26 Mart 2021 Cuma

İklim Krizi ve Türkiye

 

    2020 yılının başında Avustralya’da yaşanan büyük orman yangınları, ABD’de gerçekleşen büyük kasırgalar, ülkemizde ve diğer birçok ülkede yaşanan ve binlerce insanın yaşamına son veren seller iklim krizinin yeryüzü üzerinde izlenen etkileridir. İklim değişikliği nedeniyle ülkemizin tarımsal ve hayvansal üretimi, su kaynakları ve havzaları değişiklik gösterecek, bu sebeple birtakım sosyal ve ekonomik sorunlarla karşılaşacağız. Bu yazıda dünyanın ve ülkemizin karşı karşıya olduğu iklim değişikliğinin bilimsel açıklaması, çevresel etkileri, ülkemizin hukuki yükümlülükleri ele alınmıştır. İthal petrol, kömür ve doğalgaz kaynaklarını bırakarak yenilenebilir enerjiye geçiş Türkiye ekonomisine, çevresine ve insan sağlığına yapacağı katkılar ve bu sayede elde edilecek tasarruflar, mevcut kalkınma ajandasını sürdürerek elde edeceğimiz kazanımlardan fazla olabilir. 

İklim Krizi Nedir?

    Dünyanın çeşitli bölgelerinde artık sürekli duymaya başladığımız sel, fırtına, kuraklık, yangın vb. haberleri iklim krizinin bizim için artık uzak bir hedef olmadığını göstermektedir. Yaklaşan tehlikenin ne olduğunu bilmek ve onunla mücadelede risk azaltmaya çalışmak insanlığın ortak problemi haline gelmiştir. Ekonomik yol haritalarıyla her geçen gün tüketmek motivasyonu ile üreten dünya piyasaları için iklim krizi geçiştirilmiş bir başlık olmanın ötesine geçememiştir. Devletler büyüme hedeflerine, özellikle fosil yakıt kullanan şirketler cirolarından vazgeçememesi nedeni ile önlenmesi güç hale gelmiştir. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), küresel iklim değişikliğinin ana nedeninin sera gazı emisyonlarında insan faaliyetleri sonucunda gözlenen artış olduğunu ortaya koymuştur. Başta kömür olmak üzere fosil yakıtların yakılması, atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumludur. IPCC’ye göre 2004 yılındaki insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 56’sı fosil yakıt kullanımında ortaya çıkan karbondioksite aittir. Ormansızlaşma da yüzde 17’lik bir paya sahiptir. Fosil yakıtlar arasında ana sorumlu olarak “kömür” karşımıza çıkmaktadır. Küresel ölçekte birincil enerji talebinin yüzde 27’si kömürden sağlanırken, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 43’ü kömür kaynaklıdır. Kömürü yüzde 36 ile petrol, yüzde 20 ile doğalgaz takip eder. Kömür, üretilen bir birim enerji başına doğalgazın 1,7 katı karbondioksiti (CO2) atmosfere salmaktadır.

    İklim değişikliğinin etkisi sadece sıcaklıklardaki artıştan ibaret değildir. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığı ve etkisinde artış, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme, okyanusların asit oranlarında artış, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insan toplulukları da ciddi risk altındadır. Bilim dünyası, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için ortalama sıcaklıklardaki artışın azami 2°C ile sınırlanması gerektiğini belirtiyor. Bu hedefin tutturulması için atmosferdeki CO2 oranının 450 ppm seviyesini aşmaması gerekiyor. Mevcut politikalar ve uygulamalar ile bu orandaki artışın devam edeceği öngörülmektedir. Dünya Bankası karbondioksit emisyonlarının şu andaki artış hızıyla 2060 yılında ortalama sıcaklıklardaki artışın 4°C’yi bulacağı uyarısını yaparken, bu artışın etkilerinin özellikle dünyanın yoksul kesimlerce şiddetli bir hissedileceğini belirtmektedir. Tarım ve hayvancılığı derinden etkileyecek olan iklim değişikliği sebebiyle, küresel ve kitlesel göç dalgalarının yaşanması beklenmektedir.

 Küresel Isınma Nedir?

    Küresel ısınma, sanayi devriminden beri özellikle fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, tarımsal etkinlikler ve sanayi süreçleri gibi çeşitli insan etkinlikleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimlerindeki hızlı artışa bağlı olarak, şehirleşmenin de katkısıyla doğal sera etkisinin kuvvetlenmesi sonucunda, yeryüzünde ve atmosferin alt katmanlarında saptanan sıcaklık artışı şeklinde tanımlanabilir.1 Tanımdan da anlaşılabileceği gibi, insan kaynaklı iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya yol açan sera gazları; çoğunlukla fosil yakıtların yakılması (enerji ve çevrim), sanayi (enerji ilişkili; kimyasal süreçler ve çimento üretimi, vb. enerji dışı), ulaştırma, arazi kullanımı değişikliği, atık yönetimi ve tarımsal (enerji ilişkili; anız yakma, çeltik üretimi, hayvancılık ve gübreleme vb. enerji dışı) etkinliklerden kaynaklanır. İklim değişikliğinin temel nedeni, gezegenimizdeki ışınım dengesinin değişime uğramasıdır. Bu değişimin tespiti uzun süreli veriler ışığında daha anlaşılabilir hale gelmektedir. Ortalama koşullarda, yerküre/atmosfer sistemine giren kısa dalgalı güneş̧ enerjisi ile sistemden yansıyan uzun dalgalı ışınımının bir dengede olması beklenmektedir. Yerküre/atmosfer sisteminin yapısı içerisinde belirli miktarlarda bulunan ve doğal sera gazları olarak adlandırılan bazı gazlar (örneğin, su buharı, CO2, CH4, N2O ve O3), Güneş’ten gelen kısa dalga ışınıma karşı geçirgen, buna karşılık geri yansıyan uzun dalgalı ışınıma karşı çok daha az geçirgen bir yapıya sahiptir. Bu etkileşim sonucu, sera gazları dünyadan yansıyan ısı enerjisini tutarak, gezegenimizin sera gazlarının hiç̧ var olmadığı bir duruma göre daha fazla ısınmasını sağlar.Sera etkisi olarak adlandırılan ve yüz milyonlarca yıldan beri gezegenimizin ısı dengesini düzenleyen bu doğal etkileşim sayesinde ortalama gezegen sıcaklığı, sera etkisi olmayan duruma göre yaklaşık 33°C daha yüksektir.

İklim Değişikliği Nedir?

    İklimin ortalama durumunda ve/veya değişkenliklerinde onlarca yıl ya da daha uzun süre yaşanan istatistiksel olarak anlamlı değişimler olarak tanımlanabilir. Belirli bir bölgede çok sık gözlemlenmeyen aşırı hava olaylarının (yüksek sıcaklık, aşırı yağış̧) şiddetindeki ve sayısındaki uzun bir zaman dilimi boyunca görülen belirgin artış̧, iklim değişikliğinin etkilerine işaret edebilir. İklim değişikliği, gezegenimizdeki doğal iç süreçler ve dış zorlama etmenleri ile atmosferin bileşimindeki ya da arazi kullanımındaki insan kaynaklı (antropojenik) değişiklikler nedeniyle oluşabilir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi iklim değişikliğini şöyle tanımlamaktadır: “Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak doğrudan veya dolaylı küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişikliktir.” İnsan etkinlikleri sonucunda atmosfere salınan sera gazları ve aerosoller, etki süreleri değişmekle birlikte, iklim değişikliklerine neden olabilecek başlıca dışsal zorlama ve etmenlerdir. İklim  değişikliğinin potansiyel ‘dış’ nedenleri, temel olarak yerkürenin katı kabuğundaki levha hareketleri, Güneş etkinlikleri ve Yerküre ile Güneş arasındaki astronomik ilişkilerdeki değişiklikleri içerir. Başka bir deyişle, dış zorlama ve etmenlerin neden olduğu değişiklikler, iklim sisteminin dışındaki doğal olaylar ile antropojen zorlama ve etmenlerin denetimiyle ve etkisiyle gelişir.




Hiç yorum yok: