3 Şubat 2021 Çarşamba

Türkiye ve Enerji Diplomasisi

     Coğrafi konumu, nüfusu ve iç kaynaklarıyla, Türkiye stratejik öneme sahip bir ülkedir. Kafkasya, Orta Doğu ve Balkanlar bölgesinin tam ortasında bulunan; bölgesinde çeşitli işbirliği örgütlenmelerine öncülük etmiş güçlü bir ülkedir. Türkiye, tarihi ve kültürel bağları sebebiyle yalnızca doğu batı ekseninde değil, tüm bölgeler arasında bir köprü ve aracı rolü de üstlenmektedir. Soğuk Savaş’ın sonrasında değişen konjonktür ve çeşitliliği artan tehditler, yeni bir dünya düzeni oluşmasına neden olmuştur. Yeni dünya düzeninde de, dış politikayı etkileyen en önemli unsurlardan birisi enerjidir. Gelişmiş ülkelerin artan enerji ihtiyacı ve sınırlı kaynaklar, bu ülkelerin petrol ve doğalgaz açısından zengin alanlara doğru yönelmelerine yol açmaktadır. Enerji tedariki açısından, Ortadoğu, Kafkaslar-Hazar ve Rusya’nın önemi göz önüne alındığında, Türkiye stratejik konumdaki ülke konumuna gelmektedir. Avrupa, Kafkasya, Orta Doğu ve Balkanlar arasında siyasi ilişkiler ekseninde köprü görevi üstlenen Türkiye, stratejik konuma sahip bir ülke olarak nitelendirilmektedir (Turan, 2010: 60). Dünyanın mevcut petrol ve doğal gaz kaynaklarının %70’inin yer aldığı ve söz konusu kaynaklara ihtiyaç duyulan bölgelere yakın konumuyla jeopolitik ve jeo-stratejik açıdan büyük öneme sahip olan Türkiye, yürütmekte olduğu enerji diplomasisi ile önemli bir rol üstlenmektedir. Enerji diplomasisi çerçevesinde, Türkiye diğer ülkelerle enerji ilişkilerini, enerji arz ve talep güvenliğini dikkate alarak, karşılıklı yarar/çıkar temelinde, istikrarın ve refahın bir aracı olarak geliştirmekte ve uygulamaktadır. Üretici ve tüketici ülkeler ile yakın ilişkiler kurulması ve bu ilişkilerin çok taraflı fayda yaklaşımıyla sürdürülmesi, enerji diplomasisi sürecinde dikkate alınan önemli hususlardır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye'nin sahip olduğu jeopolitik ve jeo-stratejik konumunu etkin kullanarak bölgesel petrol ve doğal gaz projelerinde öncü rol oynamasının önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, Türkiye ulusal arz güvenliğinin sağlanması ve bölgesel arz istikrarına katkıda bulunulmasını esas alan politika ve stratejileri uygulamaktadır. Bu stratejilerle hedeflenen, Türkiye'nin enerji koridoru ve terminali haline getirilmesidir. Bu kapsamda, boru hattı projeleri ile petrol ve doğal gaza dayalı tesislerin kurulumunun gerçekleştirilmesi için çeşitli ülkelerle gerekli işbirlikleri sağlanmaktadır (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2017a: 60-61). Türkiye'de yeterli enerjinin kesintisiz ve kaliteli bir şekilde temini ve elektrik arz güvenliğine katkı sağlamak için komşu ülkelerle ikili ve çok taraflı (bölgesel) ilişkiler öncelenmektedir. Bununla birlikte, elektrik enterkoneksiyonlarına (iletim ve dağıtım sistemlerinin toplamından oluşan ulusal elektrik sisteminin diğer bir ülkeye ait elektrik sistemine bağlanması) da önem verilmektedir. Ortadoğu, Hazar Bölgesi ve Orta Asya gibi dünyanın petrol ve doğal gaz rezervlerince zengin ülkelere coğrafi olarak yakın bir konumda bulunması sebebiyle Türkiye'de enerji politikaları büyük önem arz etmektedir. Türkiye, enerji alanında kaynak ülkeler ile tüketici ülkeler arasında doğal bir köprü konumundadır. Enerji kaynaklarının ve taşıma güzergâhlarının çeşitlendirilmesini sağlamaya yönelik projelerde Türkiye önemli bir aktör olarak yer almaktadır. Jeopolitik ve jeostratejik konumu, doğal kaynakların yetersiz olduğu bölgelerde yaşayan insanların hayatlarına katkılar sağlayacak proje ve çalışmalarda Türkiye'nin yer alması ve buna yönelik sorumluluk üstlenmesi büyük önem arz etmektedir. Dünya petrol rezervlerinin %65’i ve doğal gaz rezervlerinin %71’i Türkiye’yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya Federasyonu’nda bulunmaktadır. 2035 yılına kadar %35’i aşan oranda artması beklenen dünya enerji tüketiminin büyük bir bölümünün Türkiye'nin yakın çevresi olan bölgeden karşılanması öngörülmekte ve hedeflenmektedir. Üretici bölgelerden enerji arzı sağlayan önemli bir enerji ticareti merkezi olma yolunda Türkiye önemli adımlar atmış ve atmaya devam etmektedir. Uzun yıllardır bölgede önemli projelerin gerçekleştirilmesi adına çabaların ortaya konulduğu Türkiye'de de altyapı güçlendirme hedefi doğrultusunda yatırımlar hızlandırılmıştır. Yatırımlar çerçevesinde, dünya piyasalarında etkin kullanılmaya başlanan, LNG’den daha fazla yararlanılmasının, hedef altyapı projeleri ile mümkün olacağına yönelik vurgular dikkati çekmektedir. "Teknik olarak fizibilitesi uygun, ülkelerin ikili ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlayacak ve bölgesel barışa hizmet edecek projelerin desteklenmesinin sürdürüleceği" ifade edilmiştir. Buradan hareketle, Türkiye'nin uluslararası projelerle ilgili temel prensibi üç ana parametre üzerine kurgulanmış ve şekillenmiştir (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2017a: 61-62):

• Karşılıklı kazan-kazan prensibine uygun,

• Türkiye’nin ve bölgenin arz güvenliğine katkı sağlayan

• Bölgesel barışa destek olacak tüm projeler ile ilgilenilmeye devam edilecektir.    

*https://dergipark.org.tr/en/pub/kmusekad/issue/35795/400803

Hiç yorum yok: