Kişinin fedakarlığı gaye edindiği, omuzladığı davanın yüceliği ölçüsünde artar. Hz. Ebu Bekir, davaların davası olan İslam'ın yükselmesi için bütün varını yoğunu feda etmemiş miydi? Hz. Hasan o yılda servetini iki defa sıfırlamış, üç defa da yarılamıştı. İslam'ın baş düşmanı Ebu Cehil'in oğlu İkrime İslam'la şereflendiğinde, " Ya Resulallah, Allah'a yemin ederim ki, insanları Allah yolundan çevirmek için sarf ettiğim servetiminin iki katını bundan böyle Allah yolunda harcayacağım" demiş ve sözünde durmuştu. Bunlar davanın yüceliğini, kudsiyetini kavrayışın ifadeleridir. Bu yolda sarf edilemeyen bir servet İslam'dan daha yüce hangi dava vardır ki orada harcansın? İslam'la, Kur'an'a hizmet ne yüce bir davadır ki kişi bu uğurda göz kırpmadan dünya servet ve saltanatını feda edebilmektedir. Sahip oldukları imkanları nefislerine oluk oluk harcamada tereddüt etmeyip İslam'a maddi ve manevi hizmet söz konusu olduğunda yüz hesap yapanlar, acaba malın bekçilik ve hamallığını yapmaktan öte ne yapmaktadırlar? Ahirette işimize yaramayacak malları ne kadar yığarsak yığalım, varislerimizi ne kadar sevindirirsek sevindirelim kendimizi ise acınacak bir duruma düşürmüş oluruz.
3 Nisan 2021 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder