26 Ekim 2021 Salı

“Söz verirken acele etme, çünkü söz namustur”

 

“Gönlüm diline dargın, dilim gönlüme.
         Gönlüm duygularını anlamadığı için kızarken dilime;
         Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme.”

    Hz. Mevlana ne güzel anlatmış bu dizelerle ‘dilimizi.’Tarihte dilimizle ilgili çok önemli deyimler yer almış, “İnsanın hünerini gösteren dilidir.” Söz Sultanı Hz. Ali, ne güzel anlatmış dilin hem içi hem dışı aksettiren bir ayna olduğunu. Hz. Lokman güzel konuşan, hikmet sahibi Salih bir insandı. Hz. Davut Aleyhisselam zamanında yaşadığını, siyahi bir köle olduğunu da biliyoruz. Bir sohbet sırasında birisi O’na şöyle der: “Sen bir koyun çobanıyken, insanlar senin sözlerini neden önemsiyorlar. ”Cevabı sorulandan daha da anlamlıydı: “Ben gözümü harama kapadım, az yemekle yetindim, sözümü yerine getirdim. Beni ilgilendirmeyen şeylere karışmadım. ”Hz. Lokman’ın efendisi, bir koyun kesip en iyi parçasını kendisine getirmesini istemiş. O da kestiği koyunun dilini ve kalbini kesip getirmiş. Sonra da bir koyun daha kesip en kötü iki parçasını atmasını istemiş. O da kestiği koyunun dilini ve kalbini koparıp atmış. Efendisi, sebebini sorunca da şöyle demiş: “İyi oldukları zaman dilden ve kalpten iyisi yok, kötü oldukları zaman da onlardan kötüsü yoktur. ”Şu hikmetli sözlerin de ona ait olduğunu biliyoruz :“Dört yerde dört şeyi korumak, iki şeyi unutmamak, iki şeyi de unutmak gerekir. Korunacak şeyler: Namazda gönül, halk içinde dil, yemekte boğaz, el evinde göz. Unutulmayacak şeyler: Allah’ın büyüklüğü ve ölümdür. Unutulması gerekenler de, birine ettiğin iyilik ve sana yapılan kötülüktür.” İbn-i Sina’da şöyle der: “Bir insan kendisinin ne olduğunu bilirse, kendini bilmeyenlerin bu insan hakkında söylediklerinin ne değeri vardır? O bunlara aldırmaz.”

Hiç yorum yok: