2 Ağustos 2021 Pazartesi

Borçlu Bir Osmanlı...

 

Sultan I. Abdülmecid devrinden itibaren devletin ekonomik sıkıntıları artmıştı. Avrupalı devletlerden alınan borçlar da fayda etmiyordu. Devlet ve saray, artan masrafları ve israfı önlemesi gerekirken, tam aksine bu dönemde saray ve köşk yapımı gibi gereksiz alanlara büyük paralar harcanıyordu. Acil tedbirler alınması lazımdı. Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa'nın, padişah Abdülaziz'e sunduğu şu tasarruf önlemi, devletin hangi noktada bulunduğunun acı göstergesiydi:

- Sarayda bulunan altın ve gümüş kapların, tarihi eserlerin darphaneye (paranın basıldığı yer) gönderilerek eritilmesini teklif ederim!

Padişah, teklifi hayretle karşıladı:

- Nasıl olur? Padişahların su içtikleri gümüş tasları da mı ellerinden alacağız?

Sadrazam Fuad Paşa'nın verdiği cevap açık ve netti, ama bir o kadar da düşündürücüydü:

- Hay hay padişahımız, onları da alırız! Allah göstermesin, devletimize bir fenalık gelip de efendimiz başımızda olarak Konya Ovası'na doğru giderken, sultan efendiler bu taslarla ayrılık çeşmesinden mi su içecekler? Efendimiz, tahtın mirasçısınız, ama borçlu bir Osmanlı'ya mirasçı oldunuz!


Hiç yorum yok: