8 Eylül 2021 Çarşamba

"Sen De Mi Brütüs?"


Shakespeare, Julius Sezar adlı eserinin o en bilinen sahnesinde "Et tu Brutus?" (Sen de mi Brütüs?) dedirtir Sezar'a. Sonra elbisesini başına çekip "Öyleyse öl Sezar!" diyerek kaderini mühürleyecek 23 hançer darbesine bırakır kendini. Psikologlar, edebiyat tarihinin bu en meşhur satırlarında bir hastalık ve bir travmanın bulgularını görürler. Tıp literatürüne Brütüs Kompleksi diye giren hastalık, hastanın kendini büyüten, koruyan, kendine bakan kişiye karşı kin besleme, onu ortadan kaldırma, onun gölgesinde kalmaktan kurtulma arzusu olarak tanımlanabilir. Buna karşılık "Öyleyse öl Sezar!" cümlesi 1991 yılında Prof. Jenifer J. Freyd'in literatüre kazandırdığı 'İhanet Travması'nın temel bulgusu. Freyd, özellikle kendisini korumasını beklediği kişilerin ihanetine uğrayanların sonu intihara kadar varabilen bir travma geçirdiklerini kaydediyor.


TARİH BOYUNCA BRÜTÜSLER

Marcus Junius Brütüs'ün hikâyesi Voltaire ve Shakespeare'in kalemlerinden çıkmamış olsaydı 'en yakınından gelen ihanete' verilecek özel bir ad olmayacaktı. Brütüsler, tarih boyunca oldukları üzere hep var olacaklar, ama adları hain, dönek, satılmış gibi kelimelerin arasında kaynayıp gidecekti. Oysa Brütüsler nitelikli birer teröristtirler. Sadece ihanet ettikleri eski dostlarını değil, dostluğa, kardeşliğe, davaya inanan herkesi hedef alır ve herkese zarar verirler. Brütüslerin 'ilk hançeri vurdukları' o ihanet anı eski dostların, dava arkadaşlarının arasında sosyal-psikoloji uzmanlarının "Kennedy Etkisi" dedikleri bir patolojiye yol açar.

Bu patoloji ihanetin o anını unutulmaz kılar ve yaşayanların hafızasına donuk bir kare olarak kazır. John F. Kennedy vurulduğu gün, o beklenmedik ihanetin şahitleri için zaman durmuştur. Yıllar sonra bile herkes o anda nerede olduğunu, ihanetin haberini nasıl aldığını, neler hissettiğini en ince ayrıntısına kadar hatırlar. Bu tür donuklaşmış kareler toplulukların hayatında arttıkça kardeşlik ve vifak duyguları zedelenir, soyut idealler geliştirememiş ruhlar ümitsizliğe ve ye'se kapılır. Bu anlamda Brütüsler tıpkı teröristler gibi toplumu hedef alır; kargaşa, dağılma ve güvensizlik atmosferini yaymaya çalışır; tıpkı teröristler gibi medyayı kullanır; tıpkı teröristler gibi kendi amellerini kutsal veya üstün bir davanın fiiliyata dökülmüş hali gibi sunarlar.

Tıpkı bütün nitelikli teröristler gibi Brütüsler de sevilmezler. Bunun en çarpıcı örneği Romalı Brütüs'ün kendisidir. Senatör arkadaşları ile birlikte Sezar'ın sert ve haris politikalarının Roma'yı yıkmakta olduğuna ve halk için en iyi yönetimin cumhuriyet rejimi olduğuna inanan Brütüs, kendisini evlat edinmiş Sezar'a ilk hançeri indirdikten sonra halka seslenmiş ve "Ulu Roma'nın insanları! Bir kez daha özgürüz!" demişti. Ancak Sezar bütün diktatör eğilimlerine rağmen halk tarafından seviliyordu. Dahası onu öldürenlerin arasında bizzat kendi evlatlığının bulunması halkın duygularını galeyana getirmişti. Bir kurtarıcı değil, hain katiller olarak görüldüler. Doğuya kaçıp bütün bir Roma İdeali'ni terk ettiler. Brütüs kendisini felsefeye adadı ve bir yıl içinde de intihar etti.

Hiç yorum yok: