24 Haziran 2021 Perşembe

Küresel Isınmanın Türkiye Üzerindeki Olası Etkileri


Türkiye, küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından risk grubu ülkeler arasındadır. Ülkemiz küresel ısınmanın özellikle su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme ile bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz yönlerinden etkilenecektir. 

IPCC’nin 2002 yılı yayımlanan V. Teknik Raporu’nda; 

1901-2000 yılları arasında Türkiye’de 

her 10 yılda sıcaklık 0,2 o C’ye kadar arttığı, 

yağışta ortalama %10 düşüş olduğu, 2071-2100 yılları arasında ise 

Samsun’dan Adana’ya bir hat çizildiğinde bunun batı kısmının 3-4 o C, doğu kısmının ise 4-5 o C civarında ısınacağı, 

günlük yağış miktarında 0,25 mm’ye kadar düşeceği, 

buharlaşma ve evaporasyonun artacağı, 

yaz kuraklığının artacağı, 

yağıştaki azalış, sıcaklık, evaporasyon ve kuraklıktaki artışla doğrudan bağlantılı olarak orman yangınlarında artış olacağı, 

su kaynaklarındaki zayıflamaya bağlı olarak içsularda yaşayan balık türlerinde azalma yaşanacağı, 

sularda meydana gelecek sıcaklık artışının üreme bozukluklarına yol açacağı, 

arazi kullanımında meydana gelecek değişikliklerin erozyonu artıracağı, belirtilmektedir.

Dünya Su Kaynakları ve Tarım Toprakları

Dünya üzerindeki en yaşlı kayalar oldukları belirlenen Greenland’daki Isua kayaları içerisinde 3,8 milyar yıllık suya rastlanmıştır. Suyun kökeni ile ilgili birçok teori bulunmakla birlikte yeryüzünde bu zamandan daha önce suyun varlığına dair başka kanıt bulunamamıştır. 

Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km3 olup, bu suyun %97,5’i tuzlu su, geriye kalan %2,5’i tatlı su kaynaklarından oluşmaktadır. Tatlı suların da ancak %0,3’ü göllerde, akarsularda, barajlarda ve göletlerde bulunmaktadır. 

Dünyamızda 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksundur. 2,3 milyar kişi sağlıklı suya hasrettir ve yılda 7 milyon kişi su ile ilgili hastalıklardan ölmektedir. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 m3 civarındadır. Ayrıca, dünyada 800 milyon kişi gıda yetersizliği ile karşı karşıyadır. 

Dünyadaki toplam su tüketiminin %73’ü sulamada kullanılmaktadır. 1995 yılı itibarıyla dünyada sulanan tarım alanları 253 milyon hektar iken, 2010 yılında 290 milyon hektara, 2025 yılında ise 330 milyon hektara ulaşması beklenmektedir. 

Dünyada toplam işlenebilir tarım arazisi 3,2 milyar hektardır. Son yıllarda kişi başına düşen tarım arazisi gelişmiş ülkelerde %14,3 azalırken, gelişmekte olan ülkelerde %40 oranında azalmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’ne göre kişi başına düşen tarım arazisi 0,23 hektar olup, 2050 yılında bu miktar 0,15 hektara kadar düşecektir. 

Türkiye’nin Su Kaynakları ve Tarım Toprakları

Ülkemizin yenilenebilir su potansiyeli 234 milyar m3 olup bulun 41 milyar m3 ’ü yeraltı suları, 193 milyar m3’ü yerüstü sularından meydana gelmektedir. Ülkemizde çeşitli amaçlara yönelik kullanımlarda teknik ve ekonomik anlamda tüketilebilecek yüzey ve yeraltı suyu miktarının 110 milyar m3 olduğu belirlenmiştir. 

Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda ortalama kişi başına 10.000 m3 su potansiyeline sahip olması gerekir. Su potansiyeli 1.000 m3 ’ten az olan ülkeler “Su Fakiri” kabul edilmektedir. Kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyeli 3.690 m3 olan ülkemiz, dünya ortalaması olan 7.600 m3 ’ün oldukça altında olmasından dolayı su fakiri olmamakla birlikte su kısıtı bulunan ülkeler arasındadır. Kişi başına düşen kullanılabilir su miktarımız 1.735 m3 ’tür. Devlet İstatistik Enstitüsü, 2025 yılına kadar ülkemiz nüfusunun 80 milyona varacağını tahmin etmektedir. Bu durumda kişi başına düşecek kullanılabilir su miktarımız 1.300 m3 ’e düşecektir. 

Ülkemizin yüzölçümü 78 milyon hektar olup bunun sadece 28 milyon hektarlık kısmı ekilebilir arazilerden meydana gelmiştir. 


Hiç yorum yok: