak önlemler arasında; tarım sektörünün kuraklıklara karşı dayanıklılığının artırılması; daha fazla depolama ve alt yapı yönetimi yoluyla sel risklerinin azaltılması; su kaynaklarının bütüncül yönetimi, ekosistemlerin korunması gibi önemli konular yer almaktadır.

Hiç yorum yok: