30 Ağustos 2023 Çarşamba

Dilimiz Bozuldu Mu?

 

Tahran gezimizde yanımda oturan bir İranlı bize yol gösterdi. O da Türk imiş, bir şeyler söyledi:
- Min yıl gabah senin atayla benim ata gardaş idi.
Baktı ki anladım, bin yıl önce benim dedelerim ile onun dedelerinin kardeş olabileceklerini de kabul ettim, o vakit dostluğunu daha açtı. Dedi ki: 
- Gardaş özüm men Angara Radyosunu dinlerem. İyi dinlerem. Hoş dinlerem. Lâkin sizin dil değişti, ben şimdi anlamirem. Neden?
¥    ¥    ¥
Benim bir kitabımın Polonya diline çevrilmesi yüzünden Polonyada idik. Üçbeş Türkçe bilen Polonyalı ile Varşova Üniversitesi’nin bir Ens-titüsünde oturmuş sohbet edi-yorduk. İçeriye genç bir hanım girdi. Tanıştırdılar. Türkolog imiş, duyunca; “Maşaallah epeyce Türkolog var Polonya’da ne güzel.” dedim. Genç hanım yüreğimi burkan ve bana Tahranlı Azerî Türkünü acımsayarak özleti veren sözünü söyledi: 
- Siz böyle her 10 yılda bir dilinizi bozarsanız korkarım bu gördükleriniz de Türkçe bilmez olacaklar ve biz de Türkolog bulamayacağız.
¥    ¥    ¥
Dilimizden kaçışın sebebi bu mu acaba? diye düşündüğüm günler çok olmuştur. Bunun için mi bunca çaba, bunca di-dinme, bunca aptallık? 
Pekâlâ, elimize ne geçecek? Dilsiz bir millet ne sevmesini bilir ne saygı duymasını ne de vefâ göstermesini; özleyemez, imrenemez, güvenemez. Kimsenin kimseyi anlamadığı, geçmişinden kopuk, geleceği olmayan... Hayâl bile kuramayan ve hele duâ etmesini bilmeyen bir dil kimin işine yarayacak?               
29.4.1989
Mustafa Necâti Sepetçioğlu

Hiç yorum yok: