18 Nisan 2021 Pazar

 İklim krizinin en önemli nedeni kömür, petrol ve doğal gazı çevreye ve iklime verdikleri zararı bile bile yakmamızdır. Bir restoran sahibi, mekanından çıkan çöpü çöp kutusuna bıraktığında belediye gelip bunu toplar ve buna karşılık da restoran sahibi belediyeye belirli bir vergi verir. Siz gidip o restoranda yemek yediğiniz zaman yediğiniz yemeğin fiyatının içine restoran sahibinin verdiği çevre ve temizlik vergileri de dahildir. Ancak aynı şeyi fosil yakıt şirketleri için söylemek mümkün değildir. Onların sattıkları ürünün fiyatına satılan ürünün doğaya verdiği zararın maddi karşılığı dahil değildir. Ekonomide bu kavrama dışsallık diyoruz.

Bir üretici üçüncü kişilere bir maliyet oluşturuyor ya da bir fayda sağlıyor ancak bunun karşılığını finansal olarak almıyor ya da ödemiyorsa, buna dışsallık diyoruz. Her ne kadar tanımda “maliyet ya da fayda” deniyor olsa da günlük hayatta çoğunlukla üreticilerin neden oldukları maliyetlerin karşılığını ödememelerine dışsallık adını veriyoruz. Fosil yakıt tüketiminde de gerek üreticiler gerekse de tüketiciler bu dışsallığın bedelini ödemediklerinden yüksek bir dışsallık oluşmaktadır.

Fosil yakıt kullanımından kaynaklanan iklim krizinin finansal karşılığı kolaylıkla hesaplanamayabilir. Ancak şunu biliyoruz ki iklim krizi durumunda, fosil yakıt kullanımından kaynaklanan sağlık sorunları ve yanlış taşımacılık uygulamaları devletlere her yıl önemli maddi zarar vermektedir. Bu zararın her yıl tüketilen fosil yakıt miktarına oranlanarak bir fosil yakıt vergisi türetilmesi mümkündür.

Karbon vergisine karşı savaşı en şiddetle sürdüren de kömür endüstrisidir çünkü olası bir karbon vergisinden en fazla zarar görecek olanlar onlardır. Ülkemizde, benzer bir yaklaşımla, fosil yakıt şirketleri her yıl 4.8 milyar doları bu dışsallıkların karşılığı olmadığı için kazanıyorlar.

Hiç yorum yok: