Yeni tip coronavirusu nedeniyle dünyanın çalkantı içine girdiği 2020 sonrasında dünyanın gelişimi büyük kırılmalara gebe görünmektedir. Dünya ekonomisi Nisan-Mayıs itibariyle %20’den fazla yavaşlamış, birçok ülkede üretim ciddi derecede azalmıştır. Ulaşım durma noktasına gelmiş, ülkeler giriş ve çıkışlara kapanmıştır. İnsanlar evlerden çıkmamakta ve buna rağmen iş ve hayatlarının gereği olan faaliyetleri yapmaya çalışmaktadır. Evlerden ya da ofislerden, ama bir araya gelmeden, uzaktan yürütülen birlikte iş yapma eğilimi artmaktadır. Kamu faaliyetleri ve vatandaş ile iletişim de yine uzaktan yerine getirilmektedir.
Yeni tip coronavirusun hayatımızı nasıl etkilediği ve teknolojiyi hayatımızda nereye koyduğu bu salgın sonrası incelenmeye muhtaçtır. Bu inceleme; siyaset, iş, finans, devlet-vatandaş ilişkisi, güvenlik, sağlık, bilişim, sanayi, ticaret boyutlarıyla yapılmalıdır.
Teknoloji ve İş, Finans, Sanayi, Ticaret
İş dünyası yeni korona virüs salgını ile çok hızlı şekilde adapte olarak muhtelif uzaktan çalışma yöntemlerini kullanmaya başladı. Bu pratikler şu şekilde özetlenebilir.
- Bilgi depoları: Evlerden ya da belli bir mesafeyle çalışan şirketler, daha önce muhtelif kağıt evraklarda bulunan bilgilerin ortak ulaşılabilir olması için çevrimiçi diskler ve doküman yönetimi sistemleri kullanılmaya başladı.
- Uzaktan toplantılar: Hem birkaç kişilik toplantılar hem de birebir görüşmeler de olduğu kadar konferanslar için dahi çevrimiçi platformlar yoğun şekilde kullanılmaya başlandı. Bu gelişimin daha hızlanacağını öngörmek mümkündür.
- Uzaktan çalışma: Bu süreç ile beraber işi elverenler anında uzaktan çalışmaya geçtiler. Uzaktan çalışma doğası gereği etkileşimin daha az olduğu bir çalışma tipi olsa da bu bir yandan da verimlilik anlamına gelebilir. Etkileşim de gerektiği kadar bilişim iletişim araçları ile yapılabilmektedir.
Bir coğrafî konuma bağlı olmaksızın da çalışabildiğini gösteren bu reel dönem ile yabancı iş gücünün uzaktan istihdamının önü daha açılmış olacak, iş piyasasının coğrafî sınırları daha belirsizleşmiş olacaktır. Bu işsizliğin artışını destekleyebilecek, ancak diğer yandan şirketlerin rekabetçiliğini de destekleyecektir.
Bununla beraber özellikle ortak kullanılan teknolojik aygıt ve araçlar için dokunmadan işletim önem kazanmaktadır. Bu anlamda temassız ödeme sistemleri, ses ile komut verilen kiosk ve benzeri ortak kullanım araçları, göz ya da vücut hareketleri ile yönlendirilen makine-vizyon (machine vision) arabirimlerin öne çıkacağı söylenebilir.
Evden çalışma ve evde kalma deneyimleri elektronik ticarette de bir dönüşüm getirmiştir. Bu dönüşümde özellikle market alışverişlerinin de evden yapılmasıyla beraber e-ticarette yeni bir segment doğmuştur denilebilir.
Her ne kadar bilgisayar ve telefon tabanlı iş yapan kurumlar için uzaktan çalışma mümkün olsa da, fabrikasyon üretim yapan ya da malzeme ile çalışması gerekilen işlerde bu mümkün olmamıştır. Fabrikaların çalışma ortamları imkânlar dâhilinde salgın önlemlerine göre düzenlenmeye ve vardiya sistemleri işletilmeye başlansa bile, durum bir arz sorununa yol açmıştır. Bu arz sorunu gelecekte olası durumlarda insana daha az bağımlı çalışan fabrikalar fikrini güçlendirmektedir.
İnsansız ve karanlık fabrikalar olarak da tanımlanan fabrikaların çalışması için tezgâh, makine ya da bantlarda insana neredeyse ihtiyaç duymamaktadır. Üretim, ışıklandırma ya da iklimlendirme de gerekmeyen ortamda, robot kollar, makineler, tezgâhlar ve bantlar aracılığı ile yapılmakta, her bir sistem, tezgâh, fabrikadaki sensörler, nesnelerin interneti ile tam iletişim hâlindedir. Bu fabrikalar yalnızca kendi içinde değil dışarı ile de iletişim hâlinde olarak, örneğin tedarik zinciri üzerinde hammadde siparişlerini verebilmekte, fabrikaya geliş zamanlarını takip ederek üretimi planlayabilmektedir. İşte her fiziksel sistemin “siber” özellik kazandığı bu yapılar, “siber fiziksel sistemler” olarak isimlendirilmektedir.
Sanayi 4.0 akımı için 3 boyutlu yazıcılar da ana unsurlardandır. Yeni bir ürün üretimi için 3 boyutlu yazıcıların kullanımı ile prototipleme çok hızlı yapılabilmekte, yeni bir ürünün üretiminin benzetimi de yalnızca bilgisayarda çalıştırılacak bir yazılım aracılığı ile yapılabilmektedir. Böyle bir fabrikasyonda, fabrikaların insansız hâle gelmesi elbette iş gücü piyasasında devrim niteliğinde etkilere de yol açacaktır.
Bu anlamda üzerinde çalışılması gereken başlık önerilerinden birkaçı şu şekilde listelenebilecektir:
- İnsansız fabrikalarla beraber işçilerin geleceğini düşünmek gerekmektedir. Öngörülebilir bir meslekî dönüşüm gerçekleşecektir. Bu anlamda işsizlik fonu, bu hareket için hazır tutulmalıdır.
- 4’üncü sanayi devrimi ile beraber bazı yeni mesleklerin de oluşması beklenmektedir. Veri bilimciliği, robot koordinatörlüğü, endüstriyel programcılık, 3 boyutlu yazıcı uzmanlığı, kullanıcı arayüzü tasarımcılığı, her alanda bilişim uzmanlıkları, robot ve kontrol mühendisliği, e-ticaret uzmanlığı, siber güvenlik uzmanlığı gibi bu dönemle yükselecek meslekler için yönlendirilmiş politika çalışmalarına hız verilmelidir.
- Sanayi 4.0 buna erken geçen ülkelerde verimlilik yükselişi ve maliyetlerin düşmesi sayesinde çok daha rekabetçi fiyatlar olarak bizi de etkilemeye başlamıştır. Kaçınılmaz şekilde, çok daha ucuz mal sağlayabilen küresel tedarikçilere karşı yerli üreticilerin tutunabilmesi, ancak akıllı fabrikalara doğru ilerleme ve çeşitli gümrük bariyerleri ile olabilecektir. Her iki eylem için de politika çalışmaları gerekmektedir.
- Üretim sürecinin tedarik zinciri incelenmelidir. Tedarik zincirindeki olası yurt dışı kaynaklı bozulmalar hâlindeki durum analiz edilmeli ve ilgili başlıklardaki malzeme, hammadde üretiminin ülkede yapılması için politikalar yönlendirilmelidir.
- 1 milyon istihdam projesi gibi projelerle atılan adımlarla gerekli kalitede teknik personel yetiştirilebilirse, yabancı şirketlerde maaşlı ya da bağımsız çalışacak bu personeller, Türkiye için bir döviz kaynağı hâline gelebilecektir.
- Salgın döneminde sağlığın gereği olarak karar almayı engelleyen unsurlardan birisi haklı olarak ekonomik gerekçeler olmuştur. Benzer durumlar için ülkemizin işsizlik ve acil durum fonları güçlendirilmelidir.
- Kullanımı çok artan e-postalar ve çevrimiçi diskler (drive) nedeniyle birçok şirket ve kurumun verisi bu platformlar üzerine taşınmaktadır. En hızlı şekilde yerli platformların oluşması ve güçlenmesi için rekabetçi ortam sağlanmalıdır. Mevzuatlarla yalnız kamu değil tüm vatandaşların verileri yurtiçinde tutulmalıdır.
- Çoğunluğu Çin ve Amerika menşeli sesli ve görüntülü görüşme platformları üzerinden geçebilecek ses verilerinin belirlenmiş anahtar kelimelerle izlenebildiği teknolojiler olduğu düşünüldüğünde, bu platformların yerli olmaması büyük sorun oluşturacak görünmektedir. Bu platformların şu amaçlarla yerli olması için ortam oluşturulmalıdır: Birincisi, görüşmenin noktadan noktaya akışında, trafik hiçbir şekilde yurt dışına çıkmamalıdır. Tüm sunucu sistemler de yurt içinde olmalıdır. İkincisi, bu uygulamaların yazılımları burada geliştirilmeli, istenirse Türkiye’de güvenlik anlamında sertifikasyona tabi tutulabilmelidir. Üçüncüsü de, bu iş için Türkiye’de tüketiciler bir para harcayacaksa, bu TL olmalı ve Türkiye’de kalmalıdır.
- Türkiye’de uygulanmakta olan e-ticaret müşterilerini koruma mevzuatının uzaktan market alışverişlerinde de müşterileri koruyup korumadığı analiz edilmelidir.
- Yapay zekâ kullanan sistemlerin yaygınlaşması ile beraber bu sistemlerin aldığı eylem kararlarının sonuçlarının yol açtığı hukukî durumların analiz edilmesi ve kanunların bunları da kapsayacak hâle gelmesi gerekmektedir.
- Kripto para olarak tabir edilen, sınırlı bir algoritma ve kriptoloji kaynağına dayanan para birimleri hakkında, vatandaşların kullanımı, mali suçların engellenmesi, kripto para üretimi, kripto para regülasyonu başlıklarında çalışmalar yürütülmelidir.
- Nakit kullanımının azalacak olması ve tüm harcamaların kayıt içi sistemlere doğru kaymasıyla beraber vergilendirme modellerinde değişiklikler beklenebilecektir. Bu rüzgârın da kullanılmasıyla beraber, teşvik edici vergilendirme şemaları ile halk kayıt içi harcama yöntemlerini kullanmaya teşvik edilmelidir.
- Halkın imkânları dâhilinde kendi ve yöresinin ihtiyaçları için yerelde bitki yetiştirmesi ve gıda üretimi için modeller geliştirilmelidir. Herhangi bir salgın anında kapanan bir ilde, özellikle ana gıdalar olmak üzere kendine yeter bir üretim-tüketim dengesi önemlidir. Seracılık politikaları da bölgesel değil, tüm ülkeyi kapsayacak şekilde tasarlanmalıdır.
- İnsandan bağımsız yenilenebilir enerji ile ülke coğrafyası içinde olabildiğince eşit dağılmış bir enerji üretim kapasitesinin oluşturulması gereklidir.
- Ülkemiz, arz istikrarını sağlamaya odaklanmalıdır. Her bir ihtiyaç kaleminde “ulusal stok” kavramı ve “yerli üretim” ilkesi güçlenmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder