30 Mart 2021 Salı

İklim Değişikliği ile Mücadelede Uluslararası Yükümlülükler ve Türkiye

 

    1970’lı yıllar çevre sorunlarına karşı uluslararası bir farkındalığın devletler düzeyinde konferans ve anlaşmalara dönüşmesi bağlamında başladığı yıllar olarak kabul edilebilir. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 5-16 Haziran 1972 tarihlerinde gerçekleştirilen ve sonraları Stockholm Konferansı olarak anılan 113 ülkenin katıldığı “İnsan Çevresi Konferansı” önemli bir adımdır. Stockholm Konferansı sonucunda, BM Çevre Programı Örgütü (UNEP) kurulması, Çevre Fonu oluşturulması ve 5 Haziran’ın Dünya Çevre Günü olarak kabulü kararlaştırılmıştır. Ülkemizde ise bu yıllarda şu gelişmeler yaşanmıştır: Çevre kavramına yer veren ilk hükümet programı 1974’te açıklanmış, 1978’de Çevre Müsteşarlığı kurulmuş, 1982 Anayasası ile ilk defa Anayasa metnine çevre ile ilgili düzenlemeler girmiş ve 1983 yılında Çevre Kanunu ve ilgili düzenlemeler çıkarılmıştır.

    Türkiye’de İklim Krizinin Etkileri

    Dünyanın birçok noktasında iklim krizine karşı kırılgan noktalar bulunmaktadır. 2020 yılının başında Avustralya’da yaşanan büyük orman yangınları, ABD’de gerçekleşen büyük kasırgalar, ülkemizde ve diğer birçok ülkede yaşanan ve binlerce insanın yaşamına son veren seller iklim krizinin yeryüzü üzerinde izlenen etkileridir. Ülkemizin bulunduğu Akdeniz Havzası coğrafyası da iklim krizine karşı yerkürenin hassas bölgeleri arasındadır. Akdeniz Havzası’nda 2°C’lik bir sıcaklık artışı gerçekleşeceği bu sebeple de beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, turizm gelirlerinde azalma, tarımsal verim kaybı yaşanacağı öngörülmektedir. Ülkemizde gerçekleştirilen çalışmalar ışığında Türkiye’de tarihsel olarak gözlemlenen iklimsel değişikliklerden en dikkat çekici olanları son 42 yılda Türkiye’nin her yerinde sıcaklıkların artıyor olması; yağışlarda aynı dönem için belirgin bir değişim gözlemlenmemiş̧ olması; son 60 yıllık süreçte dağ̆ buzullarında 10 m’lik geri çekilme yaşanması;3 deniz seviyelerinin yükseliş̧ trendinde olması; doğal afet sayılarında artış̧ eğilimi gözlemlenmesi, Kızıldeniz üzerinden balon balığı, aslan balığı gibi tropik iklimlerde yaşayan istilacı balık türlerinin Akdeniz sahillerimizde görülmeye başlaması olarak vurgulanmıştır.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Birleşmiş Milletler nezdinde İklim Değişliği Ulusal Odak Noktası olarak tanınmıştır. İklim değişikliği Ulusal Odak Noktası olan Bakanlığımız, iklim değişikliği ile ilgili tüm konular için ulusal koordinasyon görevini yürütmektedir.4 Bu çerçevede 2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı da Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklığın önümüzdeki yıllarda 2,5°-4°C artacağını, artışın Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde 4°C’yi, iç bölgelerinde ise 5˚C’ye kadar olacağı öngörürken, Türkiye’nin erken zamanlarda daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını ortaya koymaktadır. İklim Değişikliği Eylem Planı, Türkiye’nin özellikle su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme, bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz etkilerden önemli ölçüde etkileneceğini öngörmektedir.

Gelecek senaryolarına bakıldığında ise bulgular şu şekildedir: 

• Sıcaklıklar Türkiye genelinde her yerde ve her mevsim için yükseliş̧ içinde olacak (yaz mevsimindeki artışlar görece olarak daha fazla olacak), 

• Türkiye’nin güney kesimlerinde yağış̧ miktarları azalırken, kuzey kesimlerinde yer yer artışlar gözlemlenecek, 

• Deniz seviyesi yükselmesi nehir deltalarındaki kıyı kentlerinin düşük kotlu alanlarını etkileyecek, 

• Su kıtlığı ve stresi riskleri Türkiye genelinde artacak, 

• Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde artacak yağış̧ miktarı heyelan risklerini arttıracak, 

• Kar örtüsünün zayıflaması çığ̆ risklerini arttıracak, 

• Kuraklık ve sıcak hava dalgası riskleri artacak, şiddetleri güçlenecektir. Benzer şekilde, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Ofisi tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin Yarınları Projesi Sonuç Raporu’na göre iklim değişikliğinin başlıca etkileri şöyle olacaktır: 

• Sıcaklık artışı 2030’lu yılların sonuna kadar sınırlı kalacak, bu dönemden sonra hızlı bir artış gözlenecektir, 

• Mevsimsel ve bölgesel farklılıklar göstermekle beraber sıcaklık artışının kış mevsiminde 4°C, yazın ise 6°C civarına ulaşması beklenmektedir (1960-1990 döneminde göre), 

• Kış yağışlarında Türkiye’nin genelinde azalma görülürken bir tek Kuzey Anadolu’nun doğu yarısında yağışlarda artış görülecektir.


Hiç yorum yok: